Logo

6. Hukuk Dairesi2023/435 E. 2024/2809 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Cezayir mahkemesince verilen bir kararın Türkiye'de tanınması ve tenfizi talebinin reddi üzerine açılan temyiz davasında, yabancı mahkeme kararının tenfiz edilebilir nitelikte olup olmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Yabancı mahkeme kararının, o mahkemenin usul kurallarına göre belirli miktar alacağın tahsilini hüküm altına aldığı ve bu haliyle MÖHUK’un 50. ve devamı maddeleri kapsamında tanımlanan, tenfizi mümkün olan bir mahkeme ilamı niteliğinde olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2439 E., 2022/1841 K.

vekili Avukat ...

DAVALILAR : 1-Karamaden İnş. Mad. San. ve Tic. Ltd. Şti.

vekili Avukat ... 2- Polikon Mühendislik Taahhüt ve Ticaret A.Ş. vekili Avukat ......

BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2021/350

ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA:

vekili Avukat ...

DAVA TARİHİ : 06.10.2020

HÜKÜM/KARAR : Kabul-Ret

Şirketi vekili

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2022/85 E., 2022/302 K.

KARAR

1. Davacı vekili; davacı ile Polikon-Karamaden adi ortaklığı arasında sözleşme imzalandığını, davacının yüklenici olduğu bu sözleşmedeki tüm edimlerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, buna istinaden 30.11.2019 tarihli hakediş raporunun ıslak imzalı olarak davacıya teslim edidiğini, ancak davalıların oluşturduğu adi ortaklığın ödeme yapmadığını, bu nedenle davacı tarafından Cezayir Tipaza Yargı Meclisi Cheraga Mahkemesinde 01361/20 sayılı davanın açıldığını, davacının açtığı davayı kazandığını ve kararın kesinleştiğini, ancak bu süreçte davalıların adi ortaklığa ait banka hesabında bulunan parayı yurt dışına kaçırmaları nedeniyle alacağın tahsil edilemediğini belirterek, Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Tipaza Yargı Meclisi Cheraga Mahkemesinin 03.05.2020 tarih ve 01361/20 no.lu kararının tanınması ve tenfizine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı ... vekili, davacı şirketle müvekkili şirket arasında hiçbir ticari ilişkileri bulunmadığını, davacıya hiçbir iş yaptırmadıklarını, müvekkili şirketin diğer davalı Polikon Mühendislik ... A.Ş. ile kurduğu adi ortaklığın Cezayir Konut Bakanlığına bağlı AADL idaresinden ihale yoluyla iş aldığını, fakat teminat mektubu temin edemediklerinden dolayı bu teminat mektubunu alabilen Sur Turizm İnşaat ve Sanayi Limited Şirketine 01.09.2014 tarihinde işi yazılı bir sözleşme ile devrettiklerini, adi ortaklığın hisselerinin yönetim sorumluluğunun tamamen Sur İnşaata devredildiğini, söz konusu adi ortaklığın Cezayir'de kayıtlı olduğunu, Sur Turizm İnşaat ve Sanayi Limited Şirketine devir işleminin de Cezayir yetkililerince onaylandığını, bu nedenle adi ortaklığın tek ortağı olan Sur Turizm İnşaat ve Sanayi Limited Şirketinin sorumluluğunun söz konusu olabileceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

3.Davalı ... temsilcisi, diğer davalı vekilinin cevap dilekçesindeki hususları tekrarlayarak, sorumluluğun kendilerinde değil adi ortaklığın hisselerini devir alan Sur Turizm İnşaat ve Sanayi Limited Şirketinde olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

4.Birleşen davada davacı vekili, yabancı mahkeme kararının davalı ... yönünden de tanınması ve tenfizini istemiştir.

