Logo

6. Hukuk Dairesi2024/1356 E. 2024/1689 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yükleniciye ait olması gereken bağımsız bölümün arsa sahibi tarafından üçüncü kişiye devredilmesi nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasında, üçüncü kişinin iyi niyetli olup olmadığı ve devrin muvazaalı sayılıp sayılmayacağı hususu.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı üçüncü kişinin, arsa sahibi ile akrabalık ilişkisi içinde olması, devir bedelini ödediğine dair delil sunamaması, bağımsız bölümün başkası tarafından kullanıldığını bildiği halde devri kabul etmesi ve davalıların beyanlarındaki tutarsızlıklar nazara alınarak, devrin muvazaalı olduğu ve davalı üçüncü kişinin kötü niyetli olduğu sonucuna varılarak, önceki onama kararı kaldırılarak yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/170 E., 2022/91 K.

HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul-Ret

KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davacı vekili

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince tapu iptali ve tescil talebi yönünden reddine, alacak talebi yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili yüklenici ile davalı arsa maliki ... arasında ... 29. Noterliği’nin 10.04.2012 tarih ve 11942 yevmiye numaralı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşme eki paylaşım projesine göre 8 bağımsız bölümlü binanın 1, 2, 3, 4, 5 ve 6 no.lu bağımsız bölümlerinin davacı yükleniciye 7 ve 8 no.lu çatı piyesli dubleks dairelerin ise, arsa sahibi davalı ...'a ait olacağının kararlaştırıldığını, müvekkilinin söz konusu sözleşmeye göre yapılması planlanan binayı plan ve projesine uygun olarak bitirip, iskanını aldığını, davalı ...'a düşen daireleri davalıya teslim ettiğini, ancak davalı ... tarafından müvekkiline verilmesi kararlaştırılan 3 no.lu bağımsız bölümün tapusunun devredilmediğini, müvekkili tarafından yapılan sorgulamada 3 no.lu bağımsız bölümün 06.08.2014 tarihinde diğer davalı ...'e satıldığının tespit edildiğini, yapılan devir işleminin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, öncelikle hali hazırda davalı ... adına tapuya kayıtlı olan dava konusu 3 no.lu bağımsız bölümün, bunun mümkün olmaması halinde davalı ... adına kayıtlı 7 no.lu bağımsız bölümün tapu kayıtlarının iptali ile davacı müvekkili adına tesciline, bunun da mümkün olmaması halinde fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 3 no.lu bağımsız bölümün piyasa rayiç değeri olan 140.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı ...'dan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; inşaat ile ilgili imalât ve satış işleminin tamamının davacının oğlu ... tarafından davacıya vekaleten ifa edildiğini, ...'un aldığı vekaletname ile 3 no.lu bağımsız bölüm hariç diğer bağımsız bölümleri dava dışı 3. şahıslara sattığını, babası adına hareket eden ...'un müvekkili ile anlaşarak 3 no.lu bağımsız bölümün müvekkilinde kalması için 50.000,00 TL para talep ettiğini, bunun üzerine müvekkilinin 28.02.2014 tarihinde Denizbank ... Şubesinden 50.000,00 TL kredi çekerek davacının oğluna ödediğini, akabinde müvekkilinin ...'a verdiği satış vekaletini geri çekerek ...' u azlettiğini, ...' un azlinden sonra 3 no.lu bağımsız bölümün müvekkili tarafından diğer davalıya satıldığını, bağımsız bölümün satıldığını öğrenen ...'un 3 no.lu bağımsız bölümü başka bir şahsa satarak bu şahsı taşınmaza yerleştirdiğini, davalı ...' in bağımsız bölüme taşınmasına engel olduğunu, davacının müvekkili ile diğer davalının akraba olduğuna yönelik iddialarının gerçek dışı olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2.Davalı ... süresinde davaya cevap vermemiş, yargılama aşamasında dava konusu daireyi arsa sahibi olan diğer davalıdan satın aldığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 2014/437 Esas ve 2015/370 Karar sayılı kararı ile, davacı yüklenici ile davalı arsa sahibi arasında ... 29. Noterliği’nin 10.04.2012 tarih ve 11942 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdedildiği, yükleniciye ait olması gereken 3 no.lu bağımsız bölümün ise ... üzerinde kaldığı ve 06.08.2014 tarihinde davalı ...'e satıldığı, davacı müteahhitin ise ayrıca 3 no.lu bağımsız bölümü haricen ... ... isimli şahsa satarak zilyetliğini teslim ettiği, ancak mal sahibi ... tarafından 3 no.lu bağımsız bölümün diğer davalı ...'e satılmış olması nedeni ile tapuda mülkiyetini devredemediği, davacı, davalı ...'in ...'ın akrabası olduğunu ve devrin muvazaalı bir devir taşıdığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuş ise de, akrabalık ve davalı ...'in 3 no.lu bağımsız bölümün davacıya ait olduğunu bildiği hususlarının ispatlanamadığı, 3 no.lu bağımsız bölümün tescilinin mümkün olmaması halinde yerine 7 no.lu bağımsız bölümün tescilini talep edilmiş ise de sözleşme uyarınca da 3 no.lu bağımsız bölüm yerine edimin ifasının değiştirilemeyeceği, dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinin de 90.000,00 TL olduğu, her ne kadar davalı arsa sahibi kat karşılığı inşaat sözleşmesinin davacı ile yapılmış olmasına rağmen tüm iş ve işlemlerin davacının oğlu ... tarafından yürütüldüğünü ve 3 no.lu bağımsız bölümü ...'tan haricen satın alarak 50.000,00 TL bedelini kredi çekerek ödediğini savunmuş ise de sözleşme davacı ile yapıldığından bu savunmaya itibar edilmediği gerekçesiyle, davacının davalılar aleyhine açtığı muvazaa nedeni ile tapu iptali ve tescil talebini içerir davasının reddine, davacının davalı ... aleyhine açtığı alacak talebini içerir davasının kısmen kabulüne, 90.000,00 TL alacağın davalı ...' dan tahsili ile davacı ...'a verilmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresinde davacı vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 05.12.2019 tarihli, 2018/761 Esas, 2019/5161 Karar sayılı kararıyla, mahkemece davalı ...'ın iyi niyetli olduğu kabul edilmiş ise de, dava konusu taşınmazda yüklenici ... tarafından yapılan satış nedeniyle dava dışı ... ...'un oturduğu, ... ile ...'ın akraba oldukları, davalı ...'ın bu satın alma ile ilgili davalı ...'ya para ödediğine ilişkin dosyada herhangi bir delil bulunmadığından bu satışla ilgili davalı ...'ın iyi niyetli olduğuna ilişkin yeterince araştırma yapılmadığı, bu durumda mahkemece davalı ... ile ...'nın akraba olup olmadıklarına ilişkin kayıtların celbi ile davalı ...'ın bu satın alma ile ilgili ödemesinin bulunup bulunmadığının varsa belgelerinin temini sağlanıp diğer hususlar da gözetilerek davalı ...'ın iyi niyetli olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği ve bozma nedenine göre davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmediği belirtilerek, hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı ...'in ... ile akrabalığı ve 3 no.lu bağımsız bölümün davacıya ait olduğunu bildiği hususlarının ispatlanamadığı, hakkın kazanılmasında asıl olanın iyi niyetin varlığı olduğu, aksini iddia edenin ispatla mükellef bulunduğu, dosya kapsamına göre davalı ...'in kötü niyetini ispatlanamadığından ...'in tapu kütüğündeki tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet hakkını kazanan kişi konumunda olduğu, bu itibarla ... aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının kabulünün mümkün bulunmadığı, aynı zamanda davacının 3 no.lu bağımsız bölümün tescilinin mümkün olmaması halinde yerine 7 no.lu bağımsız bölümün tescilini talep etmesinin de hukuken dinlenebilecek bir dava olmadığı, zira 7 no.lu bağımsız bölümün binadaki nitelik ve özelliklerinin ve değerinin çok farklı ve fazla olduğu, sözleşme uyarınca da 3 no.lu bağımsız bölüm yerine edim ifası şeklinde değerlendirilemeyeceği, davacının ancak geçerli sözleşmeye dayalı olarak kendisine verilmesi gereken taşınmazın dava tarihindeki kaim bedelini talep edebileceği, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olarak hazırlanan ve dosyaya sunulan bilirkişi raporu içeriğine göre de dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinin de 90.000,00 TL olduğu gerekçesiyle, tapu iptali tescil davasının reddine, alacak talebinin kısmen kabulü ile 90.000,00 TL alacağın davalı ...'dan alınarak davacı ...'a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

