Logo

6. Hukuk Dairesi2022/3902 E. 2024/2201 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yap-işlet-devret modelli eser sözleşmesinin feshi nedeniyle yüklenicinin faydalı masraflar ve yoksun kalınan kâr taleplerine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, ilk kararında ıslahla artırılan miktar üzerinden hüküm kurup ıslah harcını davalıdan tahsil etmesine rağmen, bozma sonrası ıslah harcının yatırılmadığı gerekçesiyle ıslah yapılmamış sayarak ilk talep edilen miktar üzerinden hüküm kurmasının hatalı olduğu gözetilerek karar, davacı yüklenici yararına bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/51 E., 2022/37 K.

DAVA TARİHİ : 04.02.2010

HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve temyiz incelemesinden geçen tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı taraflar vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Mudurnu ... Kaplıcaları ile davacı firma arasında yap işlet devret modeli ile 16.05.2003 tarihinde yapılan sözleşme sonucunda, mülkiyeti Mudurnu ... Kaplıcalarına ait kaplıca ve tesislerin davacı firmaya kiralandığını, davacı firmanın sözleşme tarihinden itibaren sözleşmede belirtilen inşaat işlerinin yapımına başladığını, inşaatla ilgili resmi işlemlerin ve inşaat faaliyetlerinin yapıldığını ve kaplıca binasının belli bir konuma getirildiğini, yapılan inşaat çalışmaları sırasında inşaatın resmi işlemlerine de devam edildiğini ve bu işlemler sırasında kaplıcaların sağlık merkezi olması nedeniyle Sağlık Bakanlığına tesis ve işletme izni alınması için başvurulduğunu, Sağlık Bakanlığı tarafından kiralanan tesislerin depreme dayanıklılık raporunun getirilmesinin talep edildiğini ve Sakarya Üniversitesinden rapor alındığını, alınan raporda binanın güçlendirilmesi gerektiğinin belirtildiğini, söz konusu binanın temel ve taşıyıcı sistem inşaatının Mudurnu ... Kaplıcalar Birliği tarafından yapıldığını, bu durumda taraflar arasında yapılan sözleşmeden önce yapılan binanın vasıflarının yürürlükteki inşaat mevzuatına aykırılık içerdiğini, bu hali ile kaplıca olarak kullanılmasının ve hizmet vermesinin mümkün olmadığını, davacı firmanın davalı birlikten inşaat süresinin 7,5 ay, kira sözleşmesinin de 10 yıl uzatılmasını talep ettiğini, ... Kaplıcalarının inşaat süresinin 7,5 ay, kira sözleşmesinin de 10 yıl uzatılmasını davacı firmaya faks çekerek yazılı olarak kabul ederek davacı firmayı da sözleşmeye davet ettiğini, daha sonra davalının süre uzatım talebini reddettiğini, davalı tarafın 04.02.2005 tarih ve 2005/3 sayılı kararla taraflar arasında yapılan sözleşmenin feshi kararı aldığını, davalı tarafından Mudurnu Noterliğinin 07/03/2005 tarih ve 695 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile tebliğinden itibaren tanınan 30 günlük süre sonunda sözleşmenin feshedileceğini davacı firmaya bildirdiğini, davalının sözleşmenin feshinde haksız olduğunu, sözleşmeyi haksız olarak fesheden iş sahibinin tüm zararları tanzim etmek zorunda olduğunu, davacı tarafın sözleşme konusu otel inşaatına yapılan faydalı masrafları ve sözleşme süresince yoksun kalınan kârı ticari avans faizi ile birlikte talep ettiğini, bu nedenlerle sözleşmenin haksız feshi nedeniyle 400.000,00 TL faydalı masraflar ve 1.100.000,00 TL yoksun kalınan kâr talebinin sözleşmenin fesih tarihinden (10.04.2005) itibaren ticari avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; fesih bildiriminin davalıya ulaştığı 14.03.2005 tarihi itibariyle ortada geçerli bir sözleşme kalmadığını, davacının davasını bu tarihten itibaren 1 yıl içinde açması gerektiğini, davanın bu sürede açılmadığından zamanaşımı yönünden davanın reddine karar verilmesini, davacı tarafın 400.000,00 TL tazminat talebinde hiç açıklamada bulunmadığını, davacı tarafın kesinleşen mahkeme kararlarını hiçe sayarak bu davayı açmasının kötü niyetli olduğunu, Mudurnu Sulh Hukuk Mahkemesine 2005/134 Esas ile sözleşmeye aykırılık nedeni ile sözleşmenin feshi ve tahliye davası açıldığını, mahkemece davalının edimlerini yerine getirmediğinin saptandığını,sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle sözleşmenin feshine karar verildiğini ve bu kararın Yargıtay 6. Hukuk Dairesi tarafından onandığını, yine davacı tarafından Mudurnu Asliye Hukuk Mahkemesine 2005/55 Esas no ile açılan muarazının men'i, sözleşmesinin yeni şartlara uyarlanması ve teminat mektubu bedelinin iadesine dair davanın mahkemece reddedildiğini, Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesince kararın kısmen onanıp teminat senedi yönünden bozulduğunu, davacının dilekçesinde sözleşmeyi vasıflandırmada da yasal bir hataya düştüğünü, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin yap işlet devret tabir olunan karma bir akit olduğunu, sözleşmenin 16.05.2003 tarihinde imzalandığını, depremin ise, 1999 tarihinde olduğunu, sözleşmeyi sonradan etkileyecek olağanüstü bir durum olmadığını, davacının 1.100.000,00 TL yoksun kalınan kar talebinde bulunduğunu, 10.04.2005 tarihinden itibaren taraflar arasında yapılan 16.05.2003 tarihli sözleşmenin yap işlet devret modeline tabi bir sözleşme olduğunu, 10.06.2009 da tesislerin icra kanalı ile teslim edildiğini, sözleşmenin fesih tarihi olan 10.04.2005 tarihinden tesisin icraca taraflarına