"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ... ...'da bulunan 1 ada 145 parsel sayılı arsa üzerinde Maslak 1453 adı altında yapılacak projenin ön raporunun detay ve uygulama projelerinin keşif özeti, iade dosyasının hazırlanması gibi işlerin davacı tarafça hazırlanması karşılığında 1.500.000,00 TL ödenmesi konusunda 14.07.2011 tarihli sözleşme yapıldığını, çeşitli revizyon yapılması konusunda yapılan baskı sebebi ile 30.07.2012 tarihli ek protokolün imzalandığını, proje revizyonu öncesi yapılan çalışmalar için ek protokol tarihinden sonraki 15 gün içinde nakit 65.000,00 TL farkın müvekkiline ödenmesinin kararlaştırıldığını, müvekkili şirketin sözleşmede ön görülen yükümlülüklerini bütünüyle yerine getirdiğini, fakat sözleşmenin haksız olarak feshedildiğini, sözleşme ve ek protokol hükümleri uyarınca teslim ettiği işler ile bu işler neticesinden hak ettiği meblağın tespiti ile fazlaya ilişkin hakların saklı tutularak şimdilik 100.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 31.10.2014 tarihinde ise 350.000,00 TL bedel üzerinden eksik harcı tamamlamıştır.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, bu nedenle hukuki yarar yokluğundan davanın reddinin gerektiğini, ek protokol ile önceki çalışmalar için davacı tarafa 65.000,00 TL olarak belirlenen bedelin ödendiğini, ek protokolden sonra davacının iş programına uygun olarak edimlerini yerine getirmediğini, projelerin eksik olarak verildiğini, bunun yeterli sayıda ve nitelikte personel çalıştırılmamasından kaynaklandığını, davacının sözlü ve yazılarak olarak uygun ifa için uyarıldığını, ancak yerine getirmemeye devam ettiğini, bunun üzerine 7 gün süre verilerek ihtarda bulunulduğunu ve sözleşmenin ihtarname ile feshedildiğini, davacının yaptığını iddia ettiği işler için 600.000,00 TL ücret talep ettiğini, ancak bunda haklı olmadığını, ek protokolün baskı kurularak imzalatıldığı iddiasının hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını, davacının eylemleri nedeniyle projede aksamalar olduğunu bildirmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 03.04.2019 tarihli ve 2014/703 Esas, 2019/404Karar sayılı kararıyla; davaya konu 14.07.2011 tarihli ve 30 ay süreli sözleşmenin imzalanmasından sonra 30.07.2012 tarihli ek protokolün düzenlendiği, sözleşmede işin bedelinin 1.500.000,00 TL + KDV olarak tespit edildiği, ek protokolde ücret ve iş süresi hakkında değişikliğe gidilmediği, yalnız revizyondan önceki yapılan çalışmalar için davacı şirkete 65.000,00 TL fark ödeneceğinin kararlaştırıldığı ve bu farkın davalı tarafça ödendiği, davalı tarafın sözleşme süresinden önce 07.01.2013 tarihinde davacı tarafa gönderdiği ihtarname ile sözleşmeyi feshettiğini bildirdiği, ihtarnamenin 07.01.2013 tarihin de tebliğ edilmesi nedeniyle tanınan süre dikkate alındığında 18.01.2013 tarihinde sözleşmenin sona erdiği, her iki bilirkişi kurulu raporunda da, ayrıntıları ve gerekçeleri açıklandığı üzere davalı tarafın fesihten sonra işi dava dışı bir başka şirkete tevdi ettiği, sözleşme ile ek protokol tarihleri arasında geçen proje süresinde nelerin yapıldığı ya da işin ne kadarının yapıldığı konusunda ek protokolde belirlenebilir ve net bir açıklamanın yapılmadığı, yalnız 65.000,00 TL farkın ödeneceğinin kararlaştırıldığı, ihtarnamenin sözleşmenin başlangıcından sonra ve ek protokol tarihi sonrası 5 ay ve 23 gün geçtikten sonra çekildiği, buna göre kararlaştırılan süreden geriye kalan sürenin 2 yıl 29 gün olduğu, bilirkişilerin yaptıkları teknik incelemeler sonucunda sözleşmenin 14.6/II. maddesinde belirtilen haklı sebeple fesih imkanı sağlayan sebeplere ilişkin süreç hakkında nihai bir değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığı, davalı tarafın bu yöndeki iddiasını kanıtlar nitelikte ve yeterlilikte belge ve delil sunamadığı, bunun yanında ilk bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere davalı tarafın davacı tarafa keşide ettiği fesih ihtarnamesinde somut olarak fesih nedenlerini bildirmemiş olması nedeniyle feshin haklı olarak yapıldığının kabulünün mümkün bulunmadığı, bu durumun bir sonucu olarak davacı tarafın fesih tarihine kadar geçen süre için sözleşmede kararlaştırılan ve davacı tarafça yapılan iş karşılığı ücreti talep etmeye hak kazandığı, hükme esas alınan ikinci bilirkişi raporunda ve ek raporlarında ayrıntıları ve gerekçeleri açıklanan hesaplama yönteminin dosya kapsamına ve toplanan delillere uygun olduğu, hesaplamanın yapılan işin tamamı üzerinde değil, davacı tarafça yapılan bölümünün karşılığı olarak yapıldığı, bu yöntemle yapılan hesaplama sonucunda davacı tarafça yapılan işin karşılığının 387.581,07 TL olarak tespit edildiği, davacı tarafın davalı tarafa gönderdiği 05.02.2013 tarihli ihtarnamede 354.00,00 TL talepte bulunduğu, yargılama sırasında ise eksik peşin harcı ödeyerek 350.000,00 TL olarak dava değerini bildirdiği göz önünde tutularak taleple bağlılık ilkesi gereği davacı tarafın 387.581,07 TL ücrete hak kazanması ile birlikte 