"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl davada tazminat, birleşen davada alacak davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde taraflar vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Asıl dava ayıplı imalât nedeniyle uğranılan zararın tazmini, birleşen dava ise aynı sözleşme sebebiyle bakiye iş bedeli alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda asıl dava yönünden “kararın kesinleşmesi nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına” birleşen dava yönünden, “davanın kısmen kabulü ile 245.664,66 TL’nin dava tarihi olan 06.11.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte asıl davanın davacısı birleşen davanın davalısından alınmasına” karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı ve birleşen dosya davalısı iş sahibinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davalı ve birleşen dosya davacısı yüklenicinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede,
Asıl ve birleşen dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmıştır.
Bir davada, mahkemenin veya tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine (diğeri aleyhine) doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakka, usule ilişkin kazanılmış hak denir. Usuli kazanılmış hak kavramı usul hukukunun temel prensiplerinden olup, gerek HUMK, gerekse HMK'da bu yönde bir düzenleme bulunmamakla birlikte gerek doktrinde gerekse uygulamada kabul edilmiş ve uygulana gelmiştir. Nitekim, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı kararında da, “Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunumuzda bu şekildeki usule ait müktesep hakka ilişkin açık bir hüküm konulmuş değilse de, Yargıtayın bozma kararından hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan gayesi ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadiyle kabul edilmiş olması yanında, hukuki alanda istikrar gayesine dahi ermek üzere kabul edilmiş bulunması bakımından usule ait müktesep hak müessesesi, Usul Kanununun dayandığı ana esaslardandır ve amme intizamıyla da ilgilidir. Esasen, hukukun kaynağı, sadece kanun olmayıp, mahkeme içtihatları dahi hukukun kaynaklarından oldukları cihetle, söz konusu usuli müktesep hak için kanunda açık hüküm bulunmaması, onun kabul edilmemesini gerektirmez” denilmiştir.
Yargıtayın bozma kararı nedeniyle doğan hak iki çeşit olup, (1) Mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına kazanılmış hak, (2) Bazı konuların bozma kararının kapsamı dışında kalması ile doğan usuli kazanılmış haklardır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları (konuları) kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, (bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle) kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Yani kesinleşmiş olan bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak teşkil eder. Bu nedenle usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeni düşüncesiyle kabul edilmiş bir ilkedir.
Mahkemenin Yargıtay bozma kararına uymuş olması halinde bu uyma kararı ile bağlı olup, usulî kazanılmış hak ilkesi uyarınca lehine bozulan taraf yararına araştırma ve inceleme yapması zorunludur. Yargıtayın ve Dairemizin istikrarlı uygulamaları da bu yöndedir.
Somut olayda, birleşen davada bozmadan önce verilen kararda “yabancı para (Euro) üzerinden hesaplanan 66.696,51 Euronun 06.11.2012 dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarının Euro üzerinden 1 yıl vadeli döviz hesabına uyguladıkları en yüksek mevduat faiz oranı uygulanmak suretiyle fiili ödeme günündeki TC. Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığının davalıdan tahsiline” karar verilmiştir.
Birleşen dava davalısının alacağın yabancı para (Euro) üzerinden tahsiline karar verilmesine yönelik itirazları temyiz ve karar düzeltme ilamı ile bozma kapsamı dışında bırakılmış olup, mahkemece bozma ilamına uyulduğundan birleşen dosya davacısı yararına usuli kazanılmış hak oluşmuştur.
Bu durumda mahkemece birleşen dava dosyasında yüklenici alacağının birleşen dosya davacısının temyiz dilekçesindeki açıklamaları da gözetilerek Euro üzerinden (3095 sayılı Yasanın 4/a maddesinde yer alan faize ilişkin hüküm de dikkate alınarak) hüküm altına alınması gerekirken, hatalı değerlendirme ve usuli kazanılmış haklara aykırı olarak yazılı şekilde TL üzerinden hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı ve birleşen dosya davalısı iş sahibinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, 2. bent uyarınca davalı ve birleşen dosya davacısı yüklenicinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı ve birleşen dosya davacısı yüklenici yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden asıl davada davalı-birleşen davada davacı ... Asansör San. ve Tic. A.Ş.'ye iadesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden asıl davada davacı-birleşen davada davalı ....'den alınmasına, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 20.10.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.