Logo

6. Hukuk Dairesi2022/3634 E. 2024/624 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İmar planının iptali nedeniyle feshedilen eser sözleşmesi sebebiyle yüklenicinin uğradığı menfi ve müspet zararın tazmini istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı belediyenin, ihale öncesinde imar planına ilişkin açılmış iptal davasından yükleniciyi haberdar etmediği ve kendi kusuruyla sözleşmenin feshine sebebiyet verdiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 31.10.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temlik alan davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ...'ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin kurduğu ... ortaklığı ile davalı arasında, ... 61015 ada 3 parsel ... Oto Pazarı Yanı Aile Yaşam Merkezi ve Çevre Düzenlemesi Yapımı işi ile ilgili olarak 29.07.2013 tarihli yüklenici sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşme ile müvekkillerinin 6 adet bina yapımı ve 180.000 m² çevre düzenlemesi yapımı işini üstlendiğini, işin bedelinin 28.400.000,00 TL olduğunu, sözleşmenin 9.maddesine göre yer tesliminin beş gün içerisinde yapılması, taahhüt edilen işin de yer tesliminden itibaren 180 gün içerisinde tamamlanıp geçici kabule hazır hale getirilmesinin öngörüldüğünü, müvekkilinin sözleşmenin 10.maddesi uyarınca davalı tarafa 1.704.000,00 TL tutarında teminat mektubu verdiğini, davalı idare tarafından yer tesliminin ancak 03.04.2014 tarihinde yapılabildiğini, bu işle ilgili onaylı revize uygulama projelerinin 09.04.2014 tarihinde müvekkiline teslim edildiğini, davalı idarenin yer teslimi ile birlikte müvekkilinin sözleşmeye göre istihdam etmesi gereken teknik personelle ilgili işe alımları yaptığını, bu personellerle sözleşmeler yaparak istihdam etmeye başladığını, ... için gerekli şantiye, beton santrali vs tesisleri kurduğunu, müvekkilinin taahhüdü altındaki işe başladıktan sonra davalı idarenin 30.05.2014 tarihli yazısı ile ana binanın kısmi olarak uygulamasını durdurarak işin diğer kısımları olan küçük yapılar ve rekreasyon alanı içerisindeki yer alan çalışmalara devam edilmesini talep ettiğini, 07.07.2014 tarihli yazıları ile de sözleşme konusu işin ... 5. idare Mahkemesinin 2011/953 Esas, 2014/106 karar sayılı kararı ile iptal edilen ... 1/10.000 ...-... kapsamında kalması sebebiyle yargı sürecinin beklenilmesinin uygun olacağı yönündeki Başkanlık olur yazısını müvekkiline gönderdiğini, akabinde müvekkilinin şantiye sahasına kurduğu bazı tesisleri kaldırmasını istediğini, davalı idarenin 13.07.2015 tarihli yazısı ile “taraflar arasındaki sözleşmenin uygulanabilirliği açısından ... durdurma halinin devam etmesinin gerek Belediye gerekse yüklenici lehine olmadığından bahisle sözleşmenin karşılıklı fesih yolu ile sona erdirilmesi" talebinde bulunduklarını, sözleşmenin müvekkilinin herhangi bir kusuru nedeniyle feshedilmediğini, davalı İdarenin bahse konu işin yapılacağı arazinin imar planları ile ilgili olarak 2011 yılında dava açtığını, ancak sanki böyle bir dava iptal riski yokmuş gibi dava konusu işi ihaleye çıkardığını, davalı idarenin plan iptali kararı verildikten sonra da zararın artmasını önlemeye çalışmadığını, sözleşmenin fesih ve tasfiyeye iptal kararından yaklaşık bir yıl sonra başlayarak müvekkilinin zararının artmasına sebebiyet verdiğini, hukuka aykırı imar planı, bu imar planı aleyhine açılmış davalara rağmen işin ihalesini yapan idarenin tamamen kusurlu olduğunu, müvekkilinin tüm zararlarını karşılamakla yükümlü olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL sözleşme ifası amacıyla yapılan tüm giderler (sözleşme ve teminat mektubu giderleri, personel araç ve ekipman ile imalat bedelleri finans giderleri vs.) fesih