Logo

6. Hukuk Dairesi2022/3276 E. 2023/4319 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Eser sözleşmesinin idarece feshedilmesi üzerine yüklenici tarafından açılan maddi ve manevi tazminat davasında feshin haklı olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Yüklenicinin ruhsat alımının kendisine ait olduğunu bilerek sözleşmeyi imzalaması, basiretli tacir olarak hareket etme yükümlülüğü gereği ruhsattan kaynaklanan gecikmeden idarenin sorumlu tutulamayacağı, hak ediş ödemesindeki gecikme kadar ek süre verildiği, şantiye şefinin işten ayrılması ve yenisinin ruhsata işlenmesi sürecindeki gecikmenin idareden kaynaklanmadığı, davacıya süre verilebilecek hallerin sözleşmede belirtildiği ve davacının iddia ettiği gecikme sebeplerinin bunlar arasında olmadığı, davacının sözleşme gereği edimini yerine getirmediği ve idarenin sözleşmeyi haksız feshetmediği gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2019/1515 E., 2022/830 K.

DAVA TARİHİ : 15.02.2016

HÜKÜM/KARAR : Esastan Red

İLK DERECE MAHKEMESİ : Sakarya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/216 E., 2018/101 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Sakarya İl Özel İdaresi ile "Cemil Meriç Sosyal Bilimler Pansiyon Binası A Blok Yapım İşi" için 28/10/2011 tarihinde sözleşme akdedildiğini, müvekkili yanca sözleşme gereği işe başlandığını ancak bu süreçte müvekkili şirkete sözleşmede belirtilen şartlara uygun şekilde hak ediş ödemelerinin genellikle gecikmeli olarak ödendiğini, şantiye şefinin işten ayrılması sebebiyle yaşanan bürokratik işlemlerin işin yapımında gecikmelere sebebiyet verdiğini, bunun yanında projede revizeye gidildiğinden işin tamamlanmasıyla ilgili ek süreye ihtiyaç duyulduğunun davalı idareye bildirildiğini ancak davalı idarenin her seferinde müvekkili şirkete yazdığı yazılar ile süre uzatımına gitmeyeceklerini, söz konusu işin bitim tarihinin 08/11/2012 olduğunu belirttiklerini, işin süresinde bitmemesi durumunda fesih yoluna gideceklerini beyan ettiklerini, işin süresinde bitirilememesi sebebiyle davalı idarenin 16/01/2013 tarihli yazısı ile taraflar arasındaki sözleşmenin feshedilmiş olduğunun müvekkili şirkete bildirildiğini, davalı idarenin ihale sözleşmesini kendince haklı olarak feshederek müvekkili şirketçe ihale gereği kesin teminat olarak sunulan 68.300,00 TL bedelli teminat mektubunun nakde çevrildiğini ve ortada hiçbir gecikme yokken müvekkili şirkete 46.000,00 TL ceza uygulaması yapıldığını ve bu paranın müvekkilinin hak edişlerinden kesildiğini, sözleşmede yer alan birtakım işlerin tamamlanmış olmasına rağmen bu işlerin hak edişlerinin ödenmediğini bu nedenle müvekkilinin şimdilik 5.000,00 TL alacaklı olduğunu, işlerin durdurulması sebebiyle akıbeti belli olmayan bir ortam olduğundan şantiyenin tasfiye edilemediğini, müvekkilinin şantiye sebebiyle zarara uğradığını, bu nedenle şimdilik 1.000,00 TL zararın ödenmesi gerektiğini, ayrıca müvekkilinin yoksun kalınan kar nedeniyle de şimdilik 5.000,00 TL alacağının bulunduğunu ileri sürerek müvekkili şirket ile davalı kurum arasında imzalanan sözleşmenin davalı kurumca haksız olarak feshedilmesi nedeniyle fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile müvekkili şirketin uğramış olduğu 125.300,00 TL maddi zarar ile müvekkili şirket aleyhine ihale yasağı konulması, teminat mektuplarının paraya çevrilmesi sonucu ticari itibarının zedelenmesine dayalı olarak 25.000,00 TL manevi zarar olmak üzere toplam 150.300,00 TL tazminatın ihale konusu