Logo

6. Hukuk Dairesi2022/2499 E. 2023/3046 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sözleşmeden doğan iş bedelinin ödenmemesi ve inançlı işlemle devredilen taşınmazın tapuda iptal ve tesciline ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının dava dilekçesinde sadece sözleşmeden kaynaklanan iş bedeli alacağını talep etmesi, diğer işlere ilişkin bir talepte bulunmaması ve davasını ıslah etmemesi, davalı şirketin ise istinafta sözleşme kapsamındaki ödemeleri tartışmaya açması ve davacının da sözleşme kapsamında yapılan ödemeleri ikrar etmesi gözetilerek, ilk derece mahkemesinin kısmi kabul kararı ve bölge adliye mahkemesinin esastan ret kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2019/570 E., 2022/149 K.

HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Tekirdağ 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2015/99 E., 2018/310 K.

Taraflar arasındaki asıl ve birleşen davalarda tapu iptali ve tescil, alacak, tazminat davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.

Kararın taraflar vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince duruşmalı, davalılar ... San. Ürünleri Ürt. Paz. Ltd. Şti., ... mirasçıları ve ... vekilince duruşmasız olarak tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 25.09.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde asıl ve birleşen davada davacı asil ... ve vekili Avukat ... geldi. Tebligata rağmen karşı taraftan gelen olmadığı anlaşılmakla onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili asıl ve birleşen dava dilekçelerinde özetle; taraflar arasında 05/05/2014 tarihli Şantiye Mühendisliği, Tadilat ve Uygulama Proje Yapım Sözleşmesi imzalandığını, işin teminatı olarak müvekkilinin halen ikamet ettiği, mülkiyeti kendisine ait olan taşınmazı inançlı işlem ile davalı ...’ya devrettiğini, davalı ...’nın da diğer davalı vakfa devrettiğini, müvekkilinin sözleşme ile üstlenmiş olduğu taahhüdü yerine getirdiğini, ancak davalı şirketin bakiye 50.000,00 TL’yi ödemediği gibi, davalı ...'nın da kendisine inançlı işlem ile devredilen taşınmazı iade etmediğini belirterek taşınmazın müvekkili adına tapuda tesciline, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000,00 TL’nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili asıl ve birleşen davaya karşı verdiği cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşmenin feshedildiğini, davacıya borçlu olmadıklarını, tam tersine fazla ödeme nedeniyle alacaklı olduklarını, inançlı işlemin söz konusu olmadığını, dava konusu gayrimenkul ve davacı için yapılan tüm işlemlerin banka aracılığıyla yapılmış olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; davacının, karşı yanın rızası veya ıslah olmadan iddiasını genişletemeyeceğinden dava dilekçesinde dayanılan sebep, vakıa ve dayanak hususlar çerçevesinde değerlendirme yapılması gerektiği, davacının taraflar arasındaki sözleşme uyarınca 05/05/2014 tarihinde işe başladığı, 10/03/2015 tarihinde işi bıraktığı, işi bıraktığında işin %10 seviyesinde olduğu, bunun işin ruhsat alınma aşamasına isabet ettiği, davacının 10 ay çalışması nedeniyle belirlenen aylık ücretine göre 35.000,00 TL'yi hakettiği, ayrıca davacının inşaat ruhsatından sonra tadilat projesi hazırlanıp belediyeye sunmakla 12.500,00 TL ücreti hakettiği, davalı tarafından davacı adına şantiye şefliği bedeli olarak 15.500,00 TL ödeme yapıldığı, bu durumda davacının asıl davada davaya konu edilen sözleşmeden dolayı davalı şirketten 32.000,00 TL bakiye alacağının kaldığı kabul edilmiş; tapu iptal ve tescil talebi yönünden ise; inanç sözleşmesi, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabileceğinden, davacının da bu iddiasını ispata yarar delil sunamadığı anlaşıldığından davacının, davalılar ... mirasçıları aleyhine ve ... aleyhine açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasının reddine; birleşen davaların da reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin bilirkişi raporu ile bakiye 113.465,45 TL alacaklı olduğunun sabit olduğunu, davalının gerek mülkiyeti teminat olarak devredilen taşınmazın satış bedelinin ayriyeten müvekkiline ödendiğine dair gerekse 287.500,00 TL kambiyo senedinin ayriyeten müvekkiline ödendiğine dair her hangi bir belge ve delil ibraz etmediğini, davalı tarafından ödemelerin ispatlanamadığını, bedelsiz kalan ve teminat olarak verildiği ispatlanan taşınmazın iadesine ve müvekkili adına tesciline, yine bedelsiz kalan ve teminat olarak verildiği hiç bir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlanan kambiyo senedinin müvekkiline iadesine, cari hesap fazlası toplam 113.465,00 TL'nin tahsiline karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl ve birleşen davaların tarafları, konuları, dava değerlerinin farklı olduğunu, davalar birleştirilmiş olsa da müstakil dava niteliklerinin devam ettiğini, bu itibarla her bir dava için ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğini, yargılama giderlerinin yanlış hesaplandığını, davacının dahi 280.707,00 TL tahsilat yaptığını ikrar ettiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; davacı, dava dilekçesinde açık olarak sözleşme belirterek bu sözleşme kapsamında yapılan iş karşılığı ödenmeyen alacağının tahsilini istediğinden ve istinaf dilekçesinde bahsettiği taraflar arasında yapıldığını ileri sürdüğü, diğer sözleşme ile sözleşme dışı işlere ilişkin dava dilekçesinde talebi bulunmadığından ve davasını da ıslah etmediğinden davacının, davalı şirket ile dava konusu yapmadığı işlere ilişkin alacak taleplerine dayalı istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı; davacının diğer talebinin taşınmaz devrinin inançlı işlem nedeniyle geçerli olmadığı, ancak davacının inançlı devir işlemini yazılı delille ispatlayamadığından inançlı işlem sonrasında yapılan devir işleminin muvazaalı olduğu iddiası da dinlenemeyeceğinden davacının bu yöne ilişkin istinaf talebi de yerinde görülmemiştir.

