Logo

6. Hukuk Dairesi2022/4048 E. 2024/929 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi davasında, mahkemenin Yargıtay'ın daha önceki bozma kararına uygun davranıp davranmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, Yargıtay'ın bozma ilamında belirtilen hususlara uygun olarak davaları birleştirdikten sonra, usulü kazanılmış hak ilkesine aykırı biçimde birleşen davanın tefrikine karar vermesi doğru görülmeyerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/352 E., 2022/194 K.

HÜKÜM/KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve temyiz incelemesinden geçen sözleşmenin feshi davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili arsa sahipleri ile davalı yüklenici arasında 23.11.2012 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre dairelerin süresinde teslim edilmediğini ileri sürerek, sözleşmesinin geriye etkili şekilde feshini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların iş bu davayı ikame etmekte hukuki menfaati bulunmadığını, davacıların fesih iradesinin müvekkili tarafından kabul edildiğinden feshin gerçekleştiğini, sürecin haksız fesih ile sonuçlanmasına davacıların sebebiyet verdiğini, davacılar tarafından verilmesi gereken tapuların müvekkiline verilmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 30.11.2015 tarihli, 2015/185 Esas, 2015/366 Karar sayılı kararı ile, davalılarca Antalya 10 Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2015/483 Esas sayılı dosyasında açılan davada, sözleşmesinin feshinden dolayı yükleniciye isabet edecek dairelerin rayiç bedellerinin aksi takdirde imalat bedelinin tahsilinin talep edildiği ve davanın da derdest olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Mahkeme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

2.Yargıtay (kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 18.09.2019 tarihli, 2016/3907 Esas, 2019/3692 Karar sayılı ilamı ile, "Davacılar tarafından 11.05.2015 tarihinde açılan iş bu davanın usulden reddine neden olan davalılar tarafından Antalya 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2015/483 Esas sayılı dosyasına konu dava ise, 04.06.2015 tarihinde açılmıştır. Davalılar tarafından sözleşmenin feshine dayalı alacakların tahsiline ilişkin açılan davanın asıl davadan sonra açıldığı göz önünde bulundurularak aralarında hukuki ve fiili irtibat var ise davaların birleştirilerek yargılamaya devam edilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır" gerekçesiyle davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmediği belirtilerek, kararın davacılar yararına bozulmasına karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, "davacılar vekili, 23.11.2012 sözleşme çerçevesinde hiç imalat yapılmadığını ileri sürmektedir. Kepez Belediyesi ile yazışmalar yapılmış, 23.11.2012 den sonraki dönem için ... tarafından yapılmış herhangi bir imalata ya da onun imzasının olduğu herhangi bir belgeye rastlanmamıştır. Antalya 14. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2013/467 E. sayılı dosyasında sözleşme konusu inşaat alanından fayans çalınması nedeniyle Mert Kök isimli kişi hakkında bir kamu davası görülmüştür. Suç tarihi 29.06.2013 olarak yer almaktadır. Önceki yüklenici ..., o davada şikayetçi konumundadır. İfadesinde inşaatın sahibi olduğunu bildirmiştir. Yine tanık ... da kendisine ait arsada ...'ın müteahhit olarak inşaat yaptığını açıklamıştır. Bu veriler 23.11.2012 tarihli sözleşmeye göre, ... tarafından herhangi bir imalat yapılmadığını, mevcut imalatın önceki müteahhit ... tarafından yapıldığını göstermektedir. Yine müteahhitlik belgesi olmayan ..., 06.10.2021 tarihli oturumda isticvap edilmiştir. Davalı, müteahhit yetki belgesi için o zaman müracaat ettiğini, ancak belgeyi almadığını, müracaat sonucunun ne olduğunu bilmediğini, daha sonra müteahhitlik de yapmadığını bildirmiştir. Müteahhit belgesi olmayanlar müteahhitlik de yapamazlar. Davacı, bu şekildeki fiili ve hukuki karineye istinat etmektedir. Davalı, müteahhit belgesi olmamasına karşın, imalatı kendisinin yaptığını savunduğuna göre, ispat ödevi onundur. Ancak davalı, imalatı kendisinin yaptığına dair herhangi bir ispat aracı göstermemiştir. Yemin teklif etme hakkı hatırlatılmış, ancak davalı vekili, bu hakkı kullanmayacaklarını bildirmiştir. Böyle olunca, %80 seviyede kalan tüm imalatın önceki müteahhit ... tarafından yapıldığı, 23.11.2012 tarihli sözleşmeye göre, ...'ın herhangi bir imalatının bulunmadığı kabul edilmiştir. 23.11.2012 tarihli sözleşme ... ile yapılmış olan sözleşmenin devri niteliğinde de değildir. İlk müteahhitle yapılan sözleşme, taraflarca sona erdirilmiştir. ... ile yeni ve bağımsız bir sözleşme akdedilmiştir. Yeni ve bağımsız sözleşmeye göre imalat yapılmadığına göre, ...'ın bu sözleşme nedeniyle hak talep etmesi de mümkün olamaz. Mevcut imalat nedeniyle hak talep edebilecek olan kişi ise, bunları imal eden eski müteahhittir" gerekçesiyle Davanın kabulüne,"Antalya ili, ..., ... Mahallesi, ... ada ... parseli konu edinen Antalya ....Noterliği'nin 23.11.2012 tarih ve ... yevmiye sayılı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili feshine" karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde, davanın Antalya 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2015/ 483 E. sayılı dosyası ile görülmekte olan dava ile birleştirilmesine yönelik Yargıtay (kapatılan) 23.Hukuk Diresinin 18.09.2019 tarihli kararının dikkate alınmadığını, ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki sözleşme ile tüm hak ve alacaklar ile kararlaştırılan bağımsız bölümlerin davalı yükleniciye ait olacak şekilde anlaşma yapıldığını, eski yüklenici ile davalı yüklenici arasındaki protokol ile sözleşme tarihinde var olan ve yaklaşık %30 seviyesinde bulunan imalatın ve inşaattan kaynaklanan tüm hak ve alacakların davacı yüklenici tarafından satın ve devir alındığını, davacı arsa sahiplerinin davalı yükleniciye ait olacağı kararlaştırılan bağımsız bölümleri yüklenicinin bilgisi dışında ve sözleşme tarihinden 2 ay sonra 3. kişilere sattığına ilişkin tapu kayıtlarını, yüklenicinin buna rağmen bilgisi dışında olması nedeniyle mal alımına ve imalatı gerçekleştirmeye devam ettiğini ve inşaatı %80 seviyesine getirdiğini ve bu durumu ortaya koyan fatura ve sevk irsaliyelerini değerlendirmeye almadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, arsa payı kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı sözleşmenin feshi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427 nci ve devamı maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddeleri

3. Değerlendirme

1. Mahkemece hükmüne uyulan Yargıtay (kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 18.09.2019 tarihli, 2016/3907 E. 2019/3692 K. sayılı bozma ilamında, "davacılar tarafından 11.05.2015 tarihinde açılan bu davanın davalılar tarafından sözleşmenin feshine dayalı alacakların tahsiline ilişkin açılan Antalya 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2015/483 Esas sayılı davası ile aralarında hukuki ve fiili irtibat var ise birleştirilerek yargılamaya devam edilmesi gerektiği" belirtilmiş, mahkemece bozmaya uyularak Antalya 10.Hukuk Mahkemesi'nin 2015/483 E.sayılı dosyasının temyize konu dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir. Daha sonra ise, 18.03.2022 tarihli duruşmada verilen ara kararı ile birleşen Antalya 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2015/483 Esas sayılı dosyasının tefrikine ve başka bir esasa kaydına karar verilmiştir.

2.Usuli kazanılmış hak, 1086 sayılı HUMK'un yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09.05.1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında tanımlanmış olup, İçtihadı Birleştirme Kararında; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hukuka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesinin usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup, kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir.

3. 6100 sayılı HMK'nın yürürlüğe giren ilk halinde usuli kazanılmış hakka yer verilmemişse de bu ilkenin uygulanması, Yargıtayın içtihatları ile HMK’nın 177/2. maddesine 22.07.2020 tarih ve 7251 sayılı Kanunun 18. maddesi ile yapılan ek düzenlemeye kadar devam etmiştir. Bu ek düzenleme ile “Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz” maddesi ile HMK’da hüküm altına alınmış olup usuli kazanılmış hakların korunacağı bu şekilde hükme bağlanmıştır.

4.Usuli kazanılmış hak kamu düzeni ile ilgili olması nedeniyle Yargıtayca da re'sen dikkate alınır. Yargıtayın bozma kararı nedeniyle doğan hak iki çeşit olup, (1) mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına kazanılmış hak, (2) bazı konuların bozma kararının kapsamı dışında kalması ile doğan usuli kazanılmış haklardır. Mahkemenin Yargıtay bozma kararına uymuş olması halinde bu uyma kararı ile bağlı olup, usuli kazanılmış hak ilkesi uyarınca lehine bozulan taraf yararına araştırma ve inceleme yapması zorunludur. Yargıtayın ve Dairemizin istikrarlı uygulamaları da bu yöndedir.

5.Bu anlatımlar çerçevesinde somut olay incelendiğinde; asıl dava ile Antalya 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/483 Esas sayılı dosyası arasında hukuki ve fiili irtibat olduğu mahkemece kabul edilerek, bozma ilamı gereğince davalar birleştirilmiştir. Bozma ilâmına uyulduğuna göre, bozmada belirtilen hususlar lehine olan taraf için usulü kazanılmış hak oluşturacağından mahkemece hükmüne uyulan bozma ilâmı uyarınca inceleme ve araştırma yapılması ve karar verilmesi zorunludur. Bu durumda yargılamaya devam edilerek oluşacak sonuç çerçevesinde asıl ve birleşen dava yönünden karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçe ile 18.03.2022 tarihli duruşmada verilen ara kararı ile birleşen davanın tefrikine karar verilmesi doğru olmamıştır.

6.Mahkemece yapılacak iş, aralarında fiili ve hukuki irtibat bulunan temyize konu dava ile Antalya 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/483 Esas sayılı dosyasının birleştirilerek yargılamaya devam edilmesi ve oluşacak sonuç çerçevesinde asıl ve birleşen davada karar verilmesinden ibarettir.

7.Bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

18.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.