sebebiyle 10.000,00 TL mahrum kalınan kazanç giderleri olmak üzere toplam 20.000,00 TL’nin fesih tarihi olan 30.06.2015 tarihinden itibaren ticari avans reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde, İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığının yazısına istinaden 03.04.2014 tarihinde yer tesliminin yapıldığını, 04.04.2014 tarihinde ihale dosyasındaki projelerin ve 09.04.2014 tarihinde de revize projelerin onaylı bir nüshalarının yükleniciye teslim edildiğini, bu aşamada yer teslimi yapıldığı üzere ... Müdürlüğünden 03.04.2014 tarih ve 1276-2020 sayılı yazı ile ... ruhsatı işlemlerine esas olmak üzere tapu tescil belgesinin gönderilmesinin talep edildiğini, ... Müdürlüğünün 08.04.2014 tarihli yazıları ile ... 5. İdare Mahkemesinin 2011/879 sayısı ile açılan davalarda yürütmeyi durdurma kararı verildiğinden bahisle, planla ilgili yapılacak işlemlerle ilgili yürütmeyi durdurma kararına karşı yapılan itirazların neticesinin beklenildiğinin ifade edildiğini, gerek ... Müdürlüğünün 08.04.2014 tarihli yazısı içeriği ve gerekse yargı sürecinin davam etmekte olması nedenleri ile bu aşamada yargı sürecinin beklenilmesinin uygun olacağının düşünüldüğünü, ... durdurma onayının yükleniciye bildirildiğini, durum tespit tutanağının düzenlendiğini, alanda herhangi bir imalatın gerçekleştirilmediğini, söz konusu yapım işinin fesih kararına ilişkin Elektronik Kamu Alımları Platformu bilgilendirmesi yapıldığını, 13.07.2015 tarihli yazı ile fesih olurunun yükleniciye tebliğ edildiğini, sözleşmenin karşılıklı fesih yolu ile sona erdirilemeyeceğinin anlaşıldığını ve bu durumun alınan fesih kararını tek taraflı fesih durumuna getirdiğini, tazminat talep edilebilmesi için zarar ile kusur arasında mevcut bir illiyet bağının bulunması gerektiğini, oysa dava konusu olayda müvekkili idarenin herhangi bir kusurunun olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ,"...Sözleşmenin konusu aile yaşam merkezi ve çevre düzenlemesi yapım işi olup, ilgili alanın bulunduğu ... ilçesi 60015 ada, 3. parsele dair nazım imar planın ... 5. İdare Mahkemesinin 2011/879 Esas, 2014/105 Karar sayılı dosyasındaki yargılama neticesinde 10/02/2014 tarihinde iptaline karar verildiği, söz konusu idari davanın açıldığı tarihten sonra dava konusu yapım işi sözleşmesinin akdedildiği, başka bir deyişle davalı Belediyenin sözleşme tarihinde imar planının iptaline dair davanın olduğundan haberdar olduğu, bu nedenle idare mahkemesi kararı neticesinde nazım imar planı iptalinin idare mahkemesindeki davada da taraf olduğu dikkate alındığında, davalı ... yönünden sözleşmenin feshinde "mücbir sebep" oluşturduğunun kabulü mümkün olmayıp, ilgili işin feshinde davalı ...'nın haksız olduğu mahkememiz kabulündedir. Temlik eden tarafın sözleşmenin haksız feshinden kaynaklanan talep edebileceği zarar bedelinin tespiti hususunda farklı heyetlerden rapor alınmış, (1 ve 2. heyetten alınan raporlarda gerekli belge, dokuman incelemesi yapılmaksızın hazırlanmış ve mahkeme denetimine elverişli olmadığı anlaşılmakla hükme esas alınmamış olup) bilirkişiler ... ... ..., ... ... ve ... raporunda özetle; menfi zarar tutarının 797.172,79 TL, müspet zarar tutan ise; 757.333,33 TL olarak belirlendiği şeklindeki raporu sonrasında itiraz üzerine bilirkişiler ... ... ve ...'dan oluşan heyetten alınan raporlar sonuç miktar itibariyle birbiri ile uyumlu oldukları görülmüştür. Bilirkişiler ... ... ..., ... ... ve ... 