"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/203 E., 2023/278 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 26.11.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde davacı vekili Avukat ..... ile davalı vekili Avukat ...'in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı imalat nedeni ile sözleşmenin feshi ve ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir.
Davacı, taraflar arasında 01.07.2011 tarihli eser sözleşmesi kapsamında Adıyaman ili Gölbaşı ilçesinde bulunan Gölbaşı gölü üzerinde müzikle senkronize su ve ışık gösterisi yapım işinin yapılması konusunda anlaştıklarını, işin anahtar teslim bedeli 175.000,00 TL olduğunu, sözleşme uyarınca ödenmesi gereken 150.000,00 TL'nin sözleşmede belirlenen tarihlerde tam ve eksiksiz olarak ödendiğini, 25.000,00 TL'lik kısmın ise eserin teslimi sırasında ödenmek üzere ödenmediğini, yüklenici firma tarafından sözleşme konusu işin müvekkiline tam ve eksiksiz olarak teslim edilmediğini, işin eksiksiz yapılmaması nedeniyle 06.01.2014 tarih ve 397 yevmiye no.lu ihtarnamesi ile 01.07.2011 tarihli sözleşmenin tek taraflı olarak fesih edildiğini, eserin teknik şartnamedeki koşulları taşımadığını, teslime elverişli olmadığı, mevcut haliyle eserin arıza ve eksikliklerin tamir edilme olanağının bulunmadığını belirterek ödenen 150.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, sistemin kaymakamlık makamına çalışır vaziyette teslim edildiğini, müvekkilinin ısrarlı taleplerine rağmen, kabul tutanağını imzalamadıklarını, davacının aradan geçen üç yıllık süre içerisinde sistemdeki eksik ve kusurlara ilişkin olarak hiçbir tespit yada ihbarda bulunmadıklarını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; davacı tarafından davalıya gönderilen 09.07.2012 tarihli yazı ile göl içerisinde yarı çalışır halde bulunan fıskiyenin eksikliklerin giderilerek 30 gün içerisinde teslim edilmesinin istenildiği, tanık beyanı ile de 2012 yılının Ekim ayında yapılan Gölfest festivalinden önce eksikliklerin giderilerek sistemin festivalde kullanıldığı, bu tarihten sonra davacının söz konusu eser ile ilgili olarak davalıya eserde olabilecek eksiklik veya ayıplar nedeniyle herhangi bir ihtarda bulunmadığı, sözleşme uyarınca kararlaştırılan bedelin büyük kısmının ödendiği, bu nedenle de davacının eserin tam ve eksiksiz olarak teslim edilmediği iddiasında haksız olduğu, rapor ile de sistemin arızalanmasının bakımsızlık nedeniyle olduğu, gerekli tüm bakım ve onarım ve temizlik işleri yapıldıktan sonra sistemin tekrar çalışabilir hale gelebileceği anlaşıldığından davanın reddine dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Temyiz üzerine yapılan inceleme sonucunda Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin 09.04.2019 tarihli, 2017/1814 Esas, 2019/1615 Karar sayılı ilamı ile taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 17. maddesinde 2 yıl süre ile yüklenicinin sistemi çalışır vaziyette tutma yükümlülüğü bulunmakta olup, niteliği itibariyle bu hükmün garanti hükmü olduğu, sözleşmede eser için garanti verilmiş ise, yüklenicinin yasanın aradığı ayıp ihbar sürelerine bakılmaksızın garanti süresinde meydana gelen ayıpları gidermekle yükümlü bulunduğu, gidermediği takdirde, iş sahibinin BK'nın 360. maddede düzenlenen eserdeki ayıbın önemine göre, ayıpların giderilmesini istemek, ayıplı eserden ötürü ücretten indirim ve kabule zorlanamayacak nitelikte kötü yapılmış ise eseri reddetmek ve bu nedenle uğradığı zararlarını da talep etmek haklarının olduğu, açıklanan nedenle sözleşmede garanti hükmü olması nedeniyle ayıp ihbarına gerek bulunmadığı halde, ayıp ihbarı yapılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek dava konusu edilen iş ile ilgili ayıbın derecesinin bilirkişi marifetiyle belirlenerek ve mülga Borçlar Kanunu'nun 360 ve Türk Borçlar Kanunu'nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından hangisini kullanıldığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; ayıbın derecesinin dosya arasında geçici kabul evrakı bulunmadığından tespit edilemediği ve bu şekli ile davacı tarafından açılan davanın ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulduğuna göre 09.05.1960 gün 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozmada belirtilen hususlar lehine olan taraf için usulü kazanılmış hak oluşturduğundan bozma uyarınca inceleme yapılması ve hüküm kurulması zorunlu hale gelmiştir.
Somut uyuşmazlıkta Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi’nin 09.04.2019 tarihli, 2017/1814 Esas, 2019/1615 Karar sayılı ilamı ile sözleşmede garanti hükmü olması nedeniyle ayıp ihbarına gerek bulunmadığı halde, ayıp ihbarı yapılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek dava konusu edilen iş ile ilgili ayıbın derecesinin bilirkişi marifetiyle belirlemek ve mülga Borçlar Kanunu'nun 360 ve Türk Borçlar Kanunu'nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından hangisini kullanıldığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasına karar verildiği, bu durumda bozma ilamı ile eserin teslim edildiği hususunun kesinleşmesine rağmen geçici kabul evrakı olmadığından davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş; 6100 sayılı HMK'nın 281/3. maddesi gereğince yeniden oluşturulacak konusunda uzman teknik bilirkişi kurulu seçilip gerekirse keşif de yapılarak tüm dosya kapsamındaki deliller de değerlendirilerek eserde ayıp olup olmadığı, var ise eserdeki ayıpların eserin reddini gerektirecek nitelikte olup olmadığı, ayıbın ağırlığına göre ayıpların giderilmesinin mümkün bulunup bulunmadığı, ayıplı eserden ötürü ücretten indirim gerekip gerekmediği konusunda rapor alınıp sonucuna uygun karar verilmesinden ibarettir.
Açıklanan nedenlerle usuli kazanılmış hakka aykırı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuş, kararın bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 26.11.2024 gününde oy birliğiyle karar verildi.