Logo

6. Hukuk Dairesi2023/339 E. 2023/2969 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Turizm acentesi ile otel arasında imzalanan hizmet sözleşmesinin, acente tarafından ülkedeki siyasi ve ekonomik istikrarsızlıklar nedeniyle feshedilmesi, ödenen bedelin iadesi ve verilen çeklerin iptali talebinin kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Sözleşmede öngörülen mücbir sebep hallerinin gerçekleşmediği, acentenin sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmemesinin haklı bir sebebe dayanmadığı, sözleşmenin feshi için ihtarda bulunulmadığı ve ifa imkansızlığının da bulunmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2019/1450 E., 2022/1107 K.

HÜKÜM/KARAR : İstinaf Başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2016/834 E., 2018/53 K.

Taraflar arasında açılan hizmet sözleşmesinin feshi, menfi tespit, istirdat ve çek iptaline ilişkin davadan dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili ; davacı şirketin yurt içi ve yurt dışı tur organizasyonu, paket tatil ve paket tur, sağlık ve spor turizmi vs. her türlü tatil organizasyon işleri ile iştigal eden bir turizm acentesi olduğunu, turizm sektöründe bir sonraki yılın anlaşmalarının, bir önceki yılın Eylül-Ekim-Kasım aylarında yapıldığını ve bu anlaşmalar ile bir sonraki yılın tahmini değerleri doğrultusunda acente ve otel satabilmeyi düşündüğü oda sayılarının yaptıkları anlaşma ile belirlendiğini ve acentenin, sözleşme gereği ön ödemelerini ve ileri keşide tarihli çeklerini verdiğini, davacı şirket ile davalı şirket arasında 09.10.2015 tarihinde sözleşmenin imzalandığını ve sözleşme kapsamında davacı şirket tarafından dava konusu çeklerin davalı şirkete verildiği, ancak sözleşmenin imzalanmasını müteakip ilerleyen dönemde Ülkemiz ve Rusya arasında siyasi anlaşmazlıklar nedeniyle Rus turist pazarının önemli derecede sekteye uğradığını, ayrıca Ülkemizde ve bir çok Avrupa ülkesinde meydana terörist saldırılar nedeniyle Avrupalı turistin de azalmasına sebep olduğunu, yaşanan 15 Temmuz “darbe girişimi" ile kamu personelinin izinlerinin kaldırılmış olmasının da satışların durma noktasına gelmesine neden olduğunu, daha önce satılmış olan tatil turlarında sürekli iptaller yaşandığını, acente olarak davacı şirketin iş yapamaz hale geldiğini, bu durumun Borçlar Kanununda düzenlenen Ticari Sözleşmelere ilişkin ifa İmkansızlığı Hallerinin tipik bir örneğini oluşturduğunu, yine TBK nın 137 ve 138. maddelerinin davacı şirkete sözleşmeyi fesih hakkı verdiğini, taraflar arasında imzalanan 15.10.2015 tarihli akdin feshi ile davacı şirketin davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalıya ödenen ve dava tarihi itibariyle satışı yapılamayan odalara ilişkin 485.209,17-TL nin davalıdan tahsiline, İş Bankası Ataköy Şubesine ait 01.08.2015 keşide tarihli 3085366 seri no.lu çekin iptaline veya davacı şirkete iadesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.

