Logo

6. Hukuk Dairesi2022/3355 E. 2023/3340 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı idare tarafından satın alınan ambulanslarda gizli ayıpların bulunması nedeniyle, davalı satıcıya karşı açılan sözleşmenin feshine ilişkin alacak davasında, sözleşmeden dönme hakkının olup olmadığı ve araçların ayıplı olup olmadığı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Araçlardaki arızaların imalat hatasından kaynaklandığı, davalı tarafından giderilemediği ve araçların kullanım amacına uygun olmadığı hususlarını tespit eden bilirkişi raporlarına ve mahkemece yapılan değerlendirmelere göre, davacının sözleşmeden dönme hakkı bulunduğu gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/721 E., 2022/728 K.

DAVA TARİHİ : 28.04.2017

HÜKÜM/KARAR : Kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/209 E., 2019/509 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 17.10.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde tebligata rağmen taraflar adına gelen olmadığı anlaşılmakla incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya evrak üzerinde incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; belediyenin itfaiye daire başkanlığı tarafından açılan 3 adet tam teşekküllü ambulans aracı alım işi ihalesinin davalı üzerinde kaldığını, bunun üzerine davalı ile 28.02.2014 tarihinde sözleşme imzalandığını, araçların garantisinin 2 yıl olduğunu, geçici kabulün 16.12.2014 tarihinde yapılarak paranın ödendiğini, kullanımdan bir süre sonra araçların arızalı olduğunun tespit edilerek 20.05.2015 tarihinde tutanak tutulduğunu, araç plakalarının 35 FM 440-441-442 olduğunu, araçlardaki arızaların ise, klima sisteminin yetersiz çalışması, vuruntu, ses ve titreşim yüksekliği nedeni ile hasta-doktor görüşmelerinin anlaşılamaması-tanı konulamaması, arka sedye platformunun hasta nakillerinde çok fazla hareket ediyor olması gibi hususlar olduğunu, araçların davalıya 08.06.2015 tarihinde teslim edildiğini, 29.06.2015 tarihinde iade edildiğini, arızaların geçmediğinin tespiti üzerine 10.07.2015 ile 13.07.2015 tarihinde tutanak düzenlendiğini, 24.07.2015 ve 28.07.2015 tarihlerinde araçların 2. kez davalıya teslim edildiğini, 30.07.2015-04.08.2015 – 07.08.2015 tarihlerinde de kısmen tamir edilip araçların iade edildiğini, fakat araçlardaki 4x4 ile 4x2 sistemlerindeki arıza, vuruntu, titreşimin devam ettiğini, daha sonra İzmir MMO tarafından yapılan incelemede ses / vuruntu / rezonans sorunlarının devam ettiğinin tespit edildiğini, davalı tarafından araçların değiştirilmesi ya da tamirinin kabul edilmediğini, bunun üzerine araçların teknik şartnameye uygun arızasız misli ile değiştirilmesinin istendiğini, fakat davalının verdiği yanıtta, ambulanslarda arıza olmadığı, ses yüksekliğinin normal olduğunun belirtildiğini, davacının İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/101 Esasında dava açtığını fakat 13.01.2017 de bilirkişi raporu geldikten sonra 17.01.2017 de davadan feragat ettiğini belirterek, sözleşme bedeli olan 584.490,00 TL'nin 14.02.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; araçların TSE ve TÜV'de tüm inceleme ve muayenelerinin yapılarak 16.12.2014 tarihli kabul tutanağı ile teslim edildiğini, araçların garanti süresinin 2 yıl olduğunu, 16.12.2016 tarihinde sürenin dolduğunu, davacı idareye verilen teminat mektubunun dahi 31.12.2016 tarihinde iade edildiğini, sözleşmenin 16.7.4.7. maddesinde ambulansların hangi koşulda değiştirileceği hususunun açıklandığını, bu maddeye göre 1 yıl içinde aynı arızanın 5 kez, farklı arızanın 6 kez ve garanti süresi içinde farklı