Logo

6. Hukuk Dairesi2023/1450 E. 2024/1804 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, davalı kooperatiften konut satın almak için davalılarla anlaştığını ve ödeme yaptığını, ancak konutun teslim edilmediğini ileri sürerek açtığı tapu iptali, tescil ve tazminat davasında, istinaf mahkemesinin çoğun içinde azda vardır ilkesini uygulayarak davalı kooperatif yöneticisinin sorumluluğuna gidip gidemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: İstinaf mahkemesinin, davacı tarafından talep edilmediği halde, çoğun içinde azda vardır ilkesine dayanarak davalı kooperatif yöneticisinin sorumluluğuna giderek hüküm kurmasının taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğu gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1806 E., 2022/1483 K.

HÜKÜM : Başvurunun Kabulüyle Davanın Reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2016/898 E., 2021/426 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali tescil ve tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulüyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin davalı kooperatiften konut satın almak için davalılar ile anlaştığını ve gerekli ödemeleri yaptığını, buna ilişkin ödeme makbuzlarının elinde olduğunu, ancak kendisine verileceği kararlaştırılan dairenin verilmediğini, müvekkilinin mağdur olduğunu ileri sürerek öncelikle 120 m² alanlı konutun müvekkili adına tesciline, bu mümkün olmadığı taktirde dairenin rayiç değerinde bedelin tahsiline ve verileceği belirtilen daireye yapmış olduğu masrafların tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili 07/11/2019 tarihli talep artırım dilekçesi ile, terditli taleplerinden belirsiz alacak niteliğindeki tazminat talebini 168.000,00-TL'ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Tasfiye Halinde S.S. ... cevap dilekçesiyle; davacının kooperatif üyesi olmadığını, üye kayıt defterinde isminin bulunmadığını, ödemeleri kooperatife değil, diğer davalılara yapmış olduğunu, kooperatif ile yapılan herhangi bir satış vaadi sözleşmesinin söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; dava ile ilgili taraf sıfatının olmadığını, Türk Ticaret Kanunu'na göre kooperatiflerin tüzel kişiliğe haiz olup davanın tarafının ilgili kooperatif olduğunu, 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davada konu edilen kooperatifin 1994 yılına kadar yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığını, yapılan olağan genel kurul ile yönetimin faaliyetlerinden dolayı ibra edildiğini, bu tarihten sonra ilgili kooperatifte görev almadığını, kooperatif ile alakasının 1995 yılında tamamen bittiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

3. Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; kooperatif adına yapıldığı belirtilen senette kendi imzasının olmadığını, sorumluluğun kooperatife ait olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının davalı kooperatifin üyesi olmadığı, bu nedenle davalı kooperatiften herhangi bir hak talep edemeyeceği gerekçesiyle, davalı kooperatif yönünden davanın reddine, davalı ...' nın, şahsi veya kooperatif yöneticisi olarak davacıyla yapmış olduğu bir işlemin bulunmadığı, satış vaadi sözleşmesinde ...'nın taraf olarak yer almadığı, bu nedenle davacının, bu davalıdan herhangi bir talepte bulunma hakkı olmadığı gerekçesiyle davalı ... yönünden de davanın reddine, satış vaadi sözleşmesinin davacı ile davalı ... arasında düzenlendiği, ancak davalı ...’nun yargılama sırasında vefat ettiği, mirasçılarının mirası reddettikleri, ayrıca davacının duruşmadaki beyanında, ... terekesine karşı davaya devam etmek istemediğini belirttiği gerekçesiyle, davalı ... mirasçıları yönünden de davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporu ile müvekkili tarafından yapılan ödemelere ilişkin senetlerde kooperatifin kaşesinin bulunduğunun tespit edildiği, imzanın kime ait olduğu ise tespit edilemediğini, ödemelerin ...’ya yapıldığını, bu ödemelerin kooperatif kayıtlarına işlenmemiş olmasının müvekkiline bir kusur olarak yüklenmesinin mümkün olmadığını, davanın kabul edilmesi gerektiğini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ilk derece mahkemesince davalı kooperatif ve davalı ... yönünden verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, ancak davacının sunduğu makbuzlarda davalı ...’ya ödemeler yaptığının anlaşıldığı, davalı ...’ya karşı kooperatif yöneticilerinin sorumluluğu kapsamında tazminat talebinin ileri sürülebileceği, davanın çoğun içinde azda vardır ilkesi gereği yöneticilerin sorumluluğu kapsamında çözülmesi gerektiği, her ne kadar 100.000.000 TL( eski para) ödemeye ilişkin belge aslı sunulmamış ve diğer ödeme makbuzlardaki imzaların davalı ...'ya ait olup olmadığı araştırılmamış ise de, davalı ...'nın yasal süresi içerisinde sunduğu cevap dilekçesi ile zamanaşımı def'ini ileri sürdüğünden öncelikle talebin zaman aşımı yönünden değerlendirilmesi gerektiği, ibraz edilen belgelerin 1994 yılında düzenlendiği, ödemelerin o yıl içerisinde yapıldığı, davanın açıldığı tarih itibariyle 10 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan tazminat talebinin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüyle yeniden karar verilmek suretiyle davanın ... yönünden zamanaşımı süresi dolması nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesini tekrar ederek, taleplerinin dışına çıkılarak karar verildiğini, karşı taraf kararı istinaf etmemiş olmasına rağmen aleyhlerine zamanaşımı yönünden hüküm kurulmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu temyiz sebepleri olarak ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, tapu iptal tescil ve tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369/1. ile 370 ve 371. maddeleri

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Uyuşmazlığın vakıalara göre belirlenip çözümlenmesi usulün temel ilkesidir. HMK’nun bu ilkeye verdiği önem, vakıalarla ilgili olarak pek çok hüküm bulunması ve vakıalar ibaresine pek çok maddede yer verilmiş olmasından da anlaşılmaktadır.

Somut uyuşmazlıktaki önemi nedeniyle yargılamaya hakim olan ilkelerden şu üçüne özellikle değinmek gerekir.

Tasarruf ilkesine göre; hâkim, iki taraftan birinin talebi olmaksızın, kendiliğinden bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz.(HMK 24/1) Kanunda açıkça belirtilmedikçe, hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz. (HMK 24/2)

Taraflarca getirilme ilkesinde ise; Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz. (HMK 25/1) Kanunla belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil toplayamaz. (HMK 25/2)

Taleple bağlılık ilkesi bu iki ilkeyle bağlantılı olmakla birlikte daha somutlaştırılmış bir şekilde; hâkimin, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği ancak duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebileceği (HMK 26/1) hükmünü içermektedir.

Bu hükümlerden de anlaşılacağı üzere dava vakıalar üzerinden yürür. Vakıaları bildirmek taraflara aittir. Getirilen vakıalara göre uyuşmazlığı belirlemek ve bu uyuşmazlığa uyan hukuki sebebi belirleyip uygulamak ise hakimin görevidir.

Vakıalarla bağlılık taraflarca getirilme ve tasarruf ilkesinin de bir gereğidir. Davacının davaya konu etmediği, mahkeme önüne bir uyuşmazlık olarak getirmediği bir hususu mahkeme inceleyip bu konuda karar veremez. Hakim uyuşmazlığın sınırlarını vakıalarla çizecek olup bu vakıalar dışına çıkarak ve yeni vakıaları kendiliğinden inceleyerek bir sonuca varıp karar veremez.

Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, Bölge Adliye Mahkemesince davalı ... yönünden çoğun içinde azda vardır ilkesi gereği talep olmamasına rağmen kooperatif yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilmesi ve taleple bağlı kalma kuralı ihlal edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle

1. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

29.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.