C. Onama Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 11.01.2024 tarih, 2022/3236 Esas ve 2024/116 Karar sayılı kararı ile, temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise, yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı ve özellikle davalı ...'in ... ile akrabalığının ve 3 no.lu bağımsız bölümün davacıya ait olduğunu bildiği hususlarının ispatlanamadığı, bu nedenle iyi niyetin korunmasında hata olmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar verilmiştir.

V. KARAR DÜZELTME

A. Karar Düzeltme Talep Edenler:

Dairemizin yukarıda belirtilen ilamına karşı süresinde davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

B. Karar Düzeltme Sebepleri:

Davacı vekili karar düzeltme dilekçesinde özetle; davalı ... ile davalı ... arasındaki satışa ilişkin ödeme belgesinin araştırılmadığını, akrabalık ilişkisinin davalı ... tarafından da kabul edildiğini, davalı ...’ın dava dışı ...’nin 3 no.lu dairede ikamet ettiğini bildiği halde daireyi devraldığını, böylece 3 no.lu dairenin tapusunun muvazaalı şekilde devredildiğini, davalıların kötüniyetli olduklarını, arsa malikinin sözleşmedeki paylaşım maddesini ihlal ettiğini, bu nedenle ilk talebin reddi halinde 7 no.lu bağımsız bölümün tapusunun müvekkiline devrine karar verilmesi gerektiğini, kabule göre de dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz talebinde bulunmalarına rağmen bu konuda bir karar verilmediğini belirterek, karar düzeltme talebinin kabulünü talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali, tescil ve tazminat istemlerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 470 vd. maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Yargıtay kararının düzeltilmesi 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve HUMK’un 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiçbirisine uymayan diğer karar düzeltme itirazlarının reddine karar verilmiştir.

3. Davacı yüklenici ile davalı arsa sahibi arasında ... 29. Noterliği’nin 10.04.2012 tarih ve 11942 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlenmiştir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca davacı yükleniciye isabet eden dava konusu 3 no.lu bağımsız bölümün davalı arsa sahibi tarafından diğer davalı ...’e muvazaalı olarak devredilip devredilmediği ve davalı ...’ın iyi niyetli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

TMK’nın 2. maddesine göre; herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Yine TMK’nın 3. maddesine göre; Kanunun iyi niyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyi niyetin varlığıdır. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyi niyet iddiasında bulunamaz. TBK’nın 19. maddesine göre ise; bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır. Borçlu, yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı kazanmış olan üçüncü kişiye karşı, bu işlemin muvazaalı olduğu savunmasında bulunamaz.

Sözü edilen maddelerden anlaşılacağı üzere, herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır. Borçlu, yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı kazanmış olan üçüncü kişiye karşı, bu işlemin muvazaalı olduğu savunmasında bulunamaz.

Hakların kullanılması ve yükümlerin yerine getirilmesinde uyulması gereken davranış biçimi dürüst davranmayı karşılamaktadır. Hakların kazanılmasında aranılan ise iyi niyettir. Bir hak kazanılırken hakkın kazanılmasını ya da diğer hukuksal sonucun gerçekleşmesini engelleyen olguyu kabul edilebilir bir nedenle bilmeme iyi niyet ve bu durumdaki kişide iyi niyetli olarak ifade edilmektedir.

Muvazaa, iki tarafın iradesi ile beyanları arasında istenerek meydana getirilen bir uygunsuzluk halidir. TBK’nın 19/I. maddesine göre, ‘’Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.’’ Muvazaa, tarafların gerçekte istemedikleri bir sözleşmeyi üçüncü kişileri aldatmak maksadıyla yapmalarıdır.

Muvazaalı işlemin hükümsüzlüğünü ispat yükü, bunu iddia eden tarafa düşer. Burada hâkim, emarelerle de bağlıdır. Şefkat, özendirme, yardım gibi saikler dışında bir malın gerçek değerinden çok düşük bir bedelle satılması, muvazaa emaresi (belirtisi) sayılabilir. Üçüncü kişiler, muvazaayı her türlü delille, bu arada tanıkla da ispat edebilirler (Fikret Eren – Borçlar Hukuku Genel Hükümler – Ankara 2019 – 24. Baskı – S. 394, 409 vd.).

Mahkemece yargılama sırasında davalı ... dinlenmiş, davalı arsa malikinin eşinin amcasının oğlu ile evli olduğunu, dava konusu daireyi oğlu için aldığını beyan etmiş, davalı tanığı ... ise, davalı ...’ın eşi olduğunu, akrabalığı bilmediğini, ödemeyi elden yaptıklarını belirtmiştir. Dosya kapsamında bulunan ödeme belgeleri incelendiğinde daire bedeline yönelik bir ödeme hareketinin banka kayıtlarında olmadığı, araç satışının 16.09.2011 tarihli olduğu, dava konusu dairenin ise 06.08.2014 tarihinde devredildiği anlaşılmıştır.

Bu değerlendirmeler ışığında dava konusu somut olay değerlendirildiğinde, dava konusu bağımsız bölüm maliki davalı ...’in diğer davalı arsa maliki ...’ın eşinin amcasının oğlu ile evli olduğu, tapu devri yapıldığı halde daire bedelinin ödendiğinin ispat edilemediği, dava konusu bağımsız bölümün davacı yükleniciden daireyi satın alan 3. kişi tarafından kullanıldığı halde davalı ...’ın bu durumu bilmemesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, böylece davalılar arasındaki tasarrufun muvazaalı olduğu ve davalı ...’ın iyi niyetli olmadığı anlaşıldığından dava konusu 3 numaralı bağımsız bölümün tapu iptali ve tesciline yönelik davanın kabulüne karar verilmesi gerekmektedir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, mahkeme kararının bozulması gerekirken onanması doğru olmamış, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Yukarıda 2. bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer karar düzeltme istemlerinin reddine,

Yukarıda 3. bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 11.01.2024 tarihli, 2022/3236 Esas, 2024/116 Karar sayılı onama ilamının kaldırılmasına, yerel mahkeme kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan harç ile karar düzeltme harcının istek hâlinde davacıya iadesine,

23.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.