sözleşmenin fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı kurumdan tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, davacının, müvekkili idarenin uyarılarına, ihtarlarına rağmen Cemil Meriç Sosyal Bilimler Lisesi A Blok Yapım İşi'ne ait sözleşme ve şartname hükümlerine uymayarak iş programının gerisinde kaldığını, uzun süre inşaatta çalışma yapılmayarak ilerleme kaydedilmediğini, sözleşme hükümlerini kendi lehine hukuka aykırı şekilde yorumlayıp bu şekilde uygulama yapılmasını talep eden davacı şirketin görülen davada ileri sürdüğü tazminat taleplerinin hukuki dayanağının olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile sözleşme hükümleri uyarınca yer teslimi sonrası 360 günlük iş süresi ve 11 günlük ilave süre gözetildiğinde yapım işinin 08/11/2012 tarihinde geçici kabule hazır hale getirileceği, bu tarihte işin tamamlanmaması sebebiyle sözleşmenin 26. maddesine istinaden davacıya 10 günlük süre verildiği, sonrasında idare tarafında yapılan işin tespit edilerek çalışmanın yapılmadığına dair tutanaklar tanzim ettiği, akabinde 15/01/2013 tarihinde sözleşmenin feshedilerek hesabın genel hükümlere göre tasfiyesine ve kesin teminatın 26. maddesi göre gelir kaydedilmesine karar verildiği, tespit ve tutanakların tanzim edildiği tarihler itibariyle davacı tarafından işin % 42,3’ünün bitirildiği, bu sebeple yapım işinin süresinde bitirilmemesi, sonrasında sözleşme hükümlerine göre verilen ihtara rağmen eksikliklerin tamamlanmaması ve yapılan işin miktarı gözetildiğinde idarenin fesih işleminin sözleşme ve mevzuat hükümlerine uygun olduğu, bu sebeple davacının maddi ve manevi tazminat istemlerine yönelik davalarının dinlenilemeyeceği anlaşılmakla maddi ve manevi tazminat davalarının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından vakit kaybetmeksizin Sakarya Belediyesi’ne ruhsat için başvuruda bulunduğunu, ruhsat başvurusu üzerinde ilgili belediyede gerekli çalışmaların başlatıldığını ve 13/01/2012 tarihinde yapılacak inşaata ilişkin ruhsat verildiğini, ruhsatı alan müvekkili şirketin sözleşmeye konu edimini yerine getirmek üzere işe başladığını, ancak yaşanan bu süreçte müvekkili şirkete sözleşmede belirtilen şartlara uygun şekilde hak ediş ödemelerinin genellikle gecikmeli olarak ödendiğini, hak ediş ödemelerinde yaşanan gecikmeler sebebiyle de işlerde aksamalar yaşandığını ve bu durumun müvekkili şirket tarafından davalı idareye 30/07/2012 tarih ve 2012/212 sayılı yazı ile bildirilerek ödemelerin zamanında yapılmasının istenildiğini ve gecikme dolayısıyla yaşanan aksaklıklar dolayısıyla süre uzatım talebinde bulunma hakkının saklı tutulduğunun beyan edildiğini, inşaat devam ederken müvekkili şirket çalışanlarından olan ve “Cemil Meriç Sosyal Bilimler Pansiyon Binası A Blok Yapımı İşinin” şantiye şefi olan mühendis Şahin ...’ün işten ayrılması sebebiyle davalı idare tarafından işin durdurulduğunu, buna gerekçe olarak da yeni şantiye şefinin belirlenmesi ve bunun ruhsata yeniden işlenmesi gerektiğinin açıklandığını ancak müvekkili şirketin en kısa zamanda şantiye şefini istihdam etmesine rağmen yeni şantiye şefinin inşaat ruhsatına işlenmesi gibi bürokratik engellerle işin uzadığını ve bu süre zarfında müvekkili şirketin işi bitirme konusunda çalışmalarına devam edemediğini, bu durumu idareye bildiren müvekkili şirketin bu sürelerin iş süresine eklenmesini ve iş bitim süresinin uzatılmasını talep ettiğini, bunun yanında müvekkili şirket tarafından ihalenin alınmasından sonra, ruhsat aşamasında