"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacının tapu iptali ve tescil talebinin reddine, alacak talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili ile davalı ... arasında ... 29. Noterliğinin 10.04.2012 tarih ve 11942 yevmiye numaralı kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereğince müvekkilinin davalı ...'a ait ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, ... mevkii, 535 Ada, 1 parsel sayılı taşınmaz üzerine 4 katlı, toplam 8 bağımsız bölümlü bir bina inşa etme işini üstlendiğini, paylaşım projesine göre 8 bağımsız bölümlü binanın 1, 2, 3, 4, 5 ve 6 no.lu bağımsız bölümlerinin davacı yükleniciye 7 ve 8 no.lu çatı piyesli dubleks dairelerin ise arsa sahibi davalı ...'a ait olacağının kararlaştırıldığını, davacının söz konusu sözleşmeye göre yapılması planlanan binayı plan ve projesine uygun olarak bitirip, iskanını aldığını, davalı ...'a düşen daireleri davalıya teslim ettiğini, ancak davalı ... tarafından davacıya verilmesi kararlaştırılan 3 no.lu bağımsız bölümün tapusunun devredilmediğini, müvekkili tarafından yapılan sorgulamada 3 no.lu bağımsız bölümün 06.08.2014 tarihinde diğer davalı ...'e satıldığının tespit edildiğini, yapılan devir işleminin muvazaalı olduğunu ileri sürerek öncelikle hali hazırda davalı ... adına tapuya kayıtlı olan dava konusu 3 no.lu bağımsız bölümün, bunun mümkün olmaması halinde davalı ... adına kayıtlı 7 no.lu bağımsız bölümün tapu kayıtlarının iptali ile davacı müvekkili adına tesciline, bunun da mümkün olmaması halinde fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 3 no.lu bağımsız bölümün piyasa rayiç değeri olan 140.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı ...' dan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; inşaat ile ilgili imalat ve satış işleminin tamamının davacının oğlu ... ... tarafından davacıya vekaleten ifa edildiğini, ... ...'un aldığı vekaletname ile 3 no.lu bağımsız bölüm hariç diğer bağımsız bölümleri dava dışı 3. şahıslara sattığını, babası adına hareket eden ... ...'un müvekkili ile anlaşarak 3 no.lu bağımsız bölümün müvekkilinde kalması için 50.000,00 TL para talep ettiğini, bunun üzerine müvekkilinin 28.02.2014 tarihinde ... ... Şubesinden 50.000,00 TL kredi çekerek davacının oğluna ödediğini, akabinde müvekkilinin ... ...'a verdiği satış vekaletini geri çekerek ... ...' u azlettiğini, ... ...' un azlinden sonra 3 no.lu bağımsız bölümün müvekkili tarafından diğer davalıya satıldığını, bağımsız bölümün satıldığını öğrenen ... ...'un 3 no.lu bağımsız bölümü başka bir şahsa satarak bu şahsı taşınmaza yerleştirdiğini, davalı ...' in bağımsız bölüme taşınmasına engel olduğunu, davacının müvekkili ile diğer davalının akraba olduğuna yönelik iddialarının gerçek dışı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2.Davalı ..., yargılama aşamasında verdiği beyanında; dava konusu daireyi arsa sahibi olan diğer davalıdan satın aldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin29.09.2015 tarihli ve 2014/437 Esas, 2015/370 Karar sayılı kararı ile davacı yüklenici ile davalı arsa sahibi arasında ... 29. Noterliğinin 10.04.2012 tarih ve 11942 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdedildiği, yükleniciye ait olması gereken 3 no.lu bağımsız bölümün ise ... üzerinde kaldığı, 3 no.lu bağımsız bölümün 06.08.2014 tarihinde davalı ...'e satıldığı, davacı müteahhitin ise ayrıca 3 no.lu bağımsız bölümü haricen ... isimli şahsa satarak zilliyetliğini teslim ettiği, ancak mal sahibi ... tarafından 3 no.lu bağımsız bölümü diğer davalı ...'e satılmış olması nedeni ile tapuda mülkiyetini devredemediği, davacının, davalı ...'in ...'ın akrabası olduğunu ve devrin muvazaalı bir devir taşıdığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuş ise de davalı akrabalık ve davalı ...'in 3 no.lu bağımsız bölümün davacıya ait olduğunu bildiği hususlarının ispatlanamadığı, 3 no.lu bağımsız bölümün tescilinin mümkün olmaması halinde yerine 7 no.lu bağımsız bölümün tescilini talep edilmiş ise de sözleşme uyarınca da 3 no.lu bağımsız bölüm yerine edimin ifasının değiştirilemeyeceği, dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinin de 90.000,00 TL olduğu,
