"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/930 E., 2022/113 K.
HÜKÜM/KARAR : Usulden Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2014/717 E., 2018/753 K.
Taraflar arasındaki eser sözleşmesi uyarınca işin kesin hesabının çıkarılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı yanca ihaleye çıkartılan Mevcut Rusya Federasyonu- Türkiye Doğalgaz Boru Hattı Sistemi Tevsii Faz-II Projesi işinin müvekkili uhdesinde kaldığını, söz konusu imalatın müvekkilinin yükleniminde tamamlandığını, projenin geçici kabul işleminin 20/08/2003 tarihinde gerçekleştiğini, geçici kabul sırasında imalatta bazı eksiklikler tespit edildiğini, bu eksikliklerin müvekkili iş ortaklığı tarafından ikmal edildiğini, tamamlanamayan ve imalatın kesin kabulüne engel teşkil ettiği davalı yanca ileri sürülen eksikliklerin müvekkili iş ortaklığı tarafından mezkur imalatın teminatı olarak davalı yana verilen ve halen mer’i olan teminat mektupları ile karşılanabileceğini, projedeki eksikliklerin işin kesin kabulünün yapılmasına engel teşkil etmediğini, sistemin halihazırda devreye alınıp davalı tarafça işletildiğini, diğer yandan müvekkili şirketin söz konusu eksiklikleri ikmal etmesinin de mümkün olmadığını, müvekkili iş ortaklığı tarafından davalı yana teslim edilmiş teminat mektupları tutarının projede mevcut eksikliklerin giderilmesi için gerekli olan miktardan misliyle fazla olduğunu, söz konusu mektuplar nedeniyle müvekkilinin her geçen gün zarara uğradığını, davalı yana sunulan 24/12/2007 tarihli dilekçeyle projede mevcut eksiklikler için davalı yanca makul bir nefaset bedeli tespit edilerek 15 gün içerisinde bildirilmesini, üzerinde mutabık kalınacak bu bedelin müvekkili iş ortaklığınca ödenmesi suretiyle işin kesin kabul işleminin yapılması, davalı yan nezdinde bulunan müvekkili iş ortaklığına ait teminat mektuplarının iade edilmesinin istenildiğini, dilekçeye bugüne kadar cevap verilmediğini, mezkur projenin mevcut halinin kesin kabul yapılmasına engel olmadığını, projenin davalıca devreye alınarak halen işletildiğini, eksiklikler için tespit edilecek nefaset bedelinin davalının elinde bulunan teminat mektupları toplamının cüzi bir bölümüne isabet edeceğini, müvekkilinin söz konusu mektuplar nedeniyle bankalara oldukça yüksek miktarda komisyon ödemek zorunda kaldığını, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davaya konu proje imalatı eksikliklerinin işin kesin kabulüne engel teşkil etmediğinin tespitine, mevcut eksikliklere tekabül eden nefaset bedelinin ve mezkur işe ilişkin olarak taraflar arasında kesin hesabın mahkemece tespit ettirilerek bu bedel karşılığında kesin kabulün yapılarak sözleşmenin tasfiyesine, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının eksik ve ayıplı ifada bulunduğu işleri kabul ve ikrar ettiğini, ayrıca 07/07/2003 tarihli geçici kabul tutanağı ekinde yer alan Önerler-Esenyurt Pig İstasyonu durum tespit tutanağında yer alan eksikliklerin de giderilmediğini, eksik ve ayıpların yol açtığı veya açacağı zararların yüklenicinin kesin teminat mektubu bedellerinin katbekat üstünde olacağını, ayıp ve eksikliklerin kesin kabule engel teşkil ettiğini, bu konuda müvekkili kurumca bir komisyon kurulduğunu, çalışmaların devam etmekte olduğunu, boru hattının işletmeye alınmış olmasının var olan eksik ve ayıpları gidermediği gibi yüklenicinin de yükümlülüklerini ortadan kaldırmadığını, sözleşme konusu işin eksiksiz ve ayıpsız teslim edilmedikçe kesin kabul işleminin yapılmayacağını, bu durumda da kesin teminatların iadesinin mümkün olmayacağını, davacının eseri imal ederken mevcut başka bir esere zarar verdiğini, bu