Logo

6. Hukuk Dairesi2022/3009 E. 2023/3739 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili isteminde, Yargıtay’ın bozma kararından sonra davacının ıslah talebinin reddinin ve davanın kısmen kabulünün hukuka uygun olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: 7251 sayılı Kanun ile değişik 6100 sayılı HMK’nın 177/2. maddesi uyarınca, Yargıtay’ın bozma kararından sonra ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması halinde, tahkikat sona erinceye kadar ıslah yapılabileceği ve usule ilişkin kanun değişikliğinin geçmişe etkili olarak uygulanması gerektiği gözetilerek, davacı vekilinin ıslah talebinin reddine ve davanın kısmen kabulüne ilişkin yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2021/402 E., 2022/92 K.

KISMEN TEMLİK ALAN

DAVA TARİHİ : 18.12.2008

HÜKÜM/KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı yüklenici ve kısmen alacağı temlik alan vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı arasında 27.09.2001 tarihli sözleşmeye konu elektrik işlerinin yapılıp 20.02.2002 tarihinde düzenlenen tutanak ile teslim edildiğini, sözleşmede iş bedelinin 83.000,00 TL olduğunu, bedelin 150 gün içinde ödeneceğini ve geç ödenen her ay için aylık %12 oranında vade farkı tahakkuk edeceğinin kararlaştırıldığını, davalının 150 günlük iş süresinde 31.000,00 TL ödeme yaptığını, teslimden sonra ise vade farkına istinaden 40.000,00 TL ödeme yapıldığını, davalı siteye sözleşme haricinde de işler yapıldığını, alacağın dava tarihi itibariyle 250.000,00 TL olduğunu, fazlaya dair hakkını saklı tutarak 30.000,00 TL’nin aylık %12 faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; işin tamamının davacı tarafından yapılmadığını, buna karşılık davacıya ödeme yapıldığını, iş teslim tutanağının geçerli olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 08.05.2014 tarihli ve 2012/198 Esas 2014/137 Karar sayılı kararı ile; 10.130,00 TL asıl alacak miktarı, 19.870,00 TL birikmiş temerrüt faizi alacağı olmak üzere toplam 30.000,00 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 15.Hukuk Dairesinin 30.09.2015 tarihli ve 2015/3487 Esas, 2015/4630 Karar sayılı ilamı ile mahkemece aylık %12 oranında gecikme faizi isteminin Türk Borçlar Kanununun 88 ve 120. maddeleri uyarınca değerlendirilmesi yapılarak saptanan faiz oranı üzerinden gecikme faizi hesaplatılarak, vadeden sonraki ödemelerin gecikme faizi olarak mahsubu yapıldıktan sonra kalan alacağa faiz yürütülüp taleple de bağlı kalınarak hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.

3.Yargıtay bozma ilamına karşı taraf vekillerince karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.

4.Yargıtay (Kapatılan) 15.Hukuk Dairesi 16.06.2016 tarih ve 2016/220 Esas, 2016/3489 Karar sayılı ilamı ile davacı vekilinin faiz oranına yönelik karar düzeltme istemi yerinde görülerek mahkemece Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihe kadar sözleşme ile belirlenen faiz oranı, bu tarihten sonra ise 120. maddenin 2. bendindeki sınırlandırılmış temerrüt faizinin uygulanması, faiz oranı yönünden kademeli hüküm kurulması gereğine değinilmiştir.

5. Mahkemenin 24.05.2018 tarihli ve 2016/645 Esas, 2018/445 Karar sayılı kararı ile dosya kapsamında alınan bilirkişi raporuna göre davacı tarafın davalıdan 51.805,00 TL asıl alacağının bulunduğu, davalı tarafça 24.02.2002-26.10.2005 tarihleri arasında yapılan ödeme tutarı 42.225,00 TL olup BK'nın 100. maddesi gereğince hesaplanan işlemiş faizden düşüldüğü, davacı vekili tarafından ıslah ve bedel arttırım talebinde bulunulmuş ise de ıslah talebi bozma kararından sonra ıslah yapılamayacağından, bedel arttırım talebi ise davanın belirsiz alacak davası olmaması sebebiyle reddine karar verilerek, 30.000,00 TL asıl alacak üzerinden davanın kabulüne,30.000,00 TL ye dava tarihinden itibaren aylık % 12 orarında faiz işletilmesine karar verilmiştir.

6. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

7.Yargıtay (Kapatılan) 15.Hukuk Dairesi 07.11.2019 tarih ve 2019/1694 Esas, 2019/4452 Karar sayılı ilamı ile dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu gereği mahkemece taleple bağlı kalınarak "10.130,00 TL asıl alacak ve 19.870,00 TL işlemiş faiz üzerinden davanın kabulü, asıl alacak 10.130,00 TL’ye dava tarihinden Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihine kadar yıllık %144 akdi faiz, 01.07.2012 tarihinden itibaren Türk Borçlar Kanununun 88 ve 120. maddelerine göre hesaplanan yıllık %18 ve tahsil tarihine kadar değişen faiz oranlarına göre Türk Borçlar Kanununun 88 ve 120. madde hükümleri dikkate alınarak hesaplanacak değişen faiz oranları uygulanmak suretiyle davalıdan alınarak 22.500,00 / 30.000,00 TL’lik kısmının temlik alan ...’e, 7.500,00 / 30.000,00 TL’lik kısmının davacıya verilmesine" şeklinde hüküm kurulması hususunda karar bozulmuştur.

