Logo

6. Hukuk Dairesi2022/4050 E. 2023/3691 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde, yüklenicinin imara aykırı inşaat yapması nedeniyle arsa sahibinin sözleşmenin feshi ve imara aykırı yapıların yıkımı talepleri hususunda taraf teşkili yapılıp yapılmayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: İmar mevzuatının kamu düzeninden olması ve imara aykırılıkların tespiti halinde mahkemenin re'sen bu yönde karar vermesi gerektiği, bu nedenle arsa sahiplerinin sözleşmenin feshi ve yapıların yıkımı talepleri için taşınmazda hissesi bulunan tüm hissedarların davaya dahil edilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/339 E., 2021/377 K.

DAVA TARİHİ : 10.09.2008

HÜKÜM/KARAR : Red

Taraflar arasında görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, davacılar vekilince duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 06.11.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..

Belli edilen günde gelen davacılardan ... ve ... gelmiş tebligata rağmen başka gelen olmamış. Davalılardan ... vekili Avukat ... ve davalı ... vekili Avukat ...'nin mazeret dilekçesi verdiği görüldü. Dayanağı bulunmayan mazeret dilekçesinin reddine karar verilerek onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan asillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; arsa sahibi müvekkilleri ile yüklenici davalılar arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, müvekkillerine verilmesi gereken bağımsız bölümün geç, eksik ve ayıplı bir şekilde teslim edildiğini, davalıların sözleşmede kararlaştırılan sayıdan daha fazla bağımsız bölüm inşa ettiğini, fazladan yapılan bu bölümlerden dolayı müvekkillerine bedel ödenmesi gerektiğini ve teslim edilen dairenin sözleşmede öngörülenden daha küçük olması nedeniyle uğranılan zararın tazmin edilmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere fazladan yapılmış sekiz adet dairenin davacılar hissesine düşen nakdi karşılığı olarak 50.000,00 TL’nin, eksik ve ayıplı imalat için 3.500,00 TL, gecikme nedeniyle rayiç kira bedeli olarak 6.500,00 TL, dairenin m² olarak eksik teslim edilmiş olması nedeniyle maliyet farkı olan 40.000,00 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; 17.04.2012 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 179.073,07 TL’ye çıkarmıştır.

