"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1004 E., 2023/848 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2015/38 E., 2022/529 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin hakim ortaklarından olan ...'un, kılavuz başı olarak inşaat işleri yaptığını, davalı kooperatifin üyelerine konut tahsis etmek amacı ile Ankara ....... Köyü hudutlarında bulunan 43152 ada, 1 parselin malikleri ile yaptığı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yaptığı inşaatın işçiliklerini 2004 yılından itibaren ...'a kılavuz başı olarak verdiğini, ...'un 16 bloktan oluşan inşaatların işçiliklerini bir kısmı için yazılı sözleşme yaparak, bir kısmı için ise şifahi anlaşma yaparak yaptığını, 30.06.2009 tarihli taşeronluk sözleşmesinin 3. madesinde belirtilen "İnşaatların Fiziki Durumu" başlığı altında açıklanan fiziki gerçekleşmelerin 2004 yılından itibaren işbu sözleşme tarihine kadar geçen sürede tamamen ...'un kılavuz başı olarak bulduğu işçilerle yapmış olduğu işler olduğunu, kooperatif yöneticilerinin ...'dan, kendi yakınlarının ortağı olduğu,.......Yapı Müh. Ltd. Şti. ünvanlı şirketin hisselerini devralıp, şirket adına işleri yapmasını talep ettiklerini ve ...’un şirket hisselerinin tamamına yakınını devraldığını, müdürü de olduğu bu şirketle kooperatif arasında 30.06.2009 tarihli sözleşmenin imzaladığını ve bu şekilde kalan işlere başladığını, davacı şirketin sözleşmede kararlaştırılan tüm işleri yapıp teslim ettiğini, halen teslim edilen konutlarda oturulduğunu, sözleşmede olmayan bazı işlerin de ek iş olarak davacı tarafça yapıldığını, sözleşmede kararlaştırılan bedelin büyük bir kısmının davacıya ödendiğini, ancak sözleşmeden sonra devam eden (J) ve (L) no'lu bloklara malzemeli olarak yapılan işlerin hiçbirinin bedelinin ödenmediğini, davacının yaklaşık 4.000.000,00 TL alacağı kaldığını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00 TL’nin, 06.01.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile de dava değerini arttırarak toplam 2.297.983,12 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili kooperatifin davacı yükleniciye karşı herhangi bir borcunun olmadığını, ... ile müvekkili kooperatif arasında yapılan sözleşmeler kapsamında yapılan tüm işlerin bedellerinin kooperatifçe ve üye senetleri ile ödendiğini, davacı şirket ile 30.06.2009 tarihinde akdedilen KDV dahil 3.408.465,00 TL tutarlı taşeron sözleşmesi, 30.12.2009 tarihli (J) ve (L) bloklarında yapılan imalatlarla ilgili KDV dahil 1.193.250,00 TL tutarlı sözleşme ve daha sonra 28.06.2010 tarihli KDV dahil 3.805.000,00 TL tutarlı taşeron sözleşmeleri ile kooperatif binalarında davacı tarafından yapılan tüm işlerin belirtildiğini ve bunların bedellerinin davacıya ödendiğini, davacının herhangi bir alacağı bulunmadığını, yine kooperatife yapılan son işte iş tutarının %32 oranında iskontaya tabi tutulduğunu, bu husustaki taahhütname ile iskonto sonrası kalan miktarın ödendiğine dair ibranamenin dosyaya sunulduğunu, davacı ile aralarında yapılan tüm işlerin bedellerinin kooperatifin defterlerinde ve cari hesaplarında yer aldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili istemine ilişkin olduğu, taraflar arasındaki ilişkinin 5 adet sözleşmeye dayanmakta olduğu, dosya kapsamında bilirkişi raporları ve ticari defter kayıtlarına göre davacının 01.08.2010 tarihli sözleşme dışında kalan önceki sözleşmeler nedeniyle davalı kooperatiften bakiye 42.751,32 TL alacağı bulunduğu, 01.08.2010 tarihli taşeron ek sözleşmesi bakımından ise önceki sözleşmeler kapsamında yapıldığı ve bu sözleşmede yer almasının mükerrerlik oluşturduğu belirlenen 398.000,00 TL’nin mahsubu neticesinde, karşılığı ödenmeyen imalat bedeli olarak 392.000,00 TL alacağın bulunduğu, ibraname ve taahhütname başlıklı şirket kaşesi olmadan tek taraflı beyan ile oluşturulan ve 30.12.2009 tarihli sözleşme ve 28.06.2010 tarihli sözleşme iş bedelinden yapıldığı iddia edilen %32 oranındaki tenzilat tutarlarının davacı şirketi bağlayıcı olmadığı nazara alınarak davacıya ödenmeyen tenzilat tutarları 30.12.2009 tarihli sözleşme nedeniyle 381.872,00 TL, 28.06.2010 tarihli sözleşme nedeniyle 1.217.600,00 TL olmak üzere toplamı 1.599.472,00 TL’nin ödenmediği, bu durumda davacının, davalıdan alacak toplamının 42.751,32 TL+392.000,00 TL+1.599.472,00 TL olmak üzere toplam 2.034.223,32 TL olduğu, ayrıca davacı tarafından, dava tarihinden önce davalıyı temerrüde düşürücü nitelikte bir ihtarname vs. sunulmadığından, dava dilekçesindeki miktar yönünden dava ve ıslahla arttırılan miktar yönünden ise ıslah tarihinden itibaren, tarafların tacir olduğu kabul edilerek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili gerektiği belirtilerek davanın kısmen kabulüne, 2.034.223,32 TL'nin 100.000,00 TL'sine dava tarihi olan 01.08.2013 tarihinden itibaren, bakiye kısmının ise ıslah tarihi olan 06.01.2019 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa'nın 2/2 maddesi kapsamında değişen oranlarda avans faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosyada bulunan taahhüt ve ibranamelerin davacı şirketin yetkilisi ve temsilcisi olduğu anlaşılan ... tarafından imzalandığı, yapılan imza incelemesi ve Ankara C. Başsavcılığı’nın 2014/58744 Soruşturma- 2014/38190 Karar sayılı soruşturma dosyasında vermiş olduğu şikayet dilekçesinde de bu belgelerin kendisi tarafından imzalandığına yönelik beyanı dikkate alındığında, %32 tenzilatın gabin kapsamında aşırı yararlanma olarak kabul edilerek yüklenici alacağına eklenmesinin doğru olmadığı, mahkemece alınan bilirkişi raporlarına göre; 2012 yılında tarafların ticari defter kayıtlarında davacı taşeronun 123.248,68 TL borçlu olduğu, bu miktardan tarafların kabulünde olduğu anlaşılan 13.000,00 TL senet ödemesinin mahsubu ile davalı alacağının 110.248,68 TL olduğu, davacı tarafça bedeli ödenmediği ve davalıya iade edildiği belirtilen 153.000,00 TL bedelli senetler yönünden ise, bu senetlerin bedel ödenmeksizin iade edildiğine yönelik herhangi bir delil ve belge sunulmadığı ve yasa gereği, borç ödenmesi amacıyla verilen senedin borçluya iade edilmiş olmasının, senet bedelinin ödendiğine karine teşkil etmesi gerekeceği, bu kuralın aksinin ispatlanamadığı, tarafların ticari defterleri kapsamında 01.08.2010 tarihli sözleşmeden önce düzenlenen sözleşmelere ilişkin olarak davacının 110.248,68 TL borçlu olduğunun kabulü gerekirken, 153.000,00 TL toplam bedelli senetlerin de iade edildiğinin kabulü ile davacının 42.751,32 TL alacaklı olduğunun kabul edilmesinin de doğru olmadığı, yine 01.08.2010 tarihli 790.000,00 TL bedelli sözleşmeye ilişkin olarak mahkemesince alınan 09.03.2015 tarihli bilirkişi raporunda, bu sözleşme kapsamında mükerrerlik teşkil eden işler belirtilerek 398.747,00 TL'nin iş bedelinden mahsubunun gerekeceği ve itiraz üzerine alınan 09.12.2019 tarihli ek raporda da asıl rapora ek olarak 24 daireye ait PVC doğrama bedeli 50.442,00 TL’nin de mahsubu ile davacı taşeronun bu sözleşme kapsamındaki toplam alacağı 340.811,00 TL olarak kabulü gerekirken, ek rapordaki bu mükerrer imalât bedeli dikkate alınmaksızın, bu sözleşmeden kaynaklanan iş bedelinin 392.000,00 TL olarak kabulünün de doğru olmadığı, bu durumda davacının taraflar arasındaki 01.08.2010 tarihli sözleşme kapsamında toplam 340.811,00 TL alacağının bulunduğu, buna karşılık alınan bilirkişi raporları ve ticari defter kayıtlarına göre önceki sözleşmeler yönünden 110.248,68 TL borcu bulunduğu, bu borcun mahsubu ile bakiye 230.562,32 TL alacak yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kısmen kabulüne, 230.562,32 TL alacağının 100.000,00 TL’sine dava tarihi olan 01/08/2013 tarihinden, 130.562,32 TL’sine ıslah tarihi olan 06.01.2019 tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa'nın 