5.Birleşen davada davalı Sur Turizm İnşaat... Şirketi vekili, müvekkiline husumet düşmediğini, tanıma ve tenfizi istenen kararda müvekkilinin isminin bulunmadığını, bu nedenle dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, tanıma ve tenfiz talep edilen kararda davalının Groupament Polikon Karamaden adi ortaklığı olduğunu, bu adi ortaklığın Cezayir Şubesinin davalı gösterildiğini, bu nedenle söz konusu kararın Cezayir'de uygulanması mümkün iken dava açmakta davacının hukuki yararı bulunmadığını, tenfiz istenen kararda müvekkilinin mahkeme nezdinde temsil edilmediğini, bu nedenle kamu düzeni gereğince davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

6.İlk derece mahkemesince; davada mütekabiliyet koşulunun bulunduğu, davacı tarafın karar ve eklerinin Türkçe tercümesini sunduğu, kararın orijinal ve apostilli şerhinin de sunulmuş olduğu, sunulan yabancı mahkeme kararı incelendiğinde, davalısının Groupament Polikon Karamaden adi ortaklığı olarak gösterildiği, bu adi ortaklığın Cezayir'de bulunan şube adresine tebligat çıkarıldığı, bu nedenle davalıların davayı takip etmemelerinden kaynaklanan bir sebebin kamu düzeni yapılamayacağı, tanınması ve tenfizi talep edilen kararda davalı olarak Groupament Polikon Karamaden adi ortaklığının yer aldığı ve böylece bu adi ortaklığın %95 hissesinin Sur Turizm İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine, diğer %2,5'erden toplam %5 hissesinin de kök dosyanın davalısı olan şirketlere ait olduğu, bu nedenle tanıma ve tenfizi istenen hükmün hem birleşen dosyanın davalısı tarafından hem de kök dosyanın davalıları tarafından tanınması gerektiği, zira her üçünün de bu hükümden sorumlu olacağı, tanıma ve tenfizi istenen hükmün de MÖHUK gereği tanıma ve tenfiz şartlarını taşıdığı gerekçesiyle, asıl davanın ve birleşen İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2021/350 Esas sayılı dosyasındaki davanın kabulü ile, Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Tipaza Yargı Meclisi Cheraga Mahkemesinin 03.05.2020 tarihli ve 01361/20 numaralı kararının tanınması ve tenfizine karar verilmiştir.

7. İlk derece mahkemesi kararına karşı taraflar vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi tarafından "asıl davanın tenfizi istenen Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Tipaza Yargı Meclisi Cheraga Mahkemesince verilen kararın ilam niteliğinde olmadığı bir nevi ihtiyati haciz kararı niteliğinde olduğu anlaşılmakla, MÖHUK 'un 50/1 maddesinde yabancı mahkemelerce verilen ve kesinleşen ilamın Türkiye'de yetkili Mahkemece tenfiz edilebileceği hükme bağlandığından, somut olayda tanıma ve tenfiz kararı verilmesinin yasal şartları bulunmamaktadır. Öte yandan birleşen davada davalı ...'nin Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Tipaza Yargı Meclisi Cheraga Mahkemesince verilen kararda taraf olarak görülmediği gibi bu karara esas alınan sözleşmenin de tarafı olarak görülmediğinden, davalı ...'nin husumet ehliyeti bulunmamaktadır" gerekçesiyle asıl davada davalılar vekilleri ile birleşen davada davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, yerel mahkeme kararının HMK'nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak asıl davanın reddine, birleşen davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.

8. Bu karara karşı süresinde asıl ve birleşen dosya davacısı tarafından temyiz yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

9. Birleşen dava yönünden yapılan temyiz incelemesi neticesinde; Bölge Adliye Mahkemesince kamu düzenine aykırılık hallerinin re'sen gözetildiği, istinaf nedenleriyle sınırlı ve usulüne uygun olarak istinaf inceleme ve denetiminin yapıldığı; dosya içeriği, kararın dayandığı gerektirici sebepler ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, yine davalı ...'nin Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Tipaza Yargı Meclisi Cheraga Mahkemesince verilen kararda taraf olarak görülmediği anlaşıldığından davacı vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.

10. Asıl dava yönünden yapılan temyiz incelemesi neticesinde;

Dava, Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Tipaza Yargı Meclisi Cheraga Mahkemesinin 03.05.2020 tarih ve 01361/20 nolu kararının tanınması ve tenfizi istemine ilişkindir. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, tenfizi istenen Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Tipaza Yargı Meclisi Cheraga Mahkemesince verilen kararın ilam niteliğinde olmadığı, bir nevi ihtiyati haciz kararı niteliğinde olduğu gerekçesiyle kararın tanıma ve tenfizi isteminin reddine karar verilmiştir.

