"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2019/264 E., 2021/626 K.
Taraflar arasında görülen alacak ve tazminat istemli davalarda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı/birleşen davada davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. ASIL ve BİRLEŞEN DAVADA İDDİA
1.Davacı/birleşen davalı yüklenici vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında düzenlenen 10.12.2010 tarihli sözleşme uyarınca müvekkilinin davalı iş sahibi ...'a ait süt sağmal ahırını inşa etmeyi üstlendiğini, mahkemede yaptırdıkları tespitte yapılan imalâtın bedelinin yaklaşık 200.000,00 TL olduğunu, diğer davalının sözleşme gereğince ödeme yapılmadığı takdirde ödemeyi taahhüt eden taraf olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 20.000,00 TL'nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında talebini ıslah ederek 206.000,00 TL'ye yükseltmiştir.
2.Davalı/birleşen davacı iş sahibi ... vekili (bozma ilamından sonra birleştirilmesine karar verilen birleşen dosyaya sunduğu) birleşen dava dilekçesinde; davalı yüklenicinin, müvekkilinin onayı olmaksızın taşınmazını ahır yapmak üzere kazdığını, sulak tarlasını kullanılmaz hale getirdiğini ve de ahırı yapmadan gittiğini, tarlada inşaat yapıldığından müvekkilinin ekip biçmeden mahrum kaldığını, yüklenici eseri tamamlasaydı devletten elde edeceği 162.000,00 TL'den de mahrum kaldığını, inekçilik ve süt üretiminden de yoksun kalan müvekkilinin zarara uğradığını beyan ederek fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydı ile 7.500,00.-TL maddi zararın, 2.500,00.-TL sair zararın davalı yükleniciden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında talebini ıslah ederek arazinin ecrimisil bedeli olan 29.561,30 TL'nin tahsilini istemiştir.
II. ASIL ve BİRLEŞEN DAVADA CEVAP
1. Davalı/birleşen davacı iş sahibi ... vekili cevap dilekçesinde; sözleşmenin 10. maddesine göre hak ediş onayından sonra ödeme yapılacağından ve diğer davalı ...'nın onayından geçen teslim olmadığından davanın reddini istemiştir.
2.Davalı ... San. Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde; tüm işlemlerin dava dışı Tenoka...A.Ş. ile yapıldığını, davacı şirketin sahibi Levent Bağdadi'nin aynı zamanda Tenoka... A.Ş. ortağı olduğunu, söz konusu beton alım sözleşmesinde Tenoka...A.Ş. altındaki imzanın da Levent Bağdadi'ye ait olduğunu, cevap dilekçelerinin ekinde yer alan fesih ve ibra protokolü ile tarafların anlaştıklarını, çekler ve para konusunda da tarafların ibralaştıklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
3.Davacı/birleşen davalı yüklenici vekili cevap dilekçesinde; birleşen davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 15/05/2017 tarihli ve 2013/246 Esas, 2017/433 Karar sayılı kararı ile; bilirkişi raporunda edimin davacı tarafından yerine getirildiğinin ve hak ediş alacağının 206.634,93 TL olduğunun tespit edildiği, davalı şirketin sözleşmeyi danışman olarak imzaladığı ve sözleşme kapsamında hakediş alacağından sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davalı ... San. Tic. Ltd. Şti. yönünden davanın reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın ıslah dilekçesi gözetilerek kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı iş sahibi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 05.03.2019 tarihli ve 2018/4197 Esas, 2019/936 Karar sayılı kararıyla; mahkemece bilirkişiden alınacak ek rapor ile öncelikle davalı iş sahibine ait inşaatın 3194 sayılı İmar Yasası'nın 21 ve 27 nci maddeleri hükümlerine tabi olup olmadığı incelenip, davacı yüklenici tarafından gerçekleştirilen imalâtın ruhsata tabi olup olmadığı, imar mevzuatına aykırı yapılıp yapılmadığı, uygun değil ise tadilat ruhsatı alınarak ya da başka bir şekilde imar mevzuatına ve yasal hale getirilmesinin mümkün olup olmadığı, gerektiğinde bu konuda davacıya süre de verilerek yapılan binanın imar mevzuatına uygun hale getirilmesinden sonra davanın sonuçlandırılması gerektiği belirtilerek kararın temyiz eden davalı ... yararına bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, asıl dava yönünden yapılan değerlendirme neticesinde; bozma üzerine alınan bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, davalının İmar Kanununa ve Plansız Alanlar Tip İmar Yönetmeliğine aykırı hareket ederek, ruhsat alınması gereken yapı için ruhsat almadan inşaat yaptığından il encümeni tarafından para cezası ile cezalandırıldığı ve ruhsatlandırılması için 30 iş günü süre tanındığı, ancak süresi içerisinde başvuruda bulunulmadığı, davacının TBK'nın 472/3 