Logo

6. Hukuk Dairesi2022/2100 E. 2023/3015 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca işin süresinde ve sözleşmeye uygun ifa edilmemesinden kaynaklanan tazminat istemi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin bozma kararına uymakla bozma kararı lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğduğu ve dosya kapsamında usulü kazanılmış hakkın istisnalarının bulunmadığı, mahkemece uyulan bozma ilamı doğrultusunda alınan rapora göre verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/258 E., 2021/701 K.

HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul-Kısmen Ret

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı taraflar vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 21.05.2009 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca davalı yüklenicinin işi süresinde tamamlayamadığını, sözleşmeye aykırı imalat yapıldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL cezai şartın ve 22.500,00 TL değer eksikliğinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 15.01.2013 havale tarihli dilekçe ile dava ıslah edilerek talep 98.716,67 TL'ye çıkartılmıştır.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; inşaatın süresinde sözleşmede belirtilen özellikleri aşar şekilde tamamlandığını, cezai şart talebinin haksız olduğunu, kat mülkiyeti tesisi için Tapu Müdürlüğüne müracaat ettiklerinde arsa sahiplerinden birinin hissesi üzerinde haciz ve ipotek olduğunu öğrendiklerini, bu nedenle işlemleri ikmâl etmenin mümkün olmadığını, söz konusu hisse üzerindeki ipoteğin sözleşmenin imzalanmasından 5 ay sonra kaldırıldığını, iskân ruhsatı almak için başvurduklarında hisse üzerinde mevcut haczin varlığı nedeniyle ruhsatın verilemeyeceğini öğrendiklerini, hisse sahibi ile irtibata geçerek haczin kaldırılmasına çalıştıklarını, ancak bunun da zaman aldığını, davalının, arsanın geç teslimi ve hissedarlardan kaynaklanan hukuki ayıplara rağmen inşaatı süresinde bitirip iskan ruhsatı ve kat mülkiyeti tesisi için işlemlere başladığını, ancak bu kez de kat mülkiyeti tesisi için tüm hissedarlar başvuru yapmışken noter ihtarıyla davet edilmesine rağmen davacının başvuru yapmadığını, ayrıca eksik olduğu iddia edilen hususlarda sözleşme gereği öncelikle kendilerine bu eksikliklerin tamamlanması için noter vasıtasıyla ihtar çekilmesi gerekmesine karşın herhangi bir bildirimin yapılmadığını, haksız davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 23.05.2013 tarihli 2011/517 Esas 2013/226 Karar sayılı kararıyla; dosya kapsamına ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı yüklenicinin işi sözleşmede öngörülen sürede tamamlayıp teslim edemediği, sözleşmeye aykırı imalatlar nedeniyle davacıya ait bağımsız bölümde değer kaybı olduğu, yine ayıplı imalattan doğan zararın davacı yanca talep edilebileceği, gecikme yaşanmasında arsa sahiplerinin etkisi olduğu, bu nedenle cezai şartta indirim yapılması gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 60.883,34 TL'nin 21.11.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin 23.05.2013 tarihli 2011/517 Esas 2013/226 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı yüklenici vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesi 12.05.2014 tarihli 2013/8809 Esas, 2014/3654 Karar sayılı ilamında; davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile, davacı alacağının hesaplanması yönteminde hataya düşüldüğü, eksik ve ayıplı işlerin neler olduğunun tek tek belirlenmesi, eksik işlerin dava tarihi itibariyle giderilme bedelinin piyasa rayiçlerine göre hesaplanması, ayıplı işlerde yapılan iş ile sözleşmeye göre yapılması gereken işin bedel farkının yine dava tarihindeki piyasa rayiçlerine göre tespit edilip, buna göre davacı alacağının hüküm altına alınması gerektiği, ayrıca mahkemece, sözleşme gereğince davalının işi zamanında ve sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde teslim edilmediği gerekçesiyle gecikme tazminatına hükmedildiği ancak gecikmede davacıların da kusuru olduğu kabul edilerek hesaplanan tazminattan indirim yapıldığı, fakat, davacılardan kaynaklanan ve gecikmeye etki eden sebeplerin ne olduğu ve ne kadar süre ile gecikmeye neden olunduğu belirlenmeden hüküm tesis edildiği, oysa hangi nedenlerle arsa sahiplerinin gecikmeye neden olduğu, bu nedenlerle işin sözleşmeye uygun olarak teslimin ne kadar geciktiği belirlendikten sonra davacının varsa gecikme tazminatı alacağı hesaplanıp hüküm altına alınması gerektiği belirtilerek anılan bu hususlar gözardı edilerek yanılgılı gerekçe ile hüküm tesis edilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