8. Yargıtay bozma ilamına karşı taraf vekilleri karar düzeltme isteminde bulunmuşlar, Yargıtay (Kapatılan) 15.Hukuk Dairesinin 21.04.2021 tarih, 2020/1428 Esas, 2021/1876 Karar sayılı ilamı ile tarafların istemi reddedilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamına uyularak 10.130,00 TL asıl alacak ve 19.870,00 TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 30.000,00TL alacağın 10.130,00 TL’lik asıl alacağına dava tarihinden Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihine kadar yıllık %144 akdi faiz, 01.07.2012 tarihinden itibaren Türk Borçlar Kanununun 88 ve 120. maddelerine göre hesaplanan yıllık %18 ve tahsil tarihine kadar değişen faiz oranlarına göre Türk Borçlar Kanununun 88. ve 120. maddesi hükümleri dikkate alınarak hesaplanacak değişen faiz oranları uygulanmak suretiyle davalıdan alınarak 22.500,00TL’lik kısmının davacı Meka Mühendislik Makine Elkt. Koor. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne, 7.500,00TL’lik kısmının ise temlik alan davacı ...’e verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; harç ikmali ve ıslah dilekçesi sunmak için süre istemelerine rağmen mahkemece taleplerinin reddedildiğini, dosyada temlikname içeriğine aykırı karar verildiğini, faiz başlangıç tarihi hatalı olup alacak aslına işletilen faiz oranında yanlış olduğunu, sözleşme ile belirlenen faiz oranına tavan sınır uygulanmasının hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; dava ve karar zamanaşımı yönünden inceleme yapılması gerektiğini, temliknamenin geçerli olmadığını, kamu düzenine aykırılık yönünden bu hususunda incelenmesi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 177,369, 370 ve 371. maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 470-486. maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki paragraflar kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi neticesinde; davacılar vekili 08.05.2014 tarihli duruşmada davasını ıslah etmek için süre talep etmiş, mahkemece davanın ıslahı mahkeme iznine tabi olmadığından ve fazlaya ilişkin saklı tutulan haklar için her zaman ıslah dilekçesi vermek ve davadan sonra da yeni dava açmak imkanı bulunduğundan, davacı vekilinin ıslah için süre verilmesi talebinin reddine karar verilerek, aynı celse karar verilmiştir. İlk bozma ilamından sonra 23.11.2017 tarihli celsede davacı vekili dosya ek rapora gitmeyecek ise bilirkişi raporuna göre ıslah ve harç ikmali için süre talep etmiş, mahkeme dosyayı incelemeye alarak, sonraki celse ek rapor alınması için ara karar oluşturmuştur. Davacı vekili 24.05.2018 tarihli celsede dava değerini arttırmak için yine süre talep etmiş, mahkemece talep reddedilerek hüküm kurulmuştur.

3.Bozmadan sonra ıslah yapılıp yapılamayacağı hususu Yargıtay Hukuk Daireleri ve öğreti arasında tartışmalı bir hususken, 22.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK’nın 177/2. maddesinde bozmadan sonra ıslah konusuna açıklık getirilmiştir. Bu maddeye göre; “Yargıtayın bozma kararından veya Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması halinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu durumda usuli kazanılmış hakkın değerlendirilmesi gerekecektir. Sonradan aynı hususta bir kanun çıkarılmış olmasının usuli kazanılmış hakkın istisnası olduğu, usule ilişkin kanun değişikliğinin geçmişe etkili olarak uygulanması gerektiği, mahkemece verilen nihai karardan sonra değişiklik yapılmış olsa dahi, bu değişikliğin uygulanmasında zorunluluk bulunduğu Yargıtay kararlarıyla açıklanmıştır. Bu durumda bozma ilamında belirtilen hususlar yararına olan taraf için usuli kazanılmış hak teşkil etmeyip, davacı vekilinin bu husustaki itirazlarının karar düzeltme aşamasında değerlendirilmemesi maddi hataya dayalı olduğundan, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile bozmadan sonra ıslah yapılabileceği kabul edilerek bu yönde değerlendirme yapıldıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden hükmün davacılar yararına bu yönden bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, davacı vekilinin temyiz itirazlarının 2. ve 3.bent devamında açıklanan nedenlerle kabulü ile mahkeme kararının temyiz eden davacılar yararına BOZULMASINA,

Aşağıda yazılı harcın temyiz eden davalıdan alınmasına,

Peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,

Karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

08.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.