"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/243 E., 2021/792 K.
HÜKÜM/KARAR : Asıl Davanın Reddine, Birleşen Davada Davalı ... Yönünden Kabulüne
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen davada tapu iptali ve tescil isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece asıl davanın reddine, birleşen davanın birleşen davalı ... yönünden kabulüne, diğer birleşen davalılar yönünden açılan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Mahkeme kararı asıl davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA İDDİA
1.Asıl davacı temlik alan vekili dava dilekçesinde; davalı yüklenici ile diğer davalı arsa malikleri arasında Diyarbakır .... Noterliğince tanzim 15.06.2011 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile yapılacak olan binadan sözleşme uyarınca davalı yüklenici ...'e verilmesi kararlaştırılan A Blok zemin kat dükkan vasfındaki 5 no.lu bağımsız bölümün müvekkili ile davalı yüklenici arasında Diyarbakır .... Noterliğince tanzim 05.01.2012 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile müvekkiline satıldığını, satış bedeli ödenmesine rağmen tapu devir işlemlerinin yapılmadığını ileri sürerek 5 no.lu bağımsız bölümün tapuda davalı arsa malikleri adına kayıtlı hisselerin iptali ile müvekkili adına tescilini talep etmiştir.
2.Birleşen davacı yüklenici vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, bir kısım davalılar ile aralarında müteahhitlik sözleşmesi yaptığını, edimini ifa ettiğini sözleşme gereği kendisine düşen A Blok zemin kat 5 no.lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tapuya tesciline ve yargılama harç ve masrafları ile vekalet ücretinin davalılara yüklenmesine karar verilmesini, işbu davanın Diyarbakır 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/243 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep ve dava etmiştir.
II. ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA CEVAP
1.Asıl ve birleşen davalı ... vekili cevap dilekçesinde, davalı yüklenicinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca edimini yerine getirmemiş olup inşaatı tamamlamadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2.Asıl ve birleşen davalı yüklenici ... beyan dilekçesinde; davacının yapması gereken ödemelerin henüz bitmediğini, sağlık sorunu nedeniyle inşaatı tamamlayamadığını belirterek, ihtiyati tedbirin kaldırılmasın istemiştir.
3.Asıl ve birleşen diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 14/10/2014 tarihli ve 2012/464 Esas 2014/1536 Karar sayılı kararı ile ilk keşif tarihi itibariyle inşaatın %65 seviyesinde olduğu ve davalı yüklenicinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca edimini yerine getirmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temlik alan vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 10.10.2016 tarihli ve 2015/17001 Esas, 2016/8061 Karar sayılı kararıyla; mahkemece 25.09.2013 tarihinde yapılan ilk keşifte davaya konu inşaatın %65 seviyesinde olduğu tespit edilmiş ise de, yargılama aşamasında inşaatın tamamlandığının 14.05.2015 tarihinde yapılan ikinci keşifte saptandığı, bu durumda davalı yüklenici ile arsa sahipleri arasında imzalanan 15.06.2011 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi içeriği de gözetilmek suretiyle dava konusu bağımsız bölümün davacı adına tescilinin yapılıp yapılamayacağı değerlendirilerek sonucuna uygun karar verilmesi hususunda hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
3. Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 12.03.2018 tarihli ve 2017/2313 Esas, 2018/1832 Karar sayılı kararıyla davalı ... vekilinin karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 20/09/2021
tarihli ve 2018/243 Esas, 2021/792 Karar sayılı kararı ile bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davalı yüklenici ... ile diğer davalı arsa sahipleri arasında Diyarbakır .... Noterliğince tanzim 15/06/2011 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiği, davalı yüklenici ... tarafından bu sözleşme kapsamında kendisine düşen davaya konu bağımsız bölümün davacı ... 'a Diyarbakır .... Noterliğince tanzim 05/01/2012 tarihli satış vaadi sözleşmesiyle vaat edildiği, 14.05.2015 tarihinde yapılan ikinci keşifte ise inşaatın tamamlandığı tespit edilmişse de, davalı yüklenici ... ile diğer davalı arsa sahipleri arasındaki sözleşmenin Bingöl 2. Noterliğince tanzim 24/05/2012 tarihli fesihname ile feshedildiği ve Diyarbakır .... Noterliğince tanzim 20/01/2014 tarihli ibraname ile inşaatı yarım bırakan davalı yüklenici ...'ın ibraname tarihine kadar yapmış olduğu işler için birleşen davacı... San. Tic. Ltd. Şti.nden aldığı 772.900,00 TL karşılığında gerek sonraki müteahhidi gerekse mal sahiplerini ibra ettiği, buna göre asıl davada, davalı yüklenici ... ile diğer davalılar arsa sahipleri arasında imzalanan sözleşmenin feshi nedeniyle söz konusu sözleşmeye istinaden yüklenicinin haklarını temlik alan kişilerin söz konusu sözleşmeye istinaden arsa sahiplerine karşı tapu iptali ve tescil davası açma hakları bulunmadığı, davacı ...'un bu kişisel hakkını arsa sahiplerine karşı ileri süremeyeceği gerekçesiyle asıl davanın reddine; birleşen davada, davacı ... San. Tic. Ltd. Şti. ile arsa sahipleri arasında Diyarbakır .... Noterliğince tanzim 06/12/2013 tarih, 22890 yevmiye ile 09/12/2013 tarih, 22913 yevmiye numaralı arsa payı karşılığı inşat sözleşmeleri düzenlendiği, önceki yüklenici davalı ... tarafından yarım bırakılan inşaatın davacı ... San. Tic. Ltd. Şti. tarafından tamamlandığının Diyarbakır .... Noterliğince tanzim 20/01/2014 tarihli ibranameden anlaşıldığı, dava konusu dükkan niteliğindeki bağımsız bölümün sözleşmelere göre davacı ... San. Tic. Ltd. Şti.ne bırakıldığı, sözleşmedeki edimini yerine getiren davacı ... San. Tic. Lt.d Şti.ne taşınmazın tescilinin gerektiği gerekçesiyle birleşen davanın birleşen davalı kayıt maliki ... yönünden kabulüne, dava tarihi sonrası ana taşınmazda kat irtifakı kurulması ile davaya konu bağımsız bölümde malik olarak yer almadıklarından diğer birleşen davalılar yönünden açılan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı temlik alan vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Asıl davada davacı temlik alan vekili temyiz dilekçesinde; bozma ilamı dikkate alınmadan karar verildiğini, temlik alan 3. kişilerin haklarına kavuşmasına engel olunmak için davalılarca muvaazalı fesih işlemi yapıldığını, taşınmazın tamamının yüklenici ... ve ortağı ... tarafından yapıldığını, ortaklık belgesinin sunulduğunu, feshin tüm malikler tarafından imzalanmadığından geçersiz olduğunu, fesih işleminin ileriye etkili sonuçlar doğuracağını, yüklenicinin gerçekleştirdiği inşaat seviyesinin belirlenmediğini, fesih işleminin fesih tarihinden sonrası için sonuç doğuracağını, taraflar arasındaki fesih işleminin, yükleniciden taşınmazın alındığı tarihten sonra yapıldığını ileri sürerek hükmün bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davada yükleniciden temlik alınan şahsi hakka dayalı tapu iptali ve tescil; birleşen davada arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3 ncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428 nci maddesi ile 439 ncu maddesinin ikinci fıkrası, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 19 ncu maddesi, 183 ncü maddesi ile 470 ve devamı maddeleri.
3. Değerlendirme
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 1. maddesinde belirtildiği üzere, bir sözleşme karşılıklı ve birbirine uygun iradelerin birleşmesi ile oluşur. Kural olarak bir irade beyanında, irade ile bildirimin birbirine uyumlu olması aranır. Uyumsuzluk, istemeden oluşabileceği gibi, taraflar bilerek ve isteyerek de bu uygunsuz durumu yaratabilirler. Tarafların bilerek ve isteyerek iradeleri ve beyanları arasında böylesi bir uygunsuzluğu yaratmaları halinde muvazaa söz konusu olacaktır.