arızanın 8 kez meydana gelmesi halinde aracın değiştirilebileceğinin kayıt altına alındığını, sözleşmenin 16.7.4.1. maddesinde, yüklenicinin gidermediği arızaların işveren tarafından giderilip, yüklenici teminatından kesileceği yönünde hüküm olduğunu beyanla, davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ''Dava konusu ambulansların 26.12.2013 tarihinde yapılan ihale ile satın alındığı, 16.12.2014 tarihinde davacı tarafa teslim edildiği, ambulanslardaki aşırı vibrasyon ve gürültü şikayetlerinin 20.05.2015 tarihinde tutulan tutanak ile kayıt altına alınarak davalı firmaya bildirildiği, ambulansların 08.06.2015 tarihinde tutulan "Teslim Tutanağı" ile davalı firma yetkilisi tarafından tamir için Ankara'ya götürüldüğü, davalı firma tarafından bakım ve onarımları yapılan araçların 02.07.2015 tarihinde davacı tarafa teslim edildiği, teslim edilen araçlardaki arızaların devam etmesi üzerine davacı yetkilileri tarafından 13.07.2015 tarihinde tutanak altına alındığı, İtfaiye Daire Başkanlığınca 20.07.2015 tarihinde davalı tarafa araçların ivedilikle tamirlerinin yapılmasının istendiği, söz konusu araçlardan ... plaka sayılı aracın 24.07.2015 ve .... ve ... plaka sayılı araçların 28.07.2015 tarihli teslim tutanağı ile davalı firmaya teslim edildiği, ... plaka sayılı aracın tamir yapılarak 30.07.2015 tarihinde ve ....ve .... plaka sayılı araçların ise 04.08.2015 tarihli teslim tutanağı ile İtfaiye Daire Başkanlığına teslim edildiği, davaya konu araçlardan; ... plaka sayılı aracın 1.681 km. de olduğu, yapılan test sürüşünde; aracın aktarma sisteminin 4X4 çekişli olduğu, 4X4 sisteminde aşırı vibrasyon nedeniyle vuruntu ve sarsıntı olduğu, ayak gaz pedalından çekildiğinde şafta vuruntu sesi olduğu, 2,3,4 ve 5. vites geçişlerinde aktarma organlarında vuruntu, uğultu, titreşim ve gürültü sesi geldiği, tespit edilen bu sesin, 4X4 araçların aktarma organlarında karşılaşılan ve normal olarak kabul edilebilecek bir ses olmadığı, araç içinde oluşan vuruntu, uğultu, titreşim ve gürültü şeklindeki sesler nedeniyle araçların kullanım amacına uygun olmadığı ve ayrıca araca takılı olan sedye platformu, ekipman ve cihaz bağlantılarından ses geldiğinin tespit edildiği, kamera ve görüntü LCD ekranın çalıştığı, klimasının çalıştığı görülmüş ve hasta kabinindeki gürültü seviyesinin çok yüksek olduğu, bu sesin hem doktor ve hasta arasındaki görüşme ve iletişimi engelleyecek tarzda olduğu hem hasta hem de çalışanlar açısından gerekli konforu sağlayamadığı, 35 FM 441 plaka sayılı aracın 2.369 km. de olduğu görülmüş, yapılan test sürüşünde; aracın aktarma sisteminin 4X4 çekişli olduğu, 4X4 sisteminde aşırı vibrasyon nedeniyle vuruntu ve sarsıntı olduğu, ayak gaz pedalından çekildiğinde şaftta vuruntu sesi olduğu, 2,3,4 ve 5. vites geçişlerinde aktarma organlarında vuruntu, uğultu, titreşim ve gürültü sesi geldiği, araçların içinde oluşan vuruntu, uğultu, titreşim ve gürültü şeklindeki sesler nedeniyle araçların kullanım amacına uygun olmadığı, aaraçta tespit edilen bu sesin, 4X4 araçların aktarma organlarında karşılaşılan ve normal olarak kabul edilebilecek bir ses olmadığı, araca takılı olan sedye platformu, ekipman ve cihaz bağlantılarından ses geldiği ve sağ ön kapı cam motorunun çalışmadığı, klima, kamera ve LCD ekranın çalıştığı, hasta kabinindeki gürültü seviyesinin çok yüksek olduğu, bu sesin hem doktor ve hasta arasındaki görüşme ve iletişimi engelleyecek tarzda olduğu hasta hem de hasta ve çalışanlar açısından gerekli konforu sağlayamadığı, 35 FM 440 plaka sayılı aracın 3.597 km. de olduğu görülmüş, yapılan test sürüşünde; aracın