"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı idarenin istinaf başvurusunun reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan 22.02.2018 tarihli ... ...Köyü ... Koruma İnşaatı İşi ile 01.03.2018 tarihli ... ... Köyü ... Koruma İnşaatı İşinin davalı tarafça feshedilmesi nedeniyle hukuka aykırı olarak teminat mektuplarının gelir kaydedildiği belirtilerek her iki ... için verilen kesin teminat mektupları tutarı olan toplam 226.00 TL ile her iki ... için yatırılan sözleşme karar pulu olan toplam 21.258,60 TL ve yatırılan sözleşme damga vergisi tutarları olan toplam 35.418,48 TL ile müvekkilleri tarafından kesilen kesin teminat mektubunun 2.774,63 TL tutarlı ... masrafı sonucu oluşan zarar nedeniyle ıslah hakkı saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00 TL’nin bankaların uyguladığı en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davacı ıslah dilekçesiyle; dava dilekçesinde belirtmiş oldukları 10.000,00 TL dava değerinin artırılarak 275.451,63 TL ile 285.451,63 TL asıl alacak olarak ıslahına, her iki ... için verilen kesin teminat mektupları için belirtilen 2.500,00 TL'yi 223.500,00 TL artılarak toplamda 226.000,00 TL bedelin 22.02.2018 tarihinden itibaren bankaların uyguladığı en yüksek ticari faizi ile birlikte ödenmesini, her iki ... için yatırılan sözleşme karar pulu için belirtilen 2.500,00 TL'yi 18.758,60 TL artırarak toplamda 21.258,60 TL bedelin 28.02.2018 tarihinden itibaren bankaların uyguladığı en yüksek ticari faizi ile birlikte ödenmesini, yatırılan sözleşme damga vergisi için belirttiğimiz 2.500,00 TL'yi 32.918,40 TL artırılarak toplamda 35.418,40 TL bedelin 28.02.2018 tarihinden itibaren bankaların uyguladığı en yüksek ticari faizi ile birlikte ödenmesini, kesin teminat mektubunun ... masrafı için belirttiği 2.500,00 TL'yi 274,63 TL artırarak toplamda 2.774,63 TL bedelin 10.08.2018 tarihinden itibaren bankaların uyguladığı en yüksek ticari faizi ile birlikte ödenmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; 6098 sayılı TBK'nın 620 vd. maddelerinde düzenlenen adi ortaklığın taraf ehliyetinin olmadığını, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, esasa yönelik olarak ise; sözleşmenin tarafı olan ... ortaklarından Cem Halis Fırat'ın KİK 11/g maddesi uyarınca ihalelerden yasaklılık kaydının olduğunu, aynı Kanunun 21. maddesi uyarınca teminatın gelir kaydedilmesi işleminde hukuka aykırılık bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahkemece ilk olarak 2019/245 Esas sayılı dosya kapsamında yargılama yapıldığı, verilen 02.10.2020 tarih ve 2019/245 Esas, 2020/320 Karar sayılı karar ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 25.02.2021 tarih ve 2020/858 Esas, 2020/175 Karar sayılı ilamıyla Anayasanın 153. maddesinin birinci fıkrasında herhangi bir denetim yolu tanınmadığı ve Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin olduğu, beşinci fıkrada "İptal kararları geriye yürümez" kuralına yer verildiği, Türk Anayasal sisteminde, "Devlete ..." ilkesini sarsmamak ve ayrıca devlet yaşamında bir kargaşaya neden olmamak, kazanılmış hakları korumak için iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralının kabul edildiği, böylece hukuksal ve nesnel alanda etkilerini göstermiş, sonuçlarını doğurmuş bulunan durumların, iptal kararlarının yürürlüğe gireceği güne kadarki dönem için geçerli sayılmasının sağlandığı, bir kuralın işlemle kurulan statünün Anayasa Mahkemesinin iptal kararıyla ya da bir başka kural işlemle kaldırılması durumunda, bu statüye bağlı öznel (sübjektif) işlemlerin de geçersiz duruma düşmesinin doğal olduğu, dolayısıyla bu öznel işlemlerle, ortadan kalkan statüye dayanarak ileriye dönük hakların elde edilemeyeceği, Anayasanın bağlayıcılığının, Anayasa Mahkemesi kararlarına tüm devlet organlarının uyma zorunluluğunun ve Anayasa'nın üstünlüğü ilkesinin, Anayasaya aykırı bir kuralın aykırılığının saptanmasından sonra uygulama alanı bulmasını önleyeceği, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının zaman içerisindeki etkisinin böylece çıktığı ve "İptal kararlan geriye yürümez" kuralının belirtilen anlamı taşıyarak geçerli olduğu, Anayasanın 153. maddesindeki “İptal kararları geriye yürümez” kuralının, geriye yürümezlik kuralının, yalnız lafza bağlı kalınarak yorumlanmasının hukuk devleti ilkesine ve bu ilke içinde var olan adalet ve eşitlik ilkelerine aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi itiraz yoluyla yapılacak denetimin amacına