Logo

6. Hukuk Dairesi2022/3519 E. 2023/2149 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Ön ödemeli konut satış sözleşmesinden kaynaklanan teslim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi sebebiyle açılan iflas davasında, davacıların sözleşmeden dönmelerine rağmen müspet zarar talep edip edemeyecekleri.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların sözleşmeden dönme iradelerinin açık olmasına rağmen, gerçek iradelerinin müspet zararın tahsili olduğu ve bu talebin Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca mümkün olduğu gözetilerek, mahkemenin davacıların sadece menfi zarar talep edebileceğine dair kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/702 E., 2022/707 K.

...

...

HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2021/316 E., 2022/174 K.

Taraflar arasındaki iflas davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince depo emrinin yerine getirilmesi nedeniyle iflas talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığını karar verilmiştir.

Kararın davacılar tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekilleri ile davalı şirket arasında ayrı ayrı ön ödemeli konut satış sözleşmeleri düzenlendiğini, sözleşmeden kaynaklanan ödemelerin eksiksiz bir şekilde yapılmasına rağmen inşaatların bitirilmediğini, müvekillerine tapularının verilmediğini, bu nedenle, sözleşmeden dönülmesi ve konutların ortalama satış bedellerinin ödenmesi yönünde davalıya ihtarname gönderdiklerini, borcun ödenmemesi üzerine davalı şirket hakkında iflas yoluyla takibe giriştiklerini, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın kaldırılmasına ve davalı şirketin iflasına, kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın yaptığı ödemeleri kanıtlaması gerektiğini, teslim süresinin henüz dolmadığını, sözleşmenin feshinin haksız olduğunu, davacıların ancak ödedikleri bedelin iadesini isteyebileceklerini, inşaatın pandemi sürece ve belediyeden kaynaklanan bir takım nedenlerle bitirilemediğini, ancak Halk Bankasından temin edilen krediyle projenin yapımına devam edileceğini, müvekkilinin faaliyetlerinin devam ettiğini, aciz halinde bulunmadığını, malvarlığının borçlarını ödemeye yeterli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında ön ödemeli gayrimenkul satış sözleşmeleri düzenlendiği, davacıların ödemelerini yerine getirdikleri, davalının sözleşmede öngörülen 36 aylık sürede konutları teslim etmediği, davacılar tarafından gönderilen 04.12.2020 tarihli ihtarnamede, sözleşmeden dönüldüğü bildirilerek konutların rayiç bedellerinin istendiği, TBK’nın 125. maddesi uyarınca, sözleşmede aksi kararlaştırılmadıkça, alacaklının, temerrüde düşen borçludan olumlu (müspet) zararını isteyebilmesi için sözleşmeden dönmemesi gerektiği, sözleşmeden haklı olarak dönülmesi halinde istenebilecek zararın olumsuz (menfi) zarar olduğu, konutların rayiç bedellerine ilişkin zarar olumlu zarar kapsamında kaldığından davacıların bunu talep edemeyecekleri ancak, olumsuz zarar kapsamında kalan ödedikleri tutarları faizi ile birlikte geri isteyebilecekleri, bu esaslar çerçevesinde bilirkişi tarafından depo emrine esas tutarın hesap edildiği ve davalı tarafça bu tutarın mahkeme veznesine yatırıldığı gerekçesiyle, ödeme nedeni ile iflas davasının esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, depo emrine esas bedellerin karar kesinleştiğinde davacılara ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davalının konutları süresinde teslim etmemesi üzerine, haklı nedene dayalı olarak sözleşmeden döndüklerini, gönderdikleri ihtarname ile müspet ve menfi tüm zararlarını talep ettiklerini, mahkemece taşınmazların rayiç değerlerine ilişkin yaptıkları talebin kabul edilmemesinin hatalı olduğunu, depo emrine bu tutarların da dahil edilmesi gerektiğini, zira davalı ile sözleşme yapılmamış olsa idi muadil konutlar yapan başka bir firmadan konut satın alınmasının mümkün olduğunu, bu zararın yoksun kalınan kazanç anlamında olumsuz zarar kapsamına girdiğini, üçüncü kişiler ile sözleşme yapma fırsatının kaçırılmasından kaynaklı bir zarar olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafın olumlu zarar talebinde bulunabilmesi için sözleşmeden dönmemiş olması gerektiği, sözleşmeden haklı olarak dönülmesi halinde istenebilecek zarar türünün olumsuz zarar olduğu, somut olayda, davacıların satın alınan ancak süresinde teslim edilmeyen konutların rayiç bedellerinin tahsili istemlerinin olumlu zarar kapsamında kaldığı, davacıların ancak ödedikleri tutarları faizi ile birlikte geri isteyebilecekleri, mahkemece davacı tarafın isteyebileceği tazminat tutarının bu ilkeye göre hesaplanması ve bu doğrultuda depo emri çıkarılmasının isabetli olduğu, bu itibarla ilk derece mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz başvuru dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesinde dile getirdiği husuları temyiz nedeni olarak ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, iflas yoluyla adi takibe yönelik itirazın kaldırılması ve davalı tarafın iflasına karar verilmesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