3.İlk Derece Mahkemesinin 03.04.2018 tarihli ve 2014/360 Esas, 2018/117 Karar sayılı kararıyla; mahkemece bozma ilamına uyulduğu, uyulan bozma ilamına göre yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde, sözleşmenin 20. maddesine göre müteahhidin inşaatı süresinde bitirememesi halinde geciken her ay için, her bir bağımsız bölüm için, bağımsız bölümün o günkü rayiç kira bedelinin 5 katı oranında bir gecikme tazminatı vermeyi kabul ve taahhüt ettiği, dairenin davacıya 21/11/2010 teslim edilmesi gerektiği, davanın 08/07/2011 tarihinde açıldığı, aradaki sürenin 7 ay 17 gün olduğu, dava tarihi itibariyle davacıya ait dairenin aylık 2.000,00 TL kira geliri getirebileceği, bu değerin 5 katı ise 10.000,00 TL olup 7 ay 17 günlük sürenin karşılığının 75.666,67 TL olduğu bilirkişilerce tespit edildiği, arsa sahiplerinin kusuru bulunmadığından, cezai şart 75.666,67 TL olarak kabul edildiği ancak daha önce verilen hükmün sadece davalı tarafından temyiz edilmiş olduğundan cezai şartla ilgili bozma öncesi verilen 37.833,34 TL üzerinden karar verildiği, sözleşmeye aykırı olarak gerçekleştirilen ayıplı ve eksik imalatların toplam bedelinin 5.308,48 TL olduğuna dair bilirkişi raporu dikkate alınarak, davanın kısmen kabulü ile toplam 43.141,82 TL'nin 21/11/2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.

4.İlk Derece Mahkemesinin 03.04.2018 tarihli 2014/360 Esas, 2018/117 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

5.Yargıtay (Kapatılan) 15.Hukuk Dairesi 07.05.2019 tarihli, 2018/5141 Esas, 2019/2121 Karar sayılı kararında; davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile, bozma ilamına uyulduğuna göre bozmada belirtilen hususlar yararına olan taraf için usulî kazanılmış hak oluşturacağından bozma uyarınca inceleme yapılması zorunlu olduğu, mahkemece bozma ilamına uyularak bilirkişi heyeti oluşturulup kök ve ek rapor alındığı, bu raporlarda davalının %100 kusurlu olduğu, davacının kusursuz olduğu belirtilmiş ise de davalının, tapu kaydındaki hisse üzerinde ipotek ve haciz şerhi olduğu, bu şerhlerin kaldırılması için yapılması gereken işlemlerin zaman aldığı, kat mülkiyeti tesisi için davacının davete icabet etmediği yönündeki iddialarının değerlendirilmediği, arsa sahiplerinin gecikmeye neden olup olmadığı, bu iddialar doğrultusunda işin sözleşmeye uygun olarak tesliminin gecikip gecikmediği, gecikti ise ne kadar geciktiği belirlendikten sonra davacının varsa gecikme tazminatı alacağının hesaplanmadığı, gerekli hususlar tartışılmadan karar verildiği, bu hali ile incelemenin bozma ilamına uygun olduğunun kabulünün mümkün olmadığı, Mahkemece bilirkişilerden hükmüne uyulan bozma ilamı kapsamına göre inceleme yaptırılarak; arsa sahiplerinden kaynaklanan haciz ve ipotek işlemlerinin uzun sürmesi, davacının kat mülkiyeti tesisi davetine icabet etmemesi, iskân ruhsatının geç alınmasında arsa sahiplerinin kusurlu olup olmadığı yönündeki davalı iddiaları araştırılıp yapılacak değerlendirmeye göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; 01.04.2021 tarihli bilirkişi raporu özetle; davalının yapımını yükümlendiği taşınmazı kat mülkiyeti tesis edilmiş olarak sözleşmede belirtilen sürede davacıya teslim edemediğini ve bu nedenle gecikme cezası şartına girmiş olduğunu, 7 ay 25 günlük gecikme süresi olduğu belirtildiği, rapora göre davacının kat mülkiyeti tesisi davetine icabet etmemesinin söz konusu olmadığı zira davalının bu yöndeki ihtarına davacının Beyoğlu .... Noterliğinin 20/01/2012 tarih 03501 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davete icabet edileceğine dair cevap verildiği, yine haciz ve ipotek işlemlerinin uzun sürmesi nedeni ile 1 ay 23 günlük bir gecikmenin olduğu bu gecikme bedelinin işin teslim edilmesi gereken süreye eklendiği, bu minvalde bile davalının yapımını yükümlendiği taşınmazı kat mülkiyeti tesis edilmiş olarak sözleşmede belirtilen sürede davacıya teslim edemediği ve bu nedenle gecikme cezası şartına girmiş olduğundan 7 ay 25 günlük gecikme süresinin olduğu görülmekle işbu gecikme bedeline göre hesap raporu yapılması durumunda davacının zararının bozma öncesi verilen hükümdeki bedelden fazla olacağından bozma öncesi verilen hükmün de davacı tarafça temyiz edilmemesi nedeni ile davalı lehine usulü kazanılmış hak doğacağı hususu gözönünde bulundurularak davanın kısmen kabulü ile 43.141,82 TL'nin 21/11/2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı arsa sahibi vekili temyiz dilekçesinde;

