Logo

6. Hukuk Dairesi2024/1978 E. 2024/3745 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kooperatif üyesinin, kura ile hak sahibi olduğu bağımsız bölümün tapusunun iptali ve adına tescilini talep ettiği davada, davacının daha önce takas talebinde bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin ilk derece mahkemesi kararının gerekçesini değiştirerek esas hakkında hüküm kurması gerekirken, istinaf başvurusunun reddine karar vermesi usul ve yasaya aykırı görülerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/340 E., 2023/1013 K.

KARAR : Esastan Red

İLK DERECE MAHKEMESİ : Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2019/6 E., 2020/462 K.

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 2000 yılından itibaren kooperatifin üyesi olduğunu, 18.12.2016 tarihli Genel Kurul Toplantısında kur'a ile F blok 2.kat 3 no.lu bağımsız bölümünün hak sahibi olduğunu, toplam 8 kişiye tapuları verildiğini, 16.10.2017 tarihli denetim raporunda, isteyen üyelerin dilekçe vermeleri halinde tapularının verilebileceğinin belirtildiği, ihtarname ile tapu tescili için kooperatife başvurulduğu, ancak kooperatifin tapu tescil işlemini yapmadığını, kooperatif başkanının taşınmazı başkasına satmaya çalıştığını belirterek bağımsız bölümünün kooperatif adına tescilinin iptali ve müvekkili adına tescilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dilekçe ile takas talebinde bulunduğunu, talebine istinaden yönetim kurulu üyesi olarak kendisinin de imzası bulunan 27.04.2017 tarih ve 330 sıra no.lu yönetim kurulu kararı ile davaya konu dairenin kooperatife kalması ve davacıya B blok 3 no.lu dairenin verilmesinin kabul edildiği, davacının F blok 2 kat 4 no.lu daire üzerinde herhangi bir hakkı kalmadığından açılan davanın haksız olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İlk derece mahkemesince dosyaya sunulan 25.04.2017 tarihli dilekçe ile davacının kura sonucu kendisine isabet eden F blok, 2. kat, 3 no.lu bağımsız bölümün kardeşi... ...' e isabet eden B Blok, 4 numaralı bağımsız bölüm ile değiştirilmesini talep ettiği, akabinde kooperatif tarafından alınan 27.04.2017 tarihli ve 330 sıra numaralı karar ile talebin kabul edildiği, kararda davacının da imzasının bulunduğu, davacı her ne kadar 25.04.2017 tarihli dilekçe altındaki imzaya itiraz etmiş ise de, 10.07.2020 tarihli ATK raporuna göre dilekçedeki imzanın davacının eli ürünü olduğunun tespit edildiği, ayrıca davacı tarafından bahsi geçen yönetim kurulu kararındaki imzaya itiraz edilmediği, davacının kur'a sonucu kendisine isabet eden dava konusu daireyi kardeşi ile takas ettiği, bu nedenle dava konusu dairenin tapusunun iptalini istemekte aktif husumeti ve hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bu karara karşı davacı vekilince süresinde temyiz yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş ise de; bölge adliye mahkemesi tarafından ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirildiği, bu durumda yeniden karar verilmesi gerektiği halde istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru olmamış, ilk derece mahkemesi kararı ile bu karara karşı istinaf isteminin reddi kararı usul ve yasaya aykırı görülmüştür.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında verdiği karar usul ve yasaya aykırı görüldüğünden BOZULMASINA. HMK'nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, peşin alınan harcın istek halinde ilgilisine iadesine, 04.11.2024 tarihinde kesin olarak oy çokluğuyla ile karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ

Dava, kooperatif üyesi tarafindan kooperatif aleyhine açılmış tapu iptal - tescil davasıdır.

İlk Derece Mahkemesince davanın reddi yönünde verilen kararın istinafi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince gerekçesi değiştirilerek istinaf talebinin reddine karar verilmistir.

Taraflar arasında kooperatif üyeliği hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bir başka ifadeyle, davalı, davacının kooperatif üyeliğine itiraz etmemiştir. Bu konu tartışma konusu değildir. Uyuşmazlık tapu iptal tescil isteğine ilişkindir.

Sayın çoğunluk, davanın kooperatif üyeliğinden kaynaklandığı gerekçesiyle temyiz kanun yolunun açık olduğu sonucuna varmıştır.

Sayın çoğunluk ile aramızda oluşan uyuşmazlık, temyiz incelemesine konu kararın değer itibariyle verildiği anda kesin olup olmadığı, bir başka ifadeyle temyiz incelemesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

6100 saylı HMK nın 362/1-a.maddesi 'Miktar veya değeri 238.730 Türk Lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar"ın temyiz edilemeyeceğini belirtmiştir.

HUMK ta gayrimenkullere ilişkin davaların değere bakılmaksızın temyiz yolunun açık olduğu belirtilirken, HMK bu bakımdan bir ayrım gözetmemiştir. Kooperatifler Kanununda da ayrık bir düzenleme yoktur.

Dava konusu taşınmazın keşif tarihindeki değeri 192.900 Türk Lirası olarak bulunmuştur. Dava tarihine göre daha da düşüktür. Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi ise 2023 yılıdır.

Karar tarihinde temyiz kesinlik sınırı 238.730 Türk Lirasıdır.

Verildiği anda değer itibariyle istinaf veya temyiz sınırının altında kalan kararların o anda kesinleştiğinde ise şüphe bulunmamaktadır. Bir kararın kesinleşmesi, ya verildiği anda miktar itibariyle kanun yoluna kapali olması, veya kanunda açıkça kesin olduğunun belirtilmesi nedeniyle, ya da kanun yolları tüketilmek suretiyle olur. Verildiği anda kesin olan hüküm bakımından artık yargılama bitmiştir. Yargılama süreci biten bir uyuşmazlık için temyiz incelemesi mümkün değildir. Kesinlik, yargılamanın devamına engel bir durumdur.

Hüküm, verildiği anda kesin olduğu için artık tamamlanmış bir usulü işlem söz konusudur. Prof. Dr. Baki KURU" Miktar veya değeri temyiz (kesinlik) sınırını geçmeyen menkul (taşınır) mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar kesindir." (HUMK hükümlerine göre) derken Hukuk Muhakemeleri Usulü 2001 Atıncı baskı 4981.sayfasında"Kanundan ötürü verildiği anda kesin olan bir karar temyiz edilirse, temyiz talebi (esasına girilmeden) mesmu olmadığından dolayı reddedilir. Fakat, Yargıtay, böyle bir (kesin) kararı yanlışlıkla bozarsa, bu bozma kararı ve mahkemenin bundan sonra yaptığı işlemler geçersizdir (yok sayılır)" demektedir. Bu nedenlerle sayın çoğunluğun uyuşmazlığın kooperatif üyeliğinden kavnaklanması nedeniyle, değere bakılmaksızın kanun yolu denetimi yapılması gerektiği yönündeki görüşüne katılmıyorum.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, eldeki dava bakımından, Bölge Adliye Mahkemesi kararı yanlış olmakla birlikte, değerin düşük olması nedeniyle temyiz sınırının altında kaldığı için Bölge Adliye Mahkemesince ek karar ile temviz talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, bu yönde bir karar verilmemiş olması doğru değil ise de, Temyiz Merciince de temyiz incelemesinin değerden reddedilebileceği gözetilerek, temyiz talebinin değerden reddine karar verilmesi gerekirken, farklı gerekçeyle kararın bozulması yönünde oluşan sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum.