"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/406 E., 2023/50 K.
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekilince duruşmasız, davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de daha sonra duruşma talebinden vazgeçilmesi üzerine, işin dosya üzerinden incelenerek karara bağlanması için uygun görülen Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki Ayvalık-Aliağa 14. Bölge hududu yolu, (km 100+920-122+760) toprak tesviye, sanat yapıları ve üst yapı işi ihalesine ilişkin sözleşme uyarınca yaptığı işin imalât bedellerinin 1.806.845,00 TL olduğunu, bu miktarın davalı idarece ataşmanlar baz alınarak kabul edilmesine rağmen ödenmediğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak bu bedelin tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; işin sözleşmede belirlenen süre içinde bitirilmediğini, ihtara rağmen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi üzerine, sözleşmenin feshedildiğini, davacının fiyat farkı isteminin haklı olmadığını, açtıkları bir davada feshin haklılığının mahkemece hükme bağlandığını, sonucunun beklenmesini ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 31.03.2016 tarih, 2012/621 Esas, 2016/146 Karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayılı belirtilen kararına karşı taraf vekilleri süresi içerisinde temyiz isteminde bulunmuştur.
2-Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 05.10.2017 tarih ve 2016/3711 Esas, 2017/3297 Karar sayılı ilamı ile "16.04.2015 günlü celsede 2 nolu ara kararında daha önce verilmiş bulunan keşif ve bilirkişi incelemesi kapsamında bilirkişi heyetinde görevli iki inşaat mühendisi bilirkişiden biri olan ...’a, mahallinde Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü ve bağlı şube müdürlüklerinde inceleme yetkisi verilmiş, alınan rapora göre hükme varılmıştır. Mahkeme ve hakim tarafından keşfe gidilmediği, yemini yaptırılan bilirkişiye mahallinde inceleme yaptırılmak üzere yetki verilmiş olduğu anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK'nın 278/.1 maddesinde: "Bilirkişi görevini mahkemenin sevk ve idaresi altında yürütür." yine aynı Yasa'nın 289/1. maddesinde: "Keşif davaya bakan mahkemece icra edilir. Keşif konusu, mahkemenin yargı çevresi dışında ise inceleme istinabe suretiyle yapılır." düzenlemeleri mevcuttur. Keşif mahkemece yapılabilecek bir işlem olduğundan sadece bilirkişi tarafından yerine getirilemez. Bilirkişiye tek başına keşif yapması için yetki devri mümkün değildir. Bilirkişilik ve keşif görevlerinin yerine getirilmesi, diğer kamu görevlerinin yerine getirilmesinde olduğu gibi kamu hukuku ilke ve kurallarına tabidir. Kamu hukuku alanında bu konuda işlerlik kazanmış olan temel ilke ise görevin ilgilisi tarafından bizzat yerine getirilmesidir. Keşfin mahkeme ve hakim huzurunda yapılmasına ilişkin, yukarıda açıklanan usul hukuku kurallarına aykırı davranıldığından, mahkemece bu şekilde alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın sonuçlandırılması doğru olmamıştır. Dairemizin emsal kararlarına ve HMK hükümlerine göre keşfin hakim huzurunda yapılması gerekir. Bilirkişilerden birine mahallinde inceleme yetkisi verilerek alınan rapor, geçersiz olup, hükme esas teşkil edemeyeceğinden mahallinde talimat yoluyla konusunda uzman bilirkişi kuruluyla keşif yaptırılarak, iddia, savunma taraf delilleri gözönünde bulundurularak ve tarafla bağlılık ilkesine dikkat edilerek istenebilecek alacak miktarı konusunda, Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, davacının alacağının 1.200.000,00 TL'lik kısmını temlik ettiği ve temlik alanın davacı yanında davaya müdahil olduğu gözetilerek karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle kararın diğer temyiz itirazları incelenmeksizin taraflar yararına bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 28.10.2021 tarih ve 2017/642 Esas, 2021/40 Karar sayılı kararı ile açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
V.İKİNCİ BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A.İkinci Bozma Kararı
1-İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2-Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 23.06.2022 tarih ve 2022/348 Esas, 2022/3576 Karar sayılı kararı ile "...hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı tarafıdan sanat yapıları tutarı olarak 1.513.919,39 TL talep edildiği halde, yüklenicinin alacak tutarı hesaplanırken, sanat yapıları tutarının davacı talebinden fazla olarak 1.731.250,04 TL olarak alınması taleple bağlılık ilkesine aykırı olmuştur. Öte yandan 31.08.2021 tarihli ek bilirkişi raporunda davacı alacağı fesih tarihi olan 2007 yılı itibariyle 1.657.972,82 TL olarak hesaplanmış, bu bedel TÜİK endekslerine göre dava tarihi olan Kasım 2012 yılına güncellenerek 2.403.069,41 TL elde edilmiştir. Mahkeme kararının gerekçesinden ek raporun hükme esas alındığı ve taleple bağlı kalınarak 1.806.845,00 TL’nin hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. Sözleşme ve eklerinde hüküm bulunmaması ve yasal dayanağının olmaması nedeniyle fesih tarihi itibariyle hesaplanan iş bedeli alacağının endeks kullanılmak suretiyle dava tarihine güncellenmesi mümkün değildir. Sözleşmede kesin vade bulunmadığından mahkemece davacının, davalı idareyi alacağın miktarını belirterek istemek suretiyle temerrüde düşürüp düşürmediği araştırılarak var ise saptanacak bu temerrüt tarihinden, temerrüt yoksa dava tarihinden faize hükmedilmesi gerekirken dayanağı gösterilmeyen bir tarihten faiz yürütülmesi de usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu durumda mahkemece hükme esas raporu düzenleyen bilirkişi kurulundan davacının iş bedeli alacağının miktarı konusunda iddia, savunma ve taraf delilleri ile özellikle davacının sonuç istemini oluşturan alacak kalemleri gözetilerek gerekçeli , mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli, taraf itirazlarını karşılayan ek rapor alınmalı, bilirkişilerce sözleşmesel ve yasal dayanağı bulunmadığından güncelleme yapılmaksızın iş bedeline ilişkin alacağın hesaplanması hususu gözetilmeli, mahkemece temerrüt tarihi araştırılıp saptanarak temerrüt tarihinden itibaren belirlenecek davacı alacağına faiz yürütülmeli ve talep aşımına yol açmayacak şekilde dava sonuçlandırılmalıdır" gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "Talimat yoluyla alınan 02.02.2023 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunun içeriği, gerekçeleri ve Yargıtay bozma ilamı ile uyumlu olması itibariyle yeterli kabul ve takdir edildiği" gerekçesiyle "Açılan davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile, davacı tarafın talep etmiş olduğu 1.664.365,03 TL miktarın (davacı tarafın Ankara 50. Noterliğinin 19.03.2014 tarih ve 5244 yevmiye numaralı Temliknamesi ile evveliyatı Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/621 Esas sayılı dosyasındaki alacaklarının 1.200.000 TL kısmını ...'e temlik ettiği de göz önünde tutularak) dava tarihi olan 04.12.2012 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 2/2 maddesi gereğince işletilecek avans faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak, davacı tarafa verilmesine, davacı tarafın fazlaya ilişkin isteminin reddine" karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1-Davacı vekili temyiz dilekçesinde fer'i müdahil ...'ün davada taraf olmadığı için lehine ya da aleyhine vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, dosyada mevcut temlik sözleşmesinde temlik edilen miktara faiz işletilmeyeceğinin açıkça belirtildiği halde bu durumun hükümde belirtilmediğini, dava dilekçesinde iş kalemi bazında rakamsal herhangi bir talep bulunmaması nedeniyle davada taleple bağlılık ilkesine aykırı bir durum oluşmadığını, temerrüt tarihinin davalı idarenin hak ediş yapması gereken tarih olan 30.11.2007 tarihi olduğunu belirterek, kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2-Davalı vekili temyiz dilekçesinde idarenin herhangi bir eylemi ile iddia olunan alacak arasında herhangi bir illiyet bağı bulunmadığını, mahkemece kurulan hükümde davada taraf olmamasına rağmen fer'i müdahil lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsiline karar verilmesine ilişkin yüklenici tarafından açılmış alacak davasıdır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3/2, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) geçici 2 ve HUMK'nın 26.09.2004 tarih 5236 sayılı Kanunla değişmeden önceki haline göre 428,438 ve 439. maddesi
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına, 6100 sayılı HMK'nın 125/2 maddesinde davanın açılmasından sonra dava konusunun davacı tarafından devredilmesi halinde devralmış olan kişinin görülmekte olan davada davacı yerine geçeceğinin hükme bağlanmış olmasına göre davalının tüm, davacının aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Mahkemece temlik alan ...'e davacı tarafından temlik edilen 1.200.000,00 TL tutara da dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen 19.04.2014 tarihli temlik sözleşmesinde "Mahkemece hüküm altına alınması talep edilen alacağın Karayolları Genel Müdürlüğünden tahsiline kadar geçecek sürede temlik edilen alacağa faiz işlemeyeceği" kararlaştırıldığından mahkemece temlik edilen alacağa faiz yürütülmesi doğru olmamıştır.
3.Yine davacı taraf ve temlik alan yararına hükmedilen vekalet ücretinin garameten paylaştırılmasına karar verildiği halde, paylaştırılan miktarların gösterilmemesi infazda tereddüte neden olacağından doğru olmamıştır.
4.Kararın bu nedenlerle bozulması gerekirse de, yapılan bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK'nın geçiçi 3. maddesinin 2. fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı HUMK'nın 438. maddesinin 7. fıkrası hükmü uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1-Davalının tüm, davacının diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının hüküm fıkrasının 2. bendinin ilk satırında yer alan "...1.664.365,03 TL miktarın" rakam ve kelimelerinden sonra gelmek üzere "1.200.000,00 TL'lik kısmı ...'e temlik edildiğinden 1.200.000,00 TL'nin faizsiz olarak davalıdan alınarak temlik alan ...'e verilmesine, 1.200.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan 464.365,03 TL'nin dava tarihi olan 04.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine" ifadelerinin yazılmasına, yine hüküm fıkrasının 6. bendinin 2. satırında yer alan "...181.149,00 TL" rakam ve harflerinden sonra gelmek üzere "nin 131.842,00 TL'sinin temlik alana, kalan 49.307,00 TL'sinin davacıya..." rakam ve kelimelerinin yazılmasına kararın değiştirilmiş bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde davacıya iadesine,
Davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine,04.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.