Logo

6. Hukuk Dairesi2022/3672 E. 2023/2635 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kooperatif genel kurulunda alınan gecikme cezası kararının yasal faiz sınırlarını aşıp aşmadığı ve bu kararın iptali için açılan davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Kooperatiflerin tacir sayılması ve ticari işlerde faiz oranının serbestçe belirlenebilmesi, dolayısıyla gecikme cezası kararının yasal faiz sınırlamasına tabi olmadığı, ancak kararın iptaline ilişkin davanın Kooperatifler Kanunu'ndaki hak düşürücü süre içerisinde açılmamış olması gözetilerek ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2068 E., 2022/1087 K.

HÜKÜM/KARAR : İstinaf Başvurusunun Esastan Reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2020/469 E., 2021/644 K.

Taraflar arasında tespit ve genel kurul kararının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kooperatifin üyesi olan müvekkiline kooperatif tarafından 1.017.840,00 TL borcu olduğu gerekçesiyle noter kanalıyla 1 ve 2. ihtarname gönderildiğini, müvekkilinin borcu ödemek istediğini ancak Yargıtay kararlarına aykırı olarak talep edilen %4 gecikme cezasına itiraz ettiğini, davalı kooperatifin 13.08.2020 tarihli genel kurulunda aylık %4 gecikme cezasına ilave olarak bankadan alınan kredilerin ödenmemesi durumunda aylık %1,5 oranında gecikme cezası daha alınmasına ve yine aylık 20.000,00 TL aidat alınmasına karar verildiğini, kooperatifin kuralar çekilmiş olmasına rağmen hangi sebeple ve ne için olduğu açıklanmayan böyle bir aidat kararı almasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, müvekkilinin kooperatife olan borcunun tespiti ile aylık %4 olarak uygulanan gecikme cezasının kanuni sınırlara indirilmesine, 13.08.2020 tarihli genel kurulun 6 ncı maddesinde alınan 30.09.2020 tarihinde borcun defaten kapatılmasına ilişkin hükmü ile kapatılmaması halinde ekstra %1,5 gecikme cezası ve aylık 20.000,00 TL aidat alınmasına ilişkin kararın iptalini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının menfi tespit davasına ilişkin dava değerini belirlemediğini, davacıya gönderilen ihtarlarda herhangi bir gecikme cezası uygulanmadığını, davacının genel kurulun 6 ncı maddesine ilişkin olumlu oy kullandığını, maddenin oy birliğiyle kabul edildiğini, dava konusu edilen genel kurulda alınan kararların hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile TBK'nın 120/2. maddesi hükmüne göre genel kurulun kararlaştırabileceği faiz oranın üst sınırının yıllık % 18 aylık % 1.5 olması gerektiği, bu haliyle 4 ve 8 numaralı genel kurul kararlarında kararlaştırılan aylık %4'lük gecikme faizi belirlemesinin Yasa hükmüne aykırı olduğu, emredici hükümlere aykırı kararların baştan itibaren hüküm ifade etmeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kooperatifin 13/08/2020 tarihli genel kurul toplantısında gündemin 4 ncü maddesi ile 8 nci maddesinde alınan kararlardaki yasal faiz oranının iki katını aşan kısmının yok hükmünde olduğunun tespitine, 6 ncı maddeye yönelik iptal isteminin hak düşürücü süre yönünden reddine, davacının eda davası açılacak yerde borcun tespiti isteminde bulunmasında hukuki yarar olmadığı gerekçesiyle kooperatife olan borcun tespiti isteminin usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde; genel kurulda alınan %4 gecikme cezasının faiz niteliğinde olmadığını, Kooperatifler Kanununa göre genel kurulların serbestçe gecikme cezası belirleme haklarının bulunduğunu, genel kurul kararlarının yasal sürede dava edilmediğinden kesinleştiğini, davacının muhalefet şerhinin bulunmadığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu belirtilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri temyiz nedeni olarak ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, tespit ve genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 ncu maddesinin birinci fıkrası, 370 ve 371 nci maddeleri, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 53 ncü maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 88 ve 120 nci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Kooperatif genel kurullarında alınan kararlar kooperatif ile ortağı arasında yapılan sözleşme hükmündedir. Türk Ticaret Kanununun 8 nci maddesinin birinci fıkrasında, tacirlerin ticari işlerde faiz oranını serbestçe belirleyebileceği hükme bağlanmıştır. Türk Borçlar Kanununun 88 nci maddesinin ikinci fıkrası ile 120 nci maddesinin ikinci fıkrası sadece adi işler bakımından emredicilik arz eder, anılan madde hükümleri ticari işler bakımından uygulanamaz. Kooperatifler 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir sayıldığından (YİBBGK 12.11.2021 tarih ve 2020/2 E., 2021/3 K.) kooperatifin genel kurulunda Türk Borçlar Kanunu'nun 88 ve 120 nci maddelerinde belirtilen sınırlama ile bağlı olmaksızın faiz belirleyebileceği kabul edilmelidir.

2. Somut olayda kooperatif ortağı davacı genel kurullarda alınan faiz kararının İİB 88 ve 120. maddelerine aykırılığı nedeniyle yoklukla malûl olduğu ileri sürmüş ve mahkemece bu iddia yerinde görülerek kararın yoklukla malûl olduğuna karar verilmiş ise de; yukarıda açıklandığı üzere kooperatif genel kurullarında alınan faiz kararı yoklukla malûl değildir. Kararın iptaline ilişkin davanın ise Kooperatifler Kanununun 53 ncü maddesinde belirtilen 1 aylık hak düşürücü sürede açılması gerekir. Eldeki davanın bu süre içinde açılmadığı gözetilerek reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.09.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

6098 sayılı TBK 88. maddede ana para faizi, TBK 120. maddede ise temerrüt faizi düzenlenmiştir. 3095 sayılı Kanunun hem isminde, hem de içeriğinde ikili ayrım yapılarak, 1. maddede sözleşme faizi, 2. maddede ise temerrüt faizine yer verilmiştir. 6102 sayılı TTK’da da ikili ayrım bulunmaktadır. 8. madde akdi faize ilişkin olup ticari işlerde faizin serbestçe kararlaştırılabileceği hükmünü içermektedir. Ayrıca 9. madde mevcut olup burada kanuni faiz, temerrüt faizi hakkında ilgili mevzuat hükümleri uygulanır denilmiştir.

TTK 8 ve 9. madde ayrımı önceki TTK’da da bulunmakta idi ve o dönem yargısal uygulamalarda temerrüt faizinin 9. maddeye dayalı olduğu kabul ediliyor ve yaptığı yollamaya gidiliyordu. 6102 sayılı TTK da bu ayrımı korumuş olup, 8. madde temerrüt öncesi dönem için uygulanacak akdi faize, 9. madde ise temerrüt faizine ilişkin bir düzenlemedir.

TBK 88. maddede akdi faize ilişkin, TBK 120. maddede temerrüt faizine ilişkin faiz tavan sınırları getirilmiş olup bu hükümler ticari iş sayılan tüm sözleşmeler için uygulanacak mıdır?

Temerrüt öncesi dönemde uygulanacak akdi faiz yönünden ticari işlerde 8. madde gereğince faiz serbestisi bulunduğundan TBK 88. maddede yer alan tavan sınırları ticari işlerde uygulanamayacaktır. Çünkü TTK 8, TBK 88 e göre daha özel bir madde olup bu maddede ticari işlerde faizin serbestçe kararlaştırılacağı düzenlenmiştir.

Temerrüt faizi yönünden uygulanacak TTK 9. maddede ise böyle bir serbesti bulunmadığı gibi açıkça faize ilişkin genel düzenlemelere ve bu kapsamda TBK ve 3095 sayılı Kanuna yollama yapıldığından ticari işlerde temerrüt faizi yönünden TBK 120. maddedeki temerrüt faizi tavan sınırı uygulanacak ancak temerrüt faizinin sözleşmeyle serbestçe kararlaştırılan akdi faizin altında olamayacağı gözetilecektir. Bu şekilde belirlenmiş akdi faiz yok ise, temerrüt faizi avans faizinin iki katını geçemeyecektir.

Önceki TTK 9. maddede 8. madde hükmünün saklı olduğu belirtilerek yollama yapıldığından serbesti temerrüt faizi için de geçerli iken 6102 sayılı yeni TTK’da bu yollama kaldırılmış, serbestiye esas bağ kopartılmıştır. Bu nedenle artık ticari işlerde temerrüt faizi için tam serbesti bulunmayıp maddenin yaptığı yollama da gözetilerek, TBK 120. madde gereği tavan sınırlar uygulanmalıdır.

Yasa koyucunun ticari hayatın korunması amacıyla kişilerin bu ağır faiz yükü altına girmesini kabul ederek TTK 8. maddedeki faiz serbestisini ticari işlerdeki temerrüt faizi için de kabul ettiğini düşünmek faiz tavan sınırlarının getirilme amacı ve mantığıyla da bağdaşmaz.