2. ek raporlarından; temlik eden tarafın sözleşme nedeniyle yaptığı masrafların; 07.04.2014 tahsis tarihiyle 10.12.2014 tarihi arasında geçen sürede sözleşme hükümleri çerçevesinde idareye tahsis edilen araçların kiralama, HGS geçiş trafik cezası tutarının 69.067,08 TL olduğu, yer teslim tarihinden itibaren (03.04.2014) sözleşmenin fesih tarihine kadar (3006.2014) sözleşme hükümlerine göre çalıştırılması gereken teknik personelin ve istihdam edilen diğer elemanların ücret bordrolarında belirlenebilen giderler toplamının 263.320.99 TL olduğu, 25.07.2013 tarihli damga vergisi bedelinin 269.232.00 TL olduğu, 25.07.2013 tarihli sözleşme karar pulu bedelinin 101.596.00 TL olduğu, 26.07.2013 tarihli KİK payının 14.200,00 TL olduğu, 15.04.2014 tarihli boru ve bağlantı elemanları bedelinin 1.525,72 TL olduğu, 17.05.2014 tarihli şantiye mobilizasyonu montaj ve demontaj bedelinin 18.231,00 TL olmak üzere toplam 797.172,79 TL olduğu anlaşılmıştır. Temlik eden tarafın mahrum kalınan kar bedelinin ise; sözleşmenin götürü bedelli anahtar teslim ... olup, mahrum kalınan kar üzerinden hakkaniyete uygun bir indirim yapılması gerektiği, yüklenici ... ortaklığının sözleşme bedeli üzerinden kar beklentisinin %4 olabileceği, buna göre kar beklentisinin parasal değerinin 28.400.00.00 TL x 0.04 - 1.136.000.00 TL olacağı, yüklenicinin dava konusu işi yapmamış olduğu ... nedeniyle başka yapabileceği işlerden elde edebileceği kar paylarının bu işten elde edebileceği karın 1/3'ü kadar olabileceği, bu tutar 1.136,000.00 TL'den tenzil edildiğinde; davacının davalıdan talep edebileceği mahrum kaldığı kar tutarının 757,333,33 TL olduğu" gerekçesi ile, davanın kabulüne, 797.172,79 TL menfi zararın ve 757.333,33 TL müspet zararın dava tarihi olan 29/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı idareden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece kâr payının hatalı hesaplandığını, sözleşme bedelinin %10'u oranında kâr payı hesabı gerektiğini, davacının yaptığı masrafların mahkemece eksik hesaplandığını, beton santrali kiralama ücretleri, şantiye montaj ve demontaj giderleri, şantiye mobilizasyon giderleri ile ilgili masrafları bulunduğunu, ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; sözleşmenin feshinin davalıdan kaynaklanmadığını, davacının yönetim binası, yemekhane konteyner wc, iki adet güvenlik kulubesi ve 9 adet işçi yatakhanesi dışında bir imalat yapmadığını, davalı idare tarafından ... ruhsatının alınamadığını, bu nedenle, sözleşmenin feshi yoluna gidildiğini, fesih durum tespit raporunda işin ilerleme yüzdesinin %0 olarak tespit edildiğini, işin durdurulması sonrasında davacının beton santrali kiralamasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını, şantiye mobilizasyonu oluşturmaya yönelik montaj ve demontaj bedeli nedeni ile, bir alacak belirlemenin doğru olmadığını, yüklenicinin fesih kararına kadar geçen süreçte ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davacının bir hak mahrumiyetine ve kazanç kaybına uğramadığını, bilirkişi raporunun yetersiz ve denetime elverişsiz olduğunu, 1/1000 uygulama imar planının halen yürürlükte olduğunu, projenin yürütülmesine engel hukuki bir durumun mevcut olmadığını, hem menfi zarar hem de müspet zarar hesaplamasının doğru olmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, "Taraflar arasında 29/07/2013 tarihli Aile Yaşam Merkezi ve çevre düzenlemesi yapımı konusunda sözleşme imzalanmış, sonrasında davalı ... tarafından söz konusu yerdeki nazım imar planının iptal edildiği gerekçesiyle sözleşme feshedilmiştir. Davacı yükleniciler feshin haksız olduğunu iddia ederek tazminat talep etmiş, davalı ise davanın reddini istemiştir. Taraflar arasında düzenlenen sözleşme niteliği itibariyle dava tarihinde yürürlükte buluna 6098 Sayılı TBK'nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, davacılar yüklenici, davalı ise ... sahibidir. Davacılar yargılama aşamasında alacaklarını davacı Makdem A.Ş'ye temlik etmişlerdir.