Davalı şirketin istinaf talepleri bakımından ise; davalı şirket, hakkında verilen kısmen kabul kararının hatalı olduğunu belirtmiş ise de davaya konu sözleşme nedeniyle davacının hak ettiği alacağa ve ödemelere ilişkin bir istinaf sebebi ileri sürülmediğinden istinaf gerekçeleri dava konusu olmayan ve davacı ile davalı şirket arasında farklı işlere ilişkin ödemelerden kaynaklandığından bu istinaf sebebinin yerinde görülmediği, davalı şirket bakımından hükmedilen yargı harçlarında bir yanlışlık bulunmadığı, diğer davalıların yargılama giderleri ile ilgili istinaf talebi yönünden ise, diğer davalılar hakkında açılan davalar reddedildiğinden, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması gerekirken, reddedilen davalar yönünden davacı tarafça yatırılan başvuru harcının bu davalılardan tahsiline karar verilmesi hatalı olmuş ise de bu hususun mahallinde tavzih yoluyla düzeltilebilecek yazım hatası olduğu gerekçesiyle istinaf sebebi olarak görülmemiş, ayrıca mahkemece asıl davada davalı şirket aleyhine açılan davada kabul ve reddedilen miktarlar yönünden AAÜT'ne göre taraflar için vekalet ücretine hükmedilmiş olup hükmedilen vekalet ücretinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, reddedilen davalar yönünden bu davaların davalıları aynı vekille temsil edildiğinden ve esasen tapu iptal ve tescil davasının tarafları olduklarından, haklarında açılan davalar aynı sebeple reddedildiğinden bunlar hakkında tek bir vekalet ücretine hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı belirtilerek asıl ve birleşen davalar davalıları vekilinin istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf talebindeki gerekçelerle kararı temyiz etmiştir

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf talebindeki gerekçelerle kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl ve birleşen davalarda uyuşmazlık, sözleşme uyarınca ödenmeyen bakiye iş bedelinin tahsili ve inançlı işlemle devredilen taşınmazın tapu iptal ve tescil istemlerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 Sayılı HMK’nın 26 ıncı maddesi,