Taraflardan biri için ticari iş sayılan sözleşme diğer taraf için de ticari iş sayıldığından taraflardan biri tacir ise diğer taraf tüketici olsa bile ticari iş hükümleri uygulanmaktadır. Bu nedenle ticari iş sayılan sözleşmelerin çoğu kez sadece bir tarafı tacir durumunda bulunmakta ve tacir sayılmayan esnaflar tüketiciler veya diğer kişiler de ticari iş sayılan sözleşmelerin tarafı olabilmektedirler. Günümüzde esnaf işletmelerinin yerini büyük ölçüde ticari işletmeler almış olup tacir sayılan marketten alınacak küçük bir ihtiyaç maddesi için dahi yapılan sözleşme ticari iş mahiyetindedir. Toplum hayatında ticari işlerin kapsamı bu ölçüde geniş iken ticari işler bakımından tacir sayılsın veya sayılmasın taraflarının bir korunma ihtiyacı altında olmadığı da düşünülemez.

Ticari işlerde akdi faiz serbestisinin bir mantığı vardır. Çünkü kişilerin borçlanma için değişik kanalları mevcut olup piyasa rekabeti içinde kendisine en uygun faiz oranını araştırıp buna göre borçlanması mümkündür. Zaten piyasa rekabeti içinde bu da makul oranlarda olacağından serbestinin olumsuz sonuçları da ortaya çıkmayacaktır. Ancak temerrüt hali çoğu kez ödeyememe ve aciz hali olup, akdi faizlerin kat be kat üstünde temerrüt faizlerinin devreye girmesi, ödeyememe ve aciz halini derinleştirip daha da zorlaştıracağı ve kişiler arasındaki uyuşmazlıkları arttıracağı için, temerrüt faizinin akdi faizin altında olmamak üzere sınırlandırılması, toplum huzuru ve barışı için de bir zorunluluktur. TBK 120. maddedeki faiz tavan sınırının, TTK 9. maddede serbesti kuralı bulunmadığı için ticari işlerde temerrüt faizi için de uygulanması gerekli ve zorunlu olup mevcut düzenlemelerden ticari işlerde temerrüt faizi için de tam bir faiz serbestisi olduğu sonucu ortaya çıkmamaktadır.

Bu açıklamalardan sonra somut olaya döndüğümüzde davalı kooperatifin 13.08.2020 tarihli genel kurul toplantısında alınan "...zamanında şerefiye bedelini ödemeyen ortağın aylık %4 gecikme cezası uygulanması” ve "...zamanında ödenmeyen aidatlara %4 aylık gecikme cezası uygulanmasına” şeklinde kararlar alınmıştır.

Kararlarda gecikme cezası uygulanması denmiş ise de burada kararlaştırılmak istenen ceza temerrüt faizinin karşılığı bir yaptırım olduğundan bu cezanın da temerrüt faizine ilişkin bir oran belirleme niteliğinde olduğunu kabul etmek gerekir. Burada süresinde ödenmeyen alacaklar için bir yaptırım getirildiğinden bu belirlemenin akdi faize ilişkin bir belirleme olmayıp temerrüt faizine ilişkin olduğu açıkça görülmektedir.

Temerrüt faizine ilişkin bir belirleme olduğuna göre TBK 120. madddeki tavan sınırların burada uygulanması gerekir. Zira bu maddde ile sözleşme serbestisine kanun hükmü ile bir sınırlama getirilmiş olup emredici bu hükme uyulması zorunludur. Kooperatif tacir olduğuna göre üyelerinden alacakları yönünden de ticari iş bulunduğu açık ise de faiz tavan sınırlarının yukarıda açıkandığı üzere ticari işlerdeki temerrüt faizi oranı için de uygulanması gereklidir. Tarafların belirlediği akdi faiz oranı bulunmadığından faiz tavan sınırı için sınır teşkil edecek ve akdi faizin altında olmayacak bir sınır da mevcut olmadığı için doğrudan TBK 120. madddeki sınırlar uygulanmalıdır.

Mahkemece bu esaslara uygun olarak faiz tavan sınırları belirlenip emredici hükümlere aykırı genel kurul kararlarının geçersiz olduğu kabul edilerek tavan sınırı aşan kısım yönünden kararların yok hükmünde olduğu kabul edilerek karar verilmesi TBK ve TTK hükümlerine uygun olduğundan bölge adliye mahkemesince başvurunun esatan reddine karar verilmesi yerinde olduğu için onama kararı verilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan, ticari işlerde TBK 120. madddeki tavan sınırların uygulanamayacağı kabul edilerek hükmün bozulması yönünde oluşan değerli çoğunluk görüşüne katılamıyorum.