"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1473 E., 2024/686 K.
vekili Avukat ...
DAVALILAR : 1- ... vekili Avukat ...
...2- ... vekili Avukat ...
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2022/819 E., 2023/343 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile Tekfen TML Ortak Girişimi arasında Libya Arap Halk Sosyalist Cumhuriyet'indeki Büyük Nehir Projesi Kufra Tazerbo-Ajdabiya İsale Hattı Projesine ilişkin Taşeronluk Sözleşmesinin 27.10.2006 tarihinde imzalandığını, sözleşmenin konusunun müteahhit ve işveren arasındaki 06/06/2006 tarih ve 13314-A-530-00-CT-CT1001 numaralı sözleşme kapsamında bulunan Haul-Road yapımı ve Pre-Excavation işlerinin belirtilen şartlar ve ana sözleşme şartlarına uygun olarak taşeron tarafından müteahhide karşı üstlenilerek yapılması olduğunu, söz konusu iş kapsamında 33 adet hakediş düzenlenerek tahakkuka bağlandığını, ancak 2011 yılının başında Libya' da yaşanan iç savaş sonucunda işler yapım aşamasındayken durdurulduğunu, can ve mal güvenliğinin sağlanmaması nedeniyle halihazırda bulunan ekipmanlar ile tüm organizasyonun orada bırakıldığını, davacının, davalı şirketten alacaklı olduğunu, sözleşme ve teknik şartnameye göre işverenin yüklenici TTJV'den kesmediği iş bedellerinin Özdemir İnşaat A.Ş.'nin hakedişlerinden kesilmesi suretiyle ödenmediğini, mükerrer kesintilerin iadesi gerektiğini ileri sürerek, dilekçede belirtilen alacak kalemleri toplam olarak 17.508.830,30 USD'nin bu aşamada bu dava kapsamında temerrüt tarihinden itibaren hesaplanacak kamu bankalarının USD üzerinden açılmış 1 yıllık mevduata uyguladıkları en yüksek oran üzerinden hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen aynen tahsili ve müvekkili şirkete ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; sözleşmenin tarafları arasında müvekkili şirketler Tekfen ve TML'nin bulunmadığını, sözleşmenin tarafları, davacı şirket ile Tekfen-TML Joint Venture Şirketi (TTJV) olduğunu, sözleşmenin tarafı olan ve tüzel kişiliğe sahip olan TTJV Şirketi yerine hissedarları olan müvekkili şirketlere husumetin yöneltilemeyeceğini, davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, TTJV şirketinin Libya'da yıl sonu bilançolarını kendisinin verdiğini, mali kayıtlarını Libya yasalarına göre tuttuğunu ve vergi dairelerine kendisinin muhatap olduğunu, bu hususun bile TTJV Şirketinin hissedarları olan davalı müvekkillerinden ayrı bir tüzel kişiliği olduğunu açıkça gösterdiğini, davacının bugüne kadar ticari ilişkilerini sözleşme imzaladığı, Libya'daki TTJV Şirketi tüzel kişiliği ile sürdürüp, hakediş ve fatura bedellerini TTJV Şirketinden tahsil edip, borçlarını TTJV Şirketine ödeyip, sözleşmeden doğan hak ve alacak, borçlar, tahsilat ve ödemelerini buna göre muhasebeleştirip, vergi yükümlülüklerini bu doğrultuda yerine getirdikten sonra, kendi davranışıyla çelişerek dava dışı TTJV Şirketinin varlığını red edip, Türkiye'deki davalılara dava yöneltmesinin kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Tekfen-TML Joint Venture Şirketi ile davacı arasında sözleşme yapıldığı, işin Libya'da yüklenicisinin Tekfen-TML Joint Venture Şirketi olduğu, Türkiye Cumhuriyeti Bingazi Başkonsolosluğundan İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1112 Esas dosyasına verilen cevapta, yüklenici Tekfen-TML Joint Venture Şirketinin ayrı bir tüzel kişi olduğu ve Libya hukukuna göre kurulmuş bir şirket olduğunun bildirildiği, Joint Venture ibarelerinin ortak girişim olduğu açık ise de, Libya Hükümeti kanunlarına göre ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olan bir şirket olarak Tekfen-TML Joint Venture Şirketi kabul edildiğine göre, davada taraf olma ve husumetin de bu şirkete düşeceği, husumetin davalılara yöneltilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davanın husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresinde davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde;
a. Tekfen TML ortak girişiminin Libya'da iş yapmak için formalitenin yerine getirilmesi için kurulduğunu, davalı şirketler tarafından tüzel kişilik perdesinin arkasına saklanılarak sorumluluktan kurtulmak istemelerinin hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiğini,
b. Sözleşmenin gizli tarafının davalı şirketler olduğunu, Türkiye'deki bağlantının sadece bir irtibat bürosu olmadığını, uyuşmazlıkların çözümünde İstanbul'un yetkili kılındığını,
c. Libya kanunlarına göre bu şirketin sermayesinin bilinmediğini, tabela şirketi olabileceğini, inceleme yapmadan ilk celsede husumetten davanın reddedildiğini,
d. Libya'da kurulan şirketin idare merkezinin Türkiye'de olduğunu, davada taraf olma ehliyetine Türk Hukukunun uygulanacağını, davalı Tekfen ve TML Şirketlerinin taşeron sözleşmesinin tarafı olmadıklarını iddia ettikleri halde işveren Great Manmade River Autority Şirketine karşı kendilerini ehil görerek tahkim yoluna başvurduklarını beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle MÖHUK’un 9. maddesinin 5. fıkrasının dikkate alınmasına göre usul ve kanuna ve uygun olup, davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370/1. maddesi hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.