Logo

6. Hukuk Dairesi2022/2712 E. 2023/3076 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yüklenici tarafından açılan kısmi dava niteliğindeki alacak davasında, bozma ilamına aykırı olarak belirsiz alacak davası gibi işlem yapılması ve faiz başlangıç tarihinin hatalı belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davanın kısmi dava niteliğinde olduğu, ıslahla arttırılan kısım için zamanaşımı süresinin geçmiş olduğu, ilk derece mahkemesinin bozma kararına uygun işlem yapmadığı ve faiz başlangıç tarihini hatalı belirlediği gözetilerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/255 E., 2021/372 K.

DAVA TARİHİ : 15.03.2013

HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; sözleşme kapsamında ve sözleşme kapsamı dışında yapılan imalâtların bedelinin eksik ödendiğini iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000 TL bakiye iş bedelinin tahsilini istemiş, 30/05/2019 havale tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 30.765,67 TL arttırarak toplam 40.765,67 TL’nin tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımına uğradığını, davacının bir alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 14.03.2014 tarihli ve 2013/158 Esas, 2014/178 Karar sayılı kararıyla; davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi (kapatılan) 2014/4977 Esas, 2014/6122 Karar sayılı ve 28/10/2014 tarihli ilamı ile Yapım İşleri Genel Şartnamesinin sözleşme eki olduğu kamu ihale sözleşmelerinde yüklenicinin kesin hesap alacağı kesin kabulün yapıldığı kesin hesabın onaylandığı tarihte muaccel olacağından zamanaşımı kesin kabul tutanağı ile kesin hakedişin onaylandığı tarihten başlayacağı, somut olayda, kesin kabul tutanağı 17.06.2009 tarihinde onaylanmış, dava 15.03.2013 tarihinde 5 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmış olduğu, bu durumda mahkemece davalının zamanaşımı def'inin reddedilerek işin esasının incelenmesi gerekirken, geçici kabul itibar tarihinin (işin bittiği tarihin) zamanaşımına başlangıç yapılarak davanın zamanaşımı nedeni ile reddi doğru bulunmamış, kararın bozulmasına karar verilmiştir.

3. Bozmaya uyan yerel mahkemece, 2015/22Esas, 2019/461 Karar sayılı ve 25/10/2019 tarihli karar ile dosya kapsamında alınan raporlar neticesinde davacının 34.213,73-TL eksik ödeme bedeli alacağının bulunduğu, ancak bozmadan sonra davanın ıslahı mümkün olmadığından davanın dava dilekçesindeki 10.000TL üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

4. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi (kapatılan) 2020/198 Esas 2020/2546 Karar 23/09/2020 günlü ilamı ile ilk derece mahkemesi kararının onanmasına karar vermiştir. Bu karara karşı davacı asıl karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

5. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi (kapatılan) 2020/3034 Esas, 2021/2854 Karar sayılı ve 21/06/2021 tarihli kararı ile; karardan sonra yürürlüğe giren 7251 sayılı Kanun uyarınca, bozmadan sonra ıslahın mümkün hale gelmesi ve bu değişikliğin usule ilişkin olması nedeniyle derdest davalarda da derhal uygulanması gerektiğinden, mahkemece ıslahla arttırılan talebin zamanaşımı ve diğer itirazlar da değerlendirilmek sureti ile sonucuna göre karar verilmesi, ayrıca gerekçeli kararda idarenin daha önce temerrüde düşürülmemiş olduğu gerekçesi ile hüküm altına alınan alacağa dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmiş ise de; davacı vekilinin 10.06.2009 tarihli ihtarı ile dava konusu edilen alacağın ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde ödenmesinin talep edildiği, ancak tebliğ mazbatasının dosya kapsamında yer almadığı, idarenin bu yazıya karşı 03.07.2009 tarihli yazısı ile cevap verdiği anlaşılmış olduğu, buna göre idarenin en geç cevabi yazısı tarihi itibarı ile temerrüde düştüğünün kabulü gerektiği ve alacağa 03.07.2009 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi ve hükmün bu nedenle de bozulması gerektiği, bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından, davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile onama ilamının kaldırılarak yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın açıldığı tarihte alacağın miktarının yahut değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin imkansız olması halinde, alacaklı hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktarı belirtmek sureti ile belirsiz alacak davası açabileceği, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarının tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olmadığı, zira yargılama sırasında çok sayıda bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, bu nedenle dava belirsiz alacak davası olarak nitelendirilmiş, ıslah dilekçesi istemin belirli hale getirilmesi dilekçesi olarak kabul edilmiş ve HMK'nın 107/2.maddesi uyarınca ıslah ile ileri sürülen zamanaşımı itirazı kabule şayan görülmemiş, davanın kısmen kabulü ile 34.213,73-TL alacağın 15.03.2013 den işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; hükme esas alınan raporun eksik ve hatalı düzenlendiğini, rapordaki hesaplamalara eklenmesi gereken imalat bedellerinin bulunmadığını(1200TL), işçi alacaklarının (3652 TL) iş bedelinden haksız olarak kesildiğini, alacağa hükmedilen faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu, imalatı yapılan ancak bedeli ödenmeyen hat sonu tahliye vanası ve sanat yapısı bedelinin de (2220TL) raporda yer almadığını, kararın düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.

