Logo

6. Hukuk Dairesi2023/125 E. 2024/2316 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan imalat bedelinin tahsili davasında davalının pasif husumetinin olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı ile davalı arasında imalat bedelinin tahsilini gerektirecek bir sözleşmesel ilişkinin bulunmadığı, davalının davaya konu sözleşmenin tarafı olmadığı ve davalının pasif husumetinin bulunmadığı gözetilerek yerel mahkemenin zamanaşımı nedeniyle davanın reddine ilişkin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1765 E., 2022/1856 K.

HÜKÜM/KARAR : Başvurunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/252 E., 2021/137 K.

Taraflar arasında açılan kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan imalat bedelinin tahsili talebine ilişkin davadan dolayı yapılan yargılama sonunda mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı ... arasında, şahsa ait ..., ..., 19 Pafta, 3756 sayılı parsel sayılı taşınmaz üzerinde inşaat yapmak üzere ... 17. Noterliği'nin 11/06/1996 tarih ve 13973 yevmiye sayılı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdedildiğini, davalı ...'ın sözleşme konusu taşınmazı ve sözleşmeyi temlik alan son şahıs olduğundan davanın kendisine karşı açıldığını, sözleşme uyarınca, arsa sahibi, arsanın 159/289 hissesini, yüklenici olan müvekkiline devretmeyi kabul ettiğini, müvekkilinin sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirerek inşaatı büyük ölçüde tamamladığını, ancak arsa sahibi tarafından müvekkilinin hakkı olan hisselerin devredilmediğini, müvekkili tarafından ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1998/1061 Esas sayılı dosyası ile tapu iptal ve tescil talepli dava açıldığını ancak davanın reddine karar verildiğini, kesinleşen bu mahkeme kararına göre tapu iptal ve tescile hak kazanmayan müvekkilinin imalat bedellerini talep etme hakkı bulunduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL alacağın, sözleşmenin fesih kararının kesinleştiği 05/05/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazında bulunarak davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının imalat bedeli isteminin kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayandığı, niteliği itibariyle iş bu sözleşmenin bir eser sözleşmesi olduğu, zamanaşımı süresinin sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 126/4. maddesi ve 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 147/6. maddesi gereğince 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, uyuşmazlığın sözleşmenin geriye etkili olarak feshedilmesinden dolayı eser sözleşmesinden kaynaklanmadığı kabul edilse dahi her alacağın 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacakları teslim ile istenebilir hale geleceğinden zamanaşımı süresinin teslim tarihinde başlayacağı, ancak kesinleşmiş mahkeme kararı uyarınca ... 17. Noterliği'nin 01/06/1996 tarih ve 13793 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili olarak feshedildiği, bu kapsamda zamanaşımı süresinin en geç kesinleşme tarihinde işlemeye başladığı, sözleşmenin feshi istemiyle davanın açıldığı 17/03/2005 tarihi ile verilen fesih kararının kesinleştiği 04/07/2008 tarihlerinden sonra Kanunun öngördüğü 5 ve 10 yıllık zamanaşımı sürelerinin dolduğu gerekçeleriyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV.İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepler

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının cevap dilekçesinin yasal süresinde ibraz edilmediğini, bu nedenle zamanaşımı itirazında bulunma hakkını kaybettiğini, aksi yöndeki ilk derece mahkemesinin kararı hukuka aykırı olduğunu, zamanaşımı itirazının kötü niyetli olduğunu, davalı yanca taşınmaz ile ilgili olarak yapı kayıt belgesi alındığını, bu suretle müvekkili tarafından yapılan inşaatın tekrar hukuka uygun hale geldiğini, müvekkilinin inşaat bedellerini talep etme hakkının doğduğunu, davalının müvekkili tarafından inşa edilen binanın bedelini müvekkiline ödemediği müddetçe zamanaşımı süresinin işlemeyeceğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; mahkemece davalıya dava dilekçesinin tebliğinin usulsüz olduğu, bu halde dava dilekçesinin davalıya tebliğ tarihinin dava dilekçesinin davalı tarafından bizzat tebliğ alındığı 20/12/2019 tarihi olarak kabul edilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, davalı yanca süresi içerisinde verilen cevap dilekçesiyle zamanaşımına def'inde bulunulduğu, davanın dayanağı olan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshini ilişkin mahkeme kararının 04/07/2008 tarihinde kesinleşmesine rağmen, eldeki davanın TBK’nın 147/6. maddesinde düzenlenen 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra 04/10/2019 tarihinde açıldığı tespit edildiğinden mahkemece bu gerekçeyle davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmesinin isabetli olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf sebepleri ve re'sen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan imalat bedelinin tahsili talebine ilişkin davadır.

2. İlgili Hukuk

HMK 127. madde, Tebligat Kanunu 21. madde, TBK 147. madde ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

Uyuşmazlığın çözümü bakımından “sıfat” kavramı hakkında kısa bir açıklama yapılmasında yarar vardır.

Sıfat, dava konusu kılınan sübjektif hakla davanın tarafları arasındaki ilişkiyi ifade eder ve dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilmiş kişilerin maddi hukuk bakımından gerçekten hak sahibi veya yükümlü konumunda bulunup bulunmadığına ilişkin bir kavramdır (Tanrıver, Süha, Medeni Usul Hukuku, Cilt 1, Ankara, 2016, S. 512).

Davacı tarafta yer alan taraf için aktif dava sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, "sıfat" yerine "husumet" terimi de kullanılmaktadır. Sıfat, dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu sübjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece resen göz önünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davacı ya da davalı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi, davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def'i de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vâkıf olunduğu takdirde re'sen nazara alınması gerekli hukukî bir durumdur (Kuru, Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt 1, İstanbul, 2001, s. 1157 vd.).

Bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık değerlendirilecek olursa; davaya konu noterde düzenleme şeklinde yapılan gayrimenkul satış vaadi incelenmesinde, söz konusu sözleşmenin davacı ile dava dışı ... arasında akdedildiği anlaşılmaktadır. Davacı yanca her ne kadar ilgili sözleşmeye dayanılarak imalat bedellerinin tahsili için davalı ... aleyhine dava açılmış ise de, davacı ile davalı arasında akdedilen herhangi bir inşaat sözleşmesi veya devir sözleşmesinin varlığı davacı yanca iddia ya da ispat olunmamıştır.

Bu halde mahkemece; davalının pasif husumet iddiası öncelikle değerlendirilerek, karar verilmesi gerekirken, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi hatalı olmuş, bu durum bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.