Eser sözleşmesi ilişkisi kurulmasıyla yüklenici öncelikle eseri meydana getirme, imal etme borcu altına girmektedir. Meydana getirilecek eserin de sözleşme ve eklerine, fen ve tekniğine, sahibin ondan beklediği amaca ve uyulması zorunlu yasal düzenleme varsa (imar mevzuatı gibi) mevzuata uygun olması gereklidir. Aksi halde yüklenici, eseri, sözleşmeye uygun olarak meydana getirmemiş olur ve sözleşmedeki bedele hak kazanamaz. Nitekim Yargıtay Yüksek 15. Hukuk Dairesinin 18/06/2014 gün ve 2012/5254 Esas 2014/4229 Karar sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir.

818 Sayılı Borçlar Kanununda eser sözleşmesinin düzenlendiği 355 ve devamı maddelerinde sadakat ve özen borcu açıkça düzenlenmemiş olmakla birlikte 356/1. maddesinde "müteahhidin mesuliyeti umumi surette işçinin hizmet akdindeki mesuliyetine dair hükümlere tabidir" denilmek suretiyle özen ve sadakat borcuna aykırı davranışlardan sorumlu olacağı anlayışı kabul edilmiştir.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 471/1. maddesinde haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorunda olduğunu belirterek yüklenicinin özen ve sadakat borcunu açıkça kabul etmiştir. Devamında, aynı maddenin ikinci fıkrasında, yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranışının esas alınacağını kabul etmiştir.

Yargıtay Yüksek 15. Hukuk Dairesinin 14/10/2015 gün ve 2014/6559 Esas, 2015/5004 Karar sayılı kararında da açıklandığı üzere, özen borcu, yüklenicinin eseri meydana getirirken, teslim ederken basiretli bir tacir ve işinin ehli olan bir yüklenici gibi dikkatli bir çabayı göstermesidir. Buna göre, yüklenicinin basiretli bir tacir ve ... adamı ve işinin ehli bir teknik adam gibi davranıp, eser sözleşmesi ilişkisine girerken ekonomik gücü, ekipmanı ve uzmanlığını en iyi biçimde değerlendirip yeterli görmemesi halinde ise o işe girmekten kaçınması gerekir. Aksi halde bunun sonuçlarına katlanır ve ortaya çıkacak zarardan sorumlu tutulur.

Eser sözleşmelerini diğer ... görme sözleşmelerinden ayıran en önemli farkı sonuç sorumluluğu, yani tarafların anlaşmaları doğrultusunda yüklenicinin bir sonucu meydana getirmeyi taahhüt etmesidir. Sonucu taahüt eden yüklenici Türk Borçlar Kanunu'nun 471. ve Borçlar Kanununun 356. maddesi uyarınca ... sahibinin yararını gözeterek özen görevini sadakatle yerine getirmek zorundadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranışları esas alınacaktır. Sadakat borcu, yüklenicinin ... sahibinin yararına olacak şeyleri yapma, zararına olacak şeyleri yapmama anlamını da ifade eder. Nitekim Yargıtay Yüksek 15. Hukuk Dairesi'nin 07/11/2017 gün ve 2017/2286 Esas, 2017/3847 Karar sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir. Sadakat borcu, aynı zamanda ... sahibinin verdiği bilgi ve belgeler veya yüklenicinin işin görülmesi sırasında öğrendiği imalat ve ... sırlarını başkalarına açıklamamak ve ... sahibinin izni olmaksızın başka işlerde kullanmamak yükümlülüğünü de içermektedir. Buna göre, eseri meydana getirirken ... sahibinin sağladığı malzemenin veya eserin yapılması için gösterdiği yerin ayıplı olduğu anlaşılır veya eserin gereği gibi ya da zamanında meydana getirilmesini tehlikeye düşürecek başkaca bir durum ortaya çıkarsa yüklenici bu durumu hemen ... sahibine bildirmek zorundadır, bildirmezse bundan doğacak sonuçlardan yüklenici sorumlu olacaktır.

