"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/214 E., 2024/327 K.
Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma isteminin miktar itibariyle reddine, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; serbest muhasebeci ve mali müşavirlik belgesine sahip olan müvekkilinin davalı şirket bünyesinde 01.01.2003-03.12.2013 tarihleri arasında “Mali ve idari işler müdürü” olarak çalıştığını, iş akdinin haksız ve geçersiz nedenlerle feshedildiğini, müvekkilinin çalıştığı konum gereği yüksek ücretli bir çalışan olması nedeni ile vergi ve SGK külfetlerine katlanmak istemeyen işverenin davacıyı serbest muhasebeci ve mali müşavirlik belgesine sahip olmasından istifade ederek tüm çalışma süresi boyunca davalı şirket bünyesinde sigortalı çalışan olarak göstermek yerine şirketin dışarıdan sözleşme ile hizmet aldığı mali müşavir konumunda göstererek çalıştırdığını, davacının tüm çalışma süresi boyunca kesintisiz ve tam zamanlı olarak şirketin normal çalışma düzenine uyarak şirket merkezinde, şirketin yönetim kurulu üyelerine ve amiri konumundaki şirket yöneticilerine bağlı ve bu kişilerin denetimi ve gözetiminde, emir ve talimatları bu kişilerden alarak çalıştığını, müvekkili ile davalı şirket arasındaki ilişkide hizmet akdinin denetim, gözetim, bağımlılık ve ücret unsurlarının bulunduğunu, çalışmaların 506. ve 5510. sayılı Yasa kapsamında gerçekleştiğini, muvazaalı olarak davalı şirketin dışarıdan sözleşme ile hizmet aldığı mali müşavir konumunda çalıştırıldığını, aylık son net 3.648,00 TL (brüt 5.951,94 TL) ücret aldığını, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını iddia ederek fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması kaydıyla 1.000,00 TL kıdem tazminatı 1.000,00 TL ihbar tazminatı 1.000,00 TL yıllık izin ücreti Toplam: 3.000,00 TL brüt alacağın tahsili ile yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiş, 16.05.2024 havale tarihli ıslah dilekçesi ile TBK'nın 512. maddesi kapsamında taleplerini arttırarak 13.376,00 TL'nin dava tarihinden itibaren sözleşmenin yasal faiz oranının iki katı oranında faiz ödeneceğini öngören 7.1 maddesi uyarınca yıllık % 18 faizi ile birlikte davalıdan müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının serbest meslek erbabı olan mali müşavir olduğunu, davalı şirkette işçi statüsünde çalışmadığını, tarafların mali müşavirlik hizmetine ilişkin 2003 yılında ve akabinde devam eden yılarda mali müşavirlik sözleşmeleri tanzim ettiklerini, davacının bu sözleşmeler kapsamında serbest meslek makbuzu tanzim etmek sureti ile davalı firmaya mali müşavirlik ve danışmanlık hizmeti verdiğini, sözleşmelerin tamamının Borçlar Kanunu hükümleri kapsamındaki sözleşmeler olduğunu, taraflar arasında İş Hukuku ilişkisinin değil Borçlar Hukuku kapsamında bir ticari ilişki olduğunu, 1 yıllık zamanaşımı süresine tabii olduğunu, ayrıca davacının müvekkil şirket dışında aynı şekilde birçok farklı firmaya ayrı ayrı mali müşavirlik hizmeti verdiğini, taraflar arasında işçi işveren ilişkisinin temelini oluşturan “bağlılık” unsurunun bulunmadığını, davacının meslek erbabı olarak bağlı bulunduğu mevzuat hükümleri gereğince hizmet akdi ile çalışmasının yasak olduğunu, iş kapsamında bulunmayan davacının yıllık izin talebinde bulunmasının mümkün olamayacağı gibi taraflar arasında akdedilen sözleşmelerde yıllık izinlere yönelik bir düzenleme bulunmadığını, düzenlenen sözleşmelerin belirli süreli sözleşmeler olduğunu, taraflar arasında muvazaalı bir ilişkinin varlığından söz edilemeyeceğini, davacının tek bir kuruluşa bağlı çalışmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere sözleşme gereği birden fazla şirkete mali müşavirlik hizmeti verdiğini, bu sebeple davalı şirkette kısmi/part time bir çalışmasının söz konusu olabileceğini, bilfiil ve tam zamanlı çalışmasının olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İzmir 4. İş Mahkemesi'nin 02.11.2015 tarihli kararı ile taraflar arasındaki ilişkisinin hizmet sözleşmesi kapsamında değil de 3568 sayılı Kanun'un 45. maddesi uyarınca serbest mali müşavirlik hizmeti kapsamında yerine getirdiği ve anılan madde uyarınca serbest muhasebeci mali müşavirlerin bu unvanlarla görev tanımı içerisindeki işleri gerçek ve ya tüzel kişilere tabi ve onların işyerine bağlı olarak hizmet akdini yerine getiremeyeceği, hükmünün birlikte değerlendirilmesi sonucunda taraflar arasındaki ilişkinin hizmet ilişkisi niteliğinde olmadığı gerekçesiyle davacının bu davaya konu hizmet akdine dayalı taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
İzmir 4. İş Mahkemesi'nin 02.11.2015 tarihli kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi'nce, davacı davalıya ait işyerinde hizmet akdi ile çalıştığını öne sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık ücretli izin alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Mahkemece, yazılı gerekçe ile davacı ile davalılar arasındaki ilişkide iş sözleşmesinin unsurları olan bağımlılık, iş görme ve ücret unsurlarının gerçekleştiğinin ispatlanamadığının kabulünde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de, uyuşmazlığın iş mahkemelerinin görevine girmeyip, genel mahkemelerin görevine girdiği anlaşılmakla mahkemece görev yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
İzmir 4. İş Mahkemesi'nin 18/635 Esas, 2019/3 Karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilmiş ve karar Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi'nin 04.04.2019 tarihli onama kararı ile 04.04.2019 tarihinde kesinleşmiş dosyada İzmir 14. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2019/214 Esas numarası ile yargılama yapılmıştır.
İzmir 14. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2019/214 Esas, 2024/327 Karar sayılı ilamı ile her ne kadar bankaya iletilen talimat tek imzalı olsa da karşılığında serbest meslek makbuzu ile hizmet verildiğinden ayrıca fazladan yapılan bir ödeme de olmadığından davacının haksız bir kazanç elde etmemiş olduğu ve bu nedenle davacının hizmet akdinin feshinin haklı nedene dayanmadığı, mali müşavir davacının aynı şirket bünyesinde 10 yılı aşkın görev sürdürdüğü anlaşıldığından yapılan işlemin de güven sarsıcı mahiyette olmadığı dolayısıyla taraflarca imzalanan 01.04.2013-31.03.2014'e dair sözleşmenin davalı tarafından tek taraflı olarak 18.12.2013 tarihinde haksız feshi ile sözleşmenin bitim süresi olan 31.03.2014 tarihine kadar davacının hizmet ücret alacağının işleyeceği, davacının davalı şirketten 103 günlük ücret alacağının bulunduğu, net ücret alacağının 12.524,80 TL olduğu, sözleşmede her ne kadar faizin % 18 oranında diğer bir deyişle 3095 sayılı Kanun'un yasal faiz oranı olan % 9'un % 100 fazlası olacağını kararlaştırmışlarsa da TBK'nın 88/2. md. uyarınca tarafların her ikisi de tacir olmadığından yasal temerrüt faizini serbestçe belirleyemeyecekleri yasal faizin ancak % 50 fazlasını kararlaştırabilecekleri, bu faiz oranı üzerinden yapılan hesaplamada 15.546,41 TL (% 13,50 olarak hüküm kurdu) faiz alacağı hesaplandığı, davacının feshi tarihinden sözleşme bitim süresine kadar 3. kişilerle yaptığı işler nedeniyle elde ettiği kârların ve yapmaktan kurtulduğu masrafların bulunup bulunmadığının hesaplanması yönünden bilirkişi heyetinden alınan 3. ek raporda herhangi bir kâr zarar kalemine rastlanılmadığı belirtildiğinden TBK'nın 408. md. uyarınca mahsubu gereken bir tutar bulunmadığı belirtilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde;
a. Bozma öncesinde kıdem, ihbar ve yıllık izin ücreti alacağı olarak açılan davanın bozma sonrasında ikinci bir dava dilekçesi sunmak suretiyle bakiye alacağa/ücret alacağına dönüştürülmesi gibi bir durum iddianın genişletilmesi yasağına aykırı olduğunu,
b. Karara karşı gösterilen yargı yolu ve süresi hatalıdır. Karar iş mahkemesince verilmemiştir ve 22. Hukuk Dairesi'nin kapatılmış olması sebebiyle bu dairenin ve 8 günlük süre verilmesinin hatalı olduğunu,
c. Dava konusu kalemler tamamen belirli nitelikte iken belirsiz alacak davası şeklinde açılması ve davanın kabulüne karar verilmesinin mümkün olmadığını,
d. Davanın zamanaşımına uğradığını,
e. Sözleşme haklı sebeple feshedildiğinden hiçbir alacaktan veya tazminattan bahsedilemeyeceğini,
f. Bilirkişi raporunun hatalı değerlendirmeler ile hazırlandığını,
g. Gerekçeli kararda itirazlarımızın neden dikkate alınmadığının belirtilmediğini, sadece bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulduğunu,
h. Davayı kabul anlamına gelmemekle faizin ancak yasal faiz olarak hesaplanabileceğini, fazlasına hükmolunamayacağını beyan etmektedir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, hizmet sözleşmesi kapsamında alacak istemine ilişkindir.
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Kararın tebliğden itibaren 15 gün için karar düzeltme yolu açık olmak üzere ,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
17.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.