Davalı vekili; uyarı yazılarına rağmen davacının şantiyede bulundurulması gereken teknik personelleri şantiyede bulundurmadığını, 25/03/2008 tarihli ve 2.267,68-TL tutarında kesilen ceza bilirkişi raporlarında dikkate alınmadığını, raporların hatalı olduğunu, davacının bir alacağının bulunmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, sözleşme kapsamında ve sözleşme kapsamı dışında yapılan imalâtların bedelinin eksik ödendiği iddia edilerek bakiye iş bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 436, 437. maddeleri, 818 sayılı Borçlar Kanununun 355-371 . maddeleri

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 1086 sayılı Kanunun 437 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere göre taraf vekillerinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

2.1.Davacının aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan alacağının veya hakkının tümünü değil, belirli bir kısmını talep ederek açtığı davaya kısmi dava denir. Diğer bir ifadeyle, bir alacak hakkında daha fazla miktar için tam dava açma imkanı bulunmasına rağmen, alacağın bir kesimi için açılan davaya kısmi dava denir. Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden (örneğin eser sözleşmesinden) doğmuş olması ve bu alacağın şimdilik bir kısmının dava edilmesi gerekir (Yargıtay HGK 17.10.2012 gün, 2012/9-838 Esas 715 Karar sayılı ilâmı, Kuru/Arslan/Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 22. Bası, s.286; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, Medeni Usul Hukuku, 12. Bası, s. 320).

2.2. Dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'nın 107/1. maddesinde; "davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hallerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir" hükmüne yer verilmiştir.

2.3. Davacı, dava dilekçesinin sonuç ve istem bölümünde, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 TL'nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir. Bu 10.000,00 TL'lik davanın, dava dilekçesinin konu kısmı ve açıklamalar bölümüne göre yüklenicinin sözleşme kapsamında ve sözleşme kapsamı dışında yaptığı ve ödenmeyen iş bedeline ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Davacının bu talebinin, 6100 sayılı HMK'nın 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası olduğuna dair bir beyanı bulunmamaktadır.

2.4. 6100 sayılı HMK'nın 33. maddesi hükmünce hakim, Türk hukukunu resen uygulayacağından maddi vakıaları ileri sürüp kanıtlamak taraflara, hukuki niteleme hakime aittir. Yukarıda açıklandığı üzere, kısmi dava, davacının aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan alacağının veya hakkının tümünü değil bir kısımını talep ederek açtığı davadır. Davacı, 10.000,00 TL'lik davasını aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan ve tartışmalı olan alacağın bir kısmını isteyerek açtığı ve alacağın tamamı da tartışmalı olduğundan bu talebi 6100 sayılı HMK'nın 109. maddesinde düzenlenen kısmi dava niteliğindedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02.03.2016 gün 2014/15-439 Esas 2016/207 Karar, 15. H.D.'nin 10.07.2013 gün 2012/6728 Esas 2013/4521 Karar sayılı ilâmları).

2.5. 1086 sayılı HUMK'nın yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09.05.1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hukuka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesi usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK'da da usulî kazanılmış hakka ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta ise de bu ilkenin uygulanma gerekliliği HMK hükümleri karşısında da varlığını sürdürmektedir. Yargıtay'ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulî müktesep hak doğmuştur.

Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.02.1988 tarih, 1987/2-520 Esas, 1988/89 Karar sayılı ilamında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usulî kazanılmış hak denilmektedir...” şeklinde tanımlanmaktadır.

2.6. Bu açıklamalar kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; Dairemizin 2020/3034 Esas, 2021/2854 Karar sayılı ve 21.06.2021 günlü bozma ilamında mahkemece ıslahla arttırılan talebin zamanaşımı ve diğer itirazlar da değerlendirilmek sureti ile sonucuna göre karar verilmesi ve hükmolunacak alacağa 03.07.2009 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği belirtilerek ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiş, ilk derece mahkemesince 27.10.2021 tarihli celsede bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.

2.7. Mahkemece yapılacak iş, öncelikle eldeki davanın kısmi dava niteliğinde olduğunun kabulü ile davacının, 30/05/2019 tarihli ıslah dilekçesine karşı davalı vekilinin süresinde zamanaşımı def’inde bulunduğu, ıslah tarihi itibarı ile eser sözleşmelerinde öngörülen 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olması nedeni ile ıslahla arttırılan kısım bakımından davanın reddine karar verilip, dava dilekçesine konu edilen miktarın kabulü ile alacağa 03.07.2009 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi iken; yazılı şekilde belirsiz alacak davası nitelendirmesi ile kabul edilen alacağa dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi bozmaya aykırı olmuş, yanılgılı değerlendirme ve bozmanın gereğini yerine getirmeyen ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Yukarıda açıklanan nedenlerle,

Taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi ile ilgili bentlerde açıklanan nedenlere göre temyiz incelemesine konu kararın BOZULMASINA,

Temyiz peşin harcın istek halinde davacıya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

Karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine

02.10.2023 gününde oybirliğiyle karar verildi.