"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/347 E., 2022/1045 K.
HÜKÜM : Başvurunun Kabulüyle Davanın Reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/240 E., 2019/803 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulüyle yeniden karar verilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında 02/08/2013 tarihli izcilik kampları modernizasyonu ve yapım işi sözleşmesi imzalandığını, davalı tarafından arsa temini tamamlanmadan ihaleye çıkıldığını ve sözleşme imzalanmasına karşın yer tesliminin yapılmadığını, iş için gerekli personel ve ekipmanı hazır bulunduran müvekkili için haklı fesih nedenlerinin doğduğunu, sözleşmenin haklı feshi sonucunda müvekkilinin maddi ve manevi zararının oluştuğunu ileri sürerek, mahrum kalınan kâr nedeniyle 1.000,00 TL, sözleşmenin yapılması nedeniyle harcanın masraflar olduğundan menfi zarar kapsamında 1.000,00 TL, iş deneyim belgesini alamaması nedeniyle şimdilik 1.000,00 TL ve 50.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunulduğunu ileri sürerek, 28/10/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile 104.955,89 TL menfi zarar ve 522.100,00 TL müspet zarar olmak üzere toplam 680.055,00 TL'nin sözleşmenin yapıldığı tarihten itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 02/08/2013 tarihinde imzalanan sözleşmenin yapılmasından 4 yıl sonra yapılan talebin haksız olduğunu, ihalenin yapıldığı dönemde, köy tüzel kişiliğine ait olup İdareye tahsis edilen arazinin mülkiyetinin, sonradan Büyükşehir Belediyesi Yasasında yapılan değişiklikle ilçe belediyesine geçtiğini, köylülerin yatırıma karşı çıkması nedeniyle yer tesliminin yapılamadığını, geçen sürede başka arsa bulunamaması nedeniyle, idare ve yüklenici kusurundan kaynaklanmayan bu halin mücbir sebep kabul edilerek, işin 4735 sayılı Yasa'nın 24. maddesi kapsamında tasfiye edildiğini, iş yeri teslimi yapılmadığından, SGK dan işyeri numarası alınmadığını, şantiye kurulmadığını, dolayısıyla personel ve şantiye gideri olmadığını, şahsın kusuru olmaması nedeniyle yasaklama işlemi yapılmadığını, iş deneyim belgesi alma hakkı doğmadığını, arsanın sözleşme yapıldığı dönemde idareye tahsisli olduğunu, sonradan Yasa değişikliği nedeniyle ve elde olmadan tahsisin iptal edildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; müspet zararın sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarar olduğu, kar mahrumiyetinin de müspet zararın içinde olduğu, bilirkişi raporuna göre davacının müspet zararının 522.100,00 TL olduğu, müspet zarar niteliğinde olan kâr kaybı zararına hükmedildiğinde, bu kâr miktarının elde edilmesi için yapılması gereken masraflardan oluşan menfi zarar tutarının ayrıca talep edilemeyeceği bu durumda davacının müspet zarar talebinin yerinde olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davacının menfi zarar talebinin ve iş deneyim belgesi verilmesinin idari nitelikte bir işlem olduğu ve bu bakımdan idari makamları belirli biçimde işlem tesisine zorlayıcı nitelikte karar verilmesi mümkün olmadığı, davacının iş deneyim belgesinin verilmesi talebinin ve davada manevi tazminatın şartları oluşmadığı gerekçesiyle, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; eksik inceleme ile karar verildiğini, mücbir sebep, ifa imkansızlığı konularının incelenmediğini, davanın öncelikle tüketilmesi zorunlu idare başvuru yolları tüketilmeden açılması nedeniyle usulden reddi gerektiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşme konusu köy tüzel kişiliğine ait arsanın davalı genel müdürlüğe tahsisinin yapılmış olduğunu, tahsisli arsa üzerinde ihale yapılıp, sözleşme imzalandıktan sonra Büyükşehir Belediyeleri Yasası nedeniyle arsanın mülkiyetinin köy tüzel kişiliğinden çıkarak Manavgat Belediye Başkanlığı'na geçtiğini, bu hususun mücbir sebep kabul edilerek, sözleşmenin 03/05/2017 tarihinde tasfiye edilerek kesin teminatın iade edildiğini, yer teslimi yapılamadığı için davacının personel giderleri ve şantiye giderlerinin olmadığını, idarenin yüklenici hakkında yasaklama kararı uygulamadığını, manevi tazminat talebinin yerinde olmadığını, idarenin KİK'nun 62/c maddesine uygun şekilde ihaleye çıktığını, idarenin yasaya uygun işlem yaptığını, mahrum kalınan kar ve maddi zarar için belirsiz alacak davası açma koşullarının oluşmadığını, bilirkişi raporunda hukukçu bir bilirkişi bulunmaması nedeniyle dava konusunun hukuki boyutunun incelenmediğini, ifa imkansızlığının bulunduğunu ve bunun kararda değerlendirilmediğini, bilirkişi raporundaki hesaplamaların fahiş ve haksız ve yersiz hesap kalemleri olduğunu, avans faizine hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davaya konu inşaat yapım sözleşmesinde nakit bedel ödenmesi kararlaştırıldığından feshin tek taraflı irade beyanıyla ve bu irade beyanının karşı tarafa ulaşmasıyla hukuki sonuç doğuracağı, sözleşmenin feshi halinde fesheden tarafından ve somut olayda olduğu gibi feshedenin yüklenici olması halinde feshin haklı olup olmadığına bakılmaksızın gerçekleştirilen imalât bedeli ile haklı fesih halinde menfi zararların ödetilmesi talep edilebileceği, sözleşmede aksi kararlaştırılmış olmadıkça müspet zararların tazmini istenemeyeceği, taraflar arasında yüklenici tarafından da sözleşmenin feshi halinde kâr kaybı ya da müspet zararların isteneceğine dair hüküm bulunmadığı, sözleşmede aksi kararlaştırılmadığından davacı yüklenicinin müspet zarar kapsamındaki kâr kaybı alacağı talebinin reddinin gerektiği gerekçesiyle istinaf başvurusunda bulunanın sıfatı gözetilerek oluşan müktesep haklar da dikkate alınarak yeniden karar verilmesi suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde;dava dilekçesini tekrar ederek, eksik inceleme ile karar verildiğini, davanın kabul edilmesi gerektiğini temyiz sebepleri olarak ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, eser sözleşmesinin feshi nedeniyle menfi, müspet zarar ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369/1. ile 370 ve 371. maddeleri,
3. Değerlendirme
1. Usulü kazanılmış hak kavramı anlam itibariyle, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir. Usulü müktesep hak müessesesi kanunda düzenlenmiş olmamakla beraber davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Usulü kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir. (09/05/1960 T., 21/9; 04/02/1959 gün 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı)
Eldeki davada, İlk Derece Mahkemesince davacının müspet zarar talebi kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince davada müspet değil de menfi zarara hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle, davacının kararı istinaf etmediği gözetilerek, davalı lehine usulü kazanılmış hak doğduğundan davanın reddine karar verilmiştir. Oysa İlk Derece Mahkemesi kararında davacı bakımından daha lehe olan müspet zarara hükmedilmiş olduğundan davacının kararı istinaf etmemesi davalı lehine usulü kazanılmış hak oluşturmaz.
Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde istinaf başvurusunda bulunanın sıfatı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2. Bozma nedenine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle
1. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA,
2. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına
Peşin alınan temyiz harcın istek hâlinde ilgilisine iadesine,
Dosyanın kararı veren Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
12.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.