"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/560 E., 2019/236 K.
DAVA TARİHİ : 17.09.2012
HÜKÜM/KARAR : Ret
Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait "Zekeriyaköy 1415 ada, 12 parselde" bulunan arsada projesine uygun olarak kaba inşaat imalatının yapılması için davalının ortağı ve yetkilisi olduğu... Hafriyat İnşaat Otomotiv Gıda Turizm Tekstil Ticaret Ltd. Şti. arasında 25/03/2010 tarihinde sözleşme imzalandığını, sözleşmedeki edimler sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde ifa edilmemiş olmasına rağmen müvekkili tarafından imalat bedelinin nakit para ve -dava konusu senetlerin iade edileceği vaadiyle- bir başka gayrimenkulün devri olarak ödendiğini ve protokol düzenlendiğini, protokolde "...Kaba inşaat yapımına ilişkin hiçbir alacağı kalmamıştır...." şeklindeki ifadeden anlaşılacağı üzere müvekkilinin edimlerini yerine getirdiğini, davalının kötüniyetli ve kasti şekilde bedeli karşılanmış iade edilmesi gereken senetler ile İstanbul 35. İcra Müdürlüğünün 2012/18097 sayılı dosyasında takip yaptığını, müvekkilinin baskı altında verdiği senetlerin gerçeğe aykırı şekilde doldurulduğunu gördüğünü, senette şirketin lehtar gösterilmesi gerekirken ...'un gösterilmiş olduğunu, müvekkilinin eşine ait Zekeriyaköy Kiptaş konutlarında 138 ada, 3 parselde 4. kat 24 no.lu dairenin ifa uğruna edim sayılıp davalıya devredildiğini, borcun kapandığını, bu dairedeki ipoteğin teminatı olarak da 07/07/2011 tarihli 50.000,00 TL bedelli senet verildiğini, ipoteğin kaldırıldığını, iade edilmesi gereken senetlerin takibe konulduğunu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/121613 sayılı dosyasında soruşturma başlatıldığını belirterek, icra dosyasında takibe konu senetler ve henüz takibe konulmamış senetlerden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalı taraf aleyhine %40'tan az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın asılsız olduğunu, senetlerin gerçeğe aykırı doldurulduğu iddiasının yazılı delil ile ispat edilmesi gerektiğini, davacının senetleri müvekkiline verirken lehtar kısmını kendi doldurup verdiğini, davacının inşaat şirketine olan borcunu şirket yetkilisi ...'a ödemeyi kabul ettiğini, şirketin de alacağın ...'a ödenmesini kabul ettiğini, davacının borcuna mahsuben devrettiğini iddia edilen gayrimenkulün borçlu şirket ya da müvekkili adına değil üçüncü şahıs adına devredildiğinin tapu kaydında görüleceğini, ancak, müvekkilinin iyi niyetli olarak üçüncü şahsa yapılan devri kabul etmediğini ileri sürmediğini, dosyaya sunulan "...Kaba inşaata ilişkin alacağımız kalmamıştır..." yazısının alınan senetler ve gayrimenkul düşünülerek imzalandığını, senedin ödeme vasıtası olduğunu ve ödeme olarak kabul edildiğini, senetlerin bu yazıdan sonra da yenilenip vadelerinin uzatıldığını, 20/02/2012 tarihli her biri 3.500,00TL bedelli senetlerin ödenmemesi nedeniyle takip başlatıldığını, senetlerin gayrimenkulün devri ile aynı anda verildiğini, devredilen taşınmaz üzerindeki ipotek on beş ay sonra kaldırılarak müvekkilinin zarara uğratıldığını belirterek, davanın reddine ve takibin kaldığı yerden devamına karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 17.12.2015 tarihli 2012/469 Esas, 2015/398 Karar sayılı kararıyla; taraflar arasındaki sözleşmenin 25/03/2010 tarihinde imzalandığı, imalat bedeli olarak ifa yerine edim olarak devredildiği bildirilen davacının eşine ait taşınmazın 08/07/2011 tarihinde dava dışı kişiye devredildiği, ancak, bu devre davalı tarafından itirazda bulunulmadığı, takibe konu olan senetlerin 20/02/2012 tanzim tarihli olduğu, bu duruma göre dava konusu senetlerin de ödeme vasıtası ile davalıya verilmiş olduğunun kabulü gerektiği, senetlerin teminat olarak verildiği ya da anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının yazılı delil ile ispatlanması gerekip, bu nitelikte bir delil sunulmadığı belirtilerek, 20/02/2012 tarihli tanzim tarihli olan 3.500,00'er TL bedelli takip konusu ve takibe konulmamış senetler (30/10/2012, 30/12/2012, 28/02/2013, 30/04/2013, 30/06/2013 ve 30/08/2013 vade tarihli) ile ilgili menfi tespit talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin 17.12.2015 tarihli 2012/469 Esas 2015/398 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi 10.10.2018 tarihli 2018/2698 Esas, 2018/3726 Karar sayılı ilamında; davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile davacının, davasını toplanan delillerle ispatlayamamış ise de; dava dilekçesinin deliller kısmında açıkça yemin deliline de dayandığı, bu halde mahkemece ileri sürülüp kanıtlanamayan hususlarla ilgili davacının davalıya yemin yöneltme hakkı bulunduğu hatırlatılıp, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken bu husus gözden kaçırılarak davanın reddi doğru olmadığı belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesi, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; davacı vekilinin bozma ilamına uyulmasına karar verilmesini talep ettiği ve yemin metnini hazırlayıp sunduğu, davacı tarafın dava konusuna ilişkin teklif ettiği yeminin davalı tarafça kabul edildiği ve davalının 18/04/2019 tarihli duruşmaya katılarak, dava konusu borcun ödenmediğini ve davacının borcunun ödenmediğine dair yemin ettiği, davacı tarafça teklif edilen yeminin davalı tarafça kabul edilip, yemin edildiği ve davacı iddiasının inkar edildiği, yemin delilinin kesin delil niteliğinde olduğu belirtilerek davacının davası subuta ermediğinden reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacının sözleşmeden doğan borcunu ödediğini, taraflar arasında düzenlenen protokolde davalının yetkilisi olduğu müteahhit firmanın “.... inşaat yapımına ilişkin hiçbir alacağı kalmamıştır.” şeklinde yer alan ifadeden açıkça anlaşılacağı üzere davacının sözleşme ile üzerine düşen ifa edimlerini fazlası ile yerine getirdiğini, senetten kaynaklanan borcun ödenmesine rağmen senetlerin davacıya iade edilmemesi sebebiyle senetin bedelsiz kaldığını, davalının kötü niyetli ve kasti bir şekilde, artık iade edilmesi gereken senetleri kullandığını,
2.Menfi tespit davasında kural olarak ispat yükünün davacı üzerinde olduğunu, ancak davacı borçlunun dava konusu borcun mevcut olmadığını iddia eder ve mahkemeden böyle bir alacağın mevcut olmadığının tespitini isterse, bu halde davalı alacaklının alacağın varlığını ispatla yükümlü olduğunu, bu davada alacaklının alacağının varlığını ispat etmesi gerektiğini, belirterek hükmün bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, eser sözleşmesi uyarınca borçlu olmadığının tespit istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (1086 sayılı Kanun) 427 nci maddesi, 437 nci maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanununun 355-370. maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanunun 427. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Yargıtayın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyularak davacı tarafından davalıya yemin teklif edilmesi sağlanmış, davalı tarafından dava konusu borcun ödenmediğine dair yemin edilmiş, davacı iddiası davalı tarafından inkar edilmiştir. Yemin delili kesin delil olup, aksi de kesin deliller ile davacı tarafından ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
3.Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden ilgiliye yükletilmesine,
Karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine,
25.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.