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre asıl ve birleşen davalarda davacı vekilinin tüm, asıl ve birleşen davalarda davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmeyip, reddi gerekmiştir.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ''Taleple Bağlılık İlkesi'' başlıklı 26. maddesinin birinci fıkrasında; ''Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.'' hükmüne yer verilmiştir. Anılan yasal düzenleme gereğince dava dilekçesinde yer almayan bir hususta mahkeme yargılama yapamayacağı gibi hüküm de veremez. Davacı yüklenici, dava dilekçesinde açık olarak taraflar arasında imzalanan 05.05.2014 tarihli sözleşmeden bahsederek bu sözleşme kapsamında yapılan iş karşılığı ödenmeyen alacağının tahsilini istediğinden, diğer sözleşme ile sözleşme dışı işlere ilişkin dava dilekçesinde talebi bulunmadığından ve davasını da ıslah etmediğinden ilk derece mahkemesi ve bölge adliye mahkemesince sadece dava konusu edilen sözleşmenin dikkate alınarak, yargılama yapılması doğru olmuştur. Mahkemece alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacı yüklenici tarafından bu sözleşme kapsamında toplam 47.500,00 TL bedelli iş yapıldığı, bu iş için davalı tarafından ödenen 15.500,00 TL mahsup edilerek, asıl davada davalı şirket aleyhine 32.000,00 TL’ye hükmedilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince davalı şirketin, davaya konu sözleşme nedeniyle davacının hak ettiği alacağa ve ödemelere ilişkin bir istinaf sebebi ileri sürülmediği kabul edilmiş ise de; davalı şirketin istinaf dilekçesi incelendiğinde hükme esas alınan bilirkişi raporunun davalı ödemelerini yeterince dikkate almadığı, kendi ticari defterlerinin incelenmesi yönündeki taleplerinin mahkemece değerlendirilmediği, davacı tarafın dahi 280.707,00 TL tahsilat yaptığını ikrar ettiği yönündeki istinaf sebepleri değerlendirildiğinde davalının davaya konu sözleşme nedeniyle yapılan ödemeleri istinaf ettiği anlaşıldığından istinaf mahkemesinin bu gerekçesi yerinde görülmemiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporu ile, davacı yüklenicinin sözleşme kapsamında 47.500,00 TL’lik iş yaptığı hesaplanmıştır. Davacı 16.10.2017 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, diğer dava konusu yapılmayan işler haricinde dava konusu sözleşme uyarınca davalı şirketin 87.880,00 TL ödeme yaptığını ikrar etmiştir. İş bu durumda davacının açık ikrarı karşısında, dava konusu yapılan sözleşme uyarınca davalı tarafça ödenen iş bedeli, davacı tarafça yapıldığı hesaplanan 47.500,00 TL iş bedelinden fazla olduğu anlaşıldığından mahkemece asıl davada davalı şirket aleyhine açılan davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.

Mahkemece, hüküm fıkrasının “D” bendinin “4.” paragrafında “ 276 TL'sinin diğer davalılardan alınarak davacıya verilmesine” yönelik diğer davalılar hakkında harca hükmedilmiş ise de, davalı şirket haricindeki diğer davalılar hakkında açılan davalar reddedildiğinden aleyhlerine yargılama giderlerine hükmedilmesi doğru olmamıştır. Bölge adliye mahkemesince her ne kadar, bu hususun mahkemesince tavzih yoluyla düzeltilebilecek yazım hatası olduğu gerekçesiyle davalıların istinaf talebi reddedilmiş ise de; hükmün tavzihi (HMK m. 305) yoluyla taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar sınırlandırılamayacağından, genişletilemeyeceğinden ve değiştirilemeyeceğinden bölge adliye mahkemesinin bu gerekçesiyle istinaf talebinin reddine karar verilmesi doğru olmamış, belirtilen nedenlerle kararın bozulması uygun bulunmuştur.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Yukarıda “Değerlendirme” bölümünün “1” inci bendinde açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davalar davacısının tüm, asıl ve birleşen davalar davalılarının diğer temyiz itirazlarının reddine, “2” nci bendinde açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davalar davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı asıl ve birleşen davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının asıl ve birleşen dava davalıları yararına BOZULMASINA,

Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunmayan asıl ve birleşen dava davalıları yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Davalılardan peşin alınan harcın istek halinde iadesine,

Aşağıda yazılı harcın temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.