Logo

6. Hukuk Dairesi2022/3305 E. 2023/837 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde yüklenicinin teslimdeki gecikmesi nedeniyle kararlaştırılan kira tazminatının yasal faiziyle mi yoksa sözleşmede belirtilen döviz cinsinden faizle mi tahsil edileceği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde gecikme tazminatı yabancı para cinsinden belirlenmiş ise, 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesi gereğince aksi kararlaştırılmadıkça, yabancı para borcunun faizinde Devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkemenin yasal faize hükmeden kararı düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

HÜKÜM/KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ... 4. Noterliğinin 29/03/2005 tarih ve 515 yevmiye nolu arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, sözleşme uyarınca müvekkiline düşecek bağımsız bölümlerin ruhsat tarihinden itibaren 24 ayda teslim edilmesi, aksi takdirde her geciken ay için 2000 Euro tazminat ödenmesinin kararlaştırıldığını, davalının süresi içinde teslimi gerçekleştirmediğinden, bu konuya ilişkin olarak ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/478 Esas sayılı dosyası ile kira tazminatı talep edildiğini, bu dosyada müvekkilinin davasının kabul edilerek tazminata karar verildiğini, yargılama aşamasında da binanın tesliminin yapılmadığını, aynı mahkemenin 2013/60 D. İş sayılı dosyasında yapılan tespitte binaların boş olduğunun ve teslim edilmediğinin belirlendiğini, bu tespit esnasında anahtarların heyet huzurunda kendilerine teslim edildiğini ve gecikmeli olarak taşınmazları teslim aldığını belirterek kesinleşen dosya dava tarihi 16/07/2010 ile bağımsız bölümlerin teslim edildiği 20/05/2013 tarihine kadar 34 aylık süre için 170.000 Euro kira tazminatı talebinde bulunmuştur.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin belirlenen süre içinde inşaatı tamamladığını ve kullanıma hazır hale getirdiğini, davacının hiçbir gerekçe olmadan teslimattan kaçındığını, var olan gecikmenin davacıdan, davacının ortaklarından ve ortakların sözleşme yaptığı yapı denetim firmasından kaynaklandığını, cezai şart talebinde bulunmak için taşınmazın teslim alınmamasının gerekli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 16.10.2014 tarih ve 2013/349 Esas, 2014/689 Karar sayılı kararıyla; davacı vekilinin 20.05.2013 tarihinde yapılan tespit sonrasında herhangi bir ihtirazı kayıt koymaksızın bağımsız bölüm anahtarlarını teslim aldığı, cezai şart alacağı için eser teslim alınırken ihtirazı kayıt konulmasının gerektiği, eldeki davanın ise teslim alınması tarihinden sonra 13.06.2013 tarihinde açılmış olduğundan geçmiş döneme ilişkin fer'i nitelikte olan cezai şart alacağının son bulduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesi’nin 2015/1367 Esas, 2017/1527 Karar ve 22.05.2017 tarihli kararı ile; davacının talebinin sözleşmenin 10. maddesine göre maktu olarak belirlenen kira tazminatı alacağı olduğu, ifanın gecikmesi halinde kira tazminatı talep edilebilmesi için teslim anında, ihtirazı kayıt ileri sürülmesine gerek olmadığı, bu nedenle teslim tarihine kadar kira tazminatı hesap edilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulduğu anlaşılmıştır.

V- BOZMA SONRASI İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 2018/760 Esas, 2019/409 Karar ve 30.05.2019 tarihli kararı ile bozmaya uyulduğu, davacı arsa sahibine düşen bağımsız bölümler için talep edilen dönemler için kira tazminatı hesabı yapılması için bilirkişi raporu alındığı, taleple bağlı kalınarak 170.000 Euro’nun dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verildiği anlaşılmıştır.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı dava dilekçesinde faiz talep etmediğinden karar tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğu, faiz talebi kabul edildiği durumda ise yabancı para birimi faizine hükmedilmesi gerektiği, sözleşmede ceza ifadesi kullanıldığından hükmün gerek lafzi ve gerekse amaca göre yorumundan ifaya eklenen cezai şart mahiyetinde olduğunun açık olduğu, gecikmenin davacının sözleşme imzaladığı yapı denetim şirketinden kaynakladığı, mahkemenin bozma kararında belirtildiği üzere teslimden önce satılıp elden çıkartılan veya kiraya verilen taşınmazlar konusunda bir inceleme yapmadığı, davacının teslimde ihtirazı kayıt koymadığı, yüklenicinin yıllarca gecikmesine rağmen arsa sahibinin sözleşmeyi feshetmemesinin ya da üçüncü kişiye tamamlattırmamasının bir kusur olduğu, cezai şartın fahiş olduğu, mahkemece tazminat miktarının indirilmesi konusundaki talepleri ile ilgili bir inceleme yapılmadığı, döviz kurundaki artışların davalı tarafından öngörülemeyeceği belirterek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan kira tazminatı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Türk Borçlar Kanununun 125/1 nci maddesi, 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesi.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 1086 sayılı Kanunun 437 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Davalı yüklenici tarafından, talep edilen alacağın niteliğinin cezai şart olduğu gerekçesiyle karar temyiz edilmiş ise de; söz konusu husus bozma kararında değerlendirildiğinden ve mahkemece bozmaya uyulmakla davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğundan bu temyiz talebi yerine görülmemiş, reddi gerekmiştir.

Davalı yüklenici tarafından, davacının sözleşmeyi feshetmemesi ya da sözleşme konusunu üçüncü kişiye tamamlatmayarak yıllarca beklemesinin kusur olduğu gerekçesiyle karar temyiz edilmiş ise de davalı yüklenici sözleşmede belirtilen sürede işi tamamlamayarak kusuru ile temerrüde düştüğünden, temerrüde düşen borçlu karşısında Türk Borçlar Kanununun 125. maddesi alacaklıya bazı seçimlik haklar tanımış olup, davacı arsa sahibi de bu haklarından 125. maddenin 1. fıkrasında belirtilen, borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkını seçmiş olduğundan, davalının bu temyiz talebi de yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.

Davalı yüklenici tarafından tazminat miktarının indirimi konusunda bir inceleme yaptırılmadığı gerekçesiyle karar temyiz edilmiş ise de; mahkemece TBK’nın 138 nci maddesi uyarınca, uyarlamanın öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum karşısında talep edilebileceği, tacir olan davalının döviz kurlarındaki dalgalanmayı öngören/ öngörebilecek durumda olması nedeniyle kira tazminatında indirim yapmaması yerinde olup, davalının bu temyiz talebi de yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.

Davalı yüklenici, davacı arsa sahibine düşen bağımsız bölümlerin üçüncü kişilere satıldığı ya da kiraya verildiğine dair bir inceleme yapılmadığı gerekçesiyle kararı temyiz etmiş ise de; yargılama aşamasında ilgili tapu müdürlüğünden güncel tapu kayıtlarının getirtildiği, davacının kira tazminatı talep ettiği bağımsız bölümlerin maliki olduğu anlaşıldığı gibi, davalı tarafça kira tazminatı talep edilen dönem için bağımsız bölümlerin kiraya verildiği ispatlanamadığından, davalının bu temyiz talebi de yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.

3.Taraflar arasındaki sözleşmede, gecikme halinde ödenecek tazminat, yabancı para olarak belirlenmiş, mahkemece de, yabancı para (Euro) üzerinden hesap edilen miktarın yasal faizi ile tahsili hüküm altına alınmıştır. Ancak, 3095 sayılı yasanın 4/a maddesinde, sözleşmede aksi kararlaştırılmadıkça, yabancı para borcunun faizinde, Devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanacağı düzenlendiğinden, mahkemece, buna aykırı olacak şekilde yasal faize hükmedilmesi doğru olmamıştır.

Açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekir ise de, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, HUMK'un 438/VII. maddesi gereğince, mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle; “Değerlendirme” bölümünün “2” nolu bendi uyarınca davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, “3” nolu bendi uyarınca davalının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkemenin hüküm bölümünün, “2” numaralı bendinde yer alan “yasal faizi ile” kelimelerinin çıkartılmasına, yerine, “Devlet Bankalarının Euro üzerinden açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranıyla” kelimelerinin yazılmasına, kararın değiştirilmiş bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

İstek halinde peşin alınan temyiz harcının davalıya iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,

02.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.