Logo

6. Hukuk Dairesi2023/1379 E. 2024/4632 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Eser sözleşmesinin haksız feshinden kaynaklanan mahrum kalınan kârın tazmini isteminin kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı yüklenicinin iş programının gerisinde kalması ve sözleşme konusu işin eksik bırakılması nedeniyle sözleşmenin feshinde kusurlu olduğu, davalı idarenin de fesihte usule uygun işlem yapmaması nedeniyle kusurlu olduğu, tarafların ortak kusurlu olması halinde müspet zarar kapsamında kâr kaybı istenemeyeceği gözetilerek, istinaf mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/434 E., 2023/65 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/326 E., 2020/474 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyize konu edilen kararda dava değerinin duruşma sınırının altında olduğu anlaşılmıştır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacı vekilinin duruşma isteğinin reddine, temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

1-İlk Derece Mahkemesince; eser sözleşmesinin haksız feshinden kaynaklanan mahrum kalınan kâr nedeniyle oluşan alacak ve manevi tazminat istemlerine ilişkin davada, davalı idare tarafından süresinden önce fesih işleminin yapılmış olduğu, süresinin beklenilmesi halinde işlerin tamamlanmasının mümkün olacağı, davacının, işin tamamlanmasına kadar geçecek 207 günlük sürede 9.057.369,25 TL/333 gün x 207 gün=5.630.256,56 TL'lik daha bir iş bedeline hak kazanabileceği, fesih sebebiyle bu tutardan mahrum kaldığı, bu bedelin fesih nedeniyle yapılamayan bir gelir tutarı olduğu, Yargıtay’ın içtihatlarına göre elde edilemeyen hasılat belirlenebilmişse; bu bedel esas alınarak ve %25 kâr oranı nazara alınarak kâr kaybının belirlenebildiği, bu bedele göre sağlayabileceği net kârın hesabında iş bedelinin %5’i nispetinde hesaplama yapıldığı, buna göre davacının feshedilen sözleşmeden elde edebileceği kar miktarının 5.630.256,56 TL x %5 =281.512,83 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, 281.512,83 TL maddi tazminatın 100.000,00 TL’sine 24.04.2017 dava tarihinden itibaren, bakiyesine 04.05.2017 ıslah tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

2-İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davalı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi'nce, davacının iş programının gerisinde kaldığı, sözleşme kapsamında olduğu anlaşılan otokorkuluk imalatının, trafik ve can güvenliği yönünden Manisa Valiliği Alaşehir Bölge Trafik Denetleme Amirliği'nin 08.01.2016 tarihli ve İl Emniyet Müdürlüğü'nün 11.01.2016 tarihli yazıları ve bu yazı doğrultusunda davalıya gönderilen yazı sonrasında davalı tarafça ikmal edilmiş olmakla, davacı yönünden sözleşme kapsamında eksik bir imalat kalemi olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu sebeple davacının sözleşmenin feshinde kusurlu olduğu, davalı tarafça da sözleşme ve ekleri hükümlerine uygun olarak süreli ihtar gönderilip fesih işlemi yapılması gerekirken, bu hususlara uygun işlem yapılmadığı, bu nedenle davalının da fesihte kusurlu olduğu, tarafların sözleşmenin feshinde ortak kusurlu olduklarının kabulü gerektiği, fesihte tarafların birlikte kusurlu olmaları halinde müspet zarar kapsamında kâr kaybı istenmesi mümkün olmadığı, her iki taraf kusurlu ise (ortak kusur) birbirlerinden tazminat talebinde bulunamayacakları ve sadece birbirlerinin mal varlıklarına kazandırdıkları artı değeri sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep edebilecekleri,bu durumda, mahkemece sözleşmenin feshinde tarafların ortak kusurlu olmaları nedeniyle davacının mahrum kalınan kâr talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle, başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.

3-Bu karara karşı süresinde davacı vekilince temyiz yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Kamu düzenine aykırılık hallerinin re'sen gözetildiği, istinaf nedenleriyle sınırlı ve usulüne uygun olarak istinaf inceleme ve denetiminin yapıldığı; dosya içeriği, kararın dayandığı gerektirici sebepler ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, yine; davacı yüklenicinin iş programının gerisinde kaldığı, sözleşme kapsamında yeralan otokorkulukların davalı idarece gönderilen ihtarname ile talep edilmesine ve trafik, can ve mal güvenliği bakımından arzettiği öneme rağmen yüklenici tarafından yapılmayarak bu işin eksik bırakıldığı anlaşılmakla, davacı vekilinin tüm temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi kararına ilişkin davacı vekilinin tüm temyiz sebeplerinin reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan kararın ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 05.12.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.