da ters olduğu, ayrıca iptal kararının geriye yürümezliği kuralının çoğu zaman iptal kararlarını işlevini ve etkinliğini azalttığı, eldeki davada da tüm delillerin toplanıp karar yerinde tartışılarak tarafların iddia ve savunmalarının bu somut durum çerçevesinde değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekçesi ile kaldırıldığı, ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 25/02/2021 tarih ve 2020/858 Esas, 2020/175 Karar sayılı ilamında açıklanan hususlar dikkate alındığında davalı kurum tarafından yapılan ihale sözleşmesinin feshinin hukuka aykırı olduğu, bu durumda davalı idarenin feshedilen sözleşme nedeniyle elde ettiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade etmesi gerektiği, TBK'nın madde 77'e göre haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlü olduğu, bu yükümlüllüğün özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğduğu, madde hükmünden anlaşıldığı üzere sebepsiz zenginleşenin iade edeceği değerlerin karşı tarafın mamelekinden haklı bir sebep olmaksızın çıkıp kendi mamelekine dahil olan değer olduğu, somut olayda davaya konu olan kesin teminat mektubu bedeli, sözleşme karar pulu bedeli ve sözleşme damga verigisi bedeli davacıların mamelekinden haklı bir sebep olmaksızın çıkıp davalı kurumun mamelekine dahil olan değerler olduğu, bu sebeple bahsi geçen talepler yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği, davaya konu kesin teminatın ... masrafı tutarı ise davalı kurumun mamelike dahil olan bir değer olmadığından bu talebin reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek davanın kısmen kabulüne, 2.500,00 TL kesin teminat mektubu bedelinin sebepsiz zenginleşme tarihi olan 22.02.2018 tarihinden, 223.500,00 TL kesin teminat mektubu bedelinin ıslah tarihi olan 25.10.2021 tarihinden, 2.500,00 TL sözleşme karar pulu bedelinin sebepsiz zenginleşme tarihi olan 28.02.2018 tarihinden, 18.758,60 TL sözleşme karar pulu bedelinin ıslah tarihi olan 25.10.2021 tarihinden, 2.5000,00 TL sözleşme damga vergisi bedelinin sebepsiz zenginleşme tarihi olan 28.02.2018 tarihinden, 32.918,40 TL sözleşme karar pulu bedelinin ıslah tarihi olan 25.10.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı kurumdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı İstinafı
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece yapılan yargılama sonucunda; kesin teminat mektubu bedeli, sözleşme karar pulu bedeli ve damga vergisi bedeline yönelik taleplerinin kabulüne karar verildiği, ancak 2.714,63 TL tutarlı ... masrafına ilişkin taleplerinin söz konusu masrafın davalı kurumun mal varlığına dahil olan bir değer olmadığı gerekçesiyle reddedildiği, yerel mahkemenin kararının bu yönüyle hatalı olduğunu, yerel mahkemece dava konusu uyuşmazlık sebepsiz zenginleşme hükümleri dahilinde çözülmeye çalışıldığı, oysa dava dilekçemizdeki taleplerinin dava konusu sözleşmenin haksız feshi sebebiyle uğranılan zararlarımızın davalı taraftan tahsiline ilişkin olduğunu, dolayısıyla dava konusu sözleşmenin haksız feshi sebebiyle oluşan zararlarımızın tazmini gerektiğini belirterek reddedilen kısımdan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı İstinafı
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Anayasanın 153’üncü maddesi gereğince Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümeyeceğini, Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümemesinin gerekçesi olarak iptal kararlarının, “kazanılmış hakları” ortadan kaldırıcı bir sonuç doğurmasının önlenmesi olduğu belirtildiği, aynı şekilde, hukuki güvenlik ve istikrarı sağladığı, her ne kadar davalı idare tarafından iptal edilen hüküm gerekçe gösterilerek ihalenin feshine karar verilmiş ve davacı vekili adı geçen hükmün Anayasa Mahkemesinin kararıyla iptal edildiğini iddia etmiş ise de, ihalenin feshedildiği tarihte hükmün yürürlükte olması ve Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının geriye yürümezliği ilkesi gözetilerek değerlendirme yapıldığı, 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 21. maddesinde yüklenicinin ihale sürecinde Kamu İhale Kanunu'na göre yasak fiil veya davranışlarda bulunduğunun sözleşme yapıldıktan sonra tespit edilmesi halinde, kesin teminat ve varsa ek kesin teminatın gelir kaydedileceği ve sözleşmenin feshedilerek hesabının genel hükümlere göre tasfiye edileceği hükmü bağlan dığı belirtilerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep edilmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu sözleşmelerin feshine gerekçe edilen 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 11/g bendinin Anayasa Mahkemesinin 14.11.2019 tarih ve 2018/90 Esas, 2019/85 Karar sayılı kararıyla düzenlemenin Anayasa'nın 13. ve 48. maddelerine aykırı olması nedeniyle iptal edilmesi nedeniyle davalı idarenin istinaf başvurusu yerinde olmadığı, davacı tarafından 10.08.2018 tarihinde 151.000,00 TL bedelli teminat mektubunun gecikme bedeli olarak davalı kurum hesabına 2.774,63 TL yatırılmış olup, mahkemece bu bedelin de davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken bu talep yönünden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı ise de bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin kararının 6100 sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi hükmü gereğince kaldırılarak, davanın kabulüne, 2.500,00 TL kesin teminat mektubu bedelinin sebepsiz zenginleşme tarihi olan 22.02.2018 tarihinden, 223.500,00 TL kesin teminat mektubu bedelinin ıslah tarihi olan 25.10.2021 tarihinden, 2.500,00 TL sözleşme karar pulu bedelinin sebepsiz zenginleşme tarihi olan 28.02.2018 tarihinden, 18.758,60 TL sözleşme karar pulu bedelinin ıslah tarihi olan 25.10.2021 tarihinden, 2.500,00 TL sözleşme damga vergisi bedelinin sebepsiz zenginleşme tarihi olan 28.02.2018 tarihinden, 32.918,40 TL sözleşme karar pulu bedelinin ıslah tarihi olan 25.10.2021 tarihinden itibaren, 2.774,63 TL'nin (2.500,00 TL'sinin dava tarihinden, 274,63 TL''nin ıslah tarihi olan 25.10.2021 tarihinden) işleyecek yasal faizi ile davalı kurumdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Kamu İhale Kanununun 11. maddesinin 1. fıkrasının a bendi kapsamında yapılan araştırmanın, Kamu İhale Kanununun 11. maddesinin 1. fıkrasının g bendi gereğince yapılacak araştırmayı engelleyici nitelikte bulunmadığı, Kamu İhale Kanununun 11. maddesinin 1. fıkrasının g bendi gereğince yapılacak araştırmanın 2016 yılında getirilmiş ek bir araştırma olduğu, terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen ..., oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından bildirilen gerçek ve tüzel kişiler ile bu kapsamda olduğu Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından bildirilen yurt dışı bağlantılı gerçek ve tüzel kişilerin kamu ihalelerine katıldığı hallerde, yüklenicilerin durumunun sözleşme imzalandıktan sonra tespit edilmesi durumunda; söz konusu işin 4735 sayılı Kanunun 21 inci maddesi uyarınca feshedilmesinin, ... hesabının genel hükümlere göre tasfiye edilmesinin, kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların gelir kaydedilmesinin, ihalelere katılmaktan yasaklama işlemlerinin başlatılmasının mevzuat hükümlerinin gereği olduğu, Kamu İhale Kanunun 11. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi Anayasa Mahkemesinin 14.11.2019 tarihli 2018/90 Esas, 2019/2571 Karar sayılı ilamı ile iptal edildiği, Anayasanın 153 üncü maddesi gereğince Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümeyeceği, Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümemesinin gerekçesi olarak iptal kararlarının, "kazanılmış hakları" ortadan kaldırıcı bir sonuç doğurmasının önlenmesi olduğunun belirtildiği, aynı şekilde, hukuki güvenlik ve istikrarı sağladığı, her ne kadar davalı idare tarafından iptal edilen hüküm gerekçe gösterilerek ihalenin feshine karar verilmiş ve davacı vekili adı geçen hükmün Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla iptal edildiğini iddia etmiş ise de, ihalenin feshedildiği tarihte hükmün yürürlükte olması ve Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının geriye yürümezliği ilkesi gözetilerek değerlendirme yapıldığı, 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 21. maddesinde yüklenicinin ihale sürecinde Kamu İhale Kanununa göre yasak fiil veya davranışlarda bulunduğunun sözleşme yapıldıktan sonra tespit edilmesi halinde, kesin teminat ve varsa ek kesin teminatın gelir kaydedileceği ve sözleşmenin feshedilerek hesabının genel hükümlere göre tasfiye edilmesi gerektiği ve bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup sözleşmenin haksız feshi nedeni ile gelir kaydedilen kesin teminat mektuplarının iadesi, yatırılan sözleşme karar pulu, damga vergisi ile kesin teminat mektubunun 2.774,63 TL tutarlı ... masrafı sonucu oluşan zararın tahsili istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371. maddesi,
TBK’nın 112. maddesi, 470 vd. maddeleri,
Anayasanın 153. maddesinin 5. fıkrası.
