"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/149 E., 2022/285 K.
...
HÜKÜM/KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2020/907 E., 2021/907 K.
Taraflar arasında kooperatif yönetim kurulu üyeliğinin düşmesine ilişkin yönetim kurulu kararının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; yönetim kurulunun aldığı karar ile özürsüz üst üste 3 kez toplantıya katılmadığı gerekçe gösterilerek müvekkilin yönetim kurulu üyeliğinin düşürülmesine karar verildiğini, yönetim kurulu toplantı davetinin usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediğini, müvekkilinin kronik sağlık sorunları mevcut olduğunu, ilgili sağlık kurumunun verdiği raporla riskli hasta grubunda olduğu için karantinada olduğunu, bu durumun kooperatif yönetimince bilindiğini, kurumsal mail adresinden bir e-posta gönderilerek yönetim kurulu üyeliğinin sonlandırıldığının bildirildiğini, e-posta adresinden bildirilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, kooperatiflerde azil yetkisinin genel kurula ait olduğunu, bu nedenle yönetim kurulu kararının da hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek müvekkilinin yönetim kurulu üyeliğinin devamına ve kooperatif kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı taraf süresinde cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yönetim kurulu üyelerinin haberleşmelerine ilişkin whatsapp "yönetim" grubunun olduğu, toplantıların bu grupta mesaj yoluyla bildirildiği, davacının da bu grupta bulunduğu, mesaj gönderdiği, dolayısı ile yönetim kurulu toplantılarından haberinin olduğu, bu nedenle davacı tarafın bu husustaki itirazlarının yerinde olmadığı, davacı tarafın sunduğu tek hekim raporunun üyeliğin düşürülmesinden sonraki tarihe ilişkin olduğu, bu nedenle raporun mazeret olarak kabul edilmediği, davacının 01.07.2020 tarihinden itibaren yapılan toplantılara katılmadığı, üst üste beş kez yönetim kurulu toplantısına katılmadığı, ana sözleşmede belirtilen 45 inci madde şartlarının oluştuğu, madde düzenlemesi içeriği de dikkate alınarak bu fiili durumun tespiti için genel kuruldan karar alınmasına gerek olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yönetim kurulu toplantı davetinin usulüne uygun yapılmadığını, toplantıya kim tarafından ne şekilde çağrı yapılacağının kooperatif ana sözleşmesinde gösterildiğini, sözleşme gereğince çağrının öncelikle taahhütlü mektupla yapılması gerektiğini, toplantının 30 gün önceden bildirilmesi gerektiği halde yapılan çağrıların usulüne aykırı olarak toplantıdan bir gün önce yapıldığını, müvekkilinin kronik rahatsızlığı olup pandemi sürecinde fiilen toplantılara katılmasının yasak olduğunu, yönetim kurulu üyesinin azli yetkisinin genel kurula ait olduğunu, müvekkil lehine düzenlenen bilirkişi raporuna neden itibar edilmediğinin gerekçede gösterilmediğini beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kooperatif ana sözleşmesinin 45 inci maddesinde, yönetim kurulunun başkanın bulunmadığı zamanda başkan yardımcısının çağrısı ile toplanacağının, toplantının en az ayda bir defa ve en az yarıdan fazla üyenin katılmasıyla yapılacağının, kararların toplantıda bulunanların çoğunluğu ile verileceğinin, özürsüz olarak üst üste üç toplantıda hazır bulunmayan üyenin çekilmiş sayılacağının düzenlendiği, Kooperatifler Kanunu ve ana sözleşmesi ile Türk Ticaret Kanununda olağan ve olağanüstü genel kurul toplantılarına çağrı usulü düzenlemiş ise de yönetim kurulu toplantılarına çağrı usulü belirlenmediği gibi çağrı için herhangi bir şekil şartı bulunmadığı, somut olayda yönetim kurulu üyelerinin haberleşme amacıyla whatsapp grubunu kurdukları, toplantıların bu grupta mesaj yolu ile bildirildiği, davacının da whatsapp yönetim grubunda bulunduğu, alınan bilirkişi raporu ile davacının whatsapp sistemini faal olarak kullandığı, kooperatif ile bu sistem üzerinden yazışmalarda bulunduğu, toplantıların yapılacağına dair bilgisi olduğu gözetildiğinde toplantıya çağrı usulünde kanuna aykırılık görülmediği, 1163 sayılı Kanunun 42 nci maddesinde, genel kurulun görevleri arasında yönetim kurulu ve denetçiler kurulu üyeleriyle gerektiğinde tasfiye kurulunu seçmek ve ibra etmek olduğunun, ana sözleşmesinin 23 ncü maddesinde de, yönetim ve denetim kurulunu seçmek, ibra etmek veya sorumluluklarına karar vermek gerektiğinde bunları azletmek görevinin genel kurulun yetkisinde olduğunun düzenlendiği, buna göre anasözleşmede sadece yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarına karar vermek gerektiğinde azil yetkisinin genel kurula verildiği, oysa ki yönetim kurulu üyesinin özürsüz olarak üst üste üç toplantıda hazır bulunmaması halinde üyenin çekilmiş sayılacağı hususunun fiili bir durumun tespiti olup bu konuda genel kurulda karar alınmasına gerek olmadığı, bu durumun tespitinin yönetim kurulunca alınacak karar ile mümkün olduğu, aksi halde özürsüz üst üste 3 toplantıya katılmayan üyenin ana sözleşmenin 45 nci maddesi uyarınca üyeliği düşmesine rağmen genel kurul toplantısına kadar görevi devam edeceği anlamına gelir ki bunun da kanunun amacı ile bağdaşmadığı, davacının sunduğu tek hekimli sağlık raporu üyeliğin düşürülmesine ilişkin alınan karar tarihinden sonra olduğu gibi öncesinde kronik rahatsızlığı bulunduğuna ilişkin usulüne uygun sağlık kurulu raporu ile mazeretini belgelendirmediği gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri temyiz nedeni olarak ileri sürmüş, ilaveten bölge adliye mahkemesince tek hekim raporunun üyeliğin düşürülmesi kararından sonraki tarihli olduğunu ve sağlık raporu ile mazeretinin belgelendirilmediği gerekçesine yer verilmişse de bahsi geçen sağlık raporunun mahkemeye sunulmak üzere alındığını, müvekkilin hastalıklar sebebi ile yıllardır ilaç kullandığını, ilaç raporlarının ekte sunulduğunu, dolayısıyla alınan raporda belirtilen hususlar üyeliğin düşürüldüğü tarihten sonrasına ait olmadığını, kararın yanlış değerlendirme ile verildiğini, sadece yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarına karar vermek gerektiğinde azil yetkisinin genel kurula verildiğine ilişkin gerekçenin de hatalı olduğunu, kanunla genel kurula verilmiş azil yetkisinin ana sözleşme ile yönetim kuruluna tanınmasının mümkün olmadığını, normlar hiyerarşisini ihlal eden söz konusu düzenlemenin batıl olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kooperatif ana sözleşmesinin 45 nci maddesinden kaynaklı yönetim kurulu üyeliği görevinin düşmesine ilişkin alınan kooperatif yönetim kurulu kararının iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Kooperatif Ana Sözleşmesinin 45 nci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.