Muvazaa hukuksal kavram olarak TBK'nın 19. maddesinde düzenlenmekte olup, anılan madde gereğince; bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın gerçek ve ortak iradeleri esas alınır. Muvazalı işlem olarak da belirtilen bu durum, mutlak muvazaa ve nisbi muvaza olarak kendi içinde ikiye ayrılmaktadır. Mutlak muvazaada, taraflar gerçekte o işlemi yapmak istemedikleri halde, üçüncü kişilere karşı onları aldatmak amacıyla görünürde bir işlem yapılması sözkonusudur. Nisbi muvazada ise, iki işlem sözkonusu olup, birisi tarafların gerçek iradelerini yansıtan işlem, diğeri ise üçüncü kişilere karşı yapılan işlemdir. Tarafların gerçek iradeleri görünürdeki işlem ile gizlenmektedir. Muvazaalı sözleşme tarafların gerçek iradelerini yansıtmadığından başlangıçtan beri geçersiz sayılacaktır.
2. Genel kurala yer verilmesini müteakip somut olaya bakıldığında; asıl davacı temlik alan davasında, davalı yüklenici ile diğer davalı arsa sahipleri arasında akdedilen 15/06/2011 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yüklenici ...’a düşen A blok 5 no.lu bağımsız bölümün 05.01.2012 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile satın alınmasına rağmen tapu devrinin yapılmaması nedeniyle dava konusu bağımsız bölümün tapusunun iptali ile adına tescilini talep etmiş, mahkemece inşaatın tamamlandığının tespit edildiği ancak davacının iddiasına dayanak arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin, davalılar tarafından 24/05/2012 tarihli fesihname ile feshedildiği, inşaatı yarım bırakan davalı yüklenici ...'ın 20/01/2014 tarihli ibraname ile ibraname tarihine kadar yapmış olduğu işler için birleşen davacı ... San San Tic Ltd Şti .nden aldığı bedel karşılığında gerek sonraki müteahhidi gerekse mal sahiplerini ibra ettiği, bilahare birleşen davacı ... San. Tic. Ltd. Şti. ile arsa sahipleri arasında 06/12/2013 ve 09/12/2013 tarihli arsa payı karşılığı inşat sözleşmeleri düzenlenerek önceki yüklenici davalı ... tarafından yarım bırakılan inşaatın davacı ... San. Tic. Ltd. Şti. tarafından tamamlandığı, bu durumda asıl davada yüklenicinin haklarını temlik alan davacının kişisel hakkını arsa sahiplerine karşı ileri süremeyeceği gerekçesiyle asıl davanın reddine; dava konusu bağımsız bölümün sözleşmelere göre davacı ... San. Tic. Ltd. Şti.ne bırakılması ve edimini yerine getirmesi nedeniyle davacı ... San. Tic. Ltd. Şti.ne taşınmazın tescilinin gerektiği gerekçesiyle birleşen davanın birleşen davalı kayıt maliki ... yönünden kabulü ile A Blok Zemin Kat 26 No.lu dükkan niteliğindeki bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile, birleşen davacı ... San. Tic. Ltd. Şti. adına tesciline karar verilmiştir.
Kararı temyiz eden davacı temlik alan, gerek yargılama sırasındaki beyanlarında gerekse temyiz itirazlarında, inşaatın tamamının yüklenici ... ve ortağı Hakim Şahin tarafından yapıldığını, ancak davalılarca temlik alan 3. kişilerin haklarına kavuşmasına engel olunmak için muvazaalı fesih işlemi ile inşaatın yeni yüklenici ... San. Tic. Ltd. Şti. üzerinden yapıldığını ileri sürmesine rağmen mahkemece bu muvazaa iddiası ile davalı yüklenici ...' Katmış'ın yanında birleşen davacı şirket yetkilisi Hakim Şahin'in de yüklenici sıfatıyla imzalarının bulunduğu dava konusu bağımsız bölümün bulunduğu inşaatı konu edinen 10/07/2012 tarihli "Protokoldür" başlıklı adi yazılı belge ile 11/07/2012 tarihli "İnşaat Ortaklığı" başlıklı adi yazılı belgeler dosya kapsamında mevcut olmasına rağmen mahkemece işbu belgeler değerlendirme dışı bırakılarak ve karar yerinde tartışılmaksızın hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, yargılama sırasında dosyaya giren 10/07/2012 tarihli "Protokoldür" başlıklı ve 11/07/2012 tarihli "İnşaat Ortaklığı" başlıklı adi yazılı belgeler ile davacının ileri sürdüğü muvazaa iddiası değerlendirilerek ve özellikle protokole taraf olanların beyanları alınmak suretiyle davacının muvazaa iddiası üzerinde durularak sonucuna uygun şekilde karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup, hükmün bozulması gerekmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,20/09/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.