Logo

6. Hukuk Dairesi2023/750 E. 2024/4642 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından iki ayrı faturaya dayalı olarak açılan itirazın iptali davasında, bir faturaya ilişkin davanın mükerrer takip nedeniyle usulden reddine karar verilip verilmeyeceği ve diğer faturaya ilişkin alacak miktarının tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: İİK'nın 68/1. maddesi uyarınca mükerrer ilamsız takip yapılamayacağı ve usulüne uygun yapılmış bir takip bulunmasının itirazın iptali davasının görülmesi için dava şartı olduğu gözetilerek, mükerrer takibe konu fatura yönünden davanın usulden reddine karar verilmiş, diğer faturaya ilişkin ise yapılan imalat bedelinin tespiti ve mahkeme kararındaki hesaplama hatasının düzeltilmesi suretiyle, alacağın 121.927,06 TL olarak belirlenerek takibe yapılan itirazın bu miktar yönünden iptaline karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/606 E., 2022/1938 K.

HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çorlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesi (Tic. Mah. Sıf.)

SAYISI : 2019/115 E., 2020/154 K.

Davacı vekili; taraflar arasında Paristanbul Evleri doğal granit döşeme işinin davacı tarafından yapılması hususunda anlaşma sağlandığını, davacının iki ayrı fatura ile hak ettiği iş bedellerinin ödenmemesi nedeniyle başlattıkları icra takibinin haksız itiraz neticesinde durduğunu ileri sürerek, takibe vaki itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili; taraflar arasında sözleşme bulunmadığını, davacıya herhangi bir mal ya da hizmet teslim edilmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Çorlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesince; davaya konu faturaların her iki tarafın da ticari defterlerine kaydedilmiş olduğu, davalı şirketin bu faturalara ilişkin olarak BA beyannamesi verdiği, bu nedenle davalının faturalara dayanak hizmeti aldığının kabul edilmesi gerektiği, 05.10.2013 tarihli 28099 no.lu ve 147.309,00 TL bedelli fatura bedelinin ödendiğinin davalı tarafça ispatlanamadığı belirtilerek, takibe vaki itirazın bu faturaya dayalı alacak yönünden iptaline, 19.09.2013 tarihli 28098 no.lu ve 94.999,99 TL bedelli fatura bakımından ise eldeki davaya dayanak takip mükerrer olduğundan istemin usulden reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davalı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi tarafından, davacı yanca davalı adına düzenlenen takip dayanağı iki adet faturanın davalı defterlerine kayıtlı olduğu, bu itibarla yanlar arasında sözlü eser sözleşmesi akdedildiğinin ispatlandığı, davacının sözlü eser sözleşmesi kapsamında üstlendiği davalıya ait taşınmazda granit döşeme işini yerine getirdiği, takibe konu 05.10.2013 tarih ve 28099 numaralı faturada yazılı 97,00 TL birim fiyatının 2013 yılı piyasa rayiç değerine uygun olduğu, bilirkişi raporunda granit ile döşenen alanın toplam yüzölçümünün 1.375,83 m² olarak tespit edildiği, bu durumda davacının granit döşeme ve işçilik bedellerinin yapıldıkları tarih itibariyle toplam bedelinin 133.455,51 TL olarak tespit edildiği gerekçesiyle, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında karar verilmesine ve 19.09.2013 tarihli 28098 no.lu ve 94.999,99 TL bedelli fatura bakımından istemin usulden reddine, 05.10.2013 tarih ve 28099 numaralı faturaya dayalı istem bakımından ise davanın kısmen kabulü ile davalının Çorlu (Kapatılan) 3. İcra Müdürlüğü'nün 2015/45 Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 133.455,51 TL asıl alacak yönünden iptaline karar verilmiştir.

Kararı, taraf vekilleri temyiz etmişlerdir.

1-Kamu düzenine aykırılık hallerinin re'sen gözetildiği, istinaf nedenleriyle sınırlı ve usulüne uygun olarak istinaf inceleme ve denetiminin yapıldığı; dosya içeriği, kararın dayandığı gerektirici sebepler ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

2-Davaya konu 19.09.2013 tarihli 28098 no.lu ve 94.999,99 TL bedelli fatura daha önce Çorlu 1. İcra Müdürlüğü'nün 2014/5696 E. sayılı takip dosyası ile icraya konulmuş ve davalı borçlunun itirazı üzerine bu takip durmuştur. Davacı tarafından bu itiraz aleyhine herhangi bir yasa yoluna başvurulmaksızın aynı fatura bu kez eldeki davaya dayanak yeni bir icra takibine 05.10.2013 tarihli ikinci bir fatura ile birlikte konu edilmiştir.

İİK'nın 68/1 maddesi gereğince mükerrer ilamsız takip yapılamaz. Usulüne uygun yapılmış bir takip bulunması itirazın iptali davasının görülmesi için dava şartıdır. Dava konusu takibe dayanak faturalardan biri hakkında mükerrer ilamsız takip bulunması nedeniyle bu fatura bakımından itirazın iptali davası için dava şartı gerçekleşmemiştir. Bu itibarla, mahkemece 19.09.2013 tarihli 28098 no.lu ve 94.999,99 TL bedelli fatura yönünden davanın usulden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle; mahkemece yapılacak incelemenin kapsamı ancak 05.10.2013 tarih ve 28099 numaralı fatura içeriği ile sınırlı olabilecektir. Bu faturanın yapılan incelemesinde ise; 97,00 TL birim fiyat ile 1256,98 m2 alanın doğal granit döşeme işi nedeniyle tanzim edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece; 05.10.2013 tarihli faturada belirtilen iş alanı üzerinden, bilirkişi raporu uyarınca mahalli rayiçlere de uygun olduğu bildirilen, 97,00 TL birim fiyat uygularak yapılacak hesap neticesinde ortaya çıkan toplam 121.927,06 TL asıl alacak bakımından takibe yapılan itirazın iptaline bakiye tutar hakkındaki istemin reddine karar verilmesi gerekirken, fiilen tespiti yapılan toplam iş alanı üzerinden alacak tespiti doğru olmamış ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiş ise de, yapılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK'nın 370/4. maddesi uyarınca gerekçesi değiştirilerek ve 370/2. maddesi uyarınca hüküm fıkrası düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 17.11.2022 tarihli kararının gerekçesi değiştirilerek ve hüküm fıkrasının A)-B bendinin birinci paragrafındaki "133.455,51 TL" ibareleri hükümden çıkarılarak yerine "121.927,06 TL" ibarelerinin yazılmasına, A)-B bendinin ikinci paragrafındaki "133.455,51 TL" ibareleri hükümden çıkarılarak yerine "121.927,06 TL" ibareleri ve "...bu miktar üzerinden" ibaresinden sonra "tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla" ibarelerinin yazılması ile "26.691,11 TL" ibareleri hükümden çıkarılarak yerine "24.385,41 TL" ibarelerinin yazılmasına ve kararın değiştirilmiş bu haliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 05.12.2024 gününde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(Muhalif)

(Muhalif)

- MUHALEFET ŞERHİ -

Davacı tarafından davalı adına 19.09.2013 tarih, 28098 numaralı 99.999,00 TL bedelli ve 05.10.2013 tarih, 28099 numaralı 147.309,00 TL bedelli iki adet fatura düzenlendiği, davacı yüklenici tarafından 19.09.2013 tarih, 28093 numaralı 99.999,00 TL bedelli fatura alacağının tahsili amacıyla Çorlu 1. İcra Müdürlüğü’nün 2014/5696 Esass sayılı dosyasından 08.09.2014 tarihinden yapıldığı, daha sonra ise davacının Çorlu 3. İcra Müdürlüğü’nün 2015/45 Esas sayılı dosyasında 07.01.2015 tarihinde 19.09.2013 tarihli 28098 numaralı 99.999,00 TL bedelli ve 05.10.2013 tarih 28099 numaralı 147.309,00 TL fatura bedeli alacağın tahsili için toplam 232.308,99 TL üzerinden icra takibi yapıldığı anlaşılmaktadır.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı gerekse dairemizin karar gerekçelerinde açıklandığı üzere 19.09.2013 tarih, 28098 numaralı 99.999,00 TL bedelli faturaya konu ilk icra takibine itiraz edilmiş olup, İİK’nın 68/1. maddesi uyarınca alacaklı itirazın kendisine tebliğ tarihinden itibaren 6 ay içinde itirazın kaldırılması istemediği için yeniden ilamsız takip yapılamaz. Bu fatura yönünden mükerrer takip bulunması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğrudur.

Mahkemece, imalatın yapıldığı yerde gerçekleştirilen keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu alının raporda davacı yüklenicinin yapmış olduğu toplam imalat bedelinden dolayı 121.927,06 TL alacağının bulunduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda toplam imalat tutarı olan 121.927,06 TL’den mükerrer takibe konu fatura bedeli olan 99.999,00 TL’nin düşülmesiyle davacının 2. faturadan kaynaklı toplam isteyebileceği alacak miktarı olan 21.928,06 TL’ye hükmedilmesi gerektiğinden, mahkeme kararının bu gerekçe ile bozulması gerektiği halde, sayın çoğunlukça toplam imalat bedeli 121.927,06 TL’ye hükmedilmesi doğru değildir. Bu durumda 99.999,00 TL’ye yönelik icra takibi derdest olduğundan davacının 121.927,06 TL + 99.999,00 TL=221.926,06 TL’yi tahsil imkanı sağlamıştır.

Sayın çoğunluğun kabulüne göre de bu şekilde düzelterek onama yapılması doğru değildir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370/2. maddesinde “(Değişik: 31/3/2011-6217/29 md.) Temyiz olunan kararın, esas yönünden kanuna uygun olup da kanunun olaya uygulanmasında hata edilmiş olmasından dolayı bozulması gerektiği ve kanuna uymayan husus hakkında yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde Yargıtay, kararı düzelterek onayabilir. Esas yönünden kanuna uygun olmayan kararlar ile hâkimin takdir yetkisi kapsamında karara bağladığı edalar hakkında bu fıkra hükmü uygulanmaz” hükmüne yer verilmiş olup, Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar kanuna uygun olmayıp, bu husus hakkında yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulduğundan Bölge Adliye Mahkemesi yerine geçirilerek hükmün ve gerekçenin tamamen değiştirilerek düzelterek onama yapılması usul ve yasaya aykırıdır. Yine 370/2 2. cümle uyarınca esas yönünden kanuna uygun olmayan kararlar hakkında düzelterek onama yapılamaz.

Tüm bu nedenlerle yukarıda belirtilen gerekçeyle Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararının bozulması gerekirken sayın çoğunluğun mahkeme kararının düzeltilerek onamasına karar verilmesine ilişkin gerekçesine katılamamaktayız.