Logo

6. Hukuk Dairesi2023/354 E. 2024/3240 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasında, davacıya ödenen kamulaştırma bedelinin mahsubu ve yüklenicinin sorumluluğunun kapsamına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay bozma ilamında belirtilen hesaplama yöntemine uygun olarak, davacıya ödenen yapı bedeli düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden değil, taşınmazlara ait arsa bedeli ve davacının ıslah dilekçesinde talep ettiği miktar dikkate alınarak hüküm kurulması gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/27 E., 2022/131 K.

HÜKÜM/KARAR: Kısmen Kabul- Ret

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyize konu edilen kararda dava değerinin duruşma sınırının altında olduğu anlaşılmıştır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacı vekilinin duruşma isteğinin miktardan reddine, temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

Davacı ... vekili, 3665 Ada, 6, 7, 8, 9 ve 10 parsel sayılı taşınmazların ... adına kayıtlı olduğunu, müteveffa ... ile davalılardan ... ve ... arasında 05.12.1995 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, yüklenicilerin kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yüklenmiş oldukları edimi ifa ederek inşaatları tamamladıklarını, sözleşmeye göre yükleniciye düşen dairelerden olan B Blok 1. kat 1 no.lu, 2. kat 3 ve 4 no.lu dairelerin yüklenici davalılar tarafından müvekkiline satıldığını, müvekkilinin daireyi satın aldığı tarihten beri dairesinde ikamet ettiğini, elektrik su gibi aboneliklerinin kendi adına kayıtlı olduğunu belirterek... Sitesi B Blok 1. kat 1 no.lu, 2. kat 3 ve 4 no.lu dairelere isabet edecek arsa payı tapusunun iptali ile müvekkili adına tescilini, olmadığı takdirde tespit edilecek bedelin bütün olarak (yapı ve zemin bedeli ile birlikte) müvekkiline ödenmesini (kamulaştırma bedeli olan yapı ve zemin bedelinin ödenmesi) talep etmiştir.

Davalı arsa sahibi ... mirasçıları vekili, davaya konu yerde belediyenin kentsel dönüşümünden önce imara aykırılık nedeni ile yıkım kararı olduğunu, yüklenicinin bağımsız bölüme hak kazanamadığını belirterek şartları oluşmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı yükleniciler ... ve ..., açılan davayı kabul ettiklerini, ancak borç ve masrafları kabul etmediklerini, dava konusu daireyi davacıya sattıklarının doğru olduğunu, alacaklarının kalmadığını beyan etmişlerdir.

İlk derece mahkemesince davacının terditli taleplerinden alacak talebinin kabulü ile; davacıya ait dairenin arsa payına isabet eden kamulaştırma bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının tapu iptali ve tescil talebinin şartlar oluşmadığından reddine karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesi kararına karşı davalı arsa sahibi mirasçıları vekilince temyiz yoluna başvurulması üzerine Yargıtay (kapatılan) 14. Hukuk Dairesi'nin 10.12.2019 tarihli, 2019/2067 Esas, 2019/8493 Karar sayılı ilamı ile dava konusu bağımsız bölümlerin bulunduğu yapı hakkında Kahramanmaraş Belediyesince 13.02.1012 tarihinde mühürleme zaptı düzenlendiği, Kahramanmaraş Belediye Encümeninin 03.04.2012 tarihli, 2012/1013 numaralı kararı ile yıkım kararı verildiği, bu nedenle yüklenicinin kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan edimini yerine getirmediği anlaşıldığından mahkemece tapu iptal ve tescil talebinin reddedilmesinde yanlışlık bulunmadığı, tazminat talebi yönünden yapılan incelemede ise, davacının akidi olan yükleniciden 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 112. maddesine dayanarak ademi ifa sebebiyle tazminat isteyebileceği, dava konusu taşınmazın Bakanlar Kurulu tarafından 28.01.2013 tarihinde riskli alan olarak kararlaştırıldığı, 06.02.2013 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak riskli alan ilan edildiği, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın 25.06.2013 tarihli oluru ile 27.06.2013 tarihinde Kahramanmaraş Belediye Başkanlığına verilen yetki ile acele kamulaştırma nedeniyle el koyma davaları açıldığı anlaşıldığından, kamulaştırmaya ilişkin tüm dayanak ve kayıtlar celp edilerek, davacıya kamulaştırma nedeniyle dava konusu taşınmazda bulunan bina için bir bedel ödenmiş olması halinde bu miktar bilirkişiler tarafından belirlenecek taşınmazın (arz+yapı) rayiç bedelinden indirilerek, kalan kısmın yüklenicilerden tahsiline karar verilmesi gerektiği, aksi taktirde yani kamulaştırma nedeniyle davacıya bina bedeli ödenmemiş ise yükleniciler arsa sahibine karşı edimlerini yerine getirmediklerinden, dava konusu taşınmazın (arz+yapı) rayiç bedelinden Borçlar Kanunu 112. madde gereğince sorumlu tutulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediği belirtilerek, hükmün bozulmasına karar vermiştir.