5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un (MÖHUK) 50/1. maddesinde yabancı mahkeme kararlarının tenfizinin mümkün olabilmesi için gerekli olan ön şartlar; “yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır” şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre yabancı mahkeme kararlarının tenfizinin mümkün olabilmesi için tenfizi talep edilen kararın yabancı bir mahkemeden verilmiş karar olması, kararın hukuk davalarına ilişkin olması ve yabancı mahkeme kararının verildiği ülke kanunlarına göre kesinleşmiş olması gerekmektedir.

Şu halde “maddi hukuka” ait talepler hakkında verilmiş bulunan her türlü yabancı mahkeme kararları tenfiz edilebilecek kararlardır. Yabancı devletin usul hukukuna tabi olarak verilmiş olan bir mahkeme kararının, mahkeme ilamı niteliğinde olup olmadığı ve kesinleşme şartları, hiç şüphesiz ki münhasıran kararın verildiği ülkenin usul hukukuna göre tayin ve tespit olunur. Bu durum, gerek milletlerarası alanda gerek Türk mahkeme uygulanmasında kabul edilmiş bulunan usul hukukundaki “lex fori” prensibinin, diğer bir deyişle, mahkemenin kendi usul hukukuna tabii olması prensibinin bir gereğidir.

İlke olarak, her mahkeme kendi usul hükümlerini uygular (lex fori ilkesi). Bu sebeple yabancı mahkemenin uyguladığı usulün, Türk usul hukukundan farklı olması Türk kamu düzeninin müdahalesi için bir gerekçe değildir. Yabancı mahkemenin davada kullandığı “dava usulü” de Türk kamu düzeninin müdahalesini gerektiren bir usul değildir. Türk tenfiz hukuku yabancı mahkeme kararlarının içerdiği “hükümlerin” açıkça Türk kamu düzenini ihlal edip etmeyeceği konusu ile ilgilenir. Bu kapsamda yabancı mahkeme kararlarının alınış sürecindeki usul, tenfiz hâkimi tarafından incelenip nazara alınamaz. Yabancı mahkeme kararı, verildiği ülkenin usul hukuku kuralı “ lex fori” kuralına tabidir. Tenfiz şartları bu kuralların nasıl ve hangi ölçüde tenfizi engelleyeceğini ayrı ayrı göstermiştir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacının alacağın tahsili için Cezayir Devleti Tipaza Yargı Meclisi Cheraga Mahkemesine yapmış olduğu 15.03.2020 tarihli başvuru sonrasında; talep edilen alacağın ödenmesi gerektiği, miktarının belli ve yazılı olduğu mahkemece sabit görülmüş, davacıya toplamda 48.555.783,16 Cezayir Dinarının Cezayir Usul Muhakemeleri Kanunu'nun 306 ve müteakip maddelerine göre ödenmesi gerektiğine, Usul Muhakemeleri Kanunu'nun 308. madde metnine istinaden tebliğ edilme tarihinden itibaren 15 gün içinde karara itiraz etme hakkının bulunduğunun borçlu tarafa tebliğ edilmesine karar verilmiştir. Verilen kararın davalı tarafından temyiz edilmediğinin aynı mahkeme tarafından 30.07.2020 tarihinde tasdik edildiği, bununla ilgili olarak da yabancı mahkeme tarafından ayrıca "Temyizsizlik Belgesi" düzenlendiği anlaşılmaktadır.

Bu itibarla davacı tarafından tenfizi talep edilen Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Tipaza Yargı Meclisi Cheraga Mahkemesinin 03.05.2020 tarih ve 01361/20 nolu kararının, anılan mahkemenin kendi usul kurallarına göre belirli bir miktar alacağın tahsilinin hüküm altına alındığı ve bu haliyle MÖHUK’un 50 ve devamındaki maddeler kapsamında tanımlanan tenfizi mümkün olan bir mahkeme ilamı niteliğinde olduğunun kabulü ile diğer tenfiz koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılıp sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, verilen kararın ilam niteliğinde olmadığı, bir nevi ihtiyati haciz kararı niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.

SONUÇ:

Yukarıda 9. bentte açıklanan sebeplerle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi kararına ilişkin davacı vekilinin birleşen davaya yönelik tüm temyiz sebeplerinin reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan kararın ONANMASINA,

Yukarıda 10. bentte açıklanan sebeplerle; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi kararına ilişkin davacı vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Aşağıda yazılı harcın birleşen dava yönünden davacıdan alınmasına,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.