maddesinde düzenlenen genel ihbar yükümlülüğü çerçevesinde basiretli bir tacir olarak davalı iş sahibini inşaat ruhsatının alınması hususunda bilgilendirmesi gerektiği halde bilgilendirmediği, bu nedenle doğacak sonuçlara katlanması gerektiği, davacının yapmış olduğu inşaatın imara aykırı olduğu ve yıktırılması gerektiği anlaşılmakla, davalı ...'tan herhangi bir talepte bulunulamayacağı, davalı ... San. Tic. Ltd. Şti. hakkında mahkemece verilen ret kararı taraflarca temyiz nedeni yapılmadığından verilen ilk kararın bu yönüyle kesinleşmiş olduğu ve asıl davanın her iki davalı açısından reddi gerektiği, birleşen dava yönünden yapılan değerlendirme neticesinde; davanın taşınmazın izinsiz kullanımdan ötürü ecrimisil bedeli ile kullanılamayan hibeden kaynaklı zararın giderimine yönelik tazminat davası olduğu, iş sahibi ... sözleşmedeki imzasına yönelik imza inkarında bulunmuş ve imzanın kendisine ait olmadığı tespit edilmiş ise de; asıl davadaki savunmasında sözleşme hükümlerine dayandığı anlaşıldığından sözleşme maddeleri esas alınarak inceleme yapıldığı, bilirkişi raporunda ecremisil bedeli olarak 29.561,30-TL tespit yapıldığı, inşaatın tamamlanma oranının %51,72, eksiklik oranının %48,28 olduğu, davacının mülkiyetinde olan taşınmazın izinsiz kullanımından ötürü hesaplanan ecrimisil bedelini talep edebileceği ancak hibe başvurusunun sonuca ulaşması için iş sahibince faaliyette bulunulmadığı, hibe başvurusunun sonuca ulaşamamasına yüklenicinin neden olmadığı, her türlü şartta inşaatın hibe kapsamında verilen süre içinde tamamlanamayacağının anlaşıldığı gözetilerek davacının hibe alamaması nedeni ile uğradığı zarar talebi yönünden davanın reddi gerektiği gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulü ile 29.561,30-TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının kullanmadığı hibeden kaynaklı zarara ilişkin tazminat talebinin ve fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı/birleşen davada davalı yüklenici vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı/birleşen davalı yüklenici vekili temyiz dilekçesinde; asıl dava yönünden müvekkilinin inşaatı %51 oranında tamamladığını, raporda inşaat ruhsatı alınmasının davalı iş sahibi danışmanı Novatra sorumluluğunda olduğunun belirtildiğini, işverenin tam yetkili sıfatıyla görev verdiği Novatra Bilişim Sismemleri Danışmanlık San. Tic. Ltd. Şti.nin ruhsat ve diğer yasal işlerden sorumlu olduğunu, sözlü olarak Novatra Bilişim Sismemleri Danışmanlık San. Tic. Ltd. Şti.nin ruhsat ve inşaatla ilgili uyarıldığını, bu konudaki tanık dinletme taleplerinin dikkate alınmadığını, müvekkiline para cezası konusunda o tarihlerde bilgilendirme yapılmadığını, birleşen dava yönünden ise alacağı ödenmeyen müvekkilinin 21/04/2011 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshettiğini, inşaat alanını terk ettiğini ve arazi ile ilgili bir kullanımı olmadığını ileri sürerek hükmün bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, asıl davada iş bedeli alacağının tahsili; birleşen davada sözleşmenin ifa edilmemesi sebebiyle uğranılan zararın tazmini istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3 ncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428 nci maddesi, 438 nci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 ncu maddesinin ikinci fıkrası, 818 sayılı Borçlar Kanununun 116-118 nci maddeleri ile 355 ve devamı maddeleri.
3. Değerlendirme
Bir davada, mahkemenin veya tarafların yapmış olduğu bir usul işlem ile taraflardan birinin lehine (diğeri aleyhine) doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakka, usule ilişkin kazanılmış hak denir. Usuli kazanılmış hak kavramı usul hukukunun temel prensiplerinden olup, 1086 sayılı HUMK ve 6100 sayılı HMK'da bu yönde bir düzenleme bulunmamakla birlikte, gerek doktrinde gerek uygulamada kabul edilmiş ve uygulanagelmiştir. Nitekim, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı kararında vurgulandığı üzere, "Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunumuzda bu şekildeki usule ait müktesep hakka ilişkin açık bir hüküm konulmuş değilse de, Yargıtay'ın bozma kararında hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan gayesi ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadı ile kabul edilmiş olması yanında, hukuki alanda istikrar gayesine dahi ermek üzere kabul edilmiş bulunması bakımından usule ait müktesep hak müessesesi, usul kanununun dayandığı ana esaslardandır ve kamu düzeni ile de ilgilidir. Kamu düzeni ile ilgili olması nedeniyle Yargıtayca da resen dikkate alınır.
