Logo

6. Hukuk Dairesi2023/1434 E. 2023/4379 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sıra cetvelinde yer alan davalı alacağının muvazaalı olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı alacaklı, alacağının dayanağı olan bononun her zaman düzenlenebilir nitelikte olması ve takipten önce düzenlenen belgelerle alacağın varlığını ispatlayamaması nedeniyle, muvazaa iddiasını çürütememesi gözetilerek, yerel mahkemenin sıra cetvelinde davalıya ayrılan paydan davacı alacağının ödenmesine dair kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1001 E., 2022/1485 K.

DAVA TARİHİ : 28.03.2018

HÜKÜM/KARAR : Kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/152 E., 2019/67 K.

Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili bankanın kredi alacağından dolayı borçlu aleyhine takip yaptıklarını, borçlunun adına kayıtlı taşınmazı muvazaalı olarak başkasına devretmesi nedeniyle, tasarrufun iptali davası açtıklarını, davanın kabulüne karar verildiğini, taşınmazın müvekkilinin alacağına mahsuben satıldığını, düzenlenen sıra cetvelinde 1. sırada davalı alacağına yer verilerek ihale bedelinin dosyaya yatırılmasına ve davalı dosyasına ödenmesine karar verildiğini, davalı alacağının 950.000, 00 TL lik senede dayandığını, bu senedin her zaman düzenlenmesinin mümkün olduğunu, davalının müvekkili bankanın takibinden sonra takip yatığını, borçlunun davalı takibine itiraz etmediğini, müvekkilin takibine itiraz ettiğini, yine davalının açtığı tasarrufun iptali davasını takip etmeyerek daha çabuk sonuçlanmasını sağladığını, borçlunun 8 taşınmazını muvazaalı olarak sattığını, açılan tasarrufun iptali davalarının müvekkili banka lehine sonuçlandığını, davalı ve borçluyu aynı avukatın temsil ettiğini, kabul anlamına gelmemek üzere müvekkili ihtiyati haczinin daha önce olduğunu, müvekkilinin hacze iştirak hakkının da bulunduğunu ileri sürerek davalı alacağının muvazaalı olduğunun kabulü ile ihale bedelinin müvekkili alacağına mahsup edilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı ile borçlunun arkadaş olduklarını, sonradan aralarının bozulduğunu, aralarında alacak ilişkisi bulunduğunu, borçlunun sıra cetveline konu taşınmazı muvazaalı olarak başkasına devretmesi nedeniyle tasarrufun iptali davası açtıklarını, takibe konu senedin hatır senedi olarak verilmesine rağmen takibe konu edilmesi nedeniyle savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını, borçlunun adına kayıtlı çok sayıda taşınmazı bulunduğunu bunların hepsi ile ilgili muvazaa iddiasının ileri sürülmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı bakımından İİK 100. madde koşullarının da bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyadaki bilgi ve belgeler, toplanan deliller, İstanbul 23.İcra Müdürlüğünün takip dosyası, Bakırköy 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin tasarrufun iptali dosyası, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının dosyası kapsamından, davalının alacağının muvazaalı olduğuna dair iddianın ispatlanamadığı davalının alacağının gerçek bir alacak olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesinde ileri sürdüğü itiraz nedenlerinin yanı sıra muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün davalı alacaklıda olduğunu, davalının alacağının varlığını ve miktarını takipten önce düzenlenen belgeler ve usulüne uygun diğer belgelerle ispatlaması gerektiğini, davalı tarafın alacağının gerçek bir alacak olduğunu savunmasına rağmen alacağın varlığını kanıtlayacak herhangi bir belge ibraz edemediğini, davalı alacağını ispat edemediğinden davanın kabulü gerektiği halde reddine karar verilmesinin yasaya açıkça aykırı olduğunu istinaf nedeni olarak ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı alacağının, davalı alacağından daha önce doğduğu, muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün alacağına itiraz edilen davalı alacaklıya düştüğü, her zaman düzenlenmesi mümkün olan bononun, alacağın varlığını ispatlamaya yeterli olmadığı, davalının takip borçlusu Mustafa Kaan Kasapoğlu'ndan bonoda yazılı miktar kadar alacaklı olduğunu ispatlayamadığı, bonoya konu alacağın muvazaalı olduğunun kabulü gerekirken eksik inceleme ve hukuki yanılgı ile davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden hüküm kurularak davanın kabulü ile, sıra cetvelinde davalıya ayrılan paydan, eldeki dava dosyasından hükmedilecek yargılama gideri ve vekalet ücreti de dahil edilerek öncelikle davacının takip dosyasındaki alacaklarının ödenmesine, artan kısım bulunması halinde davalıya bırakılmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde; müvekkil ile borçlu arasında alacak ilişkisi bulunduğunu, bu bağlamda 950.000 TL bono alacağının tahsili için takibe geçildiğini, İcra takip dosyası incelendiğinde cebri icra işlemlerinin başlatılmış olduğunu, gayrimenkul satış işlemlerinin ise son aşamalara kadar ilerletildiğini, müvekkil tarafından tasarrufun iptali davası açıldığı ve takip edildiği, müvekkil ile borçlu arasında her ne kadar önceki süreçte bir arkadaşlık ilişkisi de bulunmaktaysa da, yurt dışında tamamen nakit bir borç ilişkisinden dolayı söz konusu bononun düzenlendiğini, borçlunun borcunu ödememesinden kaynaklı olarak şiddetli tartışmalar yaşandığını, aralarının bozulduğunu, arkadaşlık bağlarının koptuğunu ve bononun icra takibine konu yapıldığını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile taraflar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu varsayımında dahi borçlunun müvekkilin bildiği kadarı ile pek çok taşınmazı bulunduğunu, ancak borçlu iflas ettiğinden dolayı bu taşınmazların pek çoğunun banka yoluyla veya alacaklılar tarafından satışa çıkarıldığını, tüm dosyalarda böyle bir muvazaa ilişkisinin olmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını, müvekkilin icra takibi başlatmasının, borç ilişkisinin hakiki olduğunun varlığını ispatlar nitelikte olduğunu temyiz nedeni olarak ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muvazaa nedeniyle sıra cetveline itiraza ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 nci maddeleri, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 140 ve devamı maddeleri

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle ;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.