İcra İflas Kanunu’nun 156 vd., 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 11 , 40 vd. maddeleri ile Türk Borçlar Kanunun 125 inci maddesi

3. Değerlendirme

1.Dava, taraflar arasında 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 40 vd. maddesi hükümlerine göre düzenlenen ön ödemeli konut satış sözleşmesinin ifa edilmemesinden kaynaklanan zararın tahsili amacıyla girişilen iflas yoluyla adi takibe yönelik itirazın kaldırılması ve davalı şirketin iflası istemine ilişkindir.

2.Ön ödemeli konut satış sözleşmeleri 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 40. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 40. maddesinde ön ödemeli konut sözleşmesi, tüketicinin konut amaçlı bir taşınmazın satış bedelini önceden peşin ve taksitle ödemeyi, satıcının da bedelin tamamen veya kısmen ödenmesinden sonra taşınmazı tüketiciye devir veya teslim etmeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır.

3.Somut olayda, taraflar arasında çeşitli tarihlerde ... numaralı ana taşınmaz üzerine inşa edilen ... Projesi kapsamındaki bağımsız bölümlerin konut olarak kullanımı amaçlı satışına ilişkin ön ödemeli konut satış sözleşmeleri düzenlenmiştir. Sözleşmelerde teslim tarihi 36 ay olarak belirlenmiştir. Davacı tüketiciler tarafından satış bedelleri tamamen ödendiği halde bağımsız bölümlerin teslim edilmediği anlaşılmıştır. Davacı tüketiciler bu nedenle ortaya çıkan zararlarının tazminini talep etmektedirler. Uyuşmazlık hangi tür zararlarının tazminini isteyebilecekleri noktasında toplanmaktadır. Davacıların, dairelerin rayiç bedellerini talep etmiş olmalarına göre gerçek iradelerinin, borcun ifa edilmemesinden kaynaklanan müspet zararlarının tazminine yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, davadan önce gönderdikleri ihtarnamede ve dava dilekçesinde kullandıkları sözleşmeden dönme yönündeki ifadelerin davacı tüketiciler aleyhine yorumlanmaması gerekir. Bu durumda, davacıların, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 11 inci ve Türk Borçları Kanunu’nun 125 inci maddesi hükümleri uyarınca, seçimlik haklarını dairelerin rayiç bedellerinin ödenmesi yönünde kullanmış oldukları ve bu kapsamdaki zararlarının tazminini isteyebilecekleri kabul edilerek, iflas takip taleplerindeki miktarlar ile de bağlı kalınarak, depo emrine esas olmak üzere karar tarihine en yakın tarih itibariyle alacak tutarlarının hesaplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin

Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye

Mahkemesine gönderilmesine,

31.05.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Muhalif)

KARŞI OY YAZISI

Mahkemece verilen karar tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanun uygun olup kararın bozulmasını gerektirir bir neden bulunmadığından hükmün onanması gerektiği görüşünde olduğumdan hükmün bozulması yönünde oluşan değerli çoğunluk görüşüne katılamıyorum.

...