Logo

6. Hukuk Dairesi2022/3820 E. 2024/582 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasında, mahkeme kararının gerekçesizliği ve kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunması nedeniyle kararın bozulması talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme kararının gerekçesinin yetersiz ve hüküm fıkrasıyla çelişkili olması, adil yargılanma hakkının ihlali ve hukuka uygunluk denetimini imkansız kılması sebebiyle HMK'nın ilgili maddeleri ve Anayasa'nın 36/1 ve 141. maddeleri gözetilerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında Kentpark Sosyal ve Kültürel Hizmet Binası güçlendirme ve ikmal işine ilişkin 03.01.2013 tarihli 1.071.000,00 TL anahtar teslimi götürü bedel sözleşmesi imzalandığını, davalı idarenin ödemelerin geç kalması ve proje dışındaki imalatlar nedeniyle müvekkiline süre uzatımı vermesi gerekirken, vermeyerek haksız şekilde 96.390.00 TL gecikme cezası uyguladığını, sözleşme konusu imalatlar tamamlanınca 13.03.2014 tarihli yazısı ile davalı idareden geçici kabul yapılmasını istediği, ancak davalı yanın haksız ve kötü niyetli şekilde işin süresinde bitirilmemesi iddiası ile sözleşmeyi feshettiği, bu nedenlerle davalı tarafından yapılan feshin haksızlığının tespitine, haksız şekilde irat kaydedilen teminat mektubu tutarı olan toplam 65.000.00 TL.nin el konulma tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile bilikte tahsiline, gecikme cezası adı altında el konulan 96.390,00 TL tutarındaki ceza kesintisinin kesilme tarihinden itibaren en yüksek ticari faizi ile birlikte tahsiline, davacı taraflarca sözleşme kapsamında yapılan ve hak edilen alacağının şimdilik 150.000.00 TL + KDV'sinin fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt fazi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkile iadesine, sözleşme dışı fazladan yapılan imalatlarla ilgili şimdilik 100.000.00 TL’nin fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkile iadesine, fiyat farkı alacağının şimdilik 1000.00 TL.’nın davalıdan tahsiline, yapılan tespit masrafı 3.000,00 TL.nın dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davanın yetki yönünden reddine, esasa ilişkin olarak da yüklenicinin uyarılara rağmen işi süresinde bitirilemediği, bu sebeple sözleşmenin haklı olarak feshedildiğinden davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile yapılan tüm araştırma ve dosyaya ibraz edilen belgeler sonucunda metrajlı yapılan hesaplamalar ila davacının 175.973,39.TL. Davalı idareden alacağı olabileceğinin bildirildiği anlaşılmış olmakla, toplanan tüm delil ve belgeler, tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve delilleri, bilirkişi raporları birlikte incelenip değerlendirildiğinde, davacının davasını açmakta haklı ve yasal nedenlere dayandığı, feshin haksız yere yapıldığı konusunda davasını ispatladığı sonucuna karar verilmiş olmakla, davalı tarafça yapılan feshin haksız yere yapıldığının kabulü ile, davanın kısmen kabulüne 175.973,39.TL. alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığı ancak, kısa kararının yazımı sırasında sehven ödenmesine karar verilmesi gereken miktarın 175.973,39.TL olarak yazılması gerekirken yazım hatası sonucunda 170.973,39.TL olarak yazıldığı ve işbu hatanın gerekçeli işbu kararın yazımı sırasında fark edildiği anlaşıldığından, kısa karardaki bu maddi yazım hatasının HMK304/1 uyarınca 175.973,39.TL. olarak düzeltilmesine karar verilerek, feshin haksızlığı talebi yönünden davacının davasının kabulü ile, feshin haksız olduğunun tespitine, davacının alacak talebi yönünden davasının kısmen kabul kısmen reddi ile, 175.973,39-TL tutarındaki alacağın davalıdan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; işin kesin hesabının çıkarılmadığı, nihai alacağın tespit edilmediği, feshin haksız olduğu belirtilmesine rağmen gelir kaydedilen teminat mektupları hakkında karar verilmediğini, bilirkişi raporlarında hesap hataları olduğu, gecikme cezası yönünden taleplerinin karşılanmadığını, fiyat farkı taleplerinin da değerlendirilmediği, denetime elverişli olmayan raporların hükme esas alındığını beyanla kararın bozulmasını talep etmişlerdir.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde; Danıştay kararı ile davacı şirketlerin kamu ihalelerine katılmaktan yasaklama kararında hukuka aykırılık bulunmadığı, verilen süreye rağmen taahhüdün yerine getirilmediğinin tutunak ve ihtarlarla sabit olduğunu, mahkemece haksız fesih olduğu tespitinin hatalı olduğu, objektif olmayan rapor ile karar verildiğini, hükmün davacının taleplerine göre olmadığı, tek alacağa indirgendiği, davacının taleplerinin hangilerinin reddedildiğinin belirsiz olduğu, raporların çelişkili olduğu, ihale hakediş kalemleri dikkate alınarak ve ihtirazi kayıt bulunmadığından ek imalatın sözleşmenin %10’u geçemeyeceği ve götürü bedele göre belirlenmesi gerektiğini, sözleşme ve eklerine aykırı eksik inceleme ile hazırlanmış rapor uyarınca verilen kararın bozulmasını talep etmişlerdir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3 ncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (1086 sayılı Kanun) 428 nci maddesi ile 439 ncu maddesinin ikinci fıkrası, 297 nci maddesi , 298 nci maddesinin ikinci fıkrası,

6098 sayılı TBK 470-486 maddeleri.

2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa)36/1 ve 141 nci maddesinin üçüncü fıkrası,

07.06.1976 tarihli ve 1976/3-4 Esas, 1976/3 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı

3. Değerlendirme

1. Yukarıda belirtilen ilgili hukuk uyarınca bir mahkeme kararında; tarafların iddia ve savunmalarının özetlerinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür.

2.“ Gerekçe, hâkimin tespit etmiş olduğu (sabit gördüğü) maddî vakıalar ile hüküm fıkrası (sonucu) arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde, sabit görülen vakıalardan çıkarılan sonuç ve hukukî sebep (veya sebepler), başka bir deyimle, hükmün dayandığı hukukî esaslar açıklanır. ... Hâkim, tarafların kendisine sundukları ve (tahkikat sonucunda) sabit gördüğü maddî vakıaların hukukî niteliğini (hukukî sebepleri) kendiliğinden (resen) araştırıp (m.33) bularak, hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. Hâkim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendi kendini denetler. İstinaf mahkemesi ve Yargıtay da, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. ...Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz. ... Hukukî dinlenilme hakkı, mahkemenin, tarafların açıklamalarını dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini de içerir.” (..., Medeni Usul Hukuku El Kitabı, C.I, ..., İkinci Baskı, 2021, s.890-892) 3. Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.

4. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.

5. Mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür.

6. Gerekçeye ilişkin hükümler, kamu düzeni ile ilgili olup gözetilmesi kanun ile hâkime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama, gerek yargı erki ile hâkimin, gerek mahkeme kararlarının her türlü kuşkudan uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.

7.Mahkemece 17/03/2022 tarihli duruşmada tefhim edilen kısa kararda; "... davacının alacak talebi yönünden davasının kısmen kabul kısmen reddi ile, 170.973,39-TL tutarındaki alacağın davalıdan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsili ile davacıya ödenmesine...” denilmiş, gerekçeli kararda ise;"davacının alacak talebi yönünden davasının kısmen kabul kısmen reddi ile, 175.973,39-TL tutarındaki alacağın davalıdan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsili ile davacıya ödenmesine...." karar verilmiştir. Mahkemece kısa kararın tefhiminden sonra gerekçeli kararın hüküm fıkrasına kısa kararının yazımı sırasında ödenmesine karar verilmesi gereken miktarın yazım hatası sonucunda 170.973,39.TL olarak yazıldığı ve işbu hatanın gerekçeli kararın yazımı sırasında fark edildiği belirtilerek kısa karardaki maddi yazım hatasının 175.973,39.TL. olarak düzeltilmesine karar verilmesi, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturmuştur.

8.Adil yargılanma hakkı Anayasamızın 36/1. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasa'nın 141/3. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK'da da yer verilmiştir. HMK'nın 298/2. maddesinde ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur.

9.Somut olayda; Mahkemece, Anayasa'nın ve 6100 sayılı Kanun’un aradığı anlamda herhangi bir gerekçe oluşturulmadan karar verildiği, kararın hangi sebep ya da sebeplerle verildiğine ilişkin açıklama ve gerekçe içermediği, gerekçeli karar ile hüküm fıkrasının çelişkili olduğu görülmüştür. Bu durumda tarafların diğer temyiz itirazları incelenmeksizin kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

10.Mahkemece yapılacak ..., yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler gözetilerek anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte gerekçe içeren bir karar vermek olmalıdır.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine,

12.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.