Her ne kadar davalı arsa sahibi kat karşılığı inşaat sözleşmesinin davacı ile yapılmış olmasına rağmen tüm ... ve işlemlerin davacının oğlu ... ... tarafından yürütüldüğünü ve 3 no.lu bağımsız bölümü ... ...'tan haricen satın alarak 50.000,00 TL bedelini kredi çekerek ödediğini savunmuş ise de sözleşme davacı ile yapıldığından bu savunmaya itibar edilmediği belirtilip davacı ... ...'un davalılar aleyhine açtığı muvazaa nedeni ile tapu iptali ve tescil talebini içerir davasının reddine, davacı ...'un davalı ... aleyhine açtığı alacak talebini içerir davasının kısmen kabulüne, 90.000,00 TL alacağın davalı ...' dan tahsili ile davacı ...'a verilmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 05.12.2019 tarihli ve 2018/761 Esas, 2019/5161 Karar sayılı kararıyla mahkemece davalı ...'ın iyi niyetli olduğu kabul edilmiş ise de, dava konusu taşınmazda yüklenici ... tarafından yapılan satış nedeniyle dava dışı ...'un oturduğu, ... ile ...'ın akraba oldukları, davalı ...'ın bu satın alma ile ilgili davalı ...'ya para ödediğine ilişkin dosyada herhangi bir delil bulunmadığından bu satışla ilgili davalı ...'ın iyi niyetli olduğuna ilişkin yeterince araştırma yapılmadığı, bu durumda mahkemece davalı ... ile ...'nın akraba olup olmadıklarına ilişkin kayıtların celbi ile davalı ...'ın bu satın alma ile ilgili ödemesinin bulunup bulunmadığının varsa belgelerinin temini sağlanıp diğer hususlarda gözetilerek davalı ...'ın iyi niyetli olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği ve bozma nedenine göre davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmediği belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı ...'in ... ile akrabalığı ve 3 no.lu bağımsız bölümün davacıya ait olduğunu bildiği hususlarının ispatlanamadığı, hakkın kazanılmasında asıl olanın iyi niyetin varlığı olduğunu, aksini idiia edenin ispatla mükellef bulunduğu, dosya kapsamına göre davalı ...'in kötü niyetinin ispatlanamadığından ...'in tapu kütüğündeki tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet hakkını kazanan kişi konumunda olduğu, bu itibarla ... aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının kabulünün mümkün bulunmadığı, aynı zamanda davacının 3 no.lu bağımsız bölümün tescilinin mümkün olmaması halinde yerine 7 no.lu bağımsız bölümün tescilini talep etmesinin de hukuken dinlenebilecek bir dava olmadığı, zira 7 no.lu bağımsız bölümün binadaki nitelik ve özelliklerinin ve değerinin çok farklı ve fazla olduğu, sözleşme uyarınca da 3 no.lu bağımsız bölüm yerine edim ifası şeklinde değerlendirilemeyeceği, davacının ancak geçerli sözleşmeye dayalı olarak kendisine verilmesi gereken taşınmazın dava tarihindeki kaim bedelini talep edebileceği, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olarak hazırlanan ve dosyaya sunulan bilirkişi raporu içeriğine göre de dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinin de 90.000,00 TL olduğu belirtilerek tapu iptali tescil davasının reddine, alacak talebinin kısmen kabulü ile 90.000,00 TL alacağın davalı ...'dan alınarak davacı ...'a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Yargıtay bozma ilamına göre mahkemece gerekli incelemenin yapılmadığı, ... ile ... arasındaki satışa ilişkin bir ödeme olup olmadığı konusunda bir araştırma yapılmadığı, her ne kadar celp edilen nüfus kayıtlarında davalıların aralarındaki akrabalık ilişkisine dair bir kayıt gelmemiş olmasına karşın; davalı ...'in davalı ...’nın eşinin amcasının oğlunun eşi olduğuna dair davalı ...'ın 17.04.2015 tarihli celsede açık beyanı bulunduğu, davalı ...'ın dava konusu taşınmaz üzerindeki binayı davacının yaptığını taşınmazın bulunduğu yer ile aynı mahallede oturması sebebi ile gayet iyi bilebilecek durumda olduğu, dava konusu taşınmaz ...'a satıldığında içerisinde dava dışı ...'un ikamet ettiği, davalı ... iyi niyetli bir alıcı olsa idi, satın alacağı daireyi önceden gezip görmeden ve incelemeden satın almayacağı, davalılar arasında bu satışın bedelinin ödendiğine ilişkin dosyaya hiç bir delil ve belge sunulmadığı, mahkeme birinci talebin reddedilmesi halinde, 7 no.lu bağımsız bölümün tapusun iptali ile her iki daire arasındaki farkın müvekkil tarafından davalı ...’ya ödenmesi halinde tapu iptali ve tescile karar verilmesi gerektiği belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal tescil ve tazminat istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası,
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 470 vd. maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanunun 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı ve özellikle davalı ...'in ... ile akrabalığının ve 3 no.lu bağımsız bölümün davacıya ait olduğunu bildiği hususlarının ispatlanamadığı, bu nedenle iyi niyetin korunmasında hata olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden ilgiliden alınmasına,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme kanun yolu açık olmak üzere,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
11.01.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
- KARŞI OY -
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Davacı vekili, davalı arsa sahibi ... ile aralarında arsa payı karşılığı, inşaat sözleşmesi bulunduğunu, müvekkilinin sözleşme gereği tüm edimlerini yerine getirdiğini, inşaatı tamamlayıp arsa sahibine ait daireleri teslim ettiğini, iskân ruhsatını aldığını, sözleşmede müvekkili yükleniciye verilmesi gereken 3 no’lu bağımsız bölümün tapusunun verilmeyerek davalı ...'a satıldığını ileri sürerek sözleşme gereği yükleniciye ait olan 3 no’lu bağımsız bölümün davalı ... adına olan tapusunun iptali ile müvekkili adına tescilini, mümkün olmadığı takdirde arsa sahibi adına kayıtlı 7 no’lu bağımsız bölümün tapusunun iptali ile müvekkili adına tescilini, bu talepte yerinde görülmezse fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 3 no’lu bağımsız bölümün değeri 140.000 – TL'nin işleyecek yasal faizi ile davalı ...'dan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, 3 no’lu bağımsız bölümün yüklenici tarafından müvekkiline satıldığını bedelinin kredi çekilerek ödendiğini, müvekkilinin daha sonra taşınmazı davalı ...'a sattığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ... davaya cevap vermemiş yargılama aşamasında davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki sözleşmeye göre dava konusu 3 no’lu bağımsız bölümün yükleniciye isabet ettiği, davacının arsa sahibine ait 7 no’lu bağımsız bölüme ilişkin talebinin yerinde olmadığı, davalı arsa sahibinin 3 no’lu taşınmazı yükleniciden satın aldığını ve bedelini ödediğine ilişkin bilgi ve belge sunamadığı, davalı ...'ın muvazaalı olarak taşınmazı satın aldığının ispatlanamadığı, bu nedenle davacının davalılar aleyhine açtığı muvazaa nedeni ile tapu iptali ve tescil talebini içerir davasının reddine, davacının davalı ... aleyhine açtığı alacak talebini içerir davasının kısmen kabulü ile 90.000,00 – TL alacağın davalı ...'dan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili ve davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Kapatılan Yargıtay 23. Hukuk Dairesi; ‘’Dava arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklı tapu iptali tescil, mümkün olmadığı takdirde taşınmazın bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davacı vekilinin temyizi bakımından, mahkemece davalı ...'ın iyi niyetli olduğu kabul edilmiş ise de, dava konusu taşınmazda yüklenici ... tarafından yapılan satış nedeniyle dava dışı ...'un oturduğu, ... ile ...'ın akraba oldukları, davalı ...'ın bu satın alma ile ilgili davalı ...'ya para ödediğine ilişkin dosyada herhangi bir delil bulunmadığından bu satışla ilgili davalı ...'ın iyi niyetli olduğuna ilişkin yeterince araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece davalı ... ile ...'nın akraba olup olmadıklarına ilişkin kayıtların celbi ile davalı ...'ın bu satın alma ile ilgili ödemesinin bulunup bulunmadığının varsa belgelerinin temini sağlanıp diğer hususlarda gözetilerek davalı ...'ın iyi niyetli olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır’’ gerekçesiyle mahkeme kararını bozmuştur.