durumda kesin teminatların verilen zarar tam olarak tespit edilmeden zaten davacıya teslim edilemeyeceğini, davacının boru hattı içerisinde düşürdüğü kupon parçasının ortalama 1 metre büyüklüğünde ve 100 kg ağırlığında bir çelik plaka olduğunu, bu plakayı inşa ettiği boru hattının paralelinde yer alan, faal olan boru hattının içine kendi kusuruyla düşürdüğünü, bu kupon parçasının ciddi bir tehlike teşkil ettiğini, söz konusu plakanın boru hattında sürtünmesinin patlamaya dahi yol açabileceğini, kupon parçasının şu anda nerede olduğunun tespit edilemediğini, boru hattının İstanbul’a gaz akışını sağlayan hat olduğunu, bu nedenle gazın kesilmesinin mümkün olmadığını, mevcut davanın münfesih olan iş ortaklığının bütün ortakları tarafından açılmamış olması nedeniyle de davanın reddi gerektiğinden eksik ve ayıpların kesin kabule engel teşkil etmediğinin tespiti, kesin kabulün mahkeme tarafından yapılması, teminat mektuplarının iadesi taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava ve talebin taraflar arasında akdedilen sözleşme çerçevesinde davaya konu proje imalatı eksikliklerinin işin kabulüne engel teşkil edip etmediğinin tespiti, mevcut eksikliklere tekabül eden nefaset bedelinin ve mezkur işe ilişkin olarak taraflar arasında kesin hesabın mahkemece tespit ettirilerek bu bedel karşılığında kesin kabulün yapılarak sözleşmenin tasfiyesi istemi olduğu, taraflar arasında dava tarihinden sonra 05/06/2008 tarihli durum tespit tutanağı düzenlendiği ve yine dava tarihinden sonra düzenlenen 15/11/2000 tarihli kısmi geçici kabul tutanağının dosyaya kazandırıldığı, yargılamanın devamı sırasında boru hattına davacı tarafından düşürülen kuponun çıkarıldığı ve çıkarılmadan kaynaklı zararların da davacı ... tarafından kısmen ödendiği, bir kısmının da teminat mektubunun nakde çevrilmesi suretiyle ikmal edildiğinin anlaşıldığı, dosyaya sunulan 07/03/2017 onay tarihli kesin kabul tutanağından sonra davalının davacıya göndermiş olduğu 27/07/2017 tarihli yazı ile taraflar arasında tasfiyesi talep olunan sözleşme kapsamında Misinli Karıştıran Deresi Geçişinin İyileştirilmesi İşi için harcanan 919.745,39 Amerikan Dolarının ödenmesinin istendiği, ödenmediği takdirde kuruluşta bulunan teminatlardan kesileceğinin davacıya bildirildiği, davacının sözleşme kapsamındaki tüm işleri eksiksiz ve ayıpsız olarak ikmal etmesinden sonra işin kesin kabul işlemlerinin başlatılması öngörüldüğünden ve dava tarihi itibariyle dava dilekçesinde de açıkça ifade edildiği üzere davacının bir kısım sözleşme konusu iş ve işlemleri eksik ve ayıplı ifa ettiğinden dava konusu boru hattıyla ilgili imalat eksikliklerinin eser yapım ve teslimini üstlenen tarafça giderilmesinden sonra ancak kesin kabule konu yapılabileceği, keza taraflar arasındaki sözleşmesel borç ilişkisi temelinde muaccel alacak borç durumunun da ancak kesin hesabın onaylanmasından sonra saptanabileceği mümkün olduğundan dava tarihi itibariyle gerek davaya konu proje imalatı eksikliklerinin işin kesin kabulüne engel teşkil etmediğinin tespitine, mevcut eksikliklere tekabül eden nefaset bedelinin ve mezkur işe ilişkin olarak taraflar arasında kesin hesabın mahkemece tespiti yapılarak bu bedel karşılığında kesin kabulün yapılması talebi ve davası mahkemece yerinde görülmediği, her ne kadar yargılamanın devamında taraflar arasında uyuşmazlığa sebebiyet veren davacı yanca boru hattına düşürülen kuponun çıkartılması, çıkartılma bedelinin tahsili sonrasında düzenlenen 07/03/2017 onay tarihli kesin kabul belgesi dosyaya sunulmuş ise de bu tarihten sonra davalının davacıya hitaben yazmış olduğu 27/07/2017 tarihli yazı