1.Kendisine düşen yeri hemen teslim ettiğini, aksi durumda yüklenicinin ihtarname çekmesi gerektiğini, böyle bir ihtarname çekilmediğini,

2.3. kişilerden kaynaklanan gecikmenin 1 ay 23 gün olduğunu, 3. kişilerden de kendilerinin sorumluluğu olmadığını,

3.Yüklenici süresi içerisinde edimini yerine getirmediğinden cezai şart haklarının doğduğunu,

4.İki rapor arasındaki rakamlarda büyük farklar olduğunu, 5.308,00 TL fark çıkaran bilirkişilerin inşaatın A sınıfı lüks imalat vasıflarında tamamlanması gerektiği hususunu gözden kaçırdığını, hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde;

1.Taşınmazı hiçbir ihtirazi kayıt olmadan teslim alan davacının bu davayı açamayacağını,

2.Dava konusu yerin fiili ve hukuki ayıplardan arındırılmış olarak kendilerine süresinde teslim edilmediğini, devam eden süreçte de hacizler nedeniyle işlemlerin yapılamadığını,

3.Bilirkişinin ipotek nedeniyle 1 ay 23 gün olarak gecikmeyi hesapladığını, ancak bu sürenin 4 ay 6 gün olduğunu, maddi hata yapıldığını, ayrıca hacizlerin değerlendirilmediğini,

4.İnşaatın eksiksiz yapılıp teslim edildiğini,

5.İnşaatın sözleşme yapıldığında kendilerine teslim edilmediğini, parantez içinde sonradan yazılan sözleşme anında arsanın teslim edildiği ifadesinin gerçeği yansıtmadığını, buna ilişkin tanıkların dinlenmediğini, ilgili yerlere yazı yazılmadığını,

6.Gecikmeden kendilerinin sorumlu olmadığını belirterek hükmün bozulmasını istemişlerdir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca işin süresinde ve sözleşmeye uygun ifa edilmemesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (1086 sayılı Kanun) 427 nci maddesi, 437 nci maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanununun 355-370

3. Değerlendirme

1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanunun 427.maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Yargıtayın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli müktesep hak doğmuştur. Usuli kazanılmış hakkın istisnaları ise dosya kapsamında bulunmamaktadır. Mahkemece uyulan bozma ilamı doğrultusunda alınan rapora göre verilen kararda isabetsizlik bulunmamıştır.

3.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz harcının taraflara yükletilmesine,

Karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 27.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.