3. Değerlendirme
Yanlar arasındaki uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davacı yüklenici, dava konusu sözleşmelerin haksız olarak feshedildiğinden bahisle sözleşme gereği verilen ve idarece irat kaydedilen kesin teminat mektupları bedelinin, yatırılan sözleşme karar pulu ve damga vergisi ile kesin teminat mektubu ... masrafının tahsilini talep etmiştir.
Bilindiği üzere Anayasanın 153. maddesinin 5. fıkrasına göre iptal kararları geriye yürümez. İptal kararlarının geriye yürümezliğine ilişkin hükmün temel amacı iptal edilen kanuna veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükmüne dayanılarak daha önce yapılan işlemlerin geçerliliklerinin korunmasını sağlamaktır. Anayasa Mahkemesinin 12.12.1989 tarihli ve 1989/11 Esas, 1989/48 Karar sayılı kararında da iptal kararların geriye yürümezliği “Türk Anayasal sisteminde, "Devlete ..." ilkesini sarsmamak ve ayrıca devlet yaşamında bir karmaşaya neden olmamak için iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralı kabul edilmiştir. Böylece hukuksal ve nesnel alanda etkilerini göstermiş, sonuçlarını doğurmuş bulunan durumların, iptal kararlarının yürürlüğe gireceği güne kadarki dönem için geçerli sayılması sağlanmıştır.” şeklinde açıklanmıştır.
Dairemizin yerleşik uygulamaları uyarınca; kimse kendisinden kaynaklanan kusurdan yararlanamayacak olup kusurlu olan taraf, diğer tarafın zararını TBK'nın 112. maddesi hükmünce karşılamakla yükümlüdür.
Somut bilgiler çerçevesinde dosya kapsamı değerlendirildiğinde; davalı idare tarafından sözleşmenin 17.07.2018 tarihinde, 4734 sayılı kanunun 11/g maddesi gereği feshedildiği, ilgili maddenin ise 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununun "İhaleye katılamayacak olanlar" başlığını taşıyan 11. maddesinin birinci fıkrasının "g" bendinin 13.02.2020 tarihli resmi gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 14.11.2019 tarihli ve 2018/90 Esas, 2019/85 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği anlaşılmıştır.
Fesih tarihi olan 17.07.2018 tarihinde Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen 4734 sayılı kanunun 11/g maddesi yürürlükte olup idare tarafından yürürlükte olan kanun maddesi uyarınca işlem yapılması zorunludur.
Fesih tarihinden sonra ilgili maddenin iptal edilmesi, hukuksal ve nesnel alanda etkilerini göstermiş ve sonuçlarını doğurmuş olan fesih işlemini etkilemeyecek olup bu durumda idarenin kusurlu ve feshin haksız olduğundan bahsedilemeyecektir.
Fakat ilgili madde, 13.02.2020 tarihli resmi gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 14.11.2019 tarihli ve 2018/90 Esas, 2019/85 Karar sayılı kararı ile iptal edildiğinden ve sözleşme de feshedildiğinden borç sona ermiş olup borçtan kurtulan taraf, diğer taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümlerince geri vermekle yükümlü olur. Başkaca bir hak talebinde bulunamaz. Kısaca TBK'nın 125. maddeleri hükmünce zarar istemi dinlenemez.
Bu durumda davacının tahsilini talep ettiği kalemlerden sadece idarece irat kaydedilen kesin teminat mektupları bedellerinin iadesi sebepsiz zenginleşme kapsamında mümkün olup yatırılan sözleşme karar pulu ve damga vergisi ile kesin teminat mektubu ... masrafı menfi zarar kapsamında kaldığından ve kusur halinde talep edilebileceğinden bu kalemlerin reddi yerine kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılacak ...; davanın kısmen kabulüne karar verilerek kesin teminat mektupları bedelinin tahsiline fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesinden ibarettir.
Hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
31.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.