ile davaya konu sözleşme çerçevesinde Misinli Karıştıran Deresi Geçişinin İyileştirilmesi İşi için kuruluşça harcanan bedelin davalıdan istendiği, yapılan bilirkişi incelemeleri neticesinde talep edilen miktarın sözleşme kapsamında yerinde olup olmadığı belirlenemediğinden iş bu davada kesin kabulünün yapılmasının yanında sözleşmenin tasfiyesi de istendiğinden bu kapsamda davanın konusuz kaldığı sonucuna mahkemece varılmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının lehlerine kaldırılarak, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve lehe nisbi vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararının bulunması gerektiği, yanlar arasındaki sözleşme nakit bedel karşılığı düzenlenmiş olup, fesih tek taraflı irade beyanı ve bunun karşı tarafa ulaşması ile hukuki sonuç doğuracağından, arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmelerinde olduğu gibi fesih ve ileriye etkili fesih ile tasfiye için mahkeme kararına ihtiyaç bulunmadığı, iş sahibi tarafından sözleşmenin feshi halinde feshin haksız olduğu, fesih gerekmeyip tasfiye gerektiği ve bunun sonuçları ile ilgili eda davası açılması mümkün olup, davacının davasında teminat mektuplarının iadesine karar verilmesi talep edilmediği, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin kesin kabulünün yapılması ile işin tasfiyesinin mahkemece yapılması talep edildiği, tasfiye talebi yanında eda isteminde bulunulmadığı, bu durumda mahkemece sözleşme feshedilmeden ve davacının istediği tasfiye talebine bağlı olarak herhangi bir eda talebi olmaksızın tasfiye kararı verilmesini isteme ve tek başına tasfiye davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından, davanın dava şartlarından olan hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi yerine bu husus gözden kaçırılarak yukarıda belirtilen gerekçelerle reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı, bu sebeple davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz, davalı vekili katılma yoluyla temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle;
1.İkame ettikleri davanın, gerektiği takdirde nefaset bedeli kesintisi yapılmak suretiyle, kesin hesabın mahkemece çıkartılarak kesin kabulün yapılması, bu suretle taraflar arasındaki sözleşmenin tasfiyesi istemini havi olduğunu, ifa edilen işin kesin hesabının çıkartılarak, kesin kabulün yapılmak suretiyle sözleşmenin tasfiyesi istemli bir davanın bir tespit davası olarak nitelenmesinin hukuken imkan dahilinde bulunmadığını, mahkemece kesin hesabın çıkartılarak kesin kabulün yapılmasına, işin bu suretle tasfiyesine karar verilmesinin, iş bitirme belgesi almak gibi müteahhit açısından önemli bir dizi sonuç doğuracağını, dolayısıyla bu yönüyle ikame edilen davanın aslen bir eda davası mahiyetine haiz olduğunu,
2.Yargılamanın başında kesin kabulün yapılamayacağına ilişkin davalının tek dayanağının kaçırılan kupon olduğunu, bu konuda da nesafet bedeli kesilmesi suretiyle kesin kabulün yapılabileceği dosyaya sunulan bilirkişi raporu ile açıkça belirlendiğini, nitekim yargılama aşamasında da bu kupon çıkarıldıktan sonra kesin kabulün yapıldığını,
3.Davalının yargılamanın başlamasından yıllar sonra, savunmanın genişletilmesi yasağına aykırı olarak ve bu hususta muvafakatleri olmadığı halde; Misinli Karıştıran Deresi Geçişinin iyileştirilmesi işi için 919.745,39 USD harcandığı, bu paranın davacı tarafından ödenmesi gerektiği, aksi takdirde teminatlarından kesileceğinin bildirildiği gerekçesiyle kesin kabulün yapılamayacağı iddiasında bulunduğunu, ne var ki daha önce taraflar arasında tanzim edilen kesin kabul tutanağı dosyaya sunularak davalı yanın bu iddiasının da gerçek dışı olduğunun açıkça ortaya konduğunu,