aktarma sisteminin 4X4 çekişli olduğu, 4X4 sisteminde aşırı vibrasyon nedeniyle vuruntu ve sarsıntı olduğu, ayak gaz pedalından çekildiğinde bu sesin ortadan kalktığı, 2,3,4 ve 5. vites geçişlerinde aktarma organlarında vuruntu, uğultu, titreşim ve gürültü sesi geldiği, özellikle 5. viteste ve 90 km/saat hızdan sonra uğultu ve gürültü şeklinde seslerin daha da arttığı, araçların içinde oluşan vuruntu, uğultu, titreşim ve gürültü şeklindeki sesler nedeniyle araçların kullanım amacına uygun olmadığı, araca takılı olan sedye platformu, ekipman ve cihaz bağlantılarından ses geldiği, sol kapı yanındaki kontrol anahtarı açılmasına rağmen aracın besleme enerjisinin olmaması nedeniyle sirene ses gitmediği, siren ve tepe lambalarının çalışmadığı ve ayrıca debriyajın çok sert olduğu, hasta kabinindeki gürültü seviyesinin çok yüksek olduğu, bu sesin hem doktor ve hasta arasındaki görüşme ve iletişimi engelleyecek tarzda olduğu, hasta hem de hasta ve çalışanlar açısından gerekli konforu sağlayamadığı, davaya konu araçların, davalı firma tarafından sonradan 4x4'e çevrildiği, araçların tamir amaçlı olarak davalı firma tarafından iki kez teslim alındığı, ancak yapılan test sürüşlerinde de tespit edildiği üzere araçtaki şikayet ve arızaların devam ettiği, dolayısı ile söz konusu araçlarda ses, vuruntu ve titreşim şeklinde tespit edilen arızaların garantisinin davalı firmada olduğu, arızaların kullanım hatasından kaynaklandığına dair düzenlenen bir rapor veya belgenin bulunmadığı, buna göre dava konusu araçlarda arızanın ortaya çıkmasında kullanıcıdan kaynaklanan herhangi bir kusurun bulunmadığı, "0" km olarak davacı tarafa teslim edilen araçların emsallerine göre çok düşük km de olmasına rağmen arızaların ortaya çıktığı, araçlarda oluşan arızaların kullanım hatasından olmayıp, araçtaki imalat hatası nedeniyle meydana geldiği, bu imalat hatasının normal bir kullanıcı tarafından aracın satın alınması aşamasında fark edilmesinin mümkün olmadığı, arızaların davalı firma tarafından garanti kapsamında giderilmeye çalışıldığı, ancak giderilemediği, araçların mevcut hali dikkate alındığında onarımının yapılması durumunda işin, iş sahibinin kullanım amacına uygun olmayacağı, ilerleyen zamanda ayni sorunların yaşanacağı, arızaların niteliği nedeniyle araçlardan faydalanamamanın süreklilik arzettiği ve araçlarda imalattan kaynaklı gizli ayıp olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. TBK'nın 219/1 maddesi uyarınca satıcının davaya konu araçların ayıplı olmasından sorumlu olduğu, bilirkişi raporları ile mütalaa olunduğu üzere, davaya konu araçlardaki arızaların davalı firma tarafından garanti kapsamında giderilmeye çalışıldığı, ancak giderilemediği, araçların mevcut hali dikkate alındığında onarımının yapılması durumunda işin, iş sahibinin kullanım amacına uygun olmayacağı anlaşıldığından, davacının TBK'nın 227/1 maddesi uyarınca sözleşmeden dönme isteminde haklı olduğu, ek rapor ile mütalaa olunduğu üzere, davaya konu araçların davacıda kaldığı sürece davacının bu araçlardan faydalanamadığı ve elde ettiği fayda da bulunmadığından, araçların iadesi karşılığında satış bedelini talepte haklı olduğu" gerekçesiyle davanın kabulüne "Taraflar arasındaki 2013/113844 ihale kayıt numaralı ihaleye istinaden 35 FM 440 - 35 FM 441- 35 FM 442 plakalı ambulansların satışına ilişkin 28/02/2014 tarihli mal alım sözleşmesinin iptali ile araçların davalıya iadesi karşılığı satış bedeli 584.490,00 TL'nin davalıdan alınarak iade tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacıya iadesine'' karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde, kararın gerek şartname, gerekse sözleşme hiç dikkate alınmadan tamamen davacı tarafın iddiaları doğrultusunda tek taraflı olarak hazırlanan Bilirkişi Raporlarına dayanılarak verildiğini, karara dayanak teşkil eden bilirkişi raporlarında yapılan incelemelerde bilirkişilerin, sözleşme ve şartname koşullarını hiç incelemeden sadece teknik bir inceleme yaparak rapor oluşturduklarını, mahkemenin de eksik inceleme ile hazırlanan bu raporlara dayanarak karar verdiğini, oysa sözleşmenin 7.4.7. maddesinde “Malın idareye teslim edildiği tarihten itibaren, kullanım hataları dışında yukarıda belirlenen garanti süresi (24 aydır) içinde kalmak kaydıyla, bir yıl içerisinde;aynı arızanın 5 (BEŞ) den fazla tekrarlaması veya farklı arızaların 6 (ALTI) dan fazla meydana gelmesi veya belirlenen garanti süresi içerisinde farklı arızaların toplamının 8 (SEKİZ) den fazla olması ve bu arızaların maldan yararlanamama sonucunu ortaya çıkarması durumunda, yüklenici malı değiştirmekle yükümlüdür. Ancak, malın birden fazla üniteden oluşması halinde yüklenici, sadece arızanın meydana geldiği ünite veya üniteleri değiştirmekle yükümlüdür” hükmüne yer verildiğini, davacı idarenin sözleşme şartları kapsamında arızaların giderilmesi yönünde kendi üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, bilirkişilerin raporlarına dayanak olarak gösterdikleri tutanakların müvekkili şirkete tebliğ edildiğine dair hiçbir belge bulunmadığını, bizzat şirket yetkilisinin teslim aldığı ve imzası bulunan tutanaklarda davacının iddia ettiği 4x4 sisteminde vibrasyon, gürültü ve ses olduğu yönündeki arızaların yer almadığını, aynı tarihte iki farklı tutanak düzenlenerek bir tutanakta sadece "4x4 sisteminde vibrasyon, gürültü ve ses olduğu yönündeki arızalar” olduğunun belirtilmesi, diğer tutanakta ise diğer arızaların gösterilmesinin mantık kurallarıyla bağdaşmadığını, bilirkişilerin bu tutanakları bilirkişi raporuna dayanak olarak gösterirken, bu tutanakların müvekkiline tebliğ edilip edilmediğini de araştırması gerektiğini, bu hususta yapmış oldukları itirazların da mahkeme tarafından hiç dikkate alınmadığını, bu konudaki kuşkular giderilmeden karar verildiğini, sözleşmenin; 16.7.4.1. Garanti bölümünde; "Garanti kapsamındaki malzemede sözleşme süresi içerisinde tespit edilecek hata, ayıp ve eksikliklerin garanti sağlayan kişi veya kuruluş tarafından giderilmesini yüklenici üstlenecektir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde İdare, garantinin sağlanması için yapacağı tüm giderleri yüklenicinin alacağından keserek veya teminatını paraya çevirerek tahsil eder” hükmünün yeraldığını, müvekkili şirketin servis ve diğer yükümlülüklerini yerine getirmediği bir an için düşünülecek olsa dahi, sadece bu maddeye bile dayanarak davacı idarenin; sözleşme süresi içerisinde tespit edilecek hata, ayıp ve eksikliklerin müvekkili şirket tarafından giderilmemesi halinde, bu arızaların giderilmesini resen yapabileceğini ve garantinin sağlanması için yapacağı tüm giderleri yüklenicinin alacağından keserek veya teminatını paraya çevirerek tahsil edebileceğini, bilirkişilerin raporlarında belirtilen araçlarda “Hasta kabinindeki gürültü seviyesinin çok yüksek olduğu, bu sesin hem doktor ve hasta arasındaki görüşme ve iletişimi engelleyecek tarzda olduğu hem de hasta ve çalışanlar açısından gerekli konforu sağlayamadığı” yönündeki iddiaları kabul etmediklerini, öncelikle böyle bir ölçümün hassas bir şekilde ve desibel metre ile yapılması gerektiğini, bu ölçümün bilirkişilerce desibel metre aracılığıyla yapılmadığını, bu konudaki yeniden hassas aletler ile ses ölçümü yapılması yönündeki taleplerinin mahkeme tarafından hiç dikkate alınmadığını, tüm bunların yanı sıra; sözleşmede de açıkça hükme bağlandığı üzere araçlarla ilgili garanti süresinin 24 ay olup söz konusu bu sürenin 16.12.2016 tarihinde dolduğunu, buna rağmen sözleşmenin feshi konusunda müvekkiline dava açan davacının; karar tarihine kadar dava konusu araçları müvekkiline teslim etmediği gibi yediemine de teslim etmediğini ve bu süre içerisinde araçları kullanmaya devam ettiğini, araçların şu anda 6 yaşında olduğunu, araçların uğradığı değer kaybının da mahkemenin vermiş olduğu kararda hiç dikkate alınmayarak müvekkili firmanın ayrıca mağdur olmasına yol açıldığını belirterek kararın kaldılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "... dava konusu araçlarda arızanın ortaya çıkmasında kullanıcıdan kaynaklanan herhangi bir kusurun bulunmadığı, "0" km olarak davacı tarafa teslim edilen araçların emsallerine göre çok düşük km de olmasına rağmen arızaların ortaya çıktığı, araçlarda oluşan arızaların kullanım hatasından olmayıp, araçtaki imalat hatası nedeniyle meydana geldiği, bu imalat hatasının normal bir kullanıcı tarafından aracın satın alınması aşamasında fark edilmesinin mümkün olmadığı, arızaların davalı firma tarafından garanti kapsamında giderilmeye çalışıldığı, ancak giderilemediği, araçların mevcut hali dikkate alındığında onarımının yapılması durumunda işin, iş sahibinin kullanım amacına uygun olmayacağı, ilerleyen zamanda aynı sorunların yaşanacağı, arızaların niteliği nedeniyle araçlardan faydalanamamanın süreklilik arzettiği ve araçlarda imalattan kaynaklı gizli ayıp olduğu, bilirkişi raporları ile mütalaa olunduğu üzere davaya konu araçlardaki arızaların davalı firma tarafından garanti kapsamında giderilmeye çalışıldığı ancak giderilemediği, araçların mevcut hali dikkate alındığında onarımının yapılması durumunda işin iş sahibinin kullanım amacına uygun olmayacağı, araçlarda mevcut arızanın gizli ayıp niteliğinde olup araçlardan faydalanamamanın da süreklilik arzettiğinden eserin reddi gerektiği ve artık TBK 475/1. madde uyarınca eserin kabule icbar edilemeyecek şekilde ayıplı olduğu, ayıp ihbarının süresinde yapıldığı, davacının talebinin sözleşmeden dönme ve sözleşmenin iptali talebini de içerdiğinin kabulü gerekçesiyle "İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.10.2019 tarih ve 2017/209 Esas, 2019/509 Karar sayılı kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/(1)-b-2.maddesi gereğince gerekçesinin değiştirilmek suretiyle kaldırılmasına; davanın kabulü ile, taraflar arasında 2013/113844 ihale kayıt numaralı ihaleye istinaden 35 FM 440 - 35 FM 441 - 35 FM 442 plakalı ambulansların satışına ilişkin 28/02/2014 tarihli mal alım sözleşmesinin iptali ile, araçların davalıya iadesi karşılığı satış bedeli 584.490,00 TL'nin davalıdan alınarak iade tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacıya iadesine" karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle aynı temyiz itirazlarını ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddeleri

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de, Bölge Adliye Mahkemesince yapılan ve yukarıda yer verilen değerlendirmelerin usul ve yasaya uygun olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporu ve ek raporların gerekçeli ve denetime elverişli olduğu, davalının itirazlarını karşıladığı anlaşıldığından davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacı Yargıtay'daki duruşmada hazır bulunmadığından yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.