Logo

6. Hukuk Dairesi2023/355 E. 2024/2567 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından daha önce aynı konuda açtığı davadan feragat etmiş olmasına rağmen, aynı konuda yeniden dava açması üzerine, feragatin kesin hüküm etkisi doğurup doğurmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davadan feragatin, HUMK ve HMK'da düzenlendiği üzere, maddi anlamda kesin hüküm etkisi doğurduğu, davacının daha önceki davadan feragat etmiş olmasının, aynı konuda açtığı yeni davada da kesin hüküm oluşturduğu ve mahkemenin feragat dilekçesini dikkate almadan karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gözetilerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/271 E., 2022/126 K.

ASIL DVD. DAVACI : ... vekili Avukat ...

BİRLEŞEN DVD. DAVACI : ... vekili Avukat ...

DAVALILAR : 1-... vekili Avukat ... 2-...

ASLİ MÜDAHİL : ... vekili Avukat ...

DAVA TARİHİ : 23.02.2015

HÜKÜM : Asıl Davanın Kabulü, Birleşen Davanın Reddine

Asıl davada davacı ... vekili; müvekkilinin, davalılardan ...’in yüklenicisi olduğu Osmaniye İli Cumhuriyet Mh. 175 Ada 29 Parselde bulunan taşınmaz üzerine yapılacak yapının 1. kat 1 no.lu dairesini 08.11.2012 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığını ve bedelini ödediğini ileri sürerek, bu dairenin tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı yüklenici, asıl davada davacı ...’in aynı konuda Osmaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/89 E. Sayılı dava dosyası ile açtığı davadan feragat ettiğini, kesin hüküm nedeniyle davanın reddi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Davalı arsa sahibi binanın eksiksiz olarak teslim edilmediğini, davalı yüklenicinin edimini yerine getirmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.

İlk Derece Mahkemesince, asıl davada davacının açtığı davanın HMK’nın 114. maddesi uyarınca kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.

Bu karara karşı süresinde asıl davada davacı ... vekilince temyiz yoluna başvurulması üzerine Yargıtay (kapatılan) 14. Hukuk Dairesi’nin 23.05.2018 tarih 2015/15518 E. ve 2018/4045 K. sayılı ilamı ile hükme gerekçe yapılan mahkeme kararının davanın feragat nedeniyle reddine yönelik olmayıp, davanın açılmamış sayılmasına ilişkin olduğu, bu nedenle kesin hükümden söz edilemeyeceği, mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma ilamından sonra asıl dava ile birleştirilen davada davacı ... vekili dava dilekçesinde özetle; asıl davada dava konusu edilen dairenin 29.01.2013 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığını ve bedelini ödediğini, asıl davada davacı ...'in daha önce açtığı dava ile davasından feragat ettiğini ileri sürerek, bu dairenin tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

İlk derece mahkemesince bozma ilamına uyularak her iki sözleşme konusu taşınmazın aynı daire olduğu, bu halde iki ayrı kişiye temlik edilmiş tek bir şahsi hakkın var olduğu, her iki davacının da yarışan ve davalarına dayanak ettiği sözleşmelerinin bulunduğu, bu gibi durumlarda Yargıtay içtihatları ile de kabul edildiği üzere eski tarihli sözleşmeye itibar edileceği gerekçesi ile asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Karar birleşen dosyada davacı ... ve davalı arsa sahibi ... vekili ve müdahil ... tarafından temyiz edilmiştir.

Asli müdahil ... vekili mahkemenin karar tarihinden sonra verdiği müdahale talep dilekçesinde; asıl ve birleşen davada talep konusu olan 1. kat 1. no.lu daire için dava açtığını, bu dairenin kendisine satıldığını beyan ederek müdahale ve bu dairenin tapu iptal ve tescili için açılan Osmaniye 4. Asliye Hukuk Mahkemesi 2022/210 E. Sayılı dosya için birleştirme talebinde bulunmuştur.

Öncelikle her ne kadar ... asli müdahale talebinde bulunmuş ise de, HMK’nın 65. maddesi gereğince asli müdahale talebinin hüküm verilinceye kadar yapılabileceği, mahkemenin de bu hususu dikkate alarak gerekçesinde yer verdiği, bu haliyle ...’in asli müdahil sıfatının bulunmadığı anlaşılmıştır. İlgili şahsın dilekçe içeriği de dikkate alındığında dava konusu taşınmaz üzerinde hak iddia ettiği bu haliyle HMK’nın 376. maddesindeki 3. kişinin hükmün iptalini talep hakkı sıfatı bulunduğu dikkate alınarak temyiz talebinin bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır.

Esasa yönelik değerlendirmede ise; Feragat 1086 sayılı HMUK'un 91. maddeleri ile yeni 6100 sayılı HMK.'nın 307 ve devamı maddelerinde açıkça düzenlenmiştir.

HMUK.'un 91. maddesi ve yeni HMK.'nın 307. maddesi “Feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.” şeklinde düzenlenmiştir.

1086 sayılı HMUK'un 93. maddesinde “feragat ve kabul beyanı dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır” hükmü yer almıştır. Yeni HMK.'nın 309. maddesinde ise feragat ve kabul dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragat ve kabulün, hüküm ifade etmesi karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Kısmen feragat veya kabul de feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir. Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır ''hükmü getirilmiştir.