İlk derece mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; kamulaştırmaya ilişkin tüm dayanak ve kayıtlar celp edilerek davacıya kamulaştırma nedeniyle dava konusu taşınmazda bulunan bina için bir bedel ödenmiş olduğu tespit edildiği, bilirkişi raporu doğrultusunda davacıya yapılan ödeme tutarı olan 44.888,10 TL’nin, davacının 23.02.2016 tarihinde ıslah dilekçesi ile talep miktarını yalnızca arsa bedeli üzerinden 70.772 TL olarak ıslah etmiş olduğu da nazara alınarak ıslah edilen bedelden düşüldüğü, yapılan hesaplamaya göre kalan bakiye tutarın yüklenicilerden alınarak davacıya verilmesi, diğer davalılar olan arsa malikleri bakımından ise yüklenicinin edimini sözleşmeye göre ifa etmemiş olması nedeniyle davanın reddi gerektiği belirtilerek tapu iptal ve tescil talebi yönünden talep şartları mevcut olmadığından tapu iptal tescil talebinin reddine, alacak talebine ilişkin davanın kısmen kabulü ile 25.883,9‬ TL’nin davalılar ... ve ...’dan alınarak davacıya verilmesine, diğer davalılar bakımından açılan davanın reddine karar verilmiştir.

Bu karara karşı davacı vekilince süresinde temyiz yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Yargıtay bozma kararına uyulmakla bozma ilamında belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak doğduğu kabul edilir. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de, bozma ilamında belirtilen hesaplama yöntemi dikkate alınmadan karar verilmiştir. Bozma ilamında, kamulaştırmaya dair evrakın incelenmesi, davacıya kamulaştırma nedeniyle dava konusu taşınmazlara ilişkin bir bedel ödendiğinin tespiti halinde ödenen miktar bilirkişiler tarafından belirlendikten sonra taşınmazların (arz+yapı) rayiç bedelinden mahsup edilmesi ve akabinde kalan kısmın yüklenicilerden tahsili, ancak kamulaştırma nedeniyle davacıya bina bedeli ödenmemiş olması halinde ise yükleniciler arsa sahibine karşı edimlerini yerine getirmediklerinden, dava konusu taşınmazların (arz+yapı) rayiç bedelinden Borçlar Kanunu'nun 112. maddesi gereğince sorumlu tutulması gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda; dava konusu taşınmazların arz+yapı değerinin toplam 241.088,00 TL olduğu tespit edilmiştir. Mahkemece bu miktar üzerinden davacıya yapılan 44.888,10 TL yapı bedelinin düşülerek kalan miktar üzerinden hüküm kurulması gerekir ise de davacı tarafından dosyaya sunulan ıslah dilekçesi ile söz konusu rapora itiraz dilekçesinde yapı bedeli üzerinden alacak isteminde bulunulmadığı, sadece arz bedelinin talep edildiği belirtmiştir. Bu halde bilirkişi raporunda hesaplanan taşınmazlara ait arsa bedeli olan ve ıslah dilekçesinde talep edilen miktar dikkate alınarak 70.772,00 TL’nin davalı yükleniciler ... ve ...’dan tahsiline karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı olmuş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya aykırı olduğundan davacı vekilinin temyiz sebeplerinin kabulü ile kararın davacı lehine BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 08.10.2024 gününde oy birliğiyle karar verildi.