Yerel Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda; ‘’Somut olayın incelenmesinde; davacı taraf, davalı ...'in ...'ın akrabası olduğunu ve devrin muvazaalı bir devir taşıdığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuş ise de davalı ...'in ... ile akrabalığı ve 3 no’lu bağımsız bölümün davacıya ait olduğunu bildiği hususları ispatlanamamıştır zira hakkın kazanılmasında asıl olan iyi niyetin varlığıdır, aksini ispat eden ispatla mükelleftir. Dosya kapsamına göre davalı ...’in kötü niyeti ispatlanamadığından ... tapu kütüğündeki tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet hakkını kazanan kişi konumundadır. Bu itibarla ... aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının kabulü mümkün değildir. Aynı zamanda davacı taraf, 3 no’lu bağımsız bölümün tescilinin mümkün olmaması halinde yerine 7 no’lu bağımsız bölümün tescilini talep etmesi de hukuken dinlenebilecek bir dava ve iddia değildir. Zira 7 no’lu bağımsız bölümün binadaki nitelik ve özellikleri ve değeri çok farklı ve fazla olup, sözleşme uyarınca da 3 no’lu bağımsız bölüm yerine edim ifası şeklinde değerlendirilemez. Davacı, ancak geçerli sözleşmeye dayalı olarak kendisine verilmesi gereken taşınmazın dava tarihindeki kaim bedelini talep edebilir. Denetime ve hüküm kurmaya elverişli olarak hazırlanan ve dosyaya sunulan bilirkişi raporu içeriğine göre de dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinin de 90.000,00 – TL olduğu belirlenmiş olup, davacı taraf sözleşmeye aykırılık nedeni ile bu 90.000,00 – TL'yi sözleşmenin tarafı olan davalı ...'dan talep etme hakkına sahiptir’’ gerekçesiyle tapu iptali tescil davasının reddine, alacak talebinin kısmen kabulü ile 90.000,00TL alacağın davalı ...'dan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir.
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yerel Mahkemece verilen ikinci karar Yüksek Özel Daire Sayın Çoğunluğu tarafından oyçokluğuyla onanmıştır.
Yüksek Özel Daire Sayın Çoğunluğunun onama kararına aşağıdaki nedenlerden dolayı katılmıyorum.
Dava; arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklı tapu iptali tescil, mümkün olmadığı takdirde taşınmazın bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın arsa sahibi tarafından muvazaalı olarak devredilip devredilmediği ve satın alan davalı üçüncü kişinin iyi niyetli olup olmadığı noktasındadır.
TMK’nın 2. maddesine göre;
‘’Madde 2 – Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.
Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz’’.
Yine TMK’nın 3. maddesine göre;
‘’Madde 3 – Kanunun iyi niyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyi niyetin varlığıdır.
Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyi niyet iddiasında bulunamaz’’.
TBK’nın 19. maddesine göre;
‘’Madde 19 – Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.
Borçlu, yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı kazanmış olan üçüncü kişiye karşı, bu işlemin muvazaalı olduğu savunmasında bulunamaz’’.
Yukarıdaki maddelerden anlaşılacağı üzere, herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır. Borçlu, yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı kazanmış olan üçüncü kişiye karşı, bu işlemin muvazaalı olduğu savunmasında bulunamaz.
Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken insan gibi hareket etmek zorundadır. Başka bir anlatımla dürüst davranma, hakların kullanılması ve yükümlerin yerine getirilmesinde uyulması gereken davranış biçimidir. İnsan gibi hareketin ölçüsü, içinde yaşadığımız toplumda namuslu, dürüst, akla uygun davranan, ortalama zekâ sahibi insan davranışıdır (...Gençcan – 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu Yorumu – 1. Cilt – 4. Baskı ... 2021 – S. 27 vd.).
Hakların kullanılması ve yükümlerin yerine getirilmesinde uyulması gereken davranış biçimi dürüst davranmayı karşılamaktadır. Hakların kazanılmasında aranılan ise iyi niyettir. Bir hak kazanılırken hakkın kazanılmasını ya da diğer hukuksal sonucun gerçekleşmesini engelleyen olguyu kabul edilebilir bir nedenle bilmeme iyi niyet ve bu durumdaki kişide iyi niyetli olarak ifade edilmektedir.