30.000,00 TL'lik ödemenin de düşülmesinden sonra 357.581,07 TL talep edebileceği anlaşılmakla davanın kabulü ile, 350.000,00 TL sözleşmeden ... alacağın isteme bağlı olarak dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 25.01.2021 tarihli ve 2019/1357 Esas, 2021/1017 Karar sayılı kararıyla; her ne kadar davalı iş sahibi tarafından sözleşmenin 07.01.2013 tarihinde davacı tarafa gönderilen ihtarname ile feshedildiği ileri sürülmüş ise de, mahkemece alınan her iki bilirkişi heyeti kurulu kök ve ek raporlarında ayrıntılı ve gerekçeli olarak açıklandığı üzere, söz konusu ihtarnamenin ek protokolden 5 ay 23 gün geçtikten sonra çekildiği, ek protokol tarihi dikkate alındığında 30 aylık sözleşme süresinden geriye daha 2 yıl 19 gün kaldığı, davalı tarafça sözleşmenin 14.6/2 maddesinde belirtilen haklı sebeple feshe ilişkin olarak ispata yeterli delillerin dosyaya sunulamadığı, fesih ihtarnamesinde somut olarak fesih nedenlerinin bildirilmemiş olduğu, bu nedenle yapılan fesih haklı olarak yapıldığının mümkün bulunmadığı, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı, bu durumda davalı iş sahibi tarafında davacı yükleniciye sözleşme kapsamında fesih aşamasına kadar yapmış olduğu işlerin bedelinin ödenmesi gerektiği, bu bedelin 387.581,07 TL olarak tespit edildiği, bedel ve hesap yönteminin dosya kapsamına göre yerinde bulunduğu, yine her ne kadar davalı vekilince istinaf itirazında davacı vekilinin 10.10.2014 tarihli 1. bilirkişi kurulu kök raporu ile belirlenen 324.000,00 TL'lik iş bedeline itirazda bulunmayarak 11.12.2014 tarihli celsede bu rapor doğrultusunda karar verilmesini talep etmişse ve bu miktarın üzerinde bir bedele hükmedilemeyeceği ileri sürülmüş ise de, söz konusu duruşmada davacı vekilin rapordaki aleyhe hususları kabul etmediğini beyan etmesi karşısında bu istinaf itirazının yerinde görülmediği, Beşiktaş 4. Noterliği'nin 01.02.2013 tarih ve 2885 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davalı taraf temerrüte düşürülmüş olduğundan, hükmedilen tüm bedele taleple bağlı kalınarak dava tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunduğu, 65.000,00 TL'lik ödemenin söz konusu bedelin proje revizyonundan önceki yapılan çalışmalar için fark ödemesi olarak yapıldığı anlaşıldığından mahsup edilmemesinin hatalı olmadığı, açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı belirtilerek davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 25.11.2021 tarihli, 2021/4525 Esas, 2021/1793 Karar sayılı ilamında; davalının sair temyiz itirazları reddedilerek, mahkemece alınan 10.10.2014 tarihli raporda, davacının alacağının 324.000,00 TL olarak tespit edildiği, davalı vekilinin rapora itiraz ettiği, 11.12.2014 tarihli celsede ise davacı vekilinin “Aleyhe hususları kabul etmiyoruz, önceki beyanlarımızı takrarla rapor doğrultusunda talep gibi karar verilmesini talep ediyoruz” şeklinde beyanda bulunarak rapora itiraz etmediği, yeni ya da ek rapor alınmasını talep etmediği, bu durumda; ilk rapora itiraz eden davalı yararına usuli kazanılmış hak doğduğu, aleyhe hususların kabul edilmediğinin beyan edilmesinin de davacının aleyhe olan hangi konuda itirazı olduğunu açıklamaması, yeni rapor ya da ek rapor alınmasını talep etmemesi ve rapor doğrultusunda karar verilmesini istemesi nedeni ile usuli kazanılmış hakkın istisnasını oluşturmadığı, 2. ek raporunda her ne kadar hakedilen iş bedeli 387.581,07 TL olarak tespit edilmiş olsa da, usuli kazanılmış hak gereği mahkemece 324.000,00 TL’ye hükmedilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile 387.581,07 TL’nin hüküm altına alınması doğru olmadığı belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulü ile 324.000,00 TL hakediş alacağının 10.04.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı tarafından alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle;
Belirsiz alacak davası açılamayacağından mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini, feshin somut neden bildirilmemesi nedeni ile haksız olduğuna karar verilmesinin hatalı olduğunu, uzman bilirkişilerce hazırlanan rapor alınmadığı için eksik inceleme ile karar verildiğini, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiğini, 65.000,00 TL bedelin mahsup edilmemesinin doğru olmadığını, davacının yaptığı kabule icbar edilemeyecek derecede ayıplı işlerin hiç değerlendirilmediğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile 324.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiş ise de davanın kısmi dava olarak ikame edildiği düşünüldüğünde talep konusunun 100.000,00 TL'sine dava, 120.000,00 TL'sine ise ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekmekte iken yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 281., 282 maddeleri ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 470 vd. maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden ilgiliden alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
20.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.