II. CEVAP

Davalı şirket yetkilisi cevap dilekçesinde; davalı şirketin merkezi Ankara olduğundan davayı görmeye Ankara Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacı şirketin anlaşmasının iç piyasayla sınırlı olup, dış piyasadan kaynaklı anlaşmazlıklara sığınmasının basirete uygun olmadığını, davacı şirket otellerinin satışını kendi sitesinde kapatmış ise de, diğer otellerin satışı ve turizm faaliyetlerini aktif olarak devam ettirdiğini, diğer şirketlere de satışın açılması karşılığında bazı çeklerin kendilerine iade edildiğini ve iyi niyet gösterildiğini, davacının sezon ortasında otel satışlarını satışa kapatarak kötü niyetli ve ödemelerden kaçınma gibi bir pozisyona yöneldiğini, davacı şirketin ekonomik sorunları turizm sezonu açılmadan önce gün yüzüne çıktığı için sezon öncesinde bankalardan kredi çekmeye başladığını, davacı şirketin basiretsiz davranarak davalı şirketi mağdur ettiğini, vermiş olduğu çeklerin büyük bir kısmını sattığını, davalı şirketi zarara uğratma ve çekleri ödememe yolunu seçtiğini beyanla öncelikle usulü itirazların karara bağlanmasını ve esasa ilişkin olarak da davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında düzenlenen sözleşme kapsamında, sözleşmenin iç pazara hitap ettiği ve mücbir sebep sayılan hallerin ayrıntılı olarak düzenlendiği, davacının sözleşmenin 46. Maddesine dayandırdığı 15 Temmuz darbe girişiminin, sözleşme maddesi kapsamında davacı acenteya sözleşmenin feshi hakkı vermekte ise de, dosyada mevcut davacı tarafından davalıya gönderilen 10 Mayıs 2016 tarihli e-mail'de davacı, sözleşmenin sona erdirilmesi sebebini piyasa durumu ve şirketlerinin mali durumu olarak açıkladığı, bu tarihte henüz darbe girişimi söz konusu olmadığı, o halde , davacının dava açtığı tarihte gerçekleşmiş olan darbe girişimine dayanması yasal ve haklı görülemeyeceği, yine genel olarak Türkiye'de yaşanan terör olayları sebebi ile yabancı turist sayısında diğer yıllara nazaran oldukça düşüklük olduğu sabit ise de, sözleşilen tarih aralığı itibariyle bu durumun her iki yanında bilgi ve malumu dahilinde olduğu, dış piyasayı ilgilendiren hususların aniden oluşmadığı gibi, sözleşmenin zaten iç piyasaya yönelik olarak düzenlendiği, basiretli tacir olan tarafların aralarındaki sözleşmenin ayakta ve geçerli sayılacağı, zaten tarafların mevcut ekonomik durum çerçevesinde anlaşmalı olarak sözleşmeden karşılıklı tavizler verdikleri, davacının talepleri ve sözleşme kapsamında sözleşmenin 46. maddesine dayanamayacağı, TBK 137. maddede tanımlanan kısmi ifa imkansızlığının somut olaya uygulanamayacağı, zira sezon itibariyla 15 Temmuz darbe girişimine kadar davacı yanın sektör uygulamasına göre zaten satış yapmış olacağı, aynı sebeple olaya TBK 138. maddenin de uygulanamayacağı, davacının sorumluluğunun ortadan kalkmadığı, ayrıca davacının sonradan rezervasyon iptalleri, otelinin layıkı veçhile hizmet sunamaması ve bu hususunun rezervasyon iptalleri ve şikayetlerle sabit olmasına dayalı iddialarının da kanıtlanamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde: olağanüstü hal şartlarının gerçekleşmesi halinde tarafların sözleşme ile bağlanamayacağının taraflarca sözleşmede öngörüldüğünü, şirket yetkilisi tarafından onaylanmamış ve şirketi temsil ve ilzama yetkisi olmayan biri tarafından gönderilen e-mail yazısını kabul etmemekle birlikte 2016 darbe girişimi ve buna bağlı olarak olağanüstü hal ilanı ile davacının iş yapamaz hale geldiğini, burada herhangi bir kusuru ve ihmali bulunmadığını, sözleşmenin iç piyasaya yönelik olarak olarak düzenlendiği saptamasının da hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin sözleşme tarihinden sonra meydana gelen olaylardan sonra sözleşmeyi mümkün mertebe ayakta tutup yürütmek istediğini ancak müvekkilinin iş yapamaz hale geldiğini, söz konusu sözleşme ile bağlı kalmasının müvekkilinden beklenemeyeceğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasındaki sözleşmenin 09/10/2015 tarihinde imzalanmasından sonra birçok terör saldırısı ve patlamanın meydana geldiği ancak TBK 138. maddesinde yer alan ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan hakların saklı tutularak ifa edilmiş olması hakkında davalıya herhangi bir ihtarda bulunulmadığı, borcun ifasında da ihtirazı kayıt konulmadığı, buna yönelik bir iddianın ya da delilin de bulunmadığı, davalı tarafın cevap dilekçesinde dayanarak ekinde sunduğu ve HMK'nın 199. maddesi anlamında belge olarak kabul edilen davacı tarafından e-mailde de sadece piyasa şartları ve firmanın maddi durumu nedeniyle ileriye dönük verilen çeklerin ödenemeyeceğinden bahisle iadesinin talep edildiği, bunun ise az önce bahsedildiği üzere bir ihtar yada ihtirazi kayıt olarak değerlendirilemeyeceği, kaldı ki yargılama sırasında davalının delil olarak sunduğu bu e-mailin davacı tarafından karşı çıkılmamasına rağmen istinaf başvurusunda kabul edilmediği, o halde sözleşme devam ederken ortaya çıkan bu haller sebebiyle sözleşmeyi fesih iradesi ortaya koymayan davacının sözleşmeyi bu şekilde benimsediği, davacının dava tarihinden sonra gerçekleşen 15 Temmuz darbe girişimine dayanılarak sözleşmenin feshine ilişkin işbu davayı açtığı anlaşılsa da somut olayda borcun ifasının imkânsız hale geldiğinden bahisle bir mücbir sebebin de bulunmadığı, ancak borcun ifasının güçleştiğinin kabul edilebileceği, böyle bir halde mücbir sebebe dayanarak borcun sona ermeyeceği, bu durumda Türk Borçlar Kanununun aşırı ifa güçlüğünü düzenleyen 138. maddesi hükmü uyarınca sözleşmenin uyarlanması yoluna gidilebilmesi mümkün ise de davanın uyarlama davası olarak açılmadığı, ayrıca davacı vekili dava dilekçesinde turizm sektöründe bir sonraki yılın anlaşmalarının, bir önceki yılın Eylül-Ekim-Kasım aylarında yapıldığını beyan ettiği de gözetildiğinde maddi vakıa olarak dayanılan terör saldırıları ve patlamalar ile 15 Temmuz darbe girişiminin davacının satışlarına bir etkisinin de dokunmayacağı, zira bahsedilen sektör uygulamasına göre sezon itibariyla 15 Temmuz darbe girişimine kadar davacının zaten satışlarını yapmış olacağı, terör saldırıları haricinde maddi vakıa olarak dayanılan tek satıcılık hakkının ihlal edilmesi, rezervasyon iptalleri, otelin layıkı veçhile hizmet sunamaması hususlarının davanın temelini oluşturan sözleşmenin 46. maddesi ile TBK'nın 137-138 maddelerine dayalı bir fesih sebebi olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmakla ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi isabetli olup davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili ; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepler ve re'sen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuşlardır.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, hizmet sözleşmesinin feshi, menfi tespit, istirdat ve çek iptaline ilişkin davadır.

2. İlgili Hukuk

TBK 136-138. maddeleri

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.