"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/3593 E., 2023/752 K.
HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2016/940 E., 2019/754 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekilince duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 26.11.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde davalı vekilleri Av. .. Av.. .. ile davacı vekili Av.. ...'in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Davacı yüklenici vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında düzenlenen 10.07.2015 tarihli danışmanlık sözleşmesi ile halka açık davalı şirketin sermaye kaynaklarının geliştirilmesi amacıyla, müvekkilinin davalıya finansal yapılandırma hizmetleri sunmasının kararlaştırıldığını, sunulan hizmetler kapsamında davalı şirkete girişi sağlanan sermaye, kaynak, sermaye benzeri finansman ve borç finansmanı paketlerinin toplam bedelinin KDV hariç %2'si tutarında müvekkiline başarı primi ödeneceğini, verdikleri danışmanlık hizmetleri neticesinde, Verusaturk Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı A.Ş.'ye yapılan tahsisli satış işlemi akabinde davalı şirkete toplam 26.400.000,00 TL'lik yatırım girişinin sağlandığını, bu nedenle müvekkiline başarı primi ödenmesi gerektiğini, ancak başarı primi için düzenledikleri 623.040,00 TL'lik faturanın iade edildiğini, alacağın tahsili için İstanbul 27. İcra Müdürlüğü'nün 2015/38297 Esas sayılı dosyasında başlattıkları takibe davalının haksız itiraz ettiğini belirterek davalının takibe itirazının iptali ile takibin devamına, icra tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı iş sahibi vekili cevap dilekçesinde özetle; sözleşmenin 3 ay süreli yapıldığını ve 10.10.2015 tarihinde kendiliğinden sona erdiğini, müvekkili ile dava dışı Verusaturk Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı A.Ş. arasındaki anlaşmanın ise 25.11.2015 tarihli olduğunu, bu anlaşma taraflar arasındaki sözleşmenin sona ermesinden sonra yapıldığından davacının başarı primi isteyemeyeceğini, davacının sözleşmede kararlaştırılan hizmetleri vermediği gibi bunun neticesinde müvekkiline sağlanan bir finansman girişi de olmadığını, dava dışı şirketten sağlanan yatırım girişinin davacı ile ilgisinin olmadığını, davacının, müvekkiline sağlanan finansman girişine doğrudan ve dolaylı katkı sağladığına dair somut delili bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; taraflar arasındaki Danışmanlık Sözleşmesinin 10.07.2015 tarihinde SPK’ya Özel Durum Açıklaması olarak bildirildiği ve KAP’ta ilan edildiği, sözleşmenin süresi içerisinde 06.08.2015 tarihinde SPK’ya “Tahsisli Sermaye Artırımı Başvurusu” yapıldığı, başvuru belgelerinin davacı tarafından hazırlandığı ve başvuru sürecinin davacı gözetiminde yapıldığı, SPK'ya yapılan ve geri çevrilen ilk başvurunun 06.08.2015 tarihinde, SPK'nın istediği türde başvurunun 28.08.2015 tarihinde yapıldığı ve başvurunun 18.09.2015 tarihinde yenilenmiş olduğu, bu işlemlerin sözleşmenin bitim tarihi olan 10.10.2015 tarihinden önce yapılmış olduğu, davacı ile davalı arasında yapılan sözleşme kapsamında davalı şirkete 26.400,000,00 TL finansman girişi sağlandığı, davacı tarafın bu bedelin % 2'si tutarında başarı primi ile KDV dahil talep edebileceği miktarın 623.040,00 TL olduğu, alacağa takip tarihine kadar uygulanacak işlemiş ticari temerrüt faiz tutarının 3.226,15 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile takibin 623.040,00 TL asıl alacak ve 3.226,15 TL işlemiş faiz yönünden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacağın %20'si tutarında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davalı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekilince süresinde temyiz yoluna başvurulması üzerine dosya duruşmalı olarak incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
6100 sayılı HMK’nın 293. maddesinde düzenlenen uzman görüşü, tarafların uyuşmazlığın aydınlanabilmesi, anlaşılabilmesi ve iddia ve savunmaların ispatı için kendisinin belirlediği özel ve teknik bilirkişiden bir konuda bilgi alması olarak düzenlenmiş olup, uygulamada özel bilirkişi adı da verilmektedir. Taraflar kendi menfaatlerini koruyabilmek ve alınan bilirkişi raporundan tatmin olmamaları halinde olayın tam olarak aydınlanmasını sağlamak ve doğru ve adil kararın verilmesi için uzman görüşü alıp mahkemeye ibraz edebilecektir. Mahkeme özellikle özel ve teknik bilgiyi gerektiren konularda, tarafın sunduğu uzman görüşünün dava konusuyla ilgili olması halinde mutlaka dikkate almak ve değerlendirmek zorundadır. Bu anlamda alınan bilirkişi raporuna, taraflardan biri, uzman görüşüne dayanmak suretiyle itiraz etmiş ve bu itirazlar mahkemece hiç değerlendirmeye alınmamış ve itirazlar gerekçeli bir şekilde karşılanmamış ise uzman görüşüne dayanan tarafın 6100 sayılı HMK’nın 27., Anayasa’nın 36. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenme hakkı ihlal edilmiş olabilecektir.
HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri, mahkemenin bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için bilirkişiden ek rapor alabileceği, ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Belirtilen açıklamayı somut uyuşmazlık bakımından değerlendirdiğimizde; yargılama aşamasında bilirkişi kurulundan rapor alındığı, ancak davalı iş sahibince söz konusu rapora karşı teknik itirazlarda bulunulduğu, raporda yapılan değerlendirmeden farklı olarak davacının sözleşmedeki bedele hak kazanmadığına dair uzman görüşünün sunulduğu, davalının rapora itirazları ve uzman görüşünün değerlendirilmesi için ek rapor alındığı, ancak söz konusu ek raporun belirtilen teknik itirazları giderir mahiyette olmadığı, asıl raporun tekrarı niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş; 6100 sayılı HMK'nın 281/3 maddesi uyarınca, maddi gerçeğin ortaya çıkması için içerisinde SPK aracılık hizmetleri konusunda uzmanların bulunduğu yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulundan, özellikle sözleşmenin 1. maddesinde belirtilen davacı yükümlülüklerinin 2. maddede düzenlenen ücrete hak kazanmaya ilişkin hükümle birlikte ve taraflarca sunulan tüm deliller, önceki bilirkişi raporu ile bu rapora yapılan itirazlar ve uzman görüşünün değerlendirilmesi için gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınması, söz konusu rapora itirazlar olduğu takdirde bu itirazların gerekçeli ve ciddi bulunması halinde giderilmesi için ek rapor alınması ve oluşacak sonuç çerçevesinde karar verilmesinden ibaret olmalıdır.
Eksik inceleme ve değerlendirme sonucu verilen karar doğru olmamış, hükmün bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı ile bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle HMK'nın 373/1. maddesi gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi kararı KALDIRILARAK; İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/940 Esas, 2019/754 Karar ve 12.09.2019 günlü kararının davalı lehine BOZULMASINA, davalı Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunduğundan 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 26.11.2024 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.