Muvazaa, iki tarafın iradesi ile beyanları arasında istenerek meydana getirilen bir uygunsuzluk halidir. TBK’nın 19/I. maddesine göre, ‘’Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır’’. Muvazaa, tarafların gerçekte istemedikleri bir sözleşmeyi üçüncü kişileri aldatmak maksadıyla yapmalarıdır.
Muvazaalı işlemin hükümsüzlüğünü ispat yükü, bunu iddia eden tarafa düşer. Burada hâkim, emarelerle de bağlıdır. Şefkat, özendirme, yardım gibi saikler dışında bir malın gerçek değerinden çok düşük bir bedelle satılması, muvazaa emaresi (belirtisi) sayılabilir. Üçüncü kişiler, muvazaayı her türlü delille, bu arada tanıkla da ispat edebilirler (....– Borçlar Hukuku Genel Hükümler – ... 2019 – 24. Baskı – S. 394, 409 vd.).
Somut olayda, davacı ile davalı ... arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanmış, davacı kendisine düşecek 3 no’lu bağımsız bölümün davalı arsa sahibince diğer davalıya muvazaalı olarak satıldığını belirterek tapu iptal tescil, olmadığı takdirde davalıya ait 7 no’lu dairenin tapusunun iptali, olmadığı takdirde ise 3 no’lu dairenin bedelinin tahsilini talep etmiştir.
Davalı ..., ‘’Ben ...’ın eşinin amcasının oğlu ile evliyim. Dava konusu 3 no’lu daireyi satmak istediklerini öğrendim ve kendilerinden bu daireyi oğlum için aldım’’ demiştir.
Davalı tanığı ... ‘’... benim eşim olur, biz bu yeri ... adlı kişiden satın aldık, 55.000,00 TL civarında satın aldık, ödemeyi elden verdik, ... ile daha önce tanışmamıştık, ... bizim daha önce alış veriş yaptığımız müteahhittir, benim eşim olan ... ile ...'nın eşi olan kişi akraba olurlarmış ama benim bu konuda bir bilgim yoktur, ... benim daha önce başkaca bir evi satın aldığım müteahhittir, ... de ...' in oğlu diye biliyorum, ama bütün alış veriş ile ... bey ilgilenmektedir, bu alış verişlerimiz de para alış verişlerimizi elden yaptık, bu şekilde vergi kaçırmış olabileceğini düşünüyorum’’ demiştir.
Tanık ..., ‘’...'ın eşi Kadir abinin yanında çalışmaktaydım, ben ...'yı tanımıyorum, ama Kadir abiyi tanıyorum, ekonomik durumları iyi diye biliyorum’’ demiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davalı arsa sahibinin 06.08.2014 tarihinde bağımsız bölümü davalı ...‘e satarak mülkiyetini devrettiği, davacı müteahhidin ise ayrıca 3 no’lu bağımsız bölümü haricen ... isimli şahsa satarak zilyetliğini teslim ettiği, ancak mal sahibi ... tarafından 3 no’lu bağımsız bölümün diğer davalı ...’e satılmış olması nedeni ile tapuda mülkiyetini devredemediği anlaşılmıştır.
Davalının eşinin banka ekstreleri sunulduğu, fakat bunların 2011 – 2012 – 2013 tarihli olduğu, ekstrelerde de bedele yönelik bir hareketin olmadığı, araç satıldığına dair delil sunulduğu, araç satışının da 16.09.2011 tarihli olduğu, tapuda satışın ise 06.08.2014 tarihinde gerçekleştirilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda, bağımsız bölüm sahibi davalının, diğer davalının eşinin amcasının oğlu ile evli olması, satın alma işlemine dair para verilmesi durumunun ispatlanamaması, evin yüklenici tarafından satılan 3. kişi tarafından kullanılması, evin içinde başka bir oturanın bulunması halinde böyle bir evin satın alınmasının hayatın olağan akışıyla uygun olmaması karşısında, davalılar arasındaki tasarrufun muvazaalı olduğu ve davalı ...’ın iyi niyetli olmadığı anlaşılmakla tapu iptali ve tescili yönünde davanın kabul edilmesi gerekirken bedele hükmedilmesi ve bu kararın Yüksek Özel Daire Sayın Çoğunluğu tarafından onanması yönündeki karara katılmıyorum.