2/2. maddesi kapsamında değişen oranlarda avans faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; dava dışı ...’un davalı kooperatifin çalışanı olduğunu, hem davacı şirket müdürü hem de şirketi devrettikten sonra kooperatif yöneticileri tarafından kendisine çokça evrak imzalattırıldığını %32 oranında şirketin batmasına neden olacak astronomik bir indirimin kabul edilemeyeceğini, herzaman düzenlenmesi mümkün olan adi belgenin müvekkili şirketi bağlamayacağını, gabin, muvazaa olup olmadığının araştırılması gerektiğini, 01.08.2010 tarihli Ek Taşeronluk Sözleşmesinde ödemelerin gününde yapılmaması halinde aylık %3 gecikme bedeli uygulanacağının kararlaştırıldığını, bu şart dikkate alınmadan hesaplama yapıldığını, bilirkişilerin ...’a yapılan ödemeleri de dahil ederek hesaplama yaptığını, ödeme iddialarının yeterince denetlenmediğini, defterlerdeki ödemelerin tek tek gösterilmesi gerektiğini, ödeme olarak sayılan senetlerin hukuki durumunun yanlış değerlendirildiğini, senetlerin ifa uğruna verildiğini, ifa yerine verilmediğini, borçtan düşülmemesi gerektiğini, iş tutarına mahsuben verileceği taahhüt edilen bağımsız bölümlerin verilip verilmediğinin denetlenmediğini, bunların verilmiş gibi hesaba dahil edildiğini, KDV’nin işin bedeli içinde gibi değerlendirildiğini, 28.06.2010 tarihli sözleşmede kararlaştırılan %20 cezai şart konusunun tartışılıp hesaba dahil edilmediğini, tüm bu nedenlerle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerektiğini beyan etmektedir.
2. Davalı vekil temyiz dilekçesinde; müvekkili kooperatifin borçlu kılındığı 01.08.2010 tarihli Taşeron Ek Sözleşmesi'nin mükerrer bir sözleşme olduğunu, Kooperatifler Kanunu ve Ana Sözleşme’nin 46. maddesi uyarınca, kooperatifleri borç altına sokan işlemlerde, temsile yetkili iki yöneticinin imzasının bulunmasının zorunlu olduğunu, dosya içeriği, ibraz edilen imza örnekleri ve ticaret sicil gazetesi ile de sabit olduğu üzere, 01.08.2010 tarihli sözleşme üzerinde, 01.08.2010 tarihi itibarıyla kooperatifi temsil ve ilzama yetkili olan kooperatif yöneticilerinin imzalarının bulunmadığını, bu yönü ile 01.08.2010 tarihli sözleşmenin müvekkili kooperatifi borç altına soktuğunun kabulünün hukuka aykırı olduğunu, bu hususta yaptıkları itirazlarının dikkate alınmadığını, müvekkili kooperatifin 340.811,00 TL borçlu bulunduğu kabul edilen 01.08.2010 tarihli taşeron ek sözleşmesinin kooperatifin yetkili temsilcilerinin imzasını taşımadığını ve içeriği itibarıyla, 30.06.2009 - 30.12.2009 - 28.06.2010 tarihli sözleşmeler ile eksiksiz ve kusursuz olarak teslimi taahhüt edildiği halde teslim edilmediğini, teslim tarihi gelmemiş işlerin, ayıba karşı sorumluluk hükümlerine aykırı bir şeklide tamir, tadilatı sebebiyle (340.811,00 - 110.248,68 = 230.562,32) sorumlu tutan kararın temyizen incelenerek bu yönden bozulması gerektiğini beyan etmektedir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, eser sözleşmesine dayalı alacak istemine istemine ilişkindir.
Bölge Adliye Mahkemeleri'nin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
1- Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
2- Davalı vekilinin temyizi bakımından ise miktar veya değeri temyiz kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması halinde anılan Kanun'un 366. maddesi atfı ile aynı Kanun'un 352/1-b maddesi hükmü uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre davalı vekilinin temyize konu ettiği miktar 230.562,32 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL'nin altında kalmaktadır.
SONUÇ:
Açıklanan sebeple;
1. Davacı vekilinin temyizi yönünden; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
2. Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz harcın talep halinde davalıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.03.2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi