"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/736 E., 2024/1381 K.
KARAR : Esastan Red
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2023/894 E., 2024/5 K.
Davacı vekili; müvekkilinin Bursa Barosuna kayıtlı avukat olarak görev yaptığını ve davalı şirket yetkilisi tarafından verilen vekaletname uyarınca dava dışı şirket ile aralarında vekalet ilişkisi kurulduğunu, Avukatlık Ücret Sözleşmesinde ödenecek ücretin %25'lik oran üzerinden kararlaştırıldığını, sözleşmenin alt boşluğunda % 25'lik oranın şirketi temsilen davalı Mustafa Yıldırım tarafından % 15 olarak düzeltilerek imza edildiğini, davalının ise şirketin temsilcisi olduğunu, müvekkilinin işini gereği gibi ifa etmesine rağmen azledildiğini, müvekkilinin doğan hak ve alacaklarının ise ödenmediğini, iflas için İİK'nın 177. maddesinde sayılan 4 koşulun tamamının mevcut olduğunu, bu nedenlerle TTK 238/2 maddesi uyarınca şirket ortaklarının da iflasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, davalının doğrudan iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacı tarafa müvekkilinin bir borcunun bulunmadığını, davacının avukatlık hizmetini özenle yerine getirmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davacının gerçek kişi davalı yönünden iddiasını TTK’nın 238/2 maddesine dayandırdığı, anılan maddeye göre icra emrinin şirkete tebliğine rağmen borç ödenmezse alacaklının, şirketle birlikte ortakların da doğrudan iflasını isteyebileceği, bu düzenlemenin uygulama alanı bulması için ilama dayalı olan bir alacağın varlığı ve ilamlı icra takibinin yapılmasının ve icra emrinin asıl borçluya tebliğ edildiği halde ödenmemiş olmasının gerektiği, davacının alacağının ilama dayalı olmadığı gerekçesiyle, davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi tarafından, davacının, davalı gerçek kişi yönünden dayandığı TTK'nın 238. maddesinin, kollektif şirkete ilişkin hükümlerin düzenlendiği kısımda yer aldığı, davalının Anadolum İnşaat AŞ'nin temsilcisi olduğunun iddia edildiği, anonim şirket kurucularının, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerinin ve tasfiye memurlarının sorumluluğunun TTK'nın 553. maddesinde düzenlendiği, anonim şirketler sermaye şirketi olduğundan, yöneticilerinin ve ortaklarının TTK'nın 553. maddesi hali dışında sorumluluklarının düzenlenmediği gibi şirket borçları nedeniyle iflaslarının istenebileceğine dair bir hükme ya da kollektif şirketlere ilişkin TTK'nın 238. maddesinin anonim şirketler yönünden de uygulanacağına dair bir atfa yer verilmediği, davalılar yönünden TTK'nın 238. maddesinin uygulanma imkanı bulunmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince süresinde duruşmalı olarak temyiz yoluna başvurulmuş ise de 6100 sayılı Kanun'un 369 ncu maddenin ikinci fıkrası uyarınca temyize konu işin nitelik itibariyle duruşmaya tâbi olmadığı anlaşıldığından duruşma isteğinin reddine, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verilerek, gereği konuşulup düşünüldü.
1-a) Dava, davalıların ödemelerini tatil ettiği ve hileli muamelelerde bulunduğu iddiasına dayalı 2004 sayılı İİK'nun 177. maddesi uyarınca doğrudan iflas istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 353/1-b maddesi "b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak; 1) İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine, 2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, 3) Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra başvurunun esastan reddine veya yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir." hükmünü içermektedir.
Somut olayda özetle, İlk Derece Mahkemesi kararında, davalının doğrudan iflasının istenebilmesi için TTK’nın 238. maddesi gereğince ilama dayalı bir alacağın bulunması gerektiği ancak ilama dayalı bir alacağın bulunmadığı gerekçesine dayanıldığı, Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararında ise dava dışı şirketin anonim şirket olduğu, kollektif şirket olmadığı, davalının doğrudan iflasının istenemeyeceği gerekçesine dayanıldığı görülmüştür. Bu durumda, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesince, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinin tamamiyle değiştirildiği anlaşıldığından HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca davanın esasıyla ilgili olarak gerekçesi düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması uygun görülmüştür.
1-b) Bozma nedenine göre, davacı vekilinin temyiz istemlerinin incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1-a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle HMK'nın 373. maddesi gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, (1-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz istemlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK'nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 26.12.2024 tarihinde kesin olarak oy birliği ile karar verildi.