Logo

6. Hukuk Dairesi2024/3677 E. 2024/5222 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Anonim şirket ortaklarının, şirketin ödemelerini tatil etmesi ve hileli tasarruflarda bulunması nedeniyle doğrudan iflasının istenip istenemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin, ilk derece mahkemesinin karar gerekçesini değiştirip anonim şirket ortaklarının iflasına ilişkin TTK 238/2. maddesinin uygulanamayacağına dair hüküm kurmasına rağmen, istinaf başvurusunu esastan reddetmesi usul ve yasaya aykırı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/734 E., 2024/1431 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2023/895 E., 2024/6 K.

KARAR : Esasdan Red

Davacı vekili; müvekkilinin Bursa Barosuna kayıtlı avukat olarak görev yaptığını ve davalı şirket yetkilileri tarafından verilen vekaletname uyarınca dava dışı şirket ile aralarında vekalet ilişkisi kurulduğunu, Avukatlık Ücret Sözleşmesi'nde ödenecek ücretin % 25'lik oran üzerinden kararlaştırıldığını, sözleşmenin alt boşluğunda % 25'lik oranın şirketi temsilen davalı ... tarafından % 15 olarak düzeltilerek imza edildiğini, davalı ...'ın şirketin sahibi ve temsile yetkili kişi olduğunu, diğer davalı ...'un ise şirketin mâli işlerden sorumlu yönetim kurulu üyesi olduğunu, müvekkilinin işini gereği gibi ifa etmesine rağmen azledildiğini, müvekkilinin doğan hak ve alacaklarının ise ödenmediğini, iflas için İİK'nın 177. maddesinde sayılan 4 koşulun tamamının mevcut olduğunu, bu nedenlerle TTK 238/2 maddesi uyarınca şirket ortaklarının da iflasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, davalıların doğrudan iflasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı ... vekili; davacı tarafa müvekkilinin bir borcunun bulunmadığını, müvekkilinin şirket yönetim kurulu üyesi ve ortağı olmadığını, sadece kısa bir süredir mâli işlerden sorumlu sınırlı müdür olarak görev yaptığını, bu nedenlerle davanın husumet nedeniyle reddinin gerektiğini, müvekkilinin iflasa tabi olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Davalı ... vekili; davacı tarafa müvekkilinin bir borcunun bulunmadığını, davacının avukatlık hizmetini özenle yerine getirmediğini bu nedenle müvekkili tarafından azledildiğini, haklı fesih nedeniyle herhangi bir ücrete hak kazanamadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İlk Derece Mahkemesince, davacının gerçek kişi davalılar yönünden iddiasını TTK’nın 238/2 maddesine dayandırdığı, anılan maddeye göre icra emrinin şirkete tebliğine rağmen borç ödenmezse alacaklının, şirketle birlikte ortakların da doğrudan iflasını isteyebileceği, bu düzenlemenin uygulama alanı bulması için ilama dayalı olan bir alacağın varlığı ve ilamlı icra takibinin yapılmasının ve icra emrinin asıl borçluya tebliğ edildiği halde ödenmemiş olmasının gerektiği, davacının alacağının ilama dayalı olmadığı, davalılardan ...’un şirket ortağı da olmadığı gerekçesiyle, davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi tarafından,TTK'nın 211-303. maddeleri arasında kollektif şirketlere ilişkin, 329-563. maddeleri arasında ise anonim şirketlere ilişkin hükümlere yer verildiği, davacının, davalı gerçek kişiler yönünden dayandığı TTK'nın 238. maddesinin, kollektif şirkete ilişkin hükümlerin düzenlendiği kısımda yer aldığı, davalıların Anadolum İnşaat AŞ'nin ortak ve yöneticileri olduklarının iddia edildiği, anonim şirket kurucularının, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerinin ve tasfiye memurlarının sorumluluğunun TTK'nın 553. maddesinde düzenlendiği, anonim şirketler sermaye şirketi olduğundan, yöneticilerinin ve ortaklarının TTK'nın 553. maddesi hali dışında sorumluluklarının düzenlenmediği gibi şirket borçları nedeniyle iflaslarının istenebileceğine dair bir hükme ya da kollektif şirketlere ilişkin TTK'nın 238. maddesinin anonim şirketler yönünden de uygulanacağına dair bir atfa yer verilmediği, davalılar yönünden TTK'nın 238. maddesinin uygulanma imkanı bulunmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bu karara karşı davacı vekilince süresinde temyiz yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

1-a) Dava, davalıların ödemelerini tatil ettiği ve hileli muamelelerde bulunduğu iddiasına dayalı 2004 sayılı İİK'nın 177. maddesi uyarınca açılan doğrudan iflas istemine ilişkindir.

6100 sayılı HMK’nın 353/1-b maddesi ‘b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak; 1) İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine, 2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, 3) Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra başvurunun esastan reddine veya yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir.’ hükmünü içermektedir.

Somut olayda özetle, İlk Derece Mahkemesi kararına, davalıların doğrudan iflasının istenebilmesi için TTK’nın 238. maddesi gereğince ilama dayalı bir alacağın bulunması gerektiği, bozma ancak ilama dayalı bir alacağın bulunmadığı gerekçesine dayandırdığı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi istinaf başvurusunun esastan reddi kararında ise, dava dışı şirketin anonim şirket olduğu, kollektif şirket olmadığı, davalıların doğrudan iflaslarının istenemeyeceği gerekçesine dayandırdığı görülmüştür. Bu durumda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesince, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinin tamamiyle değiştirildiği, bu nedenle HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca davanın esasıyla ilgili olarak gerekçesi düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması uygun görülmüştür.

1-b) Bozma nedenine göre, davacı vekilinin temyiz istemlerinin incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1-a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle HMK'nın 373. maddesi gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, (1-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz istemlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK'nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesine gönderilmesine, temyiz peşin harcın istek halinde davacıya iadesine, 26.12.2024 tarihinde kesin olarak oy birliği ile karar verildi.