Logo

6. Hukuk Dairesi2022/2140 E. 2023/2808 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli ve gecikme cezası alacaklarına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: İşin geç teslim edilmesinin yüklenicinin kusurundan değil, iş sahibinin yer teslimini zamanında yapmamasından kaynaklandığı, işin teslim alındığına dair kesin hesabın itirazsız kabul edildiği ve iş sahibinin cezai şart hakkını saklı tuttuğuna dair bir beyanda bulunmadığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/3244 E., 2022/275 K.

HÜKÜM/KARAR : Esastan Red

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2014/484 E., 2018/1048 K.

Taraflar arasındaki asıl dava itirazın iptali, karşı dava alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I.ASIL DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 30.11.2012 tarihli sözleşme kapsamında ticari ilişkide bulunduğunu, bahsi geçen sözleşme kapsamında müvekkili şirket tarafından, davalı şirkete Workınn Otel için ahşap dekorasyon ve tefriş hizmeti verildiğini, sözleşmede iş bedelinin 260.000,00 TL + KDV olarak kararlaştırıldığını, ödeme şeklinin de sözleşmede belirtildiğini, ancak müvekkili şirkete ödenmesi gereken iş bedelinin 149.583,88 TL tutarındaki bakiyesinin halen ödenmediğini, bakiye alacağın tahsili için müvekkili şirketin Küçükçekmece 1. İcra Müdürlüğünün 2014/2013 Esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, davalı-borçlunun bu takipte kısmi ödeme yaptığını belirterek; borca kısmi itirazın kaldırılarak takibin devamına, davalı-borçlu aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, masraf ve ücreti vekâletin davalı-borçlu üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı-karşı davalı ile müvekkili şirket arasında müvekkili şirket tarafından Workinn Oteline ait oda kapılarının imalat ve teslimine dair 30.11.2012 tarihinde sözleşme imzalandığını, sözleşmenin imzalanmasını müteakiben, müvekkili şirket tarafından üzerine düşen tüm yükümlülükler harfiyen yerine getirilmesine rağmen, davacı-karşı davalı tarafından sözleşmede belirtilen yükümlülüklere aykırı davranıldığını, üretime geç başlandığını, eksik teslimat yapıldığını, ayıplı hizmet verildiğini ve hizmetin 8 ile 10 hafta gecikilerek yapıldığını, bunun neticesinde de sözleşmeye göre müvekkili şirketin hak etmiş olduğu ceza-i şartın altında, 10 haftalık kesmesi gerekirken haftalık bir ceza-i şart faturası düzenleyerek davacı-karşı davalıya gönderdiğini, davacı karşı davalının bu faturayı iade etmesi üzerine, bu defa fatura aslının Bakırköy 33-Noterliğinin 17.02.2014 tarih ve 9984 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacıya tebliğ edildiğini, dolayısıyla da davacının müvekkilinden herhangi bir alacağı bulunmadığı gibi müvekkiline borçlu olduğunu, bu nedenle açılan itirazın iptali davasının reddi gerektiğini, ayrıca müvekkili şirketin kötü niyetli olmadığından kötü niyet tazminatının da reddi gerektiğini, davacı-karşı davalının kötü niyetli olması sebebiyle davacı-karşı davalı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini savunmuştur.

III.KARŞI DAVA

Davalı karşı davacı karşı dava dilekçesinde özetle; davacının kapıları geç üretip, geç teslim etmesi neticeten de işi sözleşmeye aykırı olarak 10 hafta geç bitirmesi sebebiyle müvekkili şirketin davacı-karşı davalıdan sözleşmenin 9.maddesinde belirtilen ve davacı-karşı davalıya fatura edilen haftalık 5.000 Euro olmak üzere 8 hafta x 5.000 Euro = 40.000,00 Euro + KDV 149.583,88 TL tutarında faturaya dayalı ceza-i şart alacağı bulunduğunu, davacı-karşı davalının işi geç teslim etmesi sebebiyle Bakırköy ....Noterliğinin 17.02.2014 tarih ve 99 yevmiye numarası ile davacıya göndermiş oldukları ihtarnamede de belirtildiği üzere, ceza-i şarta ilaveten müvekkilinin oteli son derece geç işletmeye açabildiğini ve bunun neticesinde de çok büyük zarara uğradığını, müvekkilinin oteli geç işletmeye açmış olması sebebiyle uğramış olduğu zararlarını davacı/karşı davalıdan tahsili ile müvekkiline verilmesine, yargılama masrafları ile vekâlet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep etmiştir.

IV. CEVAP

Davacı/ karşı davalı karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; Davalı/karşı davacı tarafından da dilekçesinde açıkça belirttiği gibi işin tamamlandığı tüm ürünlerin eksiksiz olarak teslim edildiğini, dolayısı ile müvekkilin faturaya konu hak ettiği tutarın kendisine ödenmemesi açıkça haksızlık olup, iyi niyetten uzak olduğunu, söz konusu tutarın müvekkile ödenmediği gibi aynı tutar ceza-i şart adı altında bir de karşı dava ile istendiğini, bu nedenle söz konusu talep için davalı/karşı davacının hukuki menfaati olmadığından; işin tam ve eksiksiz olarak yapılmış olmasına rağmen fatura bedelini ödemeyerek, ceza-i şart tutarını zaten tahsil etmiş olduğundan davalının karşı davası haksız olduğunu, Davalı/karşı davacı şirketin yaşanan gecikme dolayısı ile ile otelin işletmeye geç açıldığını bu nedenle zarara uğradıklarını iddia ettiğini ancak bunun kabulü mümkün olmadığını, zira yukarıda belirtilen e-posta yazışmalarında da otelin zaten tamamlanmadığı, halen içerisinde tadilatın sürdüğü, pek çok yerin zeminin dahi tamamlanmadığı hatta bu nedenle müvekkilin de üzerine düşen işler için ölçü alamadığı belli olduğunu, kaldı ki kesinlikle davayı ve iddiaları kabul anlamına gelmemek üzere; davalı/karşı davacı; karşı dava ile böyle bir talepte bulunmuşsa da buna ilişkin hiçbir delil sunmadığını, zararı var ise bile bunun nereden kaynaklandığı belli olmadığını, bu nedenle haksız ve mesnetsiz karşı davanın reddini savunmuştur.

V. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında, davacı/yüklenicinin sözleşme konusu işleri yapmasında gecikmeler olmuşsa da, gecikmeler, davacı/yüklenicinin kusurundan kaynaklanmamış olup, davacı/yüklenicinin sözleşme konusu işleri yapacağı yerin davalı/iş sahibi tarafının zamanında hazır hale getirilememesinden kaynaklandığı, işlerin geciktiği ve imalatların hatalı olduğuna dair bir delile de rastlanmadığı, dolayısıyla da sözleşme konusu işlerin gecikmesi, davalı/iş sahibinden kaynaklandığı, bu durum nedeniyle dava sahibi, davacı/yükleniciden gecikme cezası alacağına hak kazanamadığı gibi, herhangi tazminat alacağına da hak kazanamadığı, bu durumlar nedeniyle davalı/iş sahibi davacı/yüklenicinin bakiye iş bedeli alacağını ödememe hakkına sahip olmayıp, davacı/yüklenicinin bakiye iş bedeli alacağını ödeme borcu altında olduğu anlaşıldığından karşı dava bakımından, davacıdan (karşı davalıdan) gecikme cezası ve tazminat alacağının bulunmadığı, davalının (karşı davacının) karşı davadaki taleplerinin yerinde olmadığı, asıl dava bakımından, davacının davalıdan 149.583,88 TL alacağı bulunduğu anlaşıldığı, alacağın likit olması karşısında ayrıca davacı karşı davalı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi uygun görülerek asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.

VI. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl dava yönünden davacı-karşı davalının yüklenici olarak edimlerini sözleşme çerçevesinde ve verilen makul sürede yerine getirildiğine dair hiçbir delil sunamadığını, müvekkili şirketin üzerine düşen yükümlülükleri harfiyen yerine getirdiğini, davacı-karşı davalı tarafından ayıplı ifada bulunulduğunu ve sözleşme konusu kapıların geç teslim edildiğini, davacı/karşı davalı tarafından sonradan değişen/eklenen siparişler olduğu iddia edilmiş ve gecikme nedeni olarak bu husus gösterilmişse de, dosyada mübrez 08/05/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda da belirtildiği üzere, 15.02.2013 tarihinden 21.11.2013 tarihine kadar 9 ay boyunca devamlı surette mal teslimleri yapıldığını, buradan da davacı/karşı davalının sonradan eklenen veya değişen siparişler nedeni ile teslimin geciktiği iddialarının gerçeği yansıtmadığının açıkça görülmekte olduğunu, sunulan mail yazışmalarından gerekçeli kararın aksine davacıya müvekkilimizce süresi içinde yer tesliminin yapıldığının ve şantiyedeki genel çalışmayla bir ilgisinin olmadığının açık bir şekilde anlaşılmakta olduğunu, maillerden görüldüğü üzere davacı tarafa yer teslimi yapıldığını ve davacı tarafça ölçüler alındığını, buna rağmen sözleşme konusu edimin zamanında yerine getirilemediğini, kapı ölçülerinin alınamadığına ilişkin olan ve tüm bilirkişi raporlarına da dayanak olarak gösterilen e-mailin davacı-karşı davalı tarafından 18.09.2013 tarihinde gönderildiğini, irsaliyelere göre ise 18.09.2013 tarihinden önce teslim edildiği anlaşılan kapıların neye göre hazırlanmış olduğunun davacı-karşı davalı tarafından hiçbir şekilde izah edilmediğini, taraflarınca sözleşmenin oda kapıları için yapılmış olduğunun ve ceza-i şartın da oda kapıları için kesilmiş olduğunun açıkça belirtildiğini, oda kapılarının ise teslimine 15.02.2013'te başlandığı açık olmakla mail tarihine kadarki teslimlerin neye göre yapıldığına ilişkin karşı tarafça açıklama getirilmemiş olması nedeniyle davacı/karşı davalının iddialarının haksız ve yersiz olduğunun ispatlandığını, yer tesliminin yapılmasının resmi ve/veya yazılı bir şekle bağlı olmadığını, eser sözleşmelerinden kaynaklanan itirazın iptali davalarında alacak likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesinin olanaksız olduğunu, karşı dava yönünden; hükme esas alınan bilirkişi raporunda müvekkili şirketin ceza-i şarta hak kazanabilmesi için yükleniciye ihtarat yapması gerektiği neticesine varılmasının hatalı olduğunu, üretime başlanılacak tarih ile malların teslim edileceği tarihin sözleşmenin 5. maddesinde açık ve net bir şekilde belirtildiğini, akabinde işe bu süreyi geçen her hafta için 5000 euro ceza işleyeceğinin kararlaştırıldığını, bu durumda geç teslim halinde yükleniciye ek süre verilmesi gibi bir zorunluluktan söz edilmeyeceğini, ayrıca yüklenicinin edimi ifa tarihi açısından sözleşmeye “ölçülerin alınması ve shop drawing imzalanmasına müteakiben en geç 6 hafta içerisinde kusursuz ve hasarsız olarak teslim etmek zorundadır” hükmünün eklendiğini, bu hükmün hukuki anlamda açıkça “belirlenebilir vade” teşkil etmekte olup, TBK 117/2 ve 92/son hükmü gereği temerrüdün oluşumu için ayrıca bir ihtarın aranmayacağını, bu nedenle de karşı davalarının kabulüne karar verilmesi gerektiğini, kaldı ki 03 Temmuz 2012 tarihinde müvekkili şirket yetkilisi ... tarafından davacı şirket yetkilisi ...’e gönderilen mailde, davacı tarafın süresi geçtiği halde yapmadığı işler hatırlatılarak bu işlerin yapılmasının istendiğini, yani edimin ifasının geciktiği belirtilerek şirketin memnuniyetsizliğinin iletildiğini, fakat bu mail yazışmasının da Yerel mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, ölçü alınacak mahallerin hazır olmaması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, oda kapılarının ölçülerinin alınmasının şantiyedeki genel çalışmalar ile bir ilgisi bulunmadığını, ayrıca müvekkili tarafından yer teslimi yapılmamış olsa idi, yer tesliminin yapılmadığına ilişkin uyarının (ihtarın) da davacı tarafça yapılması gerektiğini, ancak davacı tarafça bu konuda yapılmış hiçbir uyarı (ihtar) bulunmadığından, bu durumun müvekkili tarafından davacıya yer tesliminin yapıldığını açıkça ispat etmekte olduğunu, mahkemece davacı tarafından kapıların geç teslim edilmesi sebebiyle otelin geç açılmasından kaynaklanan zararlarının hesaplanması hususunda hiçbir inceleme yapılmadığını belirterek, kararının ortadan kaldırılmasına, davacı-karşı davalının davasının ve kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine, davacı–karşı davalı kötü niyetli olduğundan kötü niyet tazminatına mahkumiyetine, karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında " mahkemece 08/05/2018 havale tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, "16.12.2013 tarihinde sözleşme konusu işler bitirilerek kesin hakediş yapıldığından sözleşme konusu işlerin tamamının en geç bu tarihte tamamlandığı ve davalı/işveren (karşı davacı) tarafından teslim alındığı, davalı/işverenin davacı/yükleniciyı keşide ettiği 17.02.2014 tarihli ihtarda, sözleşme konusu kapıların tamamının takılmasının 27.05.2013 tarihinde tamamlandığının beyan edildiği, dolayısıyla davalı/işverenin (karşı davacının) beyanına göre sözleşme konusu işlerin tamamının 27.05.2013 tarihinde tamamlandığı, bu duruma göre, davalı/işverenin, davacı/yükleniciden gecikme cezası talep etme hakkına sahip olması için, en geç 16.12.2013 tarihinde gecikme cezasını talep etme hakkını saklı tuttuğunu bildirmesi gerektiği" kabul edildiği halde, sunulan istinaf dilekçesinde mahkemece kabul edilen bu işin tamamlanma tarihine ilişkin olarak bir itirazda bulunulmamış, sadece sözleşmedeki teslim tarihi düzenlemesi karşısında temerrüt ihtarına gerek bulunmadığı ileri sürülmüştür. TBK.md.179/f.2 maddesi gereğince, somut olayda olduğu gibi ifaya ekli cezai şartın talep edilebilmesi için, alacaklının hakkından açıkça feragat etmemiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmemiş olması gerekmektedir. Yerleşik Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin içtihatlarında belirtildiği üzere bu çekincenin en geç teslime kadar ve teslim anında ileri sürülmesi gerekmektedir. Somut olayda davalı-karşı davacı iş sahibi tarafından, mahkemece kabul edilen ve taraflarca itiraza uğramayan teslim tarihi öncesinde ve sırasında bu hakkı saklı tutulduğuna dair bir beyanda bulunulduğu ispat edilemediğinden davacı-karşı davalıda sözleşme kapsamında bir cezai şart talebinde bulunması mümkün değildir. Bu durumda mahkemece asıl davanın kabulüne, karşı davadaki cezai şart bedeli talebinin ise reddine karar verilmiş olması usül ve yasaya uygun bulunmaktadır.

Karşı davada talep edilen, otelin geç işletmeye açılmış olmasından kaynaklanan zarara ilişkin istinaf itirazları değerlendirildiğinde ise, mahkemece alınan 3 ayrı bilirkişi heyeti raporunda da aynı yönde görüşte bulunulduğu ve son alınan bilirkişi heyeti raporunda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, taraflar arasındaki e-mail yazışmalarına göre davalı-karşı davacı tarafça davacı-karşı davalı yüklenicinin sözleşme konusu işleri yapabileceği şekilde yer tesliminin gerçekleştirilemediği, yer teslimine ilişkin yazışmaların 02.11.2013 tarihinde dahi devam ettiği, dolayısıyla sözleşme konusu işlerin tamamlanmasındaki gecikmenin davacı/yüklenicinin (karşı davalının) kusurundan değil, davalı/işverenin (karşı davacının) sorumluluk alanına dahil olan işlerin zamanında bitirilememesinden kaynaklandığı, işlerin geciktiği ve imalatların hatalı olduğuna dair bir delile de rastlanmadığı, istinaf dilekçesinde belirtilen e-maillerin bu kabulün aksini ispata yeterli bulunmadığı, bu nedenlerle davalı-karşı davacının herhangi tazminat alacağına hak kazanamayacağı, bu doğrultuda karşı davadaki bu talebin de reddine karar verilmiş olmasının yerinde olduğunu anlaşılmıştır.

Asıl davadaki alacak likit olduğundan, davalı-karşı davacı tarafça bakiye iş bedeline itirazda bulunulmayıp sadece geç ve ayıplı ifa nedeniyle cezai şart ve tazminat talebinde bulunulduğundan ve bu savunmalar ispat edilemediğinden davacı-karşı davalı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi de yerinde görülmüştür." gerekçesiyle davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusu esastan reddedilmesine karar verilmiştir.

VII. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde belirttiği itirazlarını temyiz dilekçesinde yinelemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali ve alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (6100 sayılı Kanun) 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri, 6098 sayılı TBK 470-486 maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, dosya kapsamında yer teslimine ilişkin veya işin bittiğine ve teslim edildiğine dair belge bulunmadığı, tarafların iddialarını ispatlamak için dosyaya sundukları tek delilin aralarındaki e-mail yazışmaları olduğu, bu yazışmalara göre ise işin geç teslim edilmesinin yükleniciden değil işsahibinden kaynaklandığı, yüklenici tarafından işin kesin hesabının yine mail yolu ile işsahibine gönderildiği ancak işin eksik veya geç teslim yapıldığında dair bir cevap yazılmadığı, itirazi kayıtsız olarak kesin hesabın alınmış olduğu bu haliyle işsahibinin karşı davadaki iddiasını ispatlayamadığı anlaşıldığından davalı-karşı davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VIII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,18/09/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.