Somut uyuşmazlıkta davalı tarafından yapılan ihale ve taraflar arasında imzalanan sözleşme öncesinde, sözleşme konusu yer ile ilgili imar palanının iptali amacıyla açılmış ... 5. İdare Mahkemesinin 2011/953 Esas sayılı davasının bulunduğu hususu sabittir. Nitekim yargılama sonunda imar planının iptaline karar verildiği, anlaşılmaktadır. Mahkemece yargılama aşamasında 3 farklı heyetten bilirkişi raporu alınmış, birinci bilirkişi heyeti sözleşmenin feshinde tarafların her ikisinin de kusurunun bulunduğunu, bu nedenle davacı yüklenicinin bir tazminat talep edemeyeceği kanaatini bildirmiş, 2. ve 3. bilirkişi heyeti ise yüklenicinin ... bir kusuru bulunmadığı kanaatini bildirmiş, mahkemece 2 ve 3. bilirkişi heyetinin görüşü doğrultusunda yüklenicinin bir kusurunun bulunmadığı kabul edilerek son rapor doğrultusunda, davacı lehine tazminata hükmedilmiştir. Sözleşme konusu yer ile ilgili olarak, idare mahkemesinde açılmış imar planının iptali davasının olmasına rağmen, davacı yüklenici söz konusu sözleşmeyi imzalamıştır. Yüklenicinin sözleşme öncesinde basiretli bir tacir gibi hareket edip, sözleşme konusu yerin imar durumunu, taşınmaz üzerindeki takyidat olup olmadığını, taşınmaz üzerinde inşaat yapılmasına engel teşkil edebilecek hususların bulunup bulunmadığını inceleyip değerlendirmesi ve sonucuna göre, ihaleye girip girmeyeceğine, sözleşme imzalayıp imzalamayacağına karar vermesi gerekir. Bu konudaki yükümlülüğünü yerine getirmeyen yüklenicinin ... hiç bir kusurunun olmadığını kabul etmek hukuken mümkün değildir. ... yüklenicinin de kusuru vardır. Davacının kendisi de kusurlu olduğundan ve de talebin imalat alacakları bulunduğu iddiasına dayalı olmayıp, tazminat talebine ilişkin olduğu gözetildiğinde, sözleşmenin feshinde kendisinin de kusuru bulunan davacı lehine bir tazminata karar verilemez. Sözleşmenin feshinde tarafların ortak kusurlu oldukları anlaşılmakla, davacı lehine tazminata hükmedilmesi isabetli olmamıştır" gerekçesiyle "davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ... 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/184 Esas, 2021/56 Karar sayılı kararının HMK'nın 353/1-b.2. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın reddine" karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde, sözleşmenin tarafı olan belediyenin, aynı zamanda eserin inşa edileceği arazinin imar düzenlemesini yapmaya yetkili tek kurum olduğunu, bahis konusu ... ile ilgili olarak yapılan tüm resmi yazışmaların, resmi izinlerin, protokollerin dosyaya sunulan "ihale dosyası" içerisinde mevcut olduğunu, müvekkilinin yapılacak işin imar planının iptal edileceğini öngörerek işi yapmaktan kaçınmasını beklemenin, ihale mevzuatına göre yüklenicinin işi yapmaktan kaçınması halinde uğrayacağı yaptırımlar da (tazminatlar, teminatın irat kaydedilmesi, ihaleden yasaklanma vs.) dikkate alındığında insaf sınırlarını aşan bir yorum olduğunu, gerek "ihale şartnamesinde" gerekse müvekkili ile yapılan" sözleşmede "işin yapılacağı arazinin imar düzenlemesi ile ilgili olarak bir iptal davası açıldığının yazılı olmadığını, davalı Belediyenin adeta bu davayı gizlediğini, iptal davasının esası 2011/953 olmakla, bu davanın da 2011'den beri devam ettiğini, davalı Belediyenin bu davanın risklerine rağmen ihaleye çıkıp sözleşme yaptığının sabit olduğunu, davalı Belediyenin, 30.5.2014 tarihinde bile, müvekkiline yazdığı yazı ile " ana binanın kısmi olarak uygulamasını durdurduğunu, ancak işin diğer kısımları olan küçük yapılar ve rekreasyon alanı içerisinde yer alan çalışmalara devam edilmesini " istediğini, davalı Belediyenin nihayetinde 07.07.2014 tarihli yazı ile" sözleşme konusu işin, yargı sürecinin beklenilmesinin uygun olacağı kanaatiyle durdurulmasını" istediğini, belediyenin, açılan davaya rağmen imar düzenlemesini yaptığını, ihaleye çıktığını, sözleşmesini yapıp, işe başlattığını, ancak belli bir aşamadan sonra da işi durdurulduğunu ve fesih sürecini başlattığını, Belediye'nin gerek...Çiftliği ve gerekse müvekkili ile yaptığı yazışmalarda davalının bu davanın risklerine rağmen işi yapmak istediği ve müvekkilini (dava riski konusunda) bilgilendirmeyerek projenin yürütülmesi konusunda hiç bir kuşku bırakmadığı ve tam bir inanç sağladığının sabit olduğunu, bütün bu aşamalar dikkate alındığında, aradaki sözleşmeyi sıradan bir kat karşılığı inşaat sözleşmesi gibi değerlendirmenin, işin Devlet İhale Kanununa tabi bir ... olduğunun ve aksine hareket halinde son derece ağır yaptırımlarının olduğunun, muhatabın resmi bir kurum olduğunun, bu kurumun imar durumunu düzenleme yetkisine sahip olduğunun, davacı yüklenicinin kendisinden gizlenen davadan haberdar olmasının mümkün olmadığının haberi olsa dahi sırf bu sebeple sözleşmeden çekilmesinin mümkün olmadığının gözardı edilemeyeceğini, bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesinin " Sözleşme konusu yer ile ilgili olarak, İdare Mahkemesinde açılmış imar planının iptali davasının olmasına rağmen, davacı yüklenici söz konusu sözleşmeyi imzalamıştır. ... yüklenicinin de kusuru vardır. Davacının kendisi de kusurlu olduğundan tazminat talep edemez" şeklindeki gerekçesinin kanuna ve hakkaniyete uymadığını, müvekkiline herhangi bir kusurun yüklenilmesinin mümkün olmadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup,menfi ve müspet zararın tazmini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddeleri

3. Değerlendirme

1.Taraflar arasında 29.07.2013 tarihinde "... 61015 ada, 3 parsel ... otopazarı yanı Aile Yaşam Merkezi ve Çevre Düzenleme Yapım işi" ne ilişkin sözleşmenin imzalandığı uyuşmazlık konusu değildir. Sözleşme konusu işin yapılacağı alana ilişkin 1/10.000 ölçekli nazım imar planı (...) ve koruma amaçlı nazım imar planı (...) ve eklerinin ... 5. İdare Mahkemesinin 10.02.2014 tarih ve 2011/880 E., 2014/105 K.sayılı kararı ile iptal edildiği, bu iptal nedeniyle dava dışı...Çiftliği Müdürlüğünün davalı belediyeye sözleşme konusu yere ilişkin tapu tescil belgelerini veremediği, bu nedenle davalı belediyece ... ruhsatının alınamadığı, bu şartlarda yapım işinin gerçekleşmeyeceği gerekçesiyle davalı belediyece 01.07.2015 tarihinde sözleşmenin feshedildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.

2. Bölge Adliye Mahkemesince ... davacı yüklenicinin de kusurlu olduğu, sözleşmenin feshinde tarafların ortak kusurlu oldukları, sözleşme feshinde kusuru bulunan davacı lehine tazminata hükmedilemeyeceği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf talebi kabul edilerek, davacının menfi ve müspet zararlarının davalıdan tahsline ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.

3. İmar planının iptali istemiyle ... 5. İdare Mahkemesine 2011 yılında dava açılmış, davalı belediyece yapılan ihale sonucu davacı ile yapım işi için 29.07.2013 tarihinde sözleşme imzalanmıştır. Sözleşme ve ekleriyle ihale evraklarında sözleşme ve ihale tarihinden önce açılan iptal davası ile ilgili bir bilgi ve kayıt bulunmamaktadır. Davalı belediyece de yüklenici ... ortaklığının iptal davasından haberi olduğu iddia ve ispat edilmiş değildir. Davalı belediyenin sözleşmenin imzalanmasından sonra 07.07.2014 tarihinde sözleşme konusu işin yargı sürecinin beklenilmesinin uygun olacağını belirterek, işin durdurulmasını yüklenici ... ortaklığından istediği, davalı ... tarafından idare mahkemesinde açılan iptal davası ile ilgili daha önceki bir tarihte yükleniciye bilgi verilmediği anlaşılmaktadır.

4. Bu durumda davalı belediyenin kendi kusuruyla sözleşmenin feshine sebebiyet verdiği anlaşıldığından, davacının talep edebileceği tazminatların belirlenerek uzman bilirkişi kuruluna hesaplama yaptırılıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.

5.Mahkemece hatalı değerlendirmeyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

17.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan

davacıya verilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.