"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/210 E., 2022/606 K.
DAVA TARİHİ : 10.03.2014
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul
Taraflar arasında görülen, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan fesih, tazminat ve alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacılar vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 14.11.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..
Belli edilen günde gelen davacılar vekili Avukat Gülce Güler Cebesoy ile davalılardan Mumcuoğlu İnş. Taah. Turzm..Ltd. Şti. vekili Avukat ... ve davalı asil ... ve fer’i müdahil ...’nin gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekillerinin murisi ile davalı şirket arasında 11.05.2000 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, davalı şirket yetkilisi diğer davalı ...’nun sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzaladığını, sözleşmede işin süresinin 40 ay olarak kararlaştırıldığını, sözleşmeden itibaren yaklaşık 14 yıl geçmiş olmasına rağmen, inşaatın halen teslim edilmediğini, sözleşmenin feshi koşullarının oluştuğunu, müvekillerinin kira kaybına uğradıklarını, ayrıca inşaat sebebiyle ortaya çıkan her türlü vergi ve harçlardan davalı taraf sorumlu halde bu ödemelerin müvekkilleri tarafından yapıldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine, kira kaybından doğan zararları için 30.000,00 TL, cezai şart alalcakları için 110.300,00 TL ve müvekilleri tarafından ödenmek zorunda kalınan vergi, harç vs. gibi giderler için 50.191,18 TL’nin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiş, kira kaybı talebini ıslah yoluyla 1.000.000,00 TL’ye arttırmıştır.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; sözleşmeye konu parselin inşaata uygun hale gelmesinin bir takım idari nedenlerle uzadığını, müvekkilinin bir kusuru bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 27.11.2018 tarihli ve 2014/400 Esas, 2018/664 Karar sayılı kararı ile sözleşmeye konu parselin gecekondu önleme bölgesinde bulunduğu, bu bölgenin 2001 yılında ilgili bakanlığa devredildiği, sözleşmenin düzenlendiği tarihte parsele imar durumu verilmediği, sözleşmenin konusunun, düzenlendiği tarih itibariyle imkansız olduğu, kira kaybının müspet zarar niteliğinde olduğu, bu nedenle fesih talebiyle birlikte istenemeyeceği, cezai şart istenebilmesi için de sözleşmenin yürürlükte ve feshedilmemiş olması gerektiği, sözleşmede fesih halinde ayrıca cezanın da istenebileceğine dair bir hüküm bulunmadığı, bu sebeplerle davacının tüm taleplerinin reddi gerektiği sonucuna varılarak, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekilince temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 08.07.2020 tarihli ve 2019/1527 Esas, 2020/2152 Karar sayılı kararıyla; taraflar arasındaki sözleşmenin "işe başlama tarihi" olarak başlık altına alınan hükmünde inşaat süresinin 40 ay olarak belirlenip belediye ve diğer resmi dairelerin engellemelerinin süreye tabi olmadığının kabul edildiği, imar ile ilgili imkânsızlığın 26.08.2013 tarihinde ortadan kalktığı bu tarihten sonra dava tarihi itibariyle inşaat süresinin dolmadığı ve fesih koşullarının gerçekleşmediği, davacı tarafın, sözleşmenin feshi, cezai şart ve kira kaybı taleplerinin reddine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının bu sebeple yerinde olmadığı, ancak sözleşmenin "inşaat sebebiyle mesuliyet" başlıklı maddesinde inşaat sebebiyle her türlü vergi ve harçlardan davalı yüklenicinin sorumlu olduğunun kabul edilmesine göre, mahkemece, ödenmesi gereken vergi yükümlülük miktarı araştırılarak davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken bu talebinde reddine karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek, karar davacılar yararına bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafın dava tarihine kadar ödediği toplam emlak vergisi miktarının 37.797,33 TL olduğunun tespit edildiği, dava tarihinden sonraki dönemde ödendiği iddia edilen miktarın da tahsiline yönelik talebin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 37.797,33 TL’nin davalıdan tahsili ile hisseleri oranında davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz başvuru dilekçesinde; mahkemece dava tarihinin hatalı belirlendiği zira davanın ilk olarak 10.03.2014 tarihinde Asliye Ticaret Mahkemesinde açıldığını ve görevsizlik kararıyla 21.07.2014 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesine geldiğini, görevsiz mahkemede açılan dava tarihi esas alınarak 10.03.2014 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini, davacı ... tarafından ödenen 9.332,40 TL’nin hüküm altına alınmadığını, yüklenici tarafın halen ruhsatı alıp inşaatı teslim etmediğini, sözleşme uyarınca teslime kadar tüm vergilerden davalı taraf sorumlu olduğundan, dava tarihiyle sınırlı olarak hesap yapılmasının hatalı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan fesih, tazminat ve alacak taleplerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası ve Türk Borçlar Kanunu’nun 125, 470 ve devamı maddeleri
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Davacı tarafın, hüküm altına alınan alacağa uygulanacak faiz başlangıç tarihinin hatalı yazıldığı ve davacılardan Cahit Bayram tarafından ödenen tutarın hüküm altına alınmadığı yönündeki başvurusu üzerine, mahkemenin 04.01.2023 tarihli tavzih kararıyla, maddi hatayı dayalı olarak yapılan bu yanlışlıklar, HMK’nın 305 ve 305/A maddesi hükümleri uyarınca düzeltilmiş ve tamamlanmış olup aynı hususların bu kez de temyize konu yapılmasında hukuki yarar görülmemiştir.
3. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen diğer nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan
kararın ONANMASINA,
Yargıtay duruşmasında vekili hazır bulunan davalı Mumcuoğlu İnş. Taah. Turz. Tic. Ltd. Şti. yararına
takdir olunan 17.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin, davacılardan tahsili ile adı geçen davalı şirkete
ödenmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacılara yükletilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
14.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.