Logo

6. Hukuk Dairesi2024/3590 E. 2025/918 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Konkordato mühleti verildikten sonra, davalı banka tarafından müvekkil şirketin hesabındaki paranın bloke edilmeye devam etmesi nedeniyle, davacının takibe itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemiyle açtığı davanın hukuki yararının bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı bankanın, itirazın iptali davası açılmadan önce blokeyi kaldırarak parayı komiser heyeti hesabına göndermesi nedeniyle davanın hukuki yararının kalmadığı gözetilerek, yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/1139 E., 2024/1156 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2024/61 E., 2024/395 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin 19.10.2023 tarihinde konkordato talebinde bulunduğunu, mahkemece 20.10.2023 tarihinde geçici mühlet kararı verildiğini, kararda geçici mühlet tarihinden önce haciz ihbarnamesi gönderilmiş olsa dahi geçici mühlet tarihinden sonra hesaba gelen paralara konulmuş olan blokelerin kaldırılmasına karar verildiğini, ancak davalı bankanın müvekkilinin hesabına geçici mühlet tarihinden önce konulan hacizler nedeniyle hesaba 20.10.2023 tarihinden sonra gelen paralara bloke koyduğunu ve hesapta bulunan paranın komiser denetiminde olan başka banka hesabına aktarılması talebini reddettiğini, bunun üzerine bloke miktarı olan 489.071,29 TL için davalı aleyhine İstanbul 12. İcra Dairesi'nin 2023/42018 Esas sayılı dosyasında takip başlattıklarını, davalı bankanın borca itiraz ettiğini, zorunlu arabulucuya başvurmalarından sonra davalının bloke ettiği tutarı komiser heyeti denetiminde olan başka banka hesabına gönderdiğini, yapılan ödemenin TBK'nın 100. maddesi uyarınca faiz, masraf ve ferilerine mahsup edilmesi ve infaz aşamasında dikkate alınmasını, davalının takibe itirazının iptali ile takibin devamına, % 20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davada ve icra takibinde yetkili mahkeme ve icra dairesinin, davacının müvekkili banka nezdinde hesabının bulunduğu İstanbul Anadolu İcra Dairesi ve Mahkemeleri olduğunu, davacı ile müvekkili banka arasında herhangi bir alacak borç ilişkisi bulunmadığını, müvekkili bankanın konkordato davasındaki ara karar gereği, geçici mühlet tarihinden önce davacının hesabına üçüncü şahısların haczi nedeniyle konulan blokeyi kaldırmadığını, davacının komiser nezaretinde faaliyetlerini yürütmesi nedeniyle komiserlerin bilgisi dahilinde paranın gönderilebileceğinin bildirdiğini, ancak davacının komiser heyetinin bilgisi dışında takip başlattığını, müvekkilinin sonrasında komiser heyetinin talebi üzerine paranın davacının başka bankadaki hesabına aktarıldığını, davanın konusunun kalmadığını, davacının komiser heyetinden gizli olarak paranın başka hesabına aktarılmasına çalıştığını ve kötü niyetli takip başlattığını savunarak davanın reddine ve %20'den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının takibi mahkeme kararının yerine getirilmemesi nedeniyle başlattığı, davalının davacıya para borcu bulunmadığı, mevcut doktrin görüşleri ve Yargıtay uygulaması dikkate alındığında, tedbir kararının hiç uygulanmaması veya eksik uygulanması veya yanlış uygulanması halinde, tedbir kararını veren mahkeme nezdinde şikayet yoluna başvurulabileceğini, davacının iddialarının konkordato davasında, konkordato hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğini, davalı bankanın blokeyi dava tarihinden önce kaldırıldığı sabit olduğundan, davacının takip yapmakta ve dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından, davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı lehine 20.10.2023 tarihinden itibaren geçici mühlet kararı verildiği, kararda geçici mühlet tarihinden önce haciz ihbarnamesi gönderilmiş olsa dahi geçici mühlet tarihinden sonra hesaba gelen paralara konulmuş olan blokelerin kaldırılmasına karar verildiği, davacının, bankaca bloke edilen tutarın tahsili amacıyla davalı banka aleyhine takip başlatması üzerine, davalı bankanın borca itiraz ettiği, akabinde komiser heyetinin yazısı üzerine itirazın iptali davası açılmadan önce de blokeyi kaldırarak, söz konusu meblağı komiser heyeti nezdinde başka bir banka hesabına gönderdiği, itirazın iptali davası açılmadan önce bloke kaldırıldığından İlk Derece Mahkemesinin davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar vermesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; ilk derece mahkemecesince davalının müvekkile para borcu bulunmadığı yönündeki tespitinin tamamen hatalı olduğunu, davalının uhdesinde bulunan parayı müvekkile vermeyi reddederek TBK.-TTK. ve Bankacılık Kanunu'ndaki düzenlemeleri ihlal ettiğini, müvekkilinin banka hesabından bulunan paranın maliki olup, davalı bankanın emin sıfatı ile zilyet olduğunu, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2023/684 E. sayılı dosya üzerinden vermiş olduğu tedbir kararı ile müvekkilin hesapları üzerine konulan haciz ve blokenin kaldırmış olduğunu, davalı bankanın bu tedbir kararını uygulamadığını, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 398. maddesinde tedbir kararına uymamaya ilişkin yasal bir ceza öngördüğünü ancak söz konusu cezanın süreli bir ceza olduğunu, ilgilinin tedbir kararını zorla uygulamasını sağlamadığını, bu nedenle tedbir kararının uygulanmasının sağlanması veya uygulanmamasından ötürü doğan zararların tazmini ancak ayrıca açılacak bir dava ile mümkün olacağını, Yargıtay’ın benzer konuda vermiş olduğu bir kararda konkordato tedbirinin uygulanmaması nedeniyle davalı banka aleyhine itirazın iptaline hükmettiğini, ilk derece mahkemesince yapılması gereken yegane inceleme takip tarihinde davalının borçlu olup olmadığının tespiti olduğunu, İstinaf mahkemesince de davanın anlaşılmadığını, arabuluculuk aşamasında da paranın ödenmeyeceği belirtilerek arabuluculuk dosyasının anlaşmama olarak kapatıldığını, hemen akabinde davalı bankanın müvekkille iletişime geçerek bir hata yaptıklarını belirterek ödeme yapmak istediklerini belirttiğini bunun üzerine davalı bankaya yeniden talep gönderildiğini, ve bunun üzerine ödemenin kısmen yapıldığını, davalı bankanın süreci aylarca uzattığını, ancak dava aşamasında gelince ödeme yaptığını bu ödemenin icra dosyası hesabı olarak değil haricen bir ödeme olarak ve eksik şekilde yapıldığını, müvekkilin söz konusu miktarı talep etmekte haklı olduğunu istinaf mahkemesince çok dar bir yorumlama ile karar verildiğini temyiz nedeni olarak ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, geçici mühlet kararı tarihinden sonra hesaba gelen paralara konulmuş olan blokelerin kaldırılması kararının davalı tarafından yerine getirilmemesi nedeniyle mevduat hesabındaki alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.

Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370/1. maddesi hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.03.2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi.