"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/299 E., 2022/129 K.
DAVA TARİHİ : 29.06.2012
HÜKÜM : Kısmen Kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklı alacak isteminde verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı yüklenici arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereği davacıya ait parselden verilmesi gereken dairelerin başka parselden verildiğini, teslim edilen dairelerde kullanılan malzemenin sözleşmeye uygun olmadığını, dairelerin yüz ölçüm bakımından küçük olduğunu ileri sürerek, daireler arasındaki fark nedeniyle 300,000,00 TL, ve dairelerin geç teslim nedeniyle 90.000 TL olmak üzere toplam 390.000 TL'nin ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının taşınmazının sözleşmenin imzalandığı tarih itibariyle kadastro parseli olduğunu, komşu taşınmazlarla tevhit edilmediği takdirde tek başına inşaata elverişli olmadığını, tevhit neticesi oluşan yeni taşınmazın hissedarları ile yapılan anlaşmalar sonucu davacıya verilen bağımsız bölümlerin kat irtifakı kurularak davacı adına tescil edildiğini, müvekkili yüklenicinin sözleşmede belirlenen edimlerini süresinde yerine getirdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarihli ve 2013/15 Esas, 2015/281 Karar sayılı kararıyla; davacıya, kendisine ait parsel yerine başka parseldeki inşaattan daire verildiği, davacıya verilmesi kararlaştırılan daireler ile fiilen verilen dairelerin değerleri arasında 40.000,00 TL fark bulunduğu, sözleşmeye göre dairelerin teslim tarihinin 30.09.2009 olduğu, dava konusu dairelere 30.09.2011 tarihinde abonelik yapıldığı, davalı vekilinin duruşmada alınan beyanında 30.09.2011 tarihinin teslim tarihi olarak alınmasına herhangi bir itirazının bulunmadığı, davacı vekili bu tarihi teslim tarihi olarak kabul etmemiş ise de, davacının çocuklarının bu daireleri davacıdan habersiz olarak teslim almalarının ve 1-2 yıldır oturmalarının hayatın olağan akışına uygun olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabul ile 78.922,37 TL gecikme tazminatı ve 40.000 TL daireler arasındaki fark bedeli olmak üzere toplam 118.922,37 TL nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesi'nin 20.09.2018 tarih ve 2015/9327 Esas, 2018/4307 Karar sayılı ilamı ile; davacı vekilinin temyizi bakımından, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda her ayıplı imalat için ayrı ayrı nefaset hesaplanması gerekirken, denetime açık olmayacak şekilde toplam bir bedel takdir edildiği, bu haliyle raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı, bu nedenle mahallinde mülk bilirkişisi, inşaat mühendisi ve mimardan oluşan heyetle yeniden keşif ve inceleme yapılarak, davacı ve davalının kira ve nefaset farkına yönelik itirazları da dikkate alınarak denetime elverişli, ayrıntılı, gerekçeli rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği, davalı vekilinin temyizi bakımından ise, davalı yüklenici, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin imzalandığı tarihte davalı arsasına inşaat yapmanın mümkün olmadığı, davalı parselinin komşu parsellerle tevhit edildiği, tevhit işleminden dolayı gecikmenin meydana geldiği yönünde itirazlarda bulunduğu, inşaat yapımından önce tevhit işlemi de yapıldığına göre, mahkemece, tevhit ile ilgili yapılan işlemlerin başından itibaren incelenerek, yüklenicinin ruhsat alımına kadar olan sürede yaptığı işler belirlenip bu işlemlerin makul sürede yapılıp yapılmadığı değerlendirilmeden sözleşmedeki teslim süresinin geçirildiği gerekçesiyle kira tazminatına hükmedilmesi doğru olmadığı, oluşturulan bilirkişi heyetinden tevhit için gerekli makul sürenin teslim süresine eklenerek gecikme olup olmadığının belirlenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı yüklenicinin davacıya ait parsel yerine başka parseldeki inşaattan daire verdiği, sözleşme gereği davacıya verilmesi kararlaştırılan daireler ile fiilen verilen dairelerin değerleri arasında 21.615,00-TL fark bulunduğu, sözleşme tarihinin 04.04.2005 olduğu, tevhit ve ifraz işlemlerinin tamamlanma tarihinin ise 28.05.2008 olduğu, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre sözleşme tarihi ile tevhit ve ifraz işlemlerinin tamamlanma tarihi arasında geçen makul sürenin 2 yıl olabileceği, bu durumda sözleşmeye başlanması için makul tarihin 04.04.2007, sözleşmeye istinaden dairelerin teslim edilmesi gereken tarihin 04.04.2010 olarak kabul edilebileceği, daireler 30.09.2011 tarihinde teslim edildiğine göre dairelerin 1 yıl 5 ay 25 gün geç teslim edildiği, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye istinaden geç teslimlerinden kaynaklı kira tazminatının 50.487,06-TL olduğu gerekçesiyle toplam 72.102,06-TL tazminatın davacılara mirasçılık belgesindeki hisseleri oranında verilmesine, fazlaya ilişkin istemlerinin reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı mirasçıları vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; ayıplı imalatlar yönünden müvekkiller lehine bozma kararı verildiğini, bozma sonrasında yapılan keşif neticesinde hazırlanan ve mahkemece hükme esas alınan raporda belirtilen eksiklerin giderilmediği gibi ilk kararda hüküm altına alınan 40.000,00 TL’nin bozma sonrasında 21.615,00 TL'ye düşürüldüğünü, davalı tarafın bu yönde temyiz itirazı olmadığı halde miktarın düşmesinin usuli kazanılmış hakkın korunması ilkesine aykırı olduğunu, eksik ve ayıplı imalatlar yönünden bozma sonrası alınan raporda farklı imalatlar konusunda son derece yüzeysel davranıldığını sözleşmeye göre verilmesi gereken dairelerle ile verilen daireler arasında kapalı otopark ve ortak alanlarla ilgili farklılıkların hiçbir şekilde değerlendirmeye alınmadığını, yine sözleşme gereği verilmesi gereken dairelere yapılan pencereler, tabanlarına yapılan laminantlar ile verilen dairelerdeki pencere ve laminantlar arasında kalite farkı olduğunu, bilirkişilerce verilmesi gereken dairelerdeki imalatlarla verilen dairelerdeki imalatlar arasında tespit edilen farkların anormal olduğunu, sadece Bayındırlık birim fiyatlarına göre inşaat maliyetinden yola çıkarak hesaplandığını, ayrıca toplamda 21 m² lik eksiklik için öngörülen 4.305,00 TL bedelin çok düşük olduğunu, rakam belirlenirken dairelerin bulunduğu mahaldeki satış rakamlarının dikkate alınması gerektiğini, dairelerin teslimi ile ilgili olarak sözleşmede belirtilen sürelerin kesin süreler olduğunu, yüklenicinin bir tacir olduğu dikkate alındığında ruhsat için öngörülen 1 yıla hiç bir ilavenin yapılmaması gerektiğin temyiz nedeni olarak ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı kira tazminatı ile nefaset farkı bedelinin tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3 ncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428 nci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 440 ıncı maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanununun 97 nci, 355 inci, 470 ve devamı maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı mirasçıları vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Mahkemece bozmaya uyulduğuna göre, usulî kazanılmış hak ilkesi uyarınca bozma doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılıp karar verilmelidir. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir Temyiz eden tarafın lehine verilen bozma kararına uyan mahkeme artık temyiz eden tarafın önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm veremez.
Dairemizin önceki bozmasında ayıplı imalatlarla ilgili olarak davacılar lehine bozma yapıldığı, davalı tarafın bu yönde temyiz itirazı olmadığından bu hususta davacılar yararına usuli kazanılmış hak oluşturmuştur. Somut olayda mahkemenin ilk kararında ayıplı imalatlarla ilgili davacılara ödenmesi gereken bedelin. 40.000 TL olduğuna karar verilmiştir. Bozmadan sonra alınan bilirkişi raporlarında 21.615,00TL olarak belirlenmiş ve mahkemece ayıplı imalatlarla ilgili davacılara ödenmesi gereken bedelin 21.615,00 TL olduğuna karar verilmiştir. Ayıplı imalatlarla ilgili temyiz eden davacılar lehine verilen bozma kararına uyan mahkeme artık temyiz eden tarafın önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm veremez. Açıklanan nedenlerle; usuli kazanılmış hakka aykırı olacak şekilde hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Yukarıda (1) numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. (2) no.lu paragrafta açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacılar yararına BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden ilgilisine iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
17.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.