II. CEVAP

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davacının iddialarının doğru olmadığını, dairenin süresinden bile önce tam ve eksiksiz bir şekilde teslim edildiğini, fazladan yapılan dairelerin imara aykırı olması nedeniyle ekonomik bir değer yaratmadığından bu kısımlarla ilgili bir talepte bulunulamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davacının iddialarının doğru olmadığını, dairenin süresinden bile önce tam ve eksiksiz bir şekilde teslim edildiğini, fazladan yapılan dairelerin imara aykırı olması nedeniyle ekonomik bir değer yaratmadığından bu kısımlarla ilgili bir talepte bulunulamayacağını, ayrıca fazladan yapıldığı iddia edilen dairelerden sözleşme imzalandığı esnada davacıların haberdar olduklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 21.12.2012 tarihli ve 2008/273 Esas, 2012/517 Karar sayılı ilamıyla, davacılara dairenin geç, eksik ve ayıplı imalat ile teslim edildiği ispat edilmediğinden bu taleplerin haklı olmadığı, ancak fazladan imal edilen dairelerden dolayı 133.333,33 TL bedele ve davacılara verilen dairenin sözleşmeye göre küçük imal edilmesinden dolayı 45.739,74 TL değer farkına hak kazandıkları gerekçesiyle, 179.073,00 TL’nin davalılardan tahsiline, davacıların diğer taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 07.10.2013 tarih ve 2013/3480 Esas, 2013/6139 Karar sayılı ilamı ile, diğer temyiz itirazlarının reddi ile, fazla yapılan bağımsız bölümlerin onaylı projesine ve yapı ruhsatına aykırı olarak yapıldıkları, bu bağımsız bölümlerin yasal hale getirilme imkanının bulunmadığı, imar mevzuatına aykırı ve kaçak nitelikteki bu bölümlerin herhangi bir ekonomik değeri bulunduğundan bahsedilemeyeceği ve yasal hale gelme imkanı bulunmayan bu bölümlerin ancak kâl’inin istenebileceği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 23.05.2014 tarihli ve 2014/67 Esas, 2014/140 Karar sayılı ilamıyla, fazla yapılan bağımsız bölümler yönünden tazminat talebi mümkün olmadığından bu bölümler için davanın reddi, imar ve ruhsata aykırı yapılan fazla dairelerin kal'i teknik açıdan mümkün olmadığından kâl konusundaki talebin reddi, davacılara inşa edilen bağımsız bölümün sözleşmede kararlaştırılandan eksik alanlı olması nedeniyle alan farkının tahsili gerektiği gerekçeleriyle, davanın kısmen kabulü ile 45.739,74 TL tazminatın dava tarihinden yasal faiziyle davalılardan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalılardan ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 24.11.2015 tarih ve 2015/440 Esas, 2015/7550 Karar sayılı ilamı ile, davalı ... vekilinin tüm, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile, mahallinde keşif yapılarak, bilirkişilerden rapor alınmak suretiyle, sözleşme konusu yapıdaki imara ve onaylı projesine aykırılıkların kâl suretiyle giderilip giderilemeyeceğinin açıkça belirlenmesi, aykırılıkların kâl suretiyle dahi giderilemeyeceğinin anlaşılması halinde yüklenicinin sözleşmeye, projesine ve imar mevzuatına aykırı bir yapı gerçekleştirmesi ve yapıya yapı kullanma izin belgesi alınamayacağının ortaya çıkması söz konusu olacağından, arsa sahibinin böyle bir yapıyı kabul etmek zorunda olmayıp, sözleşmeden dönülmesine ve yapının kâl'ine, kâl nedeniyle oluşacak zararın hesaplattırılarak hüküm altına alınmasına ve yüklenici tarafa geçirilen tapu paylarının davacıya iadesine, alan farkı nedeniyle arsa sahiplerince talep edilen miktarın reddine karar verilmesi, kâl yoluyla yasal hale getirilebileceğinin anlaşılması halinde ise şimdiki gibi karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.

D.Karar Düzeltme Kararı

1. Bozma kararına karşı süresi içinde davalılardan ... vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 09.05.2019 tarih ve 2016/4335 Esas, 2019/1837 Karar sayılı ilamı ile, 7143 sayılı Kanunun 16. maddesine göre kaçak yapılarla ilgili bir düzenlemeye gidildiği, sözleşme konusu yapıdaki imara, projeye aykırılıkların 7143 sayılı Kanunun 16. maddesi uyarınca giderilmesi konusunda taraflarca müracaat yapılıp yapılmamasının önem arz ettiği, anılan mevzuat uyarınca müracaat olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekçesiyle, mahkeme kararının değişik gerekçe ile bozulmasına karar verilmiştir.

E. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu, davacının, müspet zarar kapsamındaki alan farkından kaynaklı tazminat talebinin binanın yasal olmaması ve ekonomik değerinin bulunmaması sebebiyle hukuka uygun olmadığı, zira binanın kâl ile yasal hale getirilmesinin mümkün olmadığı, binaların yasal hale gelme ihtimalinin kalmadığı, davacının terditli talebi olan sözleşmenin feshi ile kâl nedeniyle oluşacak zararın muhatabının davalı yükleniciler olduğu, ancak kâl talebinin muhatabının dava konusu parsele inşa edilen tüm blok malikleri olduğu, kayıt maliklerine husumet yöneltilmeksizin kal kararı verilmesinin mümkün olmadığı, yine tapu iptal tescil talebinin muhatabının ise davalıların hisselerini devrettiği dava dışı üçüncü kişiler olduğu, bozma kapsamı dışında bırakılan ancak kamu düzenini ilgilendiren taraf teşkili hususunda mevcut dosya kapsamı itibariyle karar verilmesi gerektiği, taraf teşkili sağlanmaksızın dinlenmesi mümkün olmayan tapu iptal ve tescil ve kâl taleplerinin pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; yargılamanın hangi talepleri yönünde ilerleyeceği belirsiz durumdayken tüm kat maliklerini davaya dahil etmelerinin usul ekonomisine aykırı olduğunu, taraf teşkili dava şartlarından olup, bu şart sağlanmadan davanın esasına girilmeden önce dahili davalı dilekçesi için mahkemece resen tarafımıza süre verilmesi gerektiğini, İmar Yasası gereğince yapıların onaylı projelerine ve yapı ruhsatına uygun şekilde yapılmasının zorunlu olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmede yüklenicinin inşaatı “anahtar teslimi” şeklinde yapacağının kararlaştırıldığını, bu kavramın inşaatın alınan yapı ruhsatı ve eki projelerine uygun şekilde yapılıp, yapı kullanma izin belgesinin alınmasını ifade ettiğini, davalıların yapının imara uygun hale gelmemesinde kusursuz olduğunu ispatlayamadığını, davalı yüklenicilerin kusurlu ifa imkansızlığı nedeniyle davacı arsa sahibinin müspet zararını tazmin etmekle yükümlü olduğunu, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin temerrüde bağlı olarak geriye etkili sona ermesi gerektiğini, binanın yıkılması ve tazminat taleplerinin birbirine bağlı olmadığını, davalılar kendi kusurlarıyla ifayı imkansızlaştırdıkları için tazminat taleplerinin kabulünün gerektiğini, imar durumuna ve ruhsata aykırı yapılan fazla dairelerin kâl’inin teknik açıdan mümkün olmadığını, taleplerinin açık olduğunu, projeye aykırılığın projeye uygun hale getirilmesinin mümkün olmaması halinde, yapının tamamının kâl’ini ve kâl nedeniyle müvekkilin uğrayacağı zararın tazminini talep ettiklerini, binanın tadilat projesine aykırı olması ve ruhsata bağlanma olasılığının bulunmaması, fazla dairelerin kâl’inin teknik açıdan mümkün olmaması davalıların kendi paylarına düşen taşınmazları satıp, milyonlarca gelir elde ettiği gerçeğini değiştirmeyeceğini, onaylı projesine ve imar durumuna aykırı olarak imar edildiğinden ortada hukuken bir binanın varlığından söz edilemeyeceğini, sözleşmenin geriye doğru feshi ile arsa sahibinin oluşan menfi ve müspet zararlarının giderilmesi gerektiğini, yüklenicinin kaçak olarak kat artışı sağlaması sonucu kal mümkün olmuyorsa, taraflar arasında bu artışın sözleşme hükümleri oranında paylaştırılması gerektiği belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3/2. maddesi atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427 ve devamı maddeleri, 818 sayılı Borçlar Kanununun 355 ve devamı maddeleri

3. Değerlendirme

1. Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti ise, dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise def'i değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve taraflar ileri sürmemiş olsalar bile mahkemece re'sen nazara alınmasıdır.

Bu durumda mahkemece yapılacak iş, imar mevzuatının kamu düzeninden olduğu ve İmar Yasası'na aykırılık teşkil eden hususların varlığının tespit edilmesi halinde re'sen bu doğrultuda hüküm verilmesi gerektiği göz önünde bulundurularak, davacı arsa sahiplerinin geriye etkili fesih ve blokların kal’i talepleri yönünden taşınmazda hissesi bulunan tüm hissedarların davaya dahil edilip taraf teşkili sağladıktan sonra oluşacak uygun sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış kararın bozulması uygun görülmüştür.

2.Bozma nedenine göre, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1. Temyiz olunan Mahkeme kararının davacılar yararına BOZULMASINA,

2. Bozma nedenine göre davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunmayan davacılar yararına duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Peşin alınan harcın istek halinde ilgililere iadesine,

Karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

06.11..2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.