"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2024/64 E., 2024/224 K.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar davalı vekilince duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 27.02.2025 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde davalı vekili Avukat ... ile davacı vekili Avukat ...'nin gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı yüklenici vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, ...Sulamaları 1. Merhale Projesi Tımarlı Sulaması 1. Kısım İnşaat işini 26.11.1985 tarihinde davalı kurumdan ihale yolu ile aldığını, yapım işinin ilk keşfinin %30'unu tamamladığını, sonrasında %164 keşif artışı ile işin devamı kararı alındığını, 30 numaralı hakedişten başlayarak 46 numaralı hakediş dahil tüm hakedişlerin müvekkili şirket tarafından ihtirazi kayıtla imzalandığını, davalı kurumun, müvekkilinin 30-46 numaraya kadar olan hakedişlerdeki itirazlarının hiçbirini neticelendirmediğini, davalı kurumun, daha sonra tek taraflı olarak hazırladığı 47 numaralı hakediş raporuna göre, müvekkili şirketin kendilerine 2.217.067,82 TL borçlu olduğu iddiası ile alacak davası açtığını, dava sonucunda Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2005/438 Esas, 2012/93 Karar sayılı kararı ile müvekkili şirketin 1999 yılı fiyatlarıyla son hakediş raporundan sonra toplam 2.955.241.01 TL’lik alacağı olduğunun anlaşıldığını, davalının bir alacağı bulunmadığından davanın reddine karar verildiğini, kararın kanun yollarından geçerek kesinleştiğini belirterek, söz konusu kararda belirtilen 2.955.241,01 TL'lik alacağın işin tasfiye edildiği 05.11.1999 tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesinin 53. maddesi uyarınca usulüne uygun itirazlarda bulunulmadığını, bu nedenle aynı şartnamenin 39. maddesi kapsamında hakedişin olduğu gibi kabul etmiş sayılacağını, yine 47. maddesi kapsamında kesin hesabın kabul edilmiş sayılacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 02.07.2019 tarih ve 2017/87 E., 2019/340 K. sayılı kararı ile; taraflar arasındaki sözleşmenin eki olan Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesinin sözleşme tarihinde yürürlükte olan HUMK'un 287. maddesi uyarınca delil sözleşmesi niteliğinde olduğu, BİGŞ'in 39. ve 40. maddelerine göre hakedişler konusu olan işlerden dolayı fazla alacak olduğuna ilişkin talebin ispatlanması gerektiği, davacının dosyaya sunmuş olduğu deliller kapsamında usulüne uygun itirazlar olmadığından hakedişlerin kesinleştiği, Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2005/438 Esas sayılı dosyasında hakediş miktarları yönünden bir tespit olsa da davalı idarenin açmış olduğu alacak davasında tasfiye sonrası bir alacağının olmadığına ilişkin bir hüküm olduğu, davalının iş bu sözleşmenin tasfiyesine ilişkin alacakları ile ilgili kesin hüküm niteliğinde olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin 02.07.2019 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulması üzerinde Bölge Adliye Mahkemesinin 16.12.2021 tarih ve 2022/649 E., 2023/3911 K. sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Bölge Adliye Mahkemesinin 16.12.2021 tarihli kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2022/649 Esas, 2023/3911 Karar ve 27.11.2023 tarihli kararı ile; Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2005/438 Esas, 2012/93 Karar sayılı kararının kesin hüküm olmasa da kuvvetli delil olduğu, kuvvetli delilin aksinin aynı nitelikte kuvvetli delil ile ispatı mümkün ise de, davalının dosya kapsamında dayandığı delil olan kesin hak edişin, Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/438 Esas, 2012/93 Karar sayılı kararı ile hatalı olduğu kesinlik kazanan hak ediş olup bu durumda kuvvetli delilin aksi dosya kapsamıyla ispatlanamadığından davanın 2.955.241,01 TL üzerinden kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın kabulü ile 2.955.241,01 TL'nin tasfiye tarihinden (05.11.1999) itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle :
Davalı kurum dava tarihinden önce temerrüde düşürülmediğinden hükmedilen alacağa tasfiye tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin doğru olmadığını, davalının harçtan muaf olduğunu, davacının tebligatlara rağmen kesin metraj ve hesaplara katılmadığını, 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu beyan etmektedir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
1-Temyizen incelenen ilk derece mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, usuli kazanılmış hak ilkesinin resen gözetildiği; kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-6200 sayılı Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanun'un 49. maddesi uyarınca davalı idare her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olduğu halde, mahkemece davalı idarenin harç ödemekle sorumlu tutulmasına karar verilmesi bozmayı gerektirir.
3-İşin yapıldığı ve ihale evrakının düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 101. maddesi gereğince muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla mütemerrit olacağından, temerrüt için alacağın muaccel olması yeterli olmayıp, alacaklının miktar gösterilmek ve ödenmesi talep edilmek suretiyle göndereceği ihtarla borçluyu temerrüde düşürmesi ya da aynı maddenin ikinci fıkrası hükmünce alacağın kararlaştırılan kesin vadede ödenmemiş veya sözleşmeyle taraflardan birine verilen hakka dayanarak onun ihbarda bulunarak belirleyeceği vadede ödenmemiş olması halinde borçlu temerrüdü gerçekleşir.
Somut olayda mahkemece alacağa tasfiye tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmiş ise de, tasfiye tarihi davalı idareyi temerrüde düşürücü nitelikte olmadığından bu tarihten itibaren faize hükmedilmesi doğru olmamıştır. Davacı yüklenici 02.04.2015 tarihli davalı idareye yazısı ile, 2.955.241,01 TL alacağının 7 gün içinde ödenmesini talep etmiş, söz konusu yazı idare kayıtlarına aynı gün girmiş ve 94123 evrak sayısı almıştır. Mahkemece ihtarın tebliğ tarihine 7 gün eklenerek 10.04.2015 tarihinde temerrüdün oluştuğunun kabulü ile bu tarihten itibaren faize hükmedilmemesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK'nın 370/2. fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı idare vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile kararın hüküm fıkrasının “2.” bendinde yer alan “tasfiye tarihinden (05.11.1999)” kelime ve rakamlarının hükümden çıkartılmasına, yerine “10.04.2015 tarihinden” rakam ve kelimenin eklenmesine, ayrıca hüküm fıkrasının “3.” bendinde yer alan “Alınması gerekli 201.872,51 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 50.468,14 TL'nin mahsubu ile bakiye 151.404,37 TL harcın davalı taraftan alınarak hazineye gelir olarak kaydına, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 50.468,14 TL harcın ise davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,” cümlesinin karardan çıkartılmasına, yerine “Davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 50.468,14 TL harcın ise istek halinde davacıya iadesine” cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dairemizdeki duruşmada vekille temsil olunan davacı yararına takdir olunan 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
27.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.