"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen üyelik tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin, davalı kooperatifin ortağı iken ihracına karar verildiğini, ihraç kararının iptaline yönelik açtıkları davanın reddedildiğini, kararın kesinleştiğini, davalının ihraç kararından sonra şerefiye bedelinin tahsili için açtığı davanın kabul edildiğini, ihraç kararına rağmen davacının yaptığı aidat ödemelerinin kabul edildiğini, yine genel kurul toplantısına ortak sıfatıyla davet edilen davacının toplantıya katıldığını, tüm bu durumların davacının davalı kooperatif ortaklığının devam ettiği anlamına geldiğini ileri sürerek, davacının kooperatif ortağı olduğunun tespitini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacının kooperatiften ihraç edildiğini, mahkeme kararıyla bu ihracın kesinleştiğini, kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, ayrıca şerefiye bedeli için açılan davanın ihraç kararı davasıyla birlikte açılmış olması sebebiyle ihraç kararı kesinleşince şerefiye davası hakkında herhangi bir işlem yapılmadığını, davacıdan aidat olarak herhangi bir para talep edilmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 14.05.2008 tarih ve 2008/187 Esas, 2008/166 Karar sayılı kararıyla; davacı hakkında ihraç kararının iptaline ilişkin talebin reddedildiği ve bu kararın kesinleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. 1. Bozma Kararı
1. Mahkemenin 14.05.2008 tarih ve 2008/187 Esas, 2008/166 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 29.04.2010 tarih ve 2010/4463 Esas, 2010/4707 Karar sayılı ilamı yla; davalı kooperatifin ihraç kararından sonra şerefiye bedelinin tahsili amacıyla dava açtığı ihraç kararına rağmen davacının yaptığı aidat ödemelerinin davalı kooperatifçe kabul edildiği ve davalının 24.06.2007 tarihli genel kurula ortak sıfatıyla davet edildiği ve toplantıya katıldığı iddia edildiğine göre iddiaların araştırılması gerekirken davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. 2. Bozma Kararı
1. Mahkemenin 10.02.2011 tarih ve 2010/348 Esas, 2011/28 Karar sayılı kararıyla, şerefiye bedelinin tahsili için açılan davanın ihraç kararının kesinleşmesinden önce sonuçlandığı davacının genel kurula çağrılma sebebinin ihraç kararı kesinleşmeden önce genel kurulun yapılması olduğu kooperatifin davacıyı çağırmasının ihraç kararından vazgeçtiği anlamına gelmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
2. Mahkemenin 10.02.2011 tarih ve 2010/348 Esas, 2011/28 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
3. Yargıtay(Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 28.12.2011 tarih ve 2011/3583 Esas, 2011/2931 Karar sayılı ilamıyla, davacı aleyhine açılan şerefiye alacağı davası ihracın kesinleşmesinden önce ise davacıdan şerefiyeye ilişkin para alınıp alınmadığı hakkında takip başlatılıp başlatılmadığı aidatların ne zaman yatırıldığı kooperatifin davacı tarafından yatırılan paraların ne zaman emanet hesabına aldığı paralar üzerinde harcama yapılıp yapılmadığı tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
C. 3. Bozma Kararı
1. Bozma kararına karşı Mahkemece, davacının genel kurul toplantısına çağrılması ve hakkında şerefiye bedelinin tahsili için dava açılıp sonuçlandırılmasının ihraç kararını geçersiz saymayacağı, ihraç kararından vazgeçilmediği, davacının kooperatif üyesi olmadığı gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 02.04.2014 tarih, 2013/23-623 Esas, 2014/431 Karar sayılı ilamıyla, dosyada bulunan 14.05.2008 tarihli duruşma zaptında beyanı yer alan davacı vekilinin şerefiye parasının bir kısmının davalı tarafından tahsil edildiğini ve ayrıca 18.06.2010 tarihli karar düzeltme dilekçesinde şerefiye borcunun kalan kısmının icraya konulduğunu ifade ettiği, diğer yandan davacı tarafından yatırılan aidatların ortağa iadesi için tevdi mahalli kararı alındığı savunulmuş ise de bu karar 24.11.2010 tarihini taşımakta olup 24.03.2008 dava tarihi itibariyle iki yılı aşkın bir süre sonrasına ilişkin olduğu, ayrıca ihraç kararının kesinleşmesinden sonra davacı ortak tarafından aidat yatırılıp yaptırılmadığı ile nezdinde ki paralar üzerinde kooperatif tarafından tevdi mahalli kararına kadar ki süreçte ne şekilde bir işlem yapıldığı konusunda yerel mahkemece bir araştırma da yapılmadığı, bu itibarla davacının ihracına ilişkin kararın kesinleşmesinden sonraki aşamada davacının zımnen ortaklığa kabul edilmesi anlamını doğuracak işlemlerin yapılıp yapılmadığının araştırılması için taraf delillerinin toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
D. 4. Bozma Kararı
1.Mahkemenin 09/11/2017 tarih 2014/263 Esas, 2017/670 Karar sayılı ilamıyla; davacının kooperatiften ihraç edildiği ihraç kararının kesinleştiği bundan sonra davacının yatırdığı paralar üzerinde davalı kooperatif tarafından herhangi bir tasarrufta bulunulmadığı, davacının zımnen ortaklığa kabul edilmesi anlamını doğuracak bir işlem yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
2. Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 10/12/2020 tarih 2018/1562 Esas, 2020/4233 Karar sayılı ilamıyla, davacının üye sıfatıyla ve diğer üyelerle aynı aylarda ve tutarlarda düzenli olarak yatırdığı aidatlara ilişkin hesap davalı kooperatifçe aktif olarak kullanıldığı, davacının da aralarında bulunduğu üyeler tarafından yatırılan paralar belirli dönemlerde kooperatif tarafından nakit olarak çekilerek ilgili hesap aktif bir şekilde kullanıldığı ve hesapta tasarrufta bulunulduğu, dolayısıyla davalı kooperatifçe ihraç kararından sonra yapılan bu işlemler ihraç kararını zımnen geri alındığı davacının kooperatif üyeliğinin benimsendiği anlamına gelmekte olup davanın kabulü yerine aksine gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
E. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozmaya uyularak, davacının üye sıfatıyla ve diğer üyelerle aynı aylarda ve tutarlarda düzenli olarak yatırdığı aidatlara ilişkin hesap davalı kooperatifçe aktif olarak kullanıldığı, davacının da aralarında bulunduğu üyeler tarafından yatırılan paralar belirli dönemlerde kooperatif tarafından nakit olarak çekilerek ilgili hesap aktif bir şekilde kullanıldığı ve hesapta tasarrufta bulunulduğu, dolayısıyla davalı kooperatifçe ihraç kararından sonra yapılan bu işlemler ihraç kararını zımnen geri alındığı, bu nedenle davacının kooperatif üyeliğinin benimsendiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; müvekkili kooperatifin davacıyı zımnen üye kabul ettiği gerekçesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bankanın bu aidat ödemeleri kabul etmesinin nedeninin isim benzerliği olan başka bir üye ile (Recep Işıklı) karıştırması olduğunu, davanın reddi gerektiğini, temyiz sebepleri olarak ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kooperatif ortaklığının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427 ncı ve devamı maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun geçici 3 ncü maddesinin 2 nci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanunun 427 nci maddesi ile 439 ncu maddesinin 2 nci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesinin hukukça mümkün olmadığı anlaşılmakla davalı vekilince ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
24.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.