III. Her ne kadar sözleşmede tüm eksikliklerin giderilmesi yükümlülüğü olsa da, eksikliklerin kesin kabule engel olmayacak mahiyette olması halinde yasa, mahkemeye kesin kabulün yapılması ve işin tasfiyesine karar verme yetkisini verdiğini, dosya münderecatından da anlaşılacağı üzere dava tarihi itibariyle işin kesin kabulüne engel teşkil edecek mahiyette bir eksikliği olmadığını, mahkeme çoğunluğu tarafından muvafakatleri olmadığı halde savunmanın genişletilmesi yasağına aykırı şekilde davalı yanca ileri sürülen Misinli Karıştıran Deresi geçişinin iyileştirilmesi işi için kuruluşça harcanan paranın ödenmesi talebinin yerinde olup olmadığının belirlenemediği gerekçesinin de davalı yan lehine davanın reddine gerekçe teşkil etmesine hukuken imkan olmadığını, zira bu iddianın yargılamanın genişletilmesi yasağı uyarınca işbu yargılamada dinlenmemesi gerektiğini, ayrıca Yerel Mahkeme çoğunluğunun bu istemin sözleşme uyarınca yerinde olup olmadığının belirlenemediği yönündeki kanaati, davalının bu iddiasını ispat edemediğini açıkça ortaya koyduğunu,
IV. Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/260 Esas sayılı dosyada dava konusu sözleşmeden doğan bir kısım alacağı için iş ortaklığının dava açtığını, davalı tarafın güçlendirme çalışmalarına dair alacak iddiasını bu dosyada da ileri sürüp tartışabileceğini ancak sürmediğini, fazlaya ilişkin haklarını saklı da tutmadığını, nitekim davada da alacaklı olduklarının tespit edilerek kesinleştiğini,
V. Muhalefet şerhindeki tespitlerin de son derece isabetli olduğunu, mevcut yargılamanın muhalefet şerhinde yer aldığı gibi dava hakkında hüküm tesisine yer olmadığı şeklinde sonlanması gerektiğini,
VI.Dava tarihi itibariyle bir miktar nefaset bedeli kesilmek suretiyle kesin kabulün yapılması ve işin tasfiyesinin mümkün olduğunu, davalının geçici kabulün yapıldığı tarihten dava tarihine kadar geçen yaklaşık 5 yıl içerisinde kesin kabule ilişkin davacının hiçbir talebini dikkate almadığını, yargılama safahatı sırasındaki haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davalı beyan ve iddialarından da anlaşılacağı üzere; işbu dava ikame edilmemiş olsa idi, davalı tarafın kesin kabul ve işin tasfiyesine ilişkin herhangi bir başvuruya halen dahi icabet etmeyeceğini, şu halde davalı tarafın işbu davanın açılmasına sebebiyet verdiği ve bu nedenle aslen konusuz kalan davada lehe vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği belirtilerek hükmün bozulmasını talep etmişlerdir.
2.Davalı vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle;
İlk Derece Mahkemesinin davanın esastan reddine dair verdiği kararın yerinde olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesinin davanın usulden reddine karar vermesi ve davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmetmesinin hukuka aykırı olduğunu, hükmün bozulmasına karar verilmesini talep ettiklerini belirtmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davaya konu proje imalatı eksikliklerinin işin kesin kabulüne engel teşkil etmediğinin tespiti, eksikliklere tekabül eden nefaset bedelinin ve mezkur işe ilişkin olarak taraflar arasında kesin hesabın yapılarak sözleşmenin tasfiyesi ve muarazanın giderilmesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369, 370 ve 371. maddeleri, 6098 sayılı TBK 470-486 maddeleri, ve genel hükümleri.
3. Değerlendirme
1.Taraflar arasında 15.10.1998 tarihli "Rusya Federasyonu-Türkiye Doğalgaz Boru Hattı Sistemi Tevsii Faz-II Projesi İşi" konulu eser sözleşmesi imzalanmıştır. Davacı yüklenici, davalı ... sahibidir.