projede revizeye gidildiğini, işin ihaleye çıkan projesinde olmayan “Yansırı merdivenindeki hamlar ve demir imalatı" işinin yapılmasının istenildiğini, ancak yapılan bu revize dolayısıyla maliyet artışı sebebiyle keşif yapılması gerekliliği ve süre uzatımı gerektiği hususlarının davalı idareye bildirildiğini, ihale sözleşmenin imzalanmasından itibaren yaşanan safahatlarla gelişen olaylara rağmen; davalı idarenin her seferinde müvekkili şirkete yazdığı yazılar ile süre uzatımına gitmeyeceklerini, söz konusu işin bitim tarihinin 08/11/2012 olduğunu belirterek işin süresinde bitmemesi durumunda fesih yoluna gideceklerini beyan ettiğini, bu durum üzerine müvekkili şirket tarafından davalı idareye tekrar dilekçe ile müracaat edilerek sözleşmenin 9.5. Maddesinde; " bu işyerinde çalışmaya uygun olmadığı günler 01/01/2012-15/03/2012 tarihleri arasında 74 gündür” şeklinde hüküm bulunduğunun, sözleşme tarihinin her ne kadar 28/10/2011 olmasına rağmen ruhsatın 13/01/2012 tarihinde alınmış olması, ruhsat tarihinin ve çalışılamayacak günlerin dikkate alınması durumunda sözleşmenin bitim tarihinin 30/05/2013 olması gerektiği beyan edilerek süre uzatımı yapılması talebinde bulunulduğu, tüm bunlara rağmen Sakarya İl Özel İdaresi Teknik İşler Daire Başkanlığı Plan Proje Yatırım İnşaat Müdürlüğü tarafından müvekkili şirkete Sakarya 4. Noterliği'nin 26/12/2012 tarihli ve 31088 yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edildiğini, söz konusu ihtar ile müvekkilinden işin sürüncemede kalarak idare hizmetlerinin daha fazla aksamaması için, bu ihtarnamenin taraflarına tebliği tarihinden itibaren sözleşmenin 26. Maddesi gereği 10 günlük süre içerisinde işi tamamlamak üzere imalatların yapımına hız verilmesi ile ihtarname ve sözleşme hükümlerinin yerine getirileceği hususlarının yazılı olarak idareye bildirilmesi gerektiği, belirtilen sürede işe başlanılmadığı takdirde, 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmesi'nin 20. Maddesi ve Yapım İşleri Genel Şartnamesinin ilgili maddelerine göre işlem yapılacağı.... "nın ihtar edildiğini, bu gelişmelere rağmen müvekkilinin söz konusu sözleşmeye konu işi bitirebilmek için elinden gelen tüm çabayı sarf ettiğini ve davalı kuruma 07/01/2013 tarihinde başvurarak sözleşmenin 9.5. maddesinde belirtilen çalışılamayacak günler dolayısıyla işin 01/01/2013 tarihinde durdurulduğu ve 15/03/2013 tarihinde çalışmaya başlanılacağının bildirildiğini, bunun üzerine davalı idarenin 16/01/2013 tarihli yazısı ile, taraflar arasındaki sözleşmenin feshedildiğini müvekkili şirkete bildirdiğini, bu feshin haksız olduğunu, söz konusu işin uzamasındaki en önemli etkenlerden biri olan ruhsatın alınmasına ilişkin sözleşmenin 34.15. maddesinin belirleyici olduğunu, maddeye göre ruhsat ve iskân alınması işlemlerinin yüklenici uhdesinde bırakıldığını, yasal düzenlemelere bakıldığında ise en temel düzenlemenin 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 26. maddesinde yapıldığını, madde düzenlemesine göre “Kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılacak veya yaptırılacak yapılara, imar planlarında o maksada tahsis edilmiş olmak, plan ve mevzuata aykırı olmamak üzere mimari, statik, tesisat ve her türlü fenni mesuliyeti .... projeye göre ruhsat verilir... ” denilerek kamu kurum ve kuruluşlarınca yanılacak yapılarda da ruhsat alınmasının mecburi olduğunun açıkça tespit edildiğini, ruhsat alınamamadan kaynaklanan gecikmeden yüklenicinin sorumlu olamayacağının Yargıtay tarafından da kabul edildiğini, inşaat ruhsatı alınmadan inşaata başlanılamayacağından inşaata başlama tarihinin ancak ruhsat tarihi olabileceğini, bu tarihin de sözleşmede çalışılamayacak günlere rastlaması sebebiyle işe başlama tarihinin ancak 16/03/2012 olarak kabul edilmesi gerektiği, işin bitim tarihinin 30/05/2013 olması gerektiğini, davalı idarenin söz konusu fesih bildiriminde iyi niyetinden bahsedebilmesinin mümkün olmadığını, Yargıtay tarafından da birçok kararında inşaat sözleşmelerinde yaşanan gecikmelerde temerrüdün söz konusu olabilmesi için yükleniciye verilecek sürenin hakkaniyete ve işin kalan kısmının bitirtilmesine yetecek bir süre olması gerektiğinin kabul edildiğini, bu sebeple de ihtarnamede geçen 10 günlük süre zarfında işin bitirilemeyeceğinin aşikâr olup, böyle bir süre tespitinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, davalı idarenin ruhsat alımından kaynaklanan yaklaşık 63 günlük gecikmeden dolayı kendisinin kusurlu olmasına ve müvekkili şirketin birçok defa süre uzatma talebi olmasına rağmen 10 gün gibi işi bitirmeye imkânsız bir süre vermesine rağmen sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini, yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında "mahkemece yer teslimi sonrası 360 günlük iş süresi ve 4 nolu hakediş bedelinin geç ödenmesi nedeniyle 11 günlük ilave süre gözetildiğinde yapım işinin 08/11/2012 tarihinde geçici kabule hazır hale getirilmesi gerektiği, bu tarihte işin tamamlanmaması sebebiyle sözleşmenin 26. maddesine istinaden davacıya 10 günlük süre verildiği, sonrasında davalı İdare tarafından yapılan işin tespit edilerek çalışmanın yapılmadığına dair tutanaklar tanzim edildiği, akabinde 15/01/2013 tarihinde sözleşmenin feshedilerek hesabın genel hükümlere göre tasfiye edildiği ve kesin teminatın 26. maddesine göre gelir kaydedildiği, tespit ve tutanakların tanzim edildiği tarihler itibariyle davacı tarafından işin % 42,3’ünün bitirildiği, bu sebeple yapım işinin süresinde bitirilmediği, sonrasında sözleşme hükümlerine göre verilen ihtara rağmen eksikliklerin tamamlanamadığı ve yapılan iş miktarı gözetilerek davalı idarenin fesih işleminin sözleşme ve mevzuat hükümlerine uygun olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun olmuştur." gerekçesiyle davacı vekilinin davacı vekilinin istinaf başvurusu esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde belirttiği itirazlarını temyiz dilekçesinde yinelemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan sözleşmenin haksız feshinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri,

6098 sayılı TBK'nın 470-486. maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, taraflar arasındaki sözleşmede ruhsat alımının yüklenici üzerinde bırakıldığı, yüklenicinin bu hükmü bilerek sözleşmeyi imzaladığı ve basiretli tacir olarak davranma yükümlülüğü gereği ruhsattan kaynaklanan gecikmeden davalının sorumlu tutulamayacağı, davalının davacıya 4 numaralı hak edişi ödemediği, bunun için de gecikme kadar davacıya ek süre verildiği, şantiye şefinin işten çıkması durumunda yeni alınan şefin ruhsata işlenmesi sürecindeki gecikmenin davalıdan kaynaklanmadığı, sözleşmede süre verilecek durumların belirtildiği, davacının belirttiği nedenlerin bunların arasında sayılmadığı, davacının sözleşme gereği edimini yerine getirmediği dosya kapsamından sabit olduğu ve idarenin sözleşmeyi haksız feshetmediği anlaşıldığından davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19/12/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.