6100 sayılı HMK.'nın 310. maddesinde de feragat ve kabulün zamanı düzenlenmiştir. Anılan maddeye göre feragat ve kabul hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.

Eski HMUK.'un 95. ve yeni HMK.'nın 311. maddesine göre de feragat ve kabulün kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı kabul edilmiştir.

Açıklanan tüm bu yasal düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere feragat veya kabul davaya son veren taraf işlemlerinden olup maddi anlamında kesin hüküm gibi sonuç doğurmaktadır.

1086 sayılı HUMK'.un 72, 79. maddeleri ile 6100 sayılı HMK.'nın 24. maddesi göz önüne alındığında, çekişmeli yargıda kural olarak “tasarruf ilkesi” geçerlidir. Taraflar dava konusu üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabilirler. Davadan feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Davadan feragat talep eden davacı, dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde istemiş olduğu haktan tamamen veya kısmen vazgeçer. Hiç kimse kendi lehine olan bir davayı açmaya zorlanamayacağı gibi, davacı da, açmış olduğu bir davayı sonuna kadar takip etmeye zorlanamaz. Bunun doğal bir sonucu olarak, davacı feragat etmek suretiyle açmış olduğu davayı sona erdirebilir.

Davadan feragat, davacının mahkemeye karşı yapacağı tek taraflı bir irade beyanı ile olur. Feragatın geçerliliği için, bunun davalı ve mahkeme tarafından kabul edilmesine veya davalının muvafakat etmesine gerek yoktur. Yani, davadan feragatın tamamlanması için, davacının feragat beyanının mahkemeye ulaşması yeterlidir. Bu feragat beyanının ayrıca davalıya da ulaşması, feragatın davalı tarafından da öğrenilmesi, feragatın tamamlanması için bir koşul değildir. Çünkü davacı, davadan feragat etmekle yalnız davasını geri almakla yetinmemekte, ayrıca dava konusu yapmış olduğu haktan vazgeçmektedir. Feragatın geçerliliği için, mahkeme tarafından da kabul edilmesine gerek yoktur.

Mahkeme, sadece davacının feragat beyanının gerçekten feragat olup olmadığını ve kanunun öngördüğü şekilde yapılıp yapılmadığını araştırır. Mahkeme, davacının beyanının gerçekten feragat olduğunu ve kanunun öngördüğü şekilde yapıldığını tespit ederse, davanın feragat nedeniyle reddine karar verir. Davadan feragat bir usul işlemi ise de içeriği bakımından bir maddi hukuk işlemidir. Bu maddi hukuk işlemi ile taraflar arasındaki uyuşmazlık son bulur. Davadan feragatın içeriği olan maddi hukuk işlemi ancak maddi hukuk kurallarına göre iptal ettirilebilir.

Feragat aynı zamanda tek taraflı bir usul işlemidir. Mahkemenin davanın feragat nedeniyle reddine ilişkin kararı yalnız usul hukukuna dayanan bozma sebeplerinden dolayı kanun yoluna götürülebilir. Davadan feragat kesin hüküm gibi sonuç doğurur. Kesin hükümden maksat şekli anlamında bir kesin hüküm olmayıp, maddi anlamda bir kesin hükümdür. Yani feragat nedeniyle reddedilen dava, aynı konuda, aynı taraflar arasında ve aynı dava sebebine dayanılarak yeniden açılamaz, açılırsa kesin hüküm nedeniyle reddedilir (Bkz.Medeni Usul Hukuku-Prof DR. Baki Kuru- Prof Dr. Ramazan Arslan- Prof Dr. Ejder Yılmaz).

Somut olayda; davacının daha önce aynı konuya ilişkin açmış olduğu Osmaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/89 E. sayılı tapu iptal ve tescil davasında, 03.09.2014 tarihli dilekçesiyle davacı davasından feragat etmiş olup, yukarıda da açıklanan şekilde davacının feragat dilekçesi kesin hüküm gibi sonuç doğuracaktır. Davacı tarafından feragat hakkının kullanılmasıyla hak ortadan kalkmış olur.

Yani mahkemenin feragat dilekçesini değerlendirmeden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi feragata bağlanan yasal sonuçları ortadan kaldırmayacaktır. Davacı tarafından daha önce açılan Osmaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/89 E. sayılı tapu iptal ve tescil davasında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olsa da daha sonra meydana gelen uyuşmazlıklar için açılan davalarda davacının feragat dilekçesi bağlayıcı ve geçerli olacaktır. Bu nedenle aynı uyuşmazlığa ilişkin yeni açılan bu davada da davacının feragat dilekçesinin dikkate alınarak karar verilmesi gerekir.

Diğer yandan mahkemece dava konusu taşınmaza ilişkin olarak açılmış olan tüm dava ve taleplerin de birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

Bozmaya uyulduktan sonra, ilk derece mahkemesince verilen karar, açıklanan nedenlerle usul ve yasaya uygun görülmediğinden bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırı olduğundan birleşen davada davacı ... ve davalı ... vekilinin temyiz sebeplerinin kabulü ile hükmün birleşen davada davacı ... ve davalı ... lehine BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 10.09.2024 tarihinde kesin olarak oy birliği ile karar verildi.