"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/32 E., 2021/76 K.
BİRLEŞEN 2019/448 ESAS SAYILI DAVADA
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul-Ret
Taraflar arasındaki asıl davada alacak, birleşen davada eksik ayıplı işler bedeli - tazminat davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraflar vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacı yüklenici vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı arasında 4 parselde kayıtlı gayrimenkul üzerinde inşa edilecek iki blok yapı için ödemeye dayalı inşaat sözleşmesi yapıldığını, sözleşmenin haksız feshedildiğini, haksız fesih nedeniyle bakiye imalat bedelinin ödenmesi gerektiğini, bayındırlık birim fiyatlarına göre davacı şirketin davalıdan 1.785.534,00-TL alacağının bulunduğu ileri sürülerek, şimdilik 100.000,00-TL'nin işletilecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Birleşen davada davacı iş sahibi vekili dava dilekçesinde özetle; 4 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalı tarafça sözleşmeden kaynaklanan borç ve yükümlülüklerin süresinde usulen yerine getirilmediğini, müvekkili tarafından davalı tarafa yapılan bir kısım ödemelerin, davalı yüklenici tarafından yapılan işlerin bedelinin çok üzerinde olduğunu, bu nedenle davalı tarafça sözleşmeye aykırı olarak yapılan eksik ve ayıplı işler bedeli 5.000,00 TL ve müvekkilinin fazladan yapmak durumunda kaldığı masraf ve mahrum kaldığı kira bedeline karşılık olmak üzere 5.000,00 TL miktarın, dava tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Asıl davada davalı iş sahibi vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketle yapılan sözleşme öncesinde kooperatifin 65 üyesi bulunduğu, 65 üyeden 32'sinin istifa ettiği ve 33 üye kaldığı, sözleşmenin 4.2. maddesine göre davacı şirketin kooperatife 32 üye daha bulacağı, bulunan bu üyeler ve eski üyelerden alınan aidatlarla davacının hakedişlerinin ödeneceği, ancak kooperatifin 32 üye kaydını gerçekleştirmediği, B Blok yapısının davacıya %20 tamamlanmış şekilde teslim edildiği, davacının ise dilekçesinde yapının tamamen yapıldığı şeklinde bir izlenim uyandırdığı, davacıya yapılan ödemenin iddia edilen tutarın çok üzerinde olduğu, davacının işi zamanında bitirmemesi nedeniyle feshin haklı olduğu, sözleşmede işin bedelinin belirlendiği, dolayısıyla bayındırlık birim fiyatlarının esas alınamayacağı, tüm bu nedenlerle alacak talebinin yerinde olmadığı ileri sürülerek, davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın 77.673,62 TL üzerinden kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresinde taraflar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-birleşen dava davacı kooperatif vekili temyiz nedenleri: mahkemece hatalı hüküm kurulduğunun kendi kabulünde olduğunu, gerekçe kısmında yüklenicinin bakiye iş bedeli alacağının 54.840,40 TL olduğu hesaplanmışken, hüküm kısmında asıl davanın sehven 77.673,62 TL tutarın hüküm altına alındığının belirtildiğini, mahkemece feshin haklı oluşunun kabulüne rağmen, kooperatifin işi başka firmaya yaptırmaktan ötürü uğradığı zararın tazminine karar verilmemesinin hatalı olduğunu, yüklenicinin, kooperatif tarafından kendisine yapılan ödemenin 803.437,92 TL olduğunu kabul ettiğini, hesaplanan bitirme seviyesinin hatalı olduğunu, imalat bedelinin hatalı hesaplandığını, bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini, birleşen dosyadaki bilirkişi raporunun dikkate alınmadığını, birleşen davanın yeterli bir gerekçe ile reddedilmediğini, hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı-birleşen dava davalı yüklenici vekili temyiz nedenleri: sözleşmenin haksız feshine neden olmadıklarını, feshin haklı olduğuna dair kararı kabul etmediklerini, imalat bedellerinin hesaplanmasında Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın Yapı Birim fiyatlarının esas alınması gerektiğini, harcanan bedellerin götürü bedelden hesaplanacağı şartının sözleşmede bulunmadığını, birden çok bilirkişi incelemesi yaptırılan dosyada ciddi çelişkiler varken çelişkiler giderilmeden karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalının hiçbir belge sunmadan salt beyanına dayanan ödeme hesaplamasının da hatalı olduğunu, yüklenicinin yapmış olduğu imalatların bedelinden davalı tarafça yapılan imalatlara ilişkin bedelin düşülmesinin sözleşme hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini, hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davada eser sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle bakiye imalat bedelinin tazmini, birleşen dava eksik ve ayıplı imalat nedeniyle ödenen bedelin iadesi ve işin zamanında bitirilmemesi nedeniyle doğan zararın tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (1086 sayılı Kanun) 427 nci maddesi, 437 nci maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 355-3706098 sayılı TBK 470-486 maddeleri, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa)36/1 ve 141 inci maddesinin üçüncü fıkrası,
3. Değerlendirme
1.Adil yargılanma hakkı Anayasamızın 36/1. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasanın 141/3. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK'da da yer verilmiştir. HMK'nın 297. maddesine göre hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK'nın 298/2. maddesinde ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur.
2. HGK' nın 24.02.2010 tarihli 2010/1-86 Esas, ve 2010-108 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; "yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur” Kararın gerekçesinin kendi içinde çelişkili olması ve hüküm kısmı ile gerekçenin bir kısmı arasında çelişki yaratılması da; yukarıda açıklanan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair Anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırıdır.
3. Mahkemece 11/10/2021 tarihli duruşmada tefhim edilen kısa kararda; "1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 77.673,62 TL alacağın dava tarihi olan 01/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair isteğin reddine” denilmiş, gerekçeli kararda ise; ".. yapılan ödemeler toplamından imalat bedeli olarak neticeten belirlenen 846.640,47 TL tutardan mahsubu ile davacı yüklenicinin bakiye iş bedeli alacağının 54.840,40 TL olduğu, mahkememizce hüküm kısmında sehven ve iş yoğunluğu nedeniyle mahsupta hataya düşülerek davalı kooperatifin yapmış olduğu 22.833,22 TL fazla ödeme düşümü yapılmaksızın hüküm kurulduğu, hüküm altına alınması gereken tutarın 54.840,40 TL olduğu, sehven 77.673,62 TL tutarın hüküm altına alınması nedeniyle kısa karar gibi aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ..." gerekçesiyle 77.673,62 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece kısa kararın tefhiminden sonra gerekçeli kararında kısa kararın açıklanması sırasında hata yapıldığı, imalat bedelinden yapılan ödemenin mahsubu ile ulaşılacak rakamın 54.840,40 TL olduğu, ancak kısa kararda sehven 77.673,62 TL yazıldığı belirtilerek 77.673,62 TL üzerinden asıl davanın kısmen kabulüne karar verilmesi ile kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki yaratılması hatalı olmuştur.
4. Yukarıda açıklanan nedenlerle kısa karar, gerekçe ve hüküm arasında çelişki yaratılarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, tarafların diğer temyiz itirazları bu aşamada incelenmeksizin kararın bozulması uygun bulunmuştur.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının re'sen BOZULMASINA,
Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harçlarının istek hâlinde taraflara iadesine,
Karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
24.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.