teslimine kadar geçen 4 yıllık sürede davacı tarafın tesisleri işgal etmiş olduğunu ve yapılmakta olan otel kısmı hariç diğer tesisleri çalıştırarak haksız kazanç elde ettiğini, davacının 2003'den itibaren işletmenin faal olan kısımlarını çalılştırdığını ve Maliyeye gelir beyanında da bulunmadığını, tüm bu nedenlerle haksız ve yersiz olan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 16.02.2016 tarihli, 2010/9 Esas, 2016/24 karar sayılı kararı ile, faydalı masraflar yönünden davanın kısmen kabulüne, 43.627,00 TL faydalı masrafın sözleşmenin feshi tarihi olan 14.03.2005 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalı kurumdan tahsili ile davacıya verilmesine, yoksun kalınan kâr istemi yönünden ıslah ile arttırılan miktar da dikkate alınarak, davacı şirketin kâr mahrumiyetinin 34.837.496,48 TL olduğunun tespitine, ancak talepte bağlı kalınarak 2.400.000,00 TL kâr mahrumiyeti bedelinin sözleşmenin feshi tarihi olan 14/03/2005 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalı kurumdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Mahkemenin kararına karşı süresinde taraflar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi'nin 26.12.2017 tarihli, 2017/1913 Esas, 2017/4553 Karar sayılı ilamı ile; davalı iş sahibi fesihte haksız olduğundan davacı yüklenicinin kâr kaybını istemekte haklı olduğu, kâr kaybı hesabı ile ilgili hukukçu bilirkişiden 20.09.2014 tarihli rapor alınmış ise de; 6100 sayılı HMK'nın 266/1. maddesi hükmü gereğince çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verileceği ve bilirkişinin konusunda uzman olması gerektiği, somut olayda çözümü hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden hukukçu bilirkişinin meslek ve sıfatı itibariyle bu konuda özel ve teknik bilgiye haiz olduğunun kabulü ve raporunun hükme esas alınması mümkün olmadığı belirtildikten sonra,"mahkemece yeniden oluşturulacak konusunda uzman otel muhasebesinden anlayan mali müşavir, otel işletmecisi, kaplıca turizmi işi konusunda uzman meslek mensubu, inşaat, elektrik ve makine mühendisinden oluşturulacak bilirkişiler kurulundan, dosyadaki mevcut delil, tutanak ve belgeler, delil tesbit dosyasındaki bulgulara göre sözleşmenin feshi tarihinden itibaren sözleşmeye göre davacı yüklenicinin kira ödemek suretiyle tesisleri işletebileceği süre sonuna kadar, fesih nedeniyle bu işi yapamadığı ve tesisleri işletemediğinden mahalli piyasa rayiçlerine göre elde edebileceği gelir miktarı, bu miktardan sözleşme ifa ile sonuçlanmış olsaydı tesisin tamamlanması için gereken %80 seviyesinden sonraki inşaat ve imalât için yapması gereken masraf ve harcamalar, sözleşmenin 1-b maddesine göre sözleşmenin yapıldığı tarihten fesih tarihine kadar bu madde hükmünce D.İ.E. tarafından yayınlanan toptan eşya fiyat endekslerine göre artış da yapılarak iş sahibine ödemesi gereken miktar, yine göre sözleşmenin 8. maddesi hükmü dikkate alınarak ve son cümlesi gereğince inşaat bitirilip hizmete alınmış olsaydı o tarih itibariyle günün şartlarına göre oluşan kira bedeli yıllara göre %25 arttırılarak yüklenicinin iş sahibine ödeyeceği kira bedeli ve yine sözleşme tarihinden kullanım ve işletme süresinin sonuna kadar davacı yüklenicinin yapması gereken personel, işletme, amortisman giderleri, vergi, SGK gibi ödemeler hesaplattırılıp, sözleşmenin feshinden itibaren işletme ve kira süresi sonuna kadar yüklenicinin boşta kalması sebebiyle başka bir işten elde ettiği kazanç, başka bir iş bulmaktan kasten kaçınmışsa kazanabilceği miktar tesbit ettirilip, bulunan gelir miktarından çıkartılarak kalan miktar konusunda gerekçeli ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp değerlendirilirek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği " açıklanmış ve mahkemece faydalı masraflar yönünden kabul edilen alacağın dava tarihi yerine fesih tarihinden ve yine kabul şekli itibariyle kâr mahrumiyeti alacağı yönünden dava dilekçesinde talep edilen miktar için dava tarihinden, ıslahla arttırılan bölüm için ıslah harcının yatırıldığı tarihten faiz yürütülmesi gerekirken bu ayrım yapılmaksızın kâr kaybı alacağının tamamına da fesih tarihinden faiz uygulanmasının da hatalı olduğu belirtilerek, anılan gerekçelerle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile,"..Yargılamanın 16. Celsesinde her ne kadar dosyanın karar verilmek üzere incelemeye alınmasına karar verilmiş ise de, kâr kaybı alacağına yönelik ıslah talebine ilişkin ıslah harcının UYAP sisteminde bulunmadığı, dosyanın tetkikinde ıslah harcının yatırıldığına dair belge bulunmadığı anlaşılmıştır. Davacı vekili duruşmada ki beyanında 2010/9 esas sayılı dosyasının gerekçesinde harcın yatırıldığı açıkça yazılmış, dosyada makbuzun olmaması tarafların sorumluluğunda bir husus olmadığını beyan etmiştir. Mahkememiz bozma kararı öncesi 2010/9 esas sayılı dosyasının gerekçesi ve duruşma zabıtları incelendiğinde; 3. celsede, celse arasında davacı şirket tarafından ıslah dilekçesi ibraz edildiği, dosyasına konulduğu belirtilmiş, ancak ıslah harcını tamamlanması için davacıya süre verilmemiştir. Bu haliyle ıslah harcının alındığından bahsedilmediği, ancak hüküm fıkrasında ıslah harcı yatırılmış miktara göre yargılama giderlerinin hesaplandığı görülmüştür.

Somut olayda, davacılar vekili dava dilekçesinde 1.100.000,00 TL olarak açıkladığı kâr kaybı alacağı miktarını, 12.04.2010 tarihli dilekçeyle 2.400.000,00 TL'ye arttırmış ise de, ıslah harcının yatırılmadığı anlaşılmaktadır. Şöyle ki; dosya kapsamındaki belgelerden davacının Mudurnu Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmek üzere Gebze Asliye Hukuk Mahkemesine ıslah dilekçesi sunduğu, Gebze 3. Asliye Hukuk Mahkemesince mahkemeler veznesine 35.640,00 TL yazılı avansın ilgilisinden tahsili ile buna ilişkin makbuzun bir örneğinin mahkemeye gönderilmesinin istendiği görülmekle söz konusu harcın yatırıldığına dair dosya kapsamında herhangi bir belge ve makbuz mevcut değildir. UYAP sistemi incelendiğinde de ıslah harcının yatırıldığı gözükmemektedir. Bu nedenle ıslah harcı yatırılmadığından ve daha öncede davacıya harcı tamamlaması için süre verilmediğinden, davacıya ıslah harcını yatırmış ise buna ilişkin belgeyi sunmak, yatırmamış ise, yatırması için kesin süre verilmiş ve sonuçlarına ilişkin ihtarat yapılmıştır. Islah dilekçesinin eski tarihli olması nedeniyle davacı vekilinin talebi üzerine Bolu ve Mudurnu Vergi Dairelerine de müzekkere yazılarak ıslah harcının yatırılıp yatırılmadığı hususu sorulmuştur. Gelen cevabi yazılarda ıslah harcının yatırılmadığı bildirilmiştir. Esasen harcı yatırdığını ispatlaması gereken harcı yatıran taraftır. Ancak davacı taraf daha öncesinde ıslah harcına ilişkin bir belge sunmadığı gibi verilen kesin süre içerisinde de ıslah harcını yatırmamıştır. Bu durumda miktar artırımına ilişkin ıslah harca tabi olup, harcı yatırılmayan ıslaha değer verilemez. Mahkemece, kamu düzeninden olan harcı yatırılmayan ve dolayısıyla yok hükmünde olan ıslah işlemine değer verilemeyeceğinden 6100 sayılı HMK'nın 178. maddesi gereğince ıslah yapılmamış sayılarak dava dilekçesinde talep edilen ve harçlandırılan miktar üzerinden hüküm kurulmuştur.

Yargıtay denetimine elverişli olarak kesinti yöntemine uygun hesaplama yapılan bilirkişi raporu hükme esas alınmış, davacı şirketin kâr mahrumiyetinin terditli olarak hesaplandığı, bilirkişi raporu ile kar mahrumiyetine ilişkin belirlenen miktarlar ve davacı tarafından talep edilerek harçlandırılan miktar dikkate alındığı" gerekçesiyle, davacı şirketce talep edilen faydalı masrafa ilişkin talebin kısmen kabulü ile, 43.627,00 TL faydalı masrafın dava tarihi olan 04.02.2010 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacı tarafından talep edilen kâr mahrumiyetine ilişkin talebin kabulü ile, 1.100.000,00 TL'nin dava tarihi olan 04.02.2010 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresinde taraflar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; mahkemenin son derece kısıtlı araştırma yaparak ve makbuza ilişkin sorumluluğu sadece davacı tarafa yükleyerek hareket ettiğini, oysa uzun süren yargılamada, temyiz ve karar düzeltme safhalarında bu hususun gözden kaçmasının imkansız olduğunu, bu durumun ıslaha ilişkin harcın yatırıldığına karine teşkil edeceğini, dosyadan makbuzun kaybolmasının sadece davacının sorumluluğuna bırakılamayacağını,dosyada bulunan makbuzun korunmasının mahkemenin de sorumluluğunda olduğunu, ek dava haksız olarak reddedildiğini, müvekkilinin zararı, Yargıtay bozma ilamından sonra usulüne uygun alınan bilirkişi raporu ile belirlendiğinden ek davanın süresinde ikame edildiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; ek bilirkişi heyeti raporunun Yargıtay bozma ilamına ve dosya içeriğine hiç uygun olmayan, bilirkişi heyetinin adeta kendilerini hüküm veren yerine koyan ifadelerle dolu, yeterince araştırılmadığı çok açık belli olan, dosyada var olan önceki bilirkişi raporlarından adeta kopyala yapıştır yöntemiyle hazırlanmış olduğunu, söz konusu raporun ne aydınlatıcı karşılığı ne de dava konusu uyuşmazlığa en ufak ışık tutan yeri bulunmadığını, bilirkişi heyetince yapılması gerekenin davacının taleplerine bağlı kalmak değil, Yargıtay kararı ve hukuk temeline bağlı kalınması olduğunu, Yargıtay'ın, yoksun kalınan kârın tespitinde gerçekle bağdaşması mümkün olmayan taleplerin kabul görmeyeceğini, zarar görenin aldığı ya da alması gereken önleyici tedbirlerinin de göz ardı edilmemesini emsal kararlarında belirttiğini, dava dosyasında yer alan taahhütnamenin de nazara alınması gerekirken, hiç dikkate alınmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, taraflar arasında imzalanan yap-işlet-devret modelli eser sözleşmesinin feshi nedeniyle faydalı masraflar ve yoksun kalınan kâr kaybının sözleşmenin feshi tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’un geçici 3/2, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun geçici 2 ve HUMK'un 26.09.2004 tarih 5236 sayılı Kanunla değişmeden önceki haline göre 428,438 ve 439. maddeleri 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddeleri

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 1086 sayılı Kanun'un 437 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle; kâr mahrumiyeti alacağı yönünden davada talep edilen ve hüküm altına alınan miktara göre, davalı iş sahibinin tüm, davacı yüklenicinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

3. Davacı vekili dava dilekçesinde 1.100.000,00 TL olarak talep ettiği kâr mahrumiyeti alacağını, 12.04.2010 tarihli ıslah dilekçesi ile 2.400.000,00 TL'ye yükseltmiştir. Mahkemece ıslahla artırılan miktara ilişkin ıslah harcının yatırılmadığı, ıslah harcının yatırıldığına dair dosya kapsamında her hangi bir belge ve makbuz olmadığı gerekçesiyle ıslah yapılmamış sayılarak kâr mahrumiyeti alacağı yönünden dava dilekçesinde talep edilen ve harçlandırılan miktar üzerinden hüküm kurulmuştur.

4.Davacı vekili tarafından ıslah dilekçesi, mahkemenin bozulmasına karar verilen 16.02.2016 tarihli ilk kararından önce 12.04.2010 tarihinde verilmiştir. Mahkemece verilen ilk kararda, davacının kar mahrumiyeti talebi yönünden ıslahla artırılan miktar da dikkate alınarak 2.400.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, kararın hüküm fıkrasının 3. bendinde davalıdan alınacak harç hesaplanırken "ıslah için alınan 35.640,00 TL" de alınması gereken harçtan mahsup edilmiştir. Kararın hüküm fıkrasında"ıslah için alınan 35.640,00 TL'nin" mahsubuna karar verildiğinden ıslah harcının yatırıldığının kabulü gerekir.

Bu durumda, mahkemece kâr mahrumiyeti alacağı bakımından davacı tarafından verilen ıslah dilekçesi dikkate alınarak gerekli inceleme ve değerlendirme yapılıp, oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ıslah yapılmamış sayılarak hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

“Değerlendirme” bölümünün “2”nci bendinde açıklanan nedenlerle davalı iş sahibinin tüm, davacı yüklenicinin diğer temyiz itirazlarının reddine, “3”üncü ve "4"üncü bentlerde açıklanan nedenlerle kararın davacı yüklenici yararına BOZULMASINA,

Davacıdan peşin alınan harcın istek halinde iadesine,

Aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

13.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.