Esasen, hukukun kaynağı sadece kanun olmayıp, mahkeme içtihatları dahi hukukun kaynaklarından oldukları cihetle, söz konusu usuli müktesep hak için kanunda açık hüküm bulunmaması, onun kabul edilmemesini gerektirmez." denilmiştir. Yargıtay'ın bozma kararı nedeniyle doğan hak iki çeşit olup, (1) mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına kazanılmış hak, (2) bazı konuların bozma kararının kapsamı dışında kalması ile doğan usuli kazanılmış haklardır. Mahkemenin Yargıtay bozma kararına uymuş olması halinde bu uyma kararı ile bağlı olup, usuli kazanılmış hak ilkesi uyarınca lehine bozulan taraf yararına araştırma ve inceleme yapması zorunludur. Yargıtayın ve Dairemizin istikrarlı uygulamaları da bu yöndedir. Usuli kazanılmış hak açık bir kanun hükmüyle düzenlenmiş olmasa da önemli ve temel bir hukuk ilkesidir. Ancak usuli kazanılmış hak ilkesinin de istisnaları bulunmaktadır. Geriye etkili kanun değişikliği, görev kuralına aykırılık, sonradan ortaya çıkan içtihadı birleştirme kararı, hak düşürücü süre, kamu düzeni, açık maddi hataya düşülmesi gibi hususlar kazanılmış hak kuralının istisnalarından olup, bu durumlarda usuli kazanılmış haktan söz edilemeyecektir.
Bu anlatımlar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece ilk verilen kararın temyizi neticesinde Dairece verilen bozma ilamında açıkça "bilirkişiden alınacak ek rapor ile öncelikle davalı iş sahibine ait inşaatın 3194 sayılı İmar Yasasının 21 ve 27'nci maddeleri hükümlerine tabi olup olmadığı incelenip, davacı yüklenici tarafından gerçekleştirilen imalâtın ruhsata tabi olup olmadığı, imar mevzuatına aykırı yapılıp yapılmadığı, uygun değil ise tadilat ruhsatı alınarak ya da başka bir şekilde imar mevzuatına ve yasal hale getirilmesinin mümkün olup olmadığı gerektiğinde bu konuda davacıya süre de verilerek yapılan binanın imar mevzuatına uygun hale getirilmesinden sonra davanın sonuçlandırılması gerektiği" belirtilmesine ve mahkemece 07.10.2019 tarihli celsede bozma ilamına uyulmasına rağmen yapılan araştırmanın ve hükme esas alınan bilirkişi raporunun bozma gereklerini tam olarak karşıladığı ve usuli kazanılmış hakka riayet edildiği söylenemez.
Bozma sonrası alınan bilirkişi raporu ile yüklenici tarafından inşaatın kısmen tamamlandığı, 8 farklı yapıdan 7 tanesinin köy yerleşim alanı dışında ve ruhsata tabi olduğu halde ruhsatsız inşa edildiği, 1 tanesinin ise köy yerleşik alanı içerisinde ancak yetkili merciden izin alınmaksızın inşa edildiği, idarece bu yapılara ilişkin aykırı yapı tespit tutanağının düzenlendiği ve bu tutanağa istinaden 31/10/2013 tarihli İl Encümen kararıyla yapı sahibi ... ve yüklenici Bağdadi İnşaat Harita San. Ve Tic. Ltd.Şti. hakkında ayrı ayrı idari para cezalarına hükmedildiği, davacı yüklenici tarafından gerçekleştirilen imalatların ruhsata tabi olması nedeniyle ruhsatlandırılması gerektiği ve ruhsatı alınmadan yapımına başlandığı için yapıların imar mevzuatına aykırı olduğu, aykırılığın giderilmesi ve yapı ruhsatı işlemlerinin yapılabilmesi için idari para cezası tutanağının tebliğinden itibaren 30 günlük süre verildiği, ancak süresi içerisinde yetkili mercilere başvuruda bulunulmadığından yapıların ruhsatsız durumda olduğu tespit edilmiş ve mahkemece bu tespit esas alınarak asıl davanın reddine karar verilmişse de, yapıların mevcut durumları itibariyle yapı ruhsatı noksanlığı haricinde imar kurallarına göre herhangi bir aykırılıkları olup olmadığının açık bir şekilde ortaya konmadığı, yapı ruhsatı noksanlıklarının ve varsa yapısal aykırılıklarının tadilat ruhsatı alınarak, yapı ruhsatı başvurusu yapılarak ya da başka bir yasal yolla imar mevzuatına uygun hale getirilmesinin mümkün olup olmadığının araştırılmadığı, yapıların yasal hale getirilmesi mümkünse bu hususta davacı yükleniciye yetki ve süre de verilmediği ve bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş ; az yukarıda açıklandığı üzere bozma ilamının gerekleri tam olarak yerine getirildikten sonra asıl davada sonucuna uygun karar verilmesi ve asıl davada varılacak sonuca göre de birleşen davada iş sahibinin ileri sürdüğü talepler hakkında karar verilmesinden ibaret olup, bozmaya uyulmasına karşın bu hususların yerine getirilmeksizin mevcut şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeple ;
Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
15/11/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.