2.Davacı yüklenici, davaya konu proje imalatı eksikliklerinin işin kesin kabulüne engel teşkil etmediğinin tespitine, mevcut eksikliklere tekabül eden nefaset bedelinin ve mezkur işe ilişkin olarak taraflar arasında kesin hesabın mahkemece tespit ettirilerek bu bedel karşılığında kesin kabulün yapılarak sözleşmenin tasfiyesine karar verilmesini talep etmiş, davalı ... sahibi ise, davacı yüklenicinin de kabul ettiği üzere eksiklikler olduğunu, bu eksikliklerin teminat mektuplarının nakde çevrilmesi suretiyle giderilmesinin mümkün olmadığını, kesin kabule engel teşkil ettiğini, kurulan komisyonca bu konuda yapılan çalışmaların devam ettiğini, davanın reddi gerektiğini belirtmiştir.
3.İlk Derece Mahkemesi davanın esastan reddine; Bölge Adliye Mahkemesi ise İlk Derece Mahkemesi kararını kaldırarak; davacının sözleşme feshedilmeden, herhangi bir eda talebi olmaksızın tasfiye kararı verilmesini isteme ve tasfiye davası açmakta hukuki yararı olmadığını belirterek hukuki yarar dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermiştir.
4.Bölge Adliye Mahkemesince sözleşme feshedilmeden, tasfiye kararı verilmesinin istenmesinden dolayı hukuki yarar dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş ise de; davacı, eksikliklerin işin kesin kabulüne engel teşkil etmediğinin tespitini, eksikliklere tekabül eden nefaset bedelinin ve mezkur işe ilişkin olarak taraflar arasında kesin hesabın yapılarak sözleşmenin tasfiyesini ve muarazanın giderilmesini istediğinden davayı açmakta hukuki yararı bulunmaktadır.
5.Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin “Kesin Kabul” başlıklı 34.7.1 maddesinde müteahhidin, sözleşme kapsamındaki tüm yükümlülüklerini yerine getirmiş olması şartıyla, yazılı olarak kontrol mühendisinden kesin kabul belgesinin tanzim edilmesini isteyebileceği, eğer kontrol mühendisi sözleşmenin her yönüyle usulune uygun olarak gerçekleştirildiği konusunda tatmin olursa müteahhidin yazılı isteğinin eline geçmesinden itibaren 30 çalışma günü içinde kesin kabul belgesini tanzim edeceği, aksi halde yine aynı süre içinde kontrol mühendisinin müteahhide hangi konularda sözleşme kapsamındaki yükümlülükleri yerine getirmediğini yazılı olarak bildireceği belirtilmiştir. Anlaşıldığı üzere, sözleşmeye göre tüm işin eksiksiz ve ayıpsız olarak ikmal edilmesinden sonra işin kesin kabul işlemleri başlatılacaktır. Dava dilekçesinde açıkça ifade ettiği üzere, davacı bir kısım sözleşme konusu iş ve işlemleri eksik ve ayıplı olarak ifa etmiştir. Dava konusu boru hattıyla ilgili imalat eksikliklerinin eserin yapım ve teslimini üstlenen yüklenici tarafından giderilmesinden sonra ancak eser kesin kabule konu olabilir. Taraflar arasındaki sözleşmesel borç ilişkisi temelinde muaccel alacak borç durumu da ancak kesin hesabın çıkarılmasından sonra saptanabilir. Bu durumda dava tarihi itibariyle davaya konu proje imalatı eksikliklerinin işin kesin kabulüne engel teşkil etmediğinin tespiti, mevcut eksikliklere tekabül eden nefaset bedelinin ve mezkur işe ilişkin olarak taraflar arasında kesin hesabın mahkemece tespiti yapılarak bu bedel karşılığında kesin kabulün yapılması istemlerine ilişkin davanın esastan reddi gerekirken Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesinin davanın reddine dair kararının kaldırılarak hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi yerinde olmamıştır. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.
6.Ayrıca, davanın esastan reddine karar verilmesi halinde Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesi uyarınca davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir. Ancak İlk Derece Mahkemesince davalı lehine 35.073,00 TL vekalet ücretine hükmedilmiş ve bu karar davalı tarafça istinaf edilmemiş olduğundan davacı lehine usuli kazanılmış hak doğmuş olup, yeniden hüküm tesisinde bu durumun da